Doğru zamanda cinsel ilişkiye girmenin önemli olduğu bir hamilelik oluşumu için kişinin öncelikle kendi vücudunu, üremenin nasıl gerçekleştiğini bilmesi ve adet döngüsünü takip etmesi gerekir.
Doğum kontrol hapı almak, stres, sigara içmek, alkol almak ve doğurganlığı etkileyen birçok rahatsızlık hamileliği önleyebilir. Ayrıca erkek sorunları da gebelik gelişimini engelleyebilir. Düzenli olarak korunmasız cinsel ilişkiye giren genç kadınların hamile kalma şansı yüzde 20 iken, 35 yaş üstü kadınların hamile kalma şansı daha düşük.
Erkeğin yaşı da hamileliğin gelişiminde rol oynar. 40 yaş üstü erkeklerde sperm sayısı ve hareketliliği azaldığı için gebelik olasılığı yaklaşık %25 oranında azalmaktadır. 35 yaş üstü bir kadın ve 40 yaş üstü bir erkek bir arada olduğunda gebelik şansı %50 oranında azalmaktadır.
Çiftler bir yılı aşkın süredir korunmasız ve düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebe kalamıyorsa bu durum olası sağlık sorunlarına işaret edebilir. Bu durumda hem erkek hem de kadın bir doktora başvurmalı ve neden doğal yollarla gebelik elde edilemediğini araştırmalıdır.
Nasıl hamile kalınır?
Yaklaşık 40 hafta süren bir gebeliğin gelişmesinde birçok faktör rol oynar. Bunlardan ilki doğru zamanda korunmasız cinsel ilişkiye girmektir.
Erkekler her zaman üremeye hazır olsa da, kadın fizyolojisinde işler biraz daha karmaşıktır. Kadınlarda adet görme, üreme döneminin devam ettiğini gösterse de, belirli sayıda yumurta ile doğup yaşayan kadınlarda yaşla birlikte gebe kalma olasılığı azalmaktadır. Adet kanaması her ay döngüsel olarak gerçekleşirken, kadın bedeni olası bir hamileliğe karşı sürekli kendini yenilemektedir.
Öncelikle gebeliğin sağlanabilmesi için kadının 21 ila 35 günde bir, yani ortalama 28 günde bir adet görmesi gerekir. Bu zaman dilimi her kadın için farklı olsa da, hamile kalmaya çalışan kadınların adet döngüsü olarak da bilinen adet döngüsünü takvimde takip etmeleri önemlidir. Sağlıklı bir adet döngüsü için kadın fizyolojisinde vajina, rahim, yumurtalıklar ve beyinden oluşan dört farklı sistemin sağlıklı ve uyumlu çalışması gerekir.
Adet döngüsü beyinde başlar. Beyindeki hipotalamus, aynı zamanda beyindeki bir endokrin bezi olan hipofiz bezini uyarır. Hipofiz bezi, LH (luteinize edici hormon) ve FSH (folikül uyarıcı hormon) hormonlarını salgılar. Kan dolaşımına karışan bu hormonlar yumurtalıklara ulaşır. Yumurtalıklardaki foliküller, yumurtalık rezervindeki yumurta hücrelerinin bir kısmının olgunlaşma sürecine başlaması için uyarılır.
Yumurtalar olgunlaştıkça içinde bulundukları folikülleri yani keseleri yırtarlar. Yumurta, rahim ve yumurtalık arasında boru şeklinde olan fallop tüplerine salınır. Bu sırada yumurta folikülü östrojen hormonu salgılamaya başlar.
Yumurta yavaş yavaş fallop tüplerinden rahme doğru ilerlerken, folikül tarafından salgılanan östrojen rahim duvarının (endometrium) kalınlaşmasına neden olur. Bu kalınlaşma, yumurta hücresinin döllenmesi durumunda oluşan embriyonun rahme tutunmasını sağlar. Östrojen hormonu, erkek gametlerin vajinaya girdikten sonra hızlı bir şekilde rahmi yüzerek fallop tüplerine girmesini ve fallop tüplerinde uzun süre hayatta kalmasını sağlar.
Döllenmeye hazır hale gelen ve fallop tüplerine bırakılan olgun yumurta, ancak 24 saate kadar hayatta kalabilir. Erkek üreme hücresi sperm ise kadın vücudunda 45 gün kadar canlı kalabilir. Bu nedenle yumurtlama gününden önce cinsel ilişki yoluyla da döllenme gerçekleşebilir. Bir kadının hamileliğin gerçekleşmesi için yumurtlamanın zamanlamasını bilmesi son derece önemlidir.
Bir kadının 28 günde bir yumurtladığı gün genellikle 14. gündür. Ancak yumurtlama 12. ve 18. günler arasında da gerçekleşebilir. Her 35 günde bir adet gören kadınlarda yumurtlama 19. ve 25. günler arasında gerçekleşir. Hipofiz bezi tarafından salınan LH hormonu, yumurta olgunlaşmasından sonra fallop tüplerinden geçene kadar artar.
Normal şartlar altında yumurtlama, LH hormonunun zirveye ulaşmasından yaklaşık 24 ila 36 saat sonra gerçekleşir. Hamile kalmak isteyenlerin bu dönemde düzenli cinsel ilişkiye girmesi gerekir.