İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Emniyet Genel Müdürlüğü Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığındaki Şehit Demet Sezen Konferans Salonu'nda düzenlenen İl Emniyet Müdürleri Değerlendirme Toplantısı'nda konuştu. Terör örgütlerinin çok eski geçmişe sahip olmadığını, sahada 15 yıl bile etkinliğe sahip olmayan DEAŞ'ın Suriye ve Irak'ta devlet otoritesini birkaç yılda sarstığını belirten Soylu, PKK'nın da Türkiye içindeki geçmişinin 44 yıl, uzantısı YPG'nin kuruluşunun 2004 olduğunu aktardı. Soylu, "PKK, Türkiye içinde bitme noktasına gelmişken, nasıl oluyor da YPG, PYD sınırımızda bir terör devleti kurmanın taşeronluğuna soyunabiliyor? Buna izin vermedik. Allah'ın izniyle, milletimizin iradesiyle, güvenlik güçlerimizin olağanüstü mücadelesiyle izin vermeyiz. Bu örgüt, Batılı ülkelerle açıktan iş birliği yapıyor" ifadesini kullandı.
'BATI CİNNET HALİNDE'
Batı dünyasının bir cinnet halinde olduğunu söyleyen Soylu, yıllarca Türkiye'yi bazı terör örgütleriyle yan yana getirme gayretinde olanların açıktan dünyanın kanlı terör örgütüne, destek, para, eğitim, silah, mühimmat, taktik verdiğini, strateji sağladığını, uluslararası alanda meşruiyet sağlamak için bütün gayreti ortaya koyduğunu ve bu duruma kimsenin çıt çıkarmadığını kaydetti.
'ABD VATANDAŞI OLSAM UTANIRIM!'
Soylu, "Ben Amerikan vatandaşı olsam ülkemden ve devletimden utanırım. Batı'ya tapanların, Batı'yı tapınak haline getirenlerin sayısının bir elin parmaklarının sayısından fazla olmadığını biliyoruz." diye konuştu. Bir tarafta ihanetin, kan ve gözyaşının, hayatını kaybeden çocukların, yerlerinden edilen insanların bulunduğunu, diğer tarafta da bu durum üzerinden hesap yapanların, ülke ve hükümet kuranların, siyaset yapanların olduğunu dile getiren Süleyman Soylu, "Siz bir yardım derneği kursanız, 10 bin lira yardım bulmakta zorlanırsınız. Bu örgütlere Batı'dan milyonlarca dolar para, tırlarla silah geliyor. Avrupa Birliği ülkelerinin vatandaşları bu örgütlere katılıyorlar." şeklinde konuştu.
‘SABAHTAN AKŞAMA KADAR FONLUYORLAR’
Soylu, terör örgütlerinin inşaat ve lojistik ihtiyaçlarını küresel şirketlerden karşıladığını, anlaşmalar yapan terör örgütlerinin para transferleri de gerçekleştirdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Avrupa'nın göbeğinden aldığı sentetik uyuşturucuyu Ortadoğu'nun en ücra noktalarına sevk edecek kadar ciddi bir lojistik ağı kurabiliyorlar. Afganistan'dan, Yunanistan veya Belarus'a kadar kaçak bir göç yolculuğunu, yerel taşeronlarla birlikte organize edebiliyorlar. Bunların yerli iş birlikçileri var. Bunların, siyaset alanında hiçbir şey söylemeden, bunlara tabi olan, bunların her söylediğinde, her tef çaldığında oynayanlar var. Sadece onlar mı? Amerika'nın, Avrupa'nın vakıflarından beslenip Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine çalışan, sabahtan akşama kadar video çeken, sabahtan akşama kadar Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere herkese hakaret eden, iftira eden şaklabanlar var.
'NE KADAR KÜFREDERSE O KADAR İKRAMİYE'
“Hiç kimsenin aklına gelmez mi, üzerinde elbise alacak parası olmayan adam yüzlerce insanı yanında çalıştırıyor. Nasıl çalıştırıyor? Chrest Vakfından bilmem ne vakfına kadar her biri sabahtan akşama kadar bunları fonluyorlar. Akşam yemeklerini, yedikleri içtiklerini, elbiselerini fonluyorlar. Ne kadar küfretse o kadar ikramiye almasını teşvik ediyorlar. Alenen casusluk yapıyorlar. Alenen bu ülkenin topraklarına ve bu asil millete ihanet ediyorlar. Adam gibi bir yerlerde itibar görüyorlar. Ankara'nın göbeğindeki dünyanın en büyük ülkesi adledilen büyükelçiliklerden aldıkları talimatla ülkemizin içerisini karıştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Çok zorlandıklarında iş dünyası derneklerinden destek almaları o kadar zor da değil. Dışarıdakileri anlıyorum. Türkiye'nin huzur ve refahını istemiyorlar. Ama içeridekilerin hıncının ne olduğunu anlayabilmek mümkün değil."
'YAZIKLAR OLSUN'
"Hainliğin bile kendine ait bir karakteri vardır. Bazıları hain olamayacak kadar sefildirler." diyen Soylu, "Amerikan büyükelçisiyle 45 defa oturacaksın bunu da matah diye servis edeceksin. Yazıklar olsun. Türkiye de bunu izleyecek. Yazıklar olsun. Sonra da siyasetçiyim diye gezeceksin. Şehidine, gazine küfredenlere sesini çıkarmayacaksın, yanında tutacaksın. Ondan sonra da millete bunu unutturmaya çalışacaksın." diye konuştu.
'BÜTÇE'DE TERÖRDEN BAHSETMEDİLER'
Tarihin en büyük terör kuşatmasıyla karşı karşıya olunduğunu ifade eden Soylu, TBMM'deki bütçe görüşmelerinde hiçbir muhalefet partisi temsilcisinin, terör örgütleriyle ilgili bir tek cümle kurmadığını, Türkiye'nin terörle mücadelesine atıfta bulunmadığını dile getirdi. Soylu, bu görüşmelerde, TBMM'ye "kapak atıp" kendisine hakaret eden ve iftira atanlara rast geldiğini belirterek, "Demokrasiyi, milli iradeyi, suçun saklanma merkezi haline getirmeye çalışanlara elbette müsaade edilmemeli. Demokrasi de müsaade etmez.” dedi.
GÜVENSİZLİK İKLİMİNİN KAYNAĞI 'BATI MEDENİYETİ'
Bakan Soylu, konuşmasına şöyle devam etti: “Yıllardır bu ülkenin ayağına pranga olan, terörü üreten, milyonlarca insanı ölümden kaçıp bu ülkenin kapılarına getiren biz değiliz. Geçen yıl yakaladığımız 86 ton, bu yıl yakaladığımız 56 ton esrarı bu ülkeye getiren de biz değiliz. Denizlerden göçmen cesedi toplamayalım diye koskoca bir teşkilatın denizlerde 7 gün 24 saat nöbet tutmasına sebep de biz değiliz. Buradaki herkesi makaronuyla ayrı, kaçakçısıyla ayrı uğraştıran da biz değiliz. Tüm bunların sebebi tarif etmeye çalıştığım bu dünyada oluşturulan güvensizlik iklimidir ve bu iklimi oluşturan dünyanın doğusunu kendisine saplantı haline getirmiş, Batı medeniyetinin ta kendisidir.”
'KADINLA ERKEĞİ GÜYA BARIŞTIRARAK GÖNDERMEYİN'
Kadına karşı şiddet ve cinayetlere de değinen Soylu şöyle konuştu: “Herkesten rica ediyorum, şiddet veya şiddet eğilimi gördüğünüz bir hadisede kadınlarla erkeği güya barıştırarak göndermeyin. Bu yıl 34 kadın uzaklaştırma tedbiri alındığı halde hayatını kaybetti. Bunun yarısı nasıl biliyor musunuz? Güya barışmak suretiyle uzaklaştırma ve tedbir kararı devam ederken bir araya geldikten sonra erkeğin şiddetiyle hayatını kaybeden kadınlar. Burada uzaklaştırma tedbiri alan kadınlara da seslenmek istiyorum, bu örnekler ortadayken, uzaklaştırma tedbiri varken iyi niyetinizle 'tekrar barışırız' düşüncesi içerisinde olarak attığınız adım hayatınıza mal olur. Açık ve net. Hiç buna girmeye gerek yok. Biz emrinizdeyiz. Eğer böyle bir buluşma isteniyorsa, ancak yargının ortaya koyacağı bir süreçle ve güvenlik görevlilerimiz yanınızda olarak ancak bu sağlanmalıdır. Aksi takdirde, her gün hepimizi üzen, medeniyetimize hiç yakışmayan, birilerinin de ideolojik saldırganlığını kabartan durumlarla karşı karşıya kalıyoruz.”