ERCAN DOLAPÇI

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın bu yıl 47. yılı. 20 Temmuz 1974 günü Girne’ye çıkan birlikler tam manasıyla hedeflerine varamadan durduruldular. 2230 Temmuz tarihleri arasında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından ateşkes ilan edildi. 25 Temmuz günü İsviçre’nin Cenevre şehrinde bulunan BM merkezinde Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın katıldığı diplomatik görüşmeler başladı. Burada netice alınamadı. İkinci görüşmeler 8 Ağustos günü başladı. Zorlu geçen müzakerelerde de netice alınamadı. Türkiye kararlılık gösterdi ve ucu açık ve Türkiye’yi tekrar zora sokacak anlaşmaları kabul etmedi. Dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in meşhur “Ayşe tatile çıksın” işaretinden sonra Türk ordusu, 14 Ağustos 1974 günü '2. Harekât'ı başlattı ve önceden belirlediği hedeflere iki gün içinde vardı. Temizlik harekâtından sonra operasyon 18 Ağustos günü tamamlandı.

İşte bu zorlu harekâtı sahada başarıya taşıyan ise Kayseri Hava İndirme Tugayı ile Bolu Komando Tugayı oldu. Beşparmak Dağlarını aşarak Lefkoşa ve Girne yollarını açan bu öncü birliklerin başındaki komutanlar da askerleri kadar başarılıydı. Bunlar Bolu Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Sabri Demirbağ ve Kayseri Hava İndirme Tugayı Komutanı Tuğgeneral Sabri Evren idi. Bu yıldönümünde bu komutanlardan Sabri Evren’i sizlere tanıtmak istiyoruz. Evren Paşa, harekât sırasında paraşütle savaş alanına atlayarak bir ilki başarmıştı. 50 yaşındaydı… Cesareti ve disipliniyle askerleri tarafından da sevilen Paşa, 12 Ağustos 2014 tarihinde İzmir’de 90 yaşında vefat etti. Onunla birlikte görev yapan silah arkadaşlarına ulaştık… İşte kahraman Paşamızın portresi:

OĞLU: ASKERLERİNİ YALNIZ BIRAKMADI

Oğlu, Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Evren, cenaze töreni sırasında yaptığı açıklamada babasını şöyle anlatmıştı: “Babam, askerlerini, personelini ve orduyu çok severdi. Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında, askerlerine öncülük edip paraşütle Ada’ya atladı. Ülkemizde, savaş alanına paraşütle atlayan ilk generaldir babam. Zaten ondan sonra da böyle bir şey yaşanmadı. Bu da bize askerleriyle birlikteliğini gösterir. Bir savaş alanına paraşütle atlamak kolay bir şey değil. Ben o dönem lisedeydim, 20 Temmuz 1974'te, hiç unutmuyorum sabaha karşı siluet halinde askerlerin arkalarında teçhizatlarıyla C130 uçaklarından atladığını görmek, o atmosfer çok korkunç bir atmosfer. Onlarla birlikte uçağa bindi ve 'İlk ben atlayacağım, arkamdan 5 bin askerim atlayacak' dedi. Beni öperek geride bıraktı, 'Döneceğim hiç merak etme' dedi. Ben o zaman babama, askerleriyle birlikte olmasından dolayı çok büyük saygı duymuştum. Askerlerini hiçbir zaman yalnız bırakmak istemedi, çok güçlü bir komutandı.”

Sabri Evren, Adnan Doğu ve Sami Konukoğlu

‘UÇAKLARLA CAN ATARIZ’

Gazi E. Piyade Kıdemli Albay Mustafa Sami Konukoğlu, komutanını Aydınlık’a şöyle anlattı:

“Kayseri Hava İndirme Tugay Komutanı Sabri Evren Paşa’yla 1973 yılında tanıştım. Ben o dönemde Hava İndirme Tugayı’nın Komutan Yardımcısı'ydım. Birlikte görev yaptığımız Sabri Paşa çalışkanlığı, titizliği, dostluğu, vazife aşkı, araştırıcılığı ile temayüz eden bir komutandı. İncelediği konular hakkında doyurucu bilgiye sahip olmadan karar vermezdi. Prensip sahibiydi ve günün hangi saatinde ne yapacağını önceden planlayan bir çalışma düzeni vardı. Yapılması gereken işleri gün içinde bitirir, ertesi güne iş bırakmazdı.

Dostluk bağları çok kuvvetliydi. Garnizonda bulunan Yurt İçi Bölge Komutanı'nın yanı sıra 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanı Tuğgeneral Safter Necioğlu ile de arkadaş, kardeş gibiydiler.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Semih Sancar Paşa’nın da izleyeceği bir askeri tatbikat sırasında paraşüt atlayışı yapılacaktı. Havacı bir general, Kara Kuvvetlerinin asker, silah ve malzeme taşımak için kullandığı REO araçları ile Hava Kuvvetlerinin kullandığı nakliye uçaklarını karşılaştırarak Sabri Paşa’ya 'Paşam bunlar REO değil' deyince Sabri Paşa’nın cevabı şöyle olmuştu: “Siz uçaklarla her şey atarsınız. Fakat biz o uçaklarla yetişmiş, eğitilmiş komando atarız. Yani can atarız.”

Kıbrıs Barış Harekâtı'na birlikte katıldığımız, Türkiye’de ve Kıbrıs’ta Tugay Komutanlığımızı yapan merhuma Allah’tan rahmet dilerim. Mekânı cennet olsun. Ailesine sabır ve sağlık dilerim.

Rum zulmü altında inleyen Kıbrıs Türk halkının zulümden kurtarılmasına ve kendi vatan topraklarına yeniden kavuşmasına imkân sağlayan Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Kayseri Hava İndirme Tugayı personelinin gösterdiği başarı ve kahramanlık Türk milleti tarafından her zaman saygı ve minnetle anılacaktır.”

MÜTEVAZI BİR KOMUTANDAN GERİYE KALAN ANILAR

Gazi E. Kurmay Albay Doç. Dr. Ömer Lütfi Taşcıoğlu, Kıbrıs Barış Harekâtı'na teğmen rütbesiyle Hava İndirme Tugayı 1. Paraşüt Taburunda Takım Komutanı olarak katılan subaylarımızdan birisi. 30 Ağustos 1974'te Kıbrıs’ta üsteğmen oldu. O da Sabri Evren’i yakından tanımış ve onunla mesai yapmıştı. Sabri Evren Paşa ile anılarını Aydınlık’a anlattı:

“Komando kursları sonrasında 1973 yılında Kayseri/Zincidere’deki Hava İndirme Tugayı’na tayin olduğumda Tuğgeneral Sabri Evren Tugay Komutanı idi. Ben Hava İndirme Tugayı’nda göreve başladığımda tugayın iki taburu Bolu Komando Tugayı’nı kurmak üzere Bolu’ya gitmiş, diğer iki Paraşüt Taburu’na ilave olarak 2 tabur daha kurularak Hava İndirme Tugayı teşkil edilmişti. Bütün bu yeniden teşkilatlanma faaliyetleri Sabri Evren Paşa’nın Tugay komutanlığı döneminde gerçekleştirilmişti. Sabri Evren Paşa’nın dikkatimi çeken özellikleri çok esprili, hoşgörülü ve astlarına karşı sevgi ile yaklaşan bir komutan olmasıydı.

Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan önce kendisi ile yaşadığım bir anımı paylaşmak isterim. O dönemde cumartesi günleri yarım gün mesai yapılır ve öğleden önce personel, silah ve araç bakımı uygulanırdı. Öğleden sonra ise 1,5 günlük resmî tatil başlardı.

Hava İndirme Tugay Komutanı olan Sabri Paşa, subay ve astsubayları Kayseri Zincidere Kışlası'nda toplantı mekânı olarak kullanılan, bir dönem Makarios’un papazlık yaptığı belirtilen eski kilise binasında haftanın ilk gününde toplayarak önemli gördüğü hususları ve personelden beklentilerini dile getirirdi. Bir önceki haftanın değerlendirmesinin de yapıldığı bu toplantılarda Sabri Paşa genellikle personelin saç, sakal ve kıyafet disiplini gibi hususlara değinir ve yaptığı esprilerle personelin yeni haftaya üstün bir moral gücüyle başlamasını sağlardı.

Sabri Paşa bir haftalık toplantıda saç sakal disiplininin önemine fazlaca değinince aklıma bir muziplik geldi. Tabur Komutan Vekili ve Bölük Komutanımız olan Piyade Yüzbaşı Yalçın Ongun (halen müteveffa) bölüğümüzdeki Zekeriya adlı askeri Tugay Komutanı Tuğgeneral Sabri Evren’in habercisi olarak görevlendirmiş, Zekeriya ise haberci olunca saçlarını uzatmaya başlamıştı. Aynı bölükte birlikte görev yaptığımız devre arkadaşım Teğmen Sıtkı Öğün’e; “Sabri Paşa saç disiplini diyor ama kendi habercisi Zekeriya saçlarını uzatmaya başladı. Gel şunu tüfek bakımı bahanesiyle bölüğe getirtelim ve saçlarını kestirelim” dedim. Sıtkı fikrimi beğendi ve bana destek verdi. Hemen bir asker gönderip Zekeriya’yı haftalık bakım bahanesiyle bölüğe çağırttık ve tüfek bakımını yaptıktan sonra berberin önüne oturttuk. Zekeriya saçlarının makine ile kesileceğini anlayınca; komutanım “Sabri Paşa bana kızar. Ben onun habercisiyim. Habercinin saçı bu kadar kısa olmaz” dediyse de biz dinlemeyip saçlarını iyice kestirdik ve tekrar tugay karargâhına gönderdik.

Bu arada Sabri Paşa kendisini ziyarete gelen bir misafirine hizmet yapmak üzere zile basıp habercisini çağırınca Zekeriya’nın tıraşlı kafasını görüp şok olmuş. Bu kafa ne oğlum diye sorunca Zekeriya cevaben; “Komutanım; Ömer Lütfi Teğmenim ile Sıtkı Teğmenim beni zorla berberin önüne oturtup saçlarımı kestirdiler. Tugay Komutanımız kızar dediysem de dinlemediler” demiş.

Pazartesi günü Sabri Paşa subay ve astsubayları topladı. “Arkadaşlar ben size saç sakal disiplini dedim. Siz işe benim habercimden başladınız. Teğmen Ömer Lütfi ile Teğmen Sıtkı benim haberciyi zorla tıraş ettirip kuşa çevirmişler” deyince salondaki subay astsubaylar gülmeye başladılar. Bize kızarken bile öyle babacan bir tavrı vardı ki en ufak incitici bir söz bile kullanmadı ve sadece üzüldüğünü belirtti. Biz ise yaptığımızdan mahcup olmuştuk.

Kayseri’deki kışlada bulunan aynı kilisede 20 Temmuz 1974’ten kısa bir süre önce Tugay’ın kuruluş yıldönümü balosu yapıldı. Ben Tabur Komutanımızın emriyle Sabri Paşaya ve eşine mihmandarlık yaptım. Tugayın kuruluş yıldönümü gecesinden kısa bir süre sonra Kıbrıs’a paraşütle atlayarak Kıbrıs Türklerinin can güvenliğini sağlayacağımızı söyleseler hiçbirimiz inanmazdık. Kaderin cilvesine bakın ki Makarios’un bir dönem papazlık yaptığı Zincidere’deki kilisenin içinde bulunduğu kışlada konuşlu bulunan Hava İndirme Tugayı, 15 Temmuz 1974’te Nickos Samson’un Makarios’a karşı yaptığı darbenin ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlandığını ilan etmesinin ardından Kıbrıs’taki Türk kardeşlerimizin can emniyetini sağlamak ve bir oldubitti ile Yunanistan’a bağlanmaya çalışılan vatan toprağı Kıbrıs’taki Türklerin haklarını korumak üzere 20 Temmuz’da Beşparmak Dağlarının güneyine paraşütle atlayarak Kıbrıs’a ilk ayak basan birlik olmuştu. Mensubu bulunduğum 1. Paraşüt Taburu ise 2. Harekât'ta Zafer Burnu’na Türk bayrağını dikti.

Sabri Evren Paşa ise Kıbrıs’a paraşütle atlayarak savaş alanına atlayış yapan ilk komutan olarak tescil edilmiştir.

Takip eden süreçte Kayseri Hava İndirme Tugayı ve Bolu Komando Tugayı çok büyük başarılara imza attılar ve Kıbrıs Barış Harekâtının kazanılmasını sağlayan iki komando birliği olarak isimlerini harp tarihine altın harflerle yazdırdılar.

Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Hava İndirme Tugayını sevk ve idare eden Sabri Evren Paşa ile Sabri Paşa’dan sonra Tugay Komutanlığı görevine atanan Adnan Doğu Paşa’nın ve Bölük Komutanlığımı yapan müteveffa Yalçın Ongun Albay’ın emrinde görev yapmış olmaktan gurur duyduğumu belirterek Kıbrıs gazisi her üç komutanımızı da rahmet ve şükranla anıyorum.”

Aydınlık