Bu yıl 10 Kasım’da Anıtkabir, Dolmabahçe, yurdun her yerinde Atatürk anıtları yine ziyaretçi akınına uğradı. Milyonlarca vatandaş Atatürk’ü andı.
En yoğun ilgi yine Anıtkabir’eydi. Sabah erken saatlerden gece 22.00’ye kadar doldu doldu boşaldı. Eskiden insanlar Anıtkabir meydanında beklerdi. Bu kez kalabalık nedeniyle ziyaretini yapan geriden gelenlere yer açmak için yoluna devam etti.
HERKES ÇOK ŞIKTI
Haftasonu olmasına rağmen hemen hemen herkes tıraşlıydı. Ziyaret için gelen orta yaş ve üzeri vatandaşların çoğu da kravat takmışlardı. Kadınlar da giyimlerine özen göstermişlerdi. Ata’nın huzuruna çıkmanın bilinciyle hareket ettikleri çok belliydi.
“Çok kalabalık olacak ve uzun yürüyüş yapacağız” dememişler, en şık kıyafetlerini giymişlerdi.
En büyük kalabalığı oluşturan gençler de pırıl pırıldı.
HERKES MUTLUYDU
Binlerce insan kalabalık nedeniyle uzun süre girişte beklemek zorunda kaldı. Bu bekleyiş kimseyi üzmedi. Tam tersine sevindirdi.
Bir milyonu aşkın kişinin Anıtkabir’e akın etmesi herkesi mutlu etti.
İnsanlar gördükleri manzarayı yorumluyorlardı. Genelde “Atatürk’e ilginin her geçen gün arttığı” konuşuldu. Türk Milletinin kalbinden Atatürk ve Cumhuriyet sevgisinin sökülüp atılamayacağı vurgulandı.
TÜRBANLILAR
Ziyaretçiler arasındaki türbanlılar da dikkat çekti. Kimse onları dışlamadı. Tam tersine onlara daha yoğun ilgi gösterildi.
Her zamankinden daha çok sağduyu hakimdi. “Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı kamp yaratmama” hassasiyeti öne çıkmıştı.
“Öfke değil, kucaklama” anlayışı vardı.
KARARLILIK
İnsanlarda sızlanma yoktu. “Öldük, mahvolduk, her şey gitti” anlayışını terk etmişlerdi. Yas havası da esmiyordu. Genelde, umut ve kararlılık hakimdi.
“Beyni genelev olanlara” atıf yapıldı. Ama fazla ciddiye alınmadı. Gülünüp geçildi.
50 yaşın üzerindeki bir vatandaş da işi fazla uzatmadı. Kalabalığı gösterip, herkesin duyacağı bir sesle noktayı koydu:
“Atatürk’ü, Cumhuriyeti yıkmaya kalkan, kendisi yıkılır” dedi.
Herkes destekledi.
MİLLİ KABARIŞ
Uzunca bir süredir ülkedeki milli kabarışa vurgu yapıyorum. Gözlemim bu. Milli kabarış olunca tavır da ona göre oluyor. “Düşmanı azaltma, dostları çoğaltma” anlayışı gündeme geliyor.
Bu tespitimi 29 Ekim Cumhuriyet kutlamalarında ve 10 Kasım’da Atatürk’ü anma etkinliklerinde bir kez daha gözledim. Daha bilinçli, milli hassasiyetleri öne çıkan vatandaşlar izledim.
Özellikle de gençler..!
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI
Milyonlar Kurtuluş Savaşımızın önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e koşarken, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın gündemi farklıydı. O Atatürk’e değil, Atatürk’e hakaret eden, “Keşke Yunanlılar galip gelseydi” diyen Kadir Mısıroğlu’na koştu.
Erbaş’ın tavrı büyük tepki çekti.
Peki, Erbaş herkesin Atatürk’ü andığı günlerde Atatürk düşmanının evini ziyaretinin tepki çekeceğini bilmez mi?
Elbette bilir.
Ama öyle görünüyor ki onun derdi başka.
Atatürk’ü sevenlerin değil, sevmeyenlerin gözüne girmek istiyor.
Kim bilir belki de bu yolla koltuğunu sağlamlaştıracağını düşünüyordur.
RİFAT BÖREKÇİ
Türkiye o koltuklarda çok kişi gördü.
Çoğunun adını hatırlayan bile yok.
Ancak Rifat Börekçi hâlâ gururla anlatılıyor.
Çünkü o büyük bir vatanseverdi..!
Aydınlık