Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de atağa geçtiği bu yıl, TSK'nın Kıbrıs Barış Harekatı'nın 45. yılı etkinliklerine kararlılık mesajları damga vurdu. Çoşku, gurur ve hüznün yaşandığı Ada'da TSK'nın ilk ayak bastığı Yavuz Çıkarma Plajı'nda on bini aşkın katılımcı, ellerinde meşalelerle, şafağı bekledi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) başkenti Lefkoşa'da, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 45. yılı dolayısıyla, Yavuz Çıkarma Plajı'nda toplanan binlerce kişi şafak nöbeti tuttu.

Kıbrıs Barış Harekatı'nda Ada'ya helikopterlerle ilk inen Bolu Komando Tugayı Birinci Taburu’ndan 17 gazi, komutanları emekli Komando Tuğgeneral Cemal Eruç Paşa ile birlikte şafak nöbetine katıldı. Gazilerin 45 yıl aradan sonra kucaklaşması duygu dolu anlar yaşattı. Şafak nöbetine Başbakan Ersin Tatar'ın yanı sıra 20 Temmuz kutlamalarında TSK'yı temsil eden Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz de katıldı. Şafak Nöbeti Organizasyon Komitesi Başkanı Fevzi Tanpınar, yaptığı konuşmada, şafak nöbetinin savaşın acılarının, ayrılıkların yaşanmaması için yapıldığını belirtti. Tanpınar, "Bizler burada, 20 Temmuz gününün şafağında gelen özgürlüğü ve barışı kutlamak, bu uğurda ölenleri, acı çekenleri ise anmak için toplanıyoruz" diye konuştu. Rum tarafına, "Ve asla unutmayın ki, bu Ada'da kaderiniz her zaman kaderimize bağlı olacaktır. Özgürlüklerimizin, ayrılmaz bir şekilde özgürlüğünüze bağlı olduğunu fark edin artık. Bu Ada'da barışın hüküm sürmesinin, iyi komşular olarak yaşamanın tek yolunun bu olduğunu da asla unutmayın" mesajını gönderen Tanpınar, Anadolu ve Türkiye'nin KKTC'yi hiçbir zaman yalnız bırakmadığına dikkati çekerek, ana vatana teşekkür etti.

TSK'NİN F16'LARINDAN ADA'DA İLK GECE UÇUŞU

Etkinlikte, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Bando Mızıkası ve müzisyen Yaşar'ın verdiği konserin ardından geleneksel meşale yürüyüşü yapıldı. Yavuz Çıkarma Plajı sahilindeki sessiz saygı bekleyişi ve okunan duaların ardından Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Bordo Bereliler, sembolik olarak denizden Türkiye ve KKTC bayraklarıyla çıkarak halkla kucaklaştı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaş uçaklarından dört F16, Ada'da ilk kez gece uçuşu yaparak Şafak nöbetçilerini selamladı.

Etkinlikleri KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın Atatürk Anıtı'na çelenk sunması ile devam etti. Girne Kapısı'ndaki Atatürk Anıtı'nda düzenlenen törende, Akıncı ve Oktay, Atatürk Anıtı'na çelenk bıraktı. Saygı duruşunda bulunulması, İstiklal Marşı'nın okunması ve bayrakların göndere çekilmesinin ardından Akıncı ve Oktay anıt özel defterini imzaladı.

'KIBRIS BİR SİYASİ İRADE MESELESİDİR'

Reklamdan sonra devam ediyor 

Dr. Fazıl Küçük Caddesi'nde düzenlenen törend vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay şu vurguları yaptı: "20 Temmuz tarihi, Kıbrıs Türk halkının barış ve güvenlik ideali doğrultusunda hak ve hukukunun eşit statü ile korunması yönündeki kararlılığımızın, bunu unutmak isteyenlere ısrarla hatırlatılması için bir vesiledir. Türkiye, o gün dünyaya, Kıbrıs Türkü'nün yalnız olmadığını ve yalnız bırakılmayacağını net şekilde göstermiştir. Bunun yanı sıra, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerimiz çerçevesinde, derin acıların tekrarlanmasına asla izin vermeyeceğimizin de tarihi bir taahhüdü olmuştur. Kıbrıs Türkü'nün vatanı koruma ve barış içinde refaha ulaşma iradesi, kendi cevherindeki erdem ve değerlere dayanmaktadır. Mücahitlerden aldığı ve her daim tazelenen azmiyle, uygarca yaşama ve manen yücelme hedefine kararlılıkla ilerlemesi, her türlü takdirin üzerindedir. Bu vesileyle, bu mücadelenin önderleri olan merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı şükranla yad ediyorum."

"Kıbrıs meselesi, bir siyasi irade meselesidir. Türk tarafı iradesini çözümden yana, eşitlikten yana koyarken, Rum tarafı çözümsüzlükten yana, eşitsizlikten yana ortaya koymaktadır. Rum tarafının Kıbrıs Türkü ile siyasi gücü paylaşmak istemediği de açıkça bilinmektedir ancak biz, her şeye rağmen Kıbrıs’ta Ada’nın ortak sahibi olan iki halkın kurucu iradesini esas alan, müzakere edilmiş çözümün ulaşılabilir bir hedef olduğuna olan inancımızı sürdürmek istiyoruz. Bugün yine 'çözüme varız' diyoruz."

'DOĞU AKDENİZ'DE BASKILARA BOYUN EĞMEYECEĞİZ'

Doğu Akdeniz’de hem Türkiye'nin kıta sahanlığındaki hak ve çıkarlarını hem de Kıbrıs Türkü’nün hak ve çıkarlarını koruyacaklarını ve gereken adımları atmaktan çekinmeyeceklerini her vesileyle vurguladıklarını anlatan Oktay, şu ifadeleri kullandı: "Bilinmelidir ki, Türkiye, bu konuda tek vücut, tek ses, tek yürektir. TBMM'de grubu bulunan dört siyasi parti, 18 Temmuz’da yayımladıkları ortak bildiriyle Doğu Akdeniz bölgesinde milletimizin hak ve menfaatlerini korumayı hedefleyen her politik girişimin, aldığı her tedbirin, attığı her adımın sonuna kadar desteklendiğini tüm dünyaya ilan etmişlerdir. Yüce Meclisimizin bu güçlü desteği, Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimize dair kararlılığımızı daha da perçinlemiştir. Öteden beri kuvvetle vurguladığımız tüm adımları sahada birer birer eyleme dönüştürdük, dönüştürmeye de devam edeceğiz. Bunu kabullenmeyen Rum tarafı, Avrupa Birliği üyeliğini suistimal ederek oluşturduğu algıyla, ülkemizin faaliyetlerini durdurabileceğine inanmaktadır. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Konsey Toplantısı sonuç bildirgesinde açıklanan arama ve sondaj faaliyetlerimize yönelik yaptırımlar gibi baskılara da asla boyun eğmeyeceğiz. Rum tarafı, çözümden değil sorundan yana tavır takınarak, Kıbrıs Türk tarafının hidrokarbon kaynaklarına ilişkin hakkaniyet temelinde yaptığı, ortak komite kurulması teklifini de içeren, 13 Temmuz tarihli önerisini görüşmeye bile yanaşmamıştır. Rumlar, çözümsüzlükten güç almakta, çözümsüzlüğün bedelini de Kıbrıs Türk tarafına ödetmek istemektedir.”

RUM LİDERİN AMACI NE?

Törende konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da liderinin kapalı ortamlarda bazen iki devlet, sırasında konfederasyon, bazen açıktan gevşek federasyon, bir başka gün desentrlizasyon, dönüşümlü başkanlık yerine dönüşümlü başbakanlık söylemleriyle bulanıklık yarattığını ifade ederek, “Rum tarafı artık karar vermelidir” ifadelerini kullandı. Akıncı, dokuz maddelik önerinin son durumu hakkındaki görüşlerinin BM Genel Sekreterine göderildiğini ve diplomatik hakların sonuna kadar kullanılacağını söyleyerek şöyle devam etti: “Rum lider Anastasiadis ile geçirdiği talihsiz kaza sonrası iyileşir iyileşmez görüşeceğiz. BM Genel Sekreteri’ne yazdığım mektubumda da beşli bir gayrı resmi toplantı için girişim üstlenmesini talep etmiş bulunuyorum. Türkiye’nin beklentisi de böylesi bir buluşmanın en erken zamanda geçekleşmesidir. Hepimizin Sayın Rum liderden açıklık bekliyoruz. Sayın Rum lider ne istiyor? Amacı ne?”