CNN Türk canlı yayınına katılan Prof. Dr. Sefer Şener, döviz kurlarındaki hareketlilikle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şener konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:
"Yüksek kur düşük faiz politikası piyasaya hakim oldu. Bu da çok farklı algılara neden olmuş oldu. Bu politika ihracata dayalı büyüme dediğimiz iş dünyasının da desteklediği bir politikadır. İş dünyası ile de görüşüyoruz. Piyasanın nabzını tutuyoruz. Orada beklenti şöyle; Bu politika doğru bir politika ilerleyen aşamada bu ülkeye istihdam sağlayacak bir politikadır.
Piyasadaki algı, beklenti bundan sonraki süreçte de hükümetin hızlı bir şekilde Merkez Bankası ile koordineli olarak faizi düşüreceği sonucu ortaya çıktı.
"Zamanlama ile ilgili sıkıntı var"
Japonya ve Çin’de üretici fiyatları artıyor. Politika kamuoyu tarafından sorgulanmıyor aslında. Zamanlama çok önemli gözüküyor. Bir taraftan enflasyon çok yüksek diğer taraftan Fed’in faiz kararını daha öne çekebileceği satın alınmaya başlandı. İş dünyası cephesinde bu politika uzun vadede faydalı ancak konjonktür olarak bu zamanlamanın çok uygun olamayabileceği tartışılıyor.
Vatandaşın tasarrufu dahi döviz olarak tutuluyor. Bu algıyı da değiştiriyor. Vatandaşlar açısından beklentiyi farklılaştırıyor. O yüzden diyoruz ki bu politikalar aslında Türkiye’nin geleceği açısından son derece faydalı. Ancak zamanlamayla ilgili bir sıkıntı var. Bu politika bir iki yıl önce uygulansaydı kurlar üzerinde bu kadar etkili olmayacaktı belki de.
Avrupa’da artış eğilimi var ABD’de enflasyonda artış eğilimi var. Tabi sayın cumhurbaşkanı da şunu söylüyor. Bu bir dönüşüm ve bunu yakalamak gerekiyor diyor. Kamuoyunda bu durumun oluru olmazı çok tartışılmıyor aslında. Zamanlamayla alakalı da kurda oynaklığı görüyoruz. Piyasada derinlikte yok. Yüksek oranda alıcı ve satıcı olduğundan fiyatlar çıkmıyor. Gelebilecek olumlu beklenti artmaya başladığında bu yüksek seviye aşağı yöne de gidebilir.
Stokçuluğa karşı nasıl önlemler alınmalı?
Bazı firmaların stokçuluk yaptığı ile ilgili konuşuluyor. Böyle firmalar var fakat Türkiye'de piyasalar şöyle işliyor. Piyasada dolanan paranın iki katı kadar kendi içerisinde oluşturduğu emisyonu var. Her sektörün ayrı bir ticaret yapısı var. Piyasa birbirine açtığı vadelerle iş yapıyor. Ortalıkta tabi ciro, senetler var ancak piyasada dolanan paranın çok üzerinde ticaret yapılıyor. Ve bu ticaret piyasaların birbirine açtığı kredi ile ilerliyor.
Enflasyonda bu kadar hızlı oynaklık olunca doğal olarak firmalar hammadde ve üründe süreyi kısıtlıyorlar. Günlük ve peşin istiyorlar. Zaten firmalar alanına göre yüzde 1520 kar marjıyla çalışıyor. Kurda yüzde 1520’lik artış olunca firmalarda işleyiş değişiyor.
Firmalar bu süreci tamamen sekteye uğratıyor diyemeyiz. Piyasanın kendi kendine açtığı kredibilite üzerinden dönüyor. Bu da iki aylık üç aylık gerekirse altı aylık vadelerle çalışıyor. Bozulan aslında kurdaki yükselişler uygulamayı bozuyor. Unla ilgili stokçuluk var mı? Türkiye’de yapılan hesaplar Türkiye’nin yıllık 18 milyon ton buğday tüketimi yapıyoruz. Bu sene beklenen 20 milyon tondu. Küresel etki ve kuraklık var. Bu sene 15 milyon ton olarak gerçekleşti. 3 milyon tonluk açık görülmesi ilerleyen aşamalarda firmaları sıkıntıya sokuyor. Aslında firmaların yapması gereken şubat martta bu sıkıntı oluşacaksa en azından şu an stokçuluğu yapmaması lazım.
"Kurdaki oynaklığı gören her firma ya stok yapmaya yöneliyor"
Kurdaki oynaklığı gören her firma ya stok yapmaya yöneliyor ya da vadeli mal satımını durdurmaya yöneliyor ya da bazı fahiş fiyat uygulamalarına gidiyor. Bunları kısa vadede durdurmak devletin görevidir ve gereği yapılacaktır. Tamamı için bunu söyleyemiyoruz ancak bu bir realite. Fırsata çeviren sektörler var. Marketlerde aynı olayı gördük. Aynı şekilde sadece perakende de değil diğer sektörlerde de görülüyor.
Bunu fırsata çevirenler var çevirmeyenler var bunun iyi ayırt edilmesi lazım. Ancak tamamı için söylemiyorum. Bunların üzerine gidildiği zaman asıl oynaklık azalacaktır. Asıl sebep enflasyonun yüksek olmasıdır.
Kurdaki yükselişin etkisini biz bundan sonraki aylarda enflasyon üzerinde göreceğiz. O zaman şunu net söyleyebiliyoruz. Yapılacak tüm hesaplar 8 puan üzerinde enflasyona ek getiri demektir. Bunun yansıması 3’er 4’er aylık dönemde gelebilir. Kurlar arttı enflasyon 7 puan yukarı çıkacak değil bu ocak şubat ve mart aylarında görülür.
Akaryakıt fiyatlarıyla ilgili Türkiye’de döviz kuru pahalılandı. Küresel çapta aynı durumda ABD ve Avrupa’da muzdarip. ABD’de 78 dolarlık bir geri çekilme yaşandı petrol fiyatlarında. Küresel çapta ne tür gelişmeler olacağıyla alakalı bir durumdur.
Akaryakıtta yeni zam gelir mi?
Kurdaki gelinen seviyelerden dolayı akaryakıt fiyatlarına bir yansıma olacaktır. Akaryakıt, doğal gaz ve elektrikte yaklaşık 120 milyar TL’ye yakın bir sübvansiyon yapıldı. Petrolde bu rakam 50 milyar TL, doğal gazda 60 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu kurdaki yansımalar vergi kısmı tarafından sübvanse edilirse ki edilecek gibi gözüküyor biz bu yansımayı kısa vadede görmeyebiliriz.
Kur bu kadar arttı hemen akaryakıt fiyatları artar mı beklentisi yanlış. Uzun vadede ÖTV vergileri alınmadığı sürece bir sıkıntı görülmez. ÖTV sıfırlandıktan sonra kur artıyorsa bunu yansıtmak zorundasınız. Küresel çapta dünyanın neredeyse tamamı bunu yansıttı aslında. Türkiye’de bu yansıtılmadı. Önümüzdeki dönemle ilgili ÖTV vergilerindeki düzenleme devam ettiği sürece bir akaryakıt fiyatlarında aşırı zam olarak görmeyebiliriz.
"Bğday fiyatları iki katına çıktı"
Bu kadar ham madde sıkıntısı çekilirken piyasada ham madde ithalatı ile ilgili düzenlemeler yapılıyor. Buğdayda vergi sıfıra çekildi. Burada sadece oyuncu biz değiliz. Sadece Türkiye’deki şartlardan kaynaklanmıyor bu. Buğday fiyatları iki katına çıkmış durumda. Rusya’dan alıyoruz. Buralarda da zam yapıldığında dolayısıyla piyasada arz sıkıntısı var ve burada da fiyatlar artıyor. Küresel çapta da artış var.
Yeni ekonomi politikası birçok alanda güncellemeyi getiriyor. Piyasanın rahatlatılması lazım. Piyasada tedirginlikten dolayı bir sıkıntı çekiliyor. Tedirginlik giderildiği zaman bu kadar yüksek oranlı artışlardan biz şikayet etmeyeceğiz. Beklenti ne kadar olumsuza dönerse sıkıntı o kadar büyük oluyor. Kurdaki oynaklığın sebebi bu.
Merkez Bankası'nın uyarısı
Kurdaki oynaklık piyasa koşulları dışında diyor Merkez Bankası. Alış satış olmamasına rağmen beklenti ile alakalı bir durum bu. Vatandaşların bu yüzden dikkatli olması gerekiyor diyor. Bir günde yüzde 15’lik volatil hareket yok küresel çapta. G20 ülkelerinin hiçbirisinde yok.
"Yüzde 13'lük düşüş görebiliriz"
Merkez Bankası şunu söylüyor. Kurdaki oynaklık piyasa koşulları dışında. 'Çok alan var çok satan var onun için fiyat yükselmiyor' diyor. Merkez Bankası spekülatif olabilir diyor. Beklentiyle alakalı bir durum. Beklenti tersine dönerse bu kurda tersine döner. Onun için vatandaşlar veya bu alana yatırım yapanlar dikkatli olmalı. Evet doğru bir yaklaşım. Dolar küresel çapta da değer kazanıyor ama bu kadar yüksel volatilite yok.
G20 ülkelerinin hiçbirinde böyle bir yüksek dalgalanma yok. Algı ile alakalı uygulanacak politikaların beklentisi ile alakalı bir durum. Merkez Bankası'nın söylediği şu; sermaye akımı olursa olumlu mesajlar verilebilirse o zaman biz günlük yüzde 13’lük bir düşüşü de görebiliriz.
Açıkçası Merkez Bankası'nın piyasaya birazda daha net mesajlar vermesi lazım. Türkiye’de herkes biliyor kurun serbest piyasada gerçekleştiğini. Ancak Merkez Bankası’nın fiyat istikrarı ile ilgili bir rolü var. Merkez Bankası’nın elindeki imkanları kullanması bu durumu tersine çevirebilecektir diye düşünüyorum.
Hükümet bir istihdama büyümeye yönelik bir politika uyguluyor. Kamuoyu tarafından da benimsenir bu politika ancak bunun zamanlaması doğru muydu buna siyaset karar verecek. Biz de bu zamanlamanın doğru veya yanlış olduğuna yönelik yorumlar yapıyoruz."