PROF. DR. DEFNE TAMAR GÜROL

Sevgili anneler, son zamanlarda sizlerden sık sık ‘filanca yerde uyuşturucu bağımlıları varmış, aileleri çok zor durumda, mahalle sakinleri endişe içinde, ne yapabiliriz’ soruları duyuyorum. Evet haklısınız, uyuşturucu madde kullanımı ve bu maddeleri kullanmanın sonuçları özellikle gençlerimiz için, ama sadece onlar değil aileleri, çevreleri ve toplum için büyük tehlike. Üstelik artma eğiliminde olan bir tehlike. Fakat ‘uyuşturucu kullanan birine ne yapabiliriz’ sorusuna vereceğim yanıt ‘bu konuda görev ve sorumluluk özelleşmiş tedavi ve rehabilitasyon kurumlarının, sizin yapabileceğiniz bir şey yok’ olacaktır.

İLK ADIM

Uyuşturucu kullananlara müdahalenin ve tedavinin yalnızca bu alanda uzmanlaşmış kişiler ve merkezler tarafından yapılması zorunluluğu, yapacağımız bir şey yok anlamına gelmez. Tersine yapacak o kadar çok şey var ki, gelin bu konuya odaklanalım. Tek değerli çalışma uyuşturucu bağımlısının içinde bulunduğu yıkıcı kısır döngünün dışına çıkması, böylece zor durumdaki ailenin yüzünün gülmesi ve toplumun endişeden kurtulması değildir. Sizin, bizim, hepimizin yapacağı en değerli şey, çocuklarımızın, gençlerimizin uyuşturucu ve uyarıcı maddelere hiç başlamamasını sağlamaya yönelik birincil önleme hareketine katılmak olacaktır. Gençlerimizin uyuşturucu maddeleri denememesini, böylece gelecekte yeni bağımlılar oluşmasını önlemeyi sağlamak çok değerli bir katkı değil mi?

Madde kullanımı tüm toplumu etkileyen en önemli ve önlenebilir halk sağlığı sorunlarından biridir. Özellikle genç nüfusun madde kullanımı açısından daha fazla risk altında olması ve madde kullanımının olumsuz sonuçlarına daha açık olmaları hepimizi daha duyarlı bir hale getirmektedir.

ALT METİNLERLE YARATILAN ALGI

Şimdi durup bir bakalım. Gençlerimizin uyuşturucu ve uyarıcılara karşı algı ve eğilimlerini neler etkiliyor? Yazılı ve görsel basın, sosyal medya, çeşitli iletişim araçları… Başka? Filmler, diziler, şarkılar… Ayrıca ünlüler, sanatçılar, oyuncular, müzisyenler… Neyi değerli bulup, neyi değerli bulmayacağımıza, neyi sevip, neyi sevmeyeceğimize, neyi seçip neyi seçmeyeceğimize karar verirken yazılı ve görsel basının, iletişim araçlarının gücü göz ardı edilemez. Bu saydıklarımız içinde toplumsal sorumluluğunun bilincinde, duyarlı, etkili ve çok değerli kişiler, yapımlar, yapıtlar olduğu gibi son derecede sorumsuz hareket eden, bilerek ya da bilmeyerek gençlerin uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ilişkin algısını olumsuz yönde etkileyen kişi ve yayınlara da rastlıyoruz.

Çeşitli yollarla herkesin uyuşturucu kullandığı, özellikle bazı uyuşturucu maddelerin zararsız olduğu, bu maddeleri kullanmanın özgür, modern ve çağdaş olmanın göstergesi olduğu gibi mesajlar alt metinde yer alıyor ve gençlerimizin bilinçdışına işliyor. Böylece madde kullanımını olağan gören, kanıksayan ve bunun sonucunda kullanım riski artırılmış bir kitle oluşturuluyor.

BİLİNÇLİ KİTLEYİ GÜÇLENDİRELİM

Bu kitlenin karşısında her çeşit uyuşturucu ve uyarıcı maddenin zararlı etkilerinin bilincinde, madde kullanımının özgürlük değil, teröre, suç örgütlerine destek ve uyuşturucu baronlarına kölelik anlamına geldiği; modern ve çağdaşlık değil hiçlik, yozlaşmışlık ve yıkımı temsil ettiğinin bilincinde bir kitle oluşturmak ve bu kitleyi güçlendirmek çok değerli bir çalışma olacaktır.

Madde kullanım sorununu görmezden gelmek, çözüm üretmenin ve önlemenin önünü tıkar. Ancak ‘herkes madde kullanıyor’ algısını yaratmak da ki bu doğru değildir, gençlerimizin madde kullanımını kanıksamasına, maddeyi denemeyi kaçınılmaz görmesine yol açacaktır. Madde kullanımının bu derecede kanıksanan bir durum olması, gençlerin madde kullanımına daha olumlu bakmasına neden olur. Herkes madde kullanıyorsa, madde kullanmak onlar için kaçınılması imkânsız olan bir kader olduğu algısına sahip olurlar. Çocuklarımızın madde ile ilişkili bilgi, tutum ve algılarında ortaya çıkabilecek yanlışları düzeltmede annebabaların görev ve rolü yadsınamaz.

Hiç kimse ‘bağımlı’ olmak için madde kullanmaya başlamaz. Her ‘bağımlı’, bağımlı olmayacağını, bağımlılar gibi ‘zayıf’, ’güçsüz’, ‘sorunlu’ olmadığını düşünerek madde kullanmaya başlar. Oysa her şey o ‘bir kere’ ile ve çoğunlukla da esrar ile başlamaktadır. Bağımlılık bu ilk denemeyi takip eden bir süreç içinde gelişir. O zaman bizim birincil mücadelemiz özellikle zararsız ve masum gösterilen esrar ve tabii ki diğer maddeler de dahil o ‘bir kereden bir şey olmaz’ algısını değiştirmek olmalıdır.

HİÇLİKLE MÜCADELE EDEN GENÇLİK

Herkesin madde kullandığı, madde kullanımının önüne geçilemez bir sorun olduğu miti gerçeği yansıtmamaktadır. Hâlâ gençlerimizin çoğunluğu madde kullanmamakta, madde karşıtı duruşunu korumakta, ailenin koruyucu işlevine açık olmayı sürdürmektedir. Yaşamın olumlu ve olumsuz yönleri ile başa çıkabilen, kendine çeşitli doyum yolları oluşturabilen, bazen kendini güçsüz hisseden; ancak sanatla, sporla, bilimle ‘yaşayan’, umut ve inançla mücadele eden gençlerimizin kat kat fazla olduğunu biliyoruz. Hiçlik, umutsuzluk, yıkım vadeden madde kültürünün karşısında bu gençlerimizin çelik gibi kararlı ve azimli duracağına inanıyoruz. Tabii siz anne babalarının desteği ile…

Madde kullanımını özendiren yapının karşısında, madde karşıtı blokun güçlü olması çok önemlidir. Madde karşıtı duruşun inşa edilmesinde bilinçli annebabaların etkisi yadsınamaz. Gençleri madde kullanımına karşı kırılgan hale getiren risk etmenleri olduğu gibi, uzaklaştıran koruyucu etmenler vardır. Sizler risk etmenlerini azaltarak ve koruyucu etmenleri artırarak gençlerimizin yıkıcı bir kısır döngüye girmesini önlemede etkili olabilirsiniz. Risk etmenlerini azaltma ve koruyucu etmenleri artırmada ailenin son derecede etkin bir rolü vardır. En önemli koruyucu etmen çocuğu ile destekleyici ilişki kuran, iletişime açık, çocuğunun sorunlarına, ondaki değişikliklere duyarlı, yaşına uygun denetimi makul ve tutarlı bir şekilde uygulayan, onu dinleyen, anlamaya çalışan, kuvvetli bağlara sahip ailelerdir.

Yapacak ne çok şey varmış değil mi? Ailenin bir gencin şekillenmesindeki önemin farkında olmak, değerleri, seçimleri, yönelimlerinde etkili olduğunu bilmek, uyuşturucu karşıtı nesiller yetiştirmek çok ama çok önemli değil mi? Bunu yapacak gücümüz olduğunu, neoliberal sistemin dayattığı gençlik karşısında, zihni açık, uyuşmamış, mücadeleci bir gençlik yetişmesine yönelmek ve o paktı güçlendirmek görevimiz olmalı.

UYUŞTURUCUYA KARŞI ANNELER HAREKETİ

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) geçen hafta “Madde Bağımlılığına Karşı Anneler Hareketi”ni kamuoyuna tanıttı. Cumhuriyet Kadınları, uyuşturucuya karşı mahallelerde annelerle kol kola çalışma yürütecek. Keçiören Belediyesi Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan toplantıda Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür, çalışmanın İçişleri Bakanlığı tarafından da desteklendiğini ifade etti. annelerhareketi.com internet sitesinde bu konuda kısa videolar, Türkçe bilimsel makaleler ve kurumların raporları yer alacak.

Aydınlık