Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Macar Kossuth Radyosu'nda Avrupa ekonomisindeki güncel uygulamalara ve izlenen uluslararası siyasete ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Batı Bloku’nun çökmekte olduğuna dikkat çeken Orban, Washington ve Brüksel merkezli yıpratma çabalarına işaret etti.
Uluslararası ticarette izlenecek yeni politikalar, dünyadaki büyük ekonomilerin ana tartışma konularından biri haline geldi. Ticari alanda yeni bir Soğuk Savaş’ın başlayacağını söyleyen yorumlar artarken ABD’nin etkisiyle AB, Asya ile yaptığı ticarete sınırlar çekmeye çalışıyor. Serbest ticaretin eski savunucuları korumacı önlemlere başvururken, AB içindeki tartışmalar da derinleşiyor. Son olarak Çin ile ticarete ilişkin tartışmalarda Brüksel ile Budapeşte’nin karşı karşıya gelmesi, iki başkent arasında var olan gerilimin artması sonucunu doğurdu. Aydınlık Avrupa’nın sorularını yanıtlayan Macar yazar ve Matthias Corvinus Collegium'da (MCC) misafir öğretim üyesi Thibaud Gibelin, Macaristan’ın emperyal saldırılara karşı kendi ulusal çıkarlarını savunmak için mücadele ettiğini söyledi.
Sayın Orban'a göre Macaristan uluslararası alanda ekonomik olarak tarafsız kalmak istiyor, ancak Brüksel ve Washington'daki elitler bunu engellemek için Macaristan'a baskı yapıyor. Macaristan uluslararası alanda ne tür bir politika izliyor? Brüksel ve Washington'u rahatsız eden nedir?
Macaristan'ın pozisyonu ulusal çıkarlara dayanmaktadır. Bu, Macaristan'ın ideolojik gözlükleri reddettiği, kendisini kendi ayakları üzerinde durabilen bir oyuncu olarak gördüğü ve uluslararası ilişkilerde, özellikle de ekonomik alanda kendi çıkarlarını savunduğu anlamına gelmektedir. Brüksel ve Washington ise “kolektif Batı”yı temsil etmektedir. Yani, askeri gücünü NATO’nun oluşturduğu ve Atlantik’in bu tarafında AB tarafından temsil edilen, Amerikan egemenliği altındaki emperyal bir bloğu meydana getiriyorlar.
‘ÖNCELİĞİMİZ ULUSAL ÇIKARLAR’
Washington'un politikası, büyük ölçüde bölgesel olmayan çıkarlardan oluşan bir koalisyonun uluslararası üstünlüğünü korumak ve genişletmektir. Dolayısıyla iki karşıt mantık söz konusudur. Macaristan’ın gözünden bakıldığında, öncelik sıralamasında en başta ulusal çıkarlar, sonra Orta Avrupa, daha sonra Kıta Avrupası ve son olarak da Batı Avrupa’nın çıkarları gelir. Macaristan’ın NATO üyeliğinde temel motivasyonu bileşenlerin çıkarları doğrultusunda bir savunma ittifakına dahil olmaktır, yoksa saldırgan bir askeri ittifakın içinde bulunmak ya da “dünyanın jandarmalığına” soyunmak değil.
Brüksel'i rahatsız eden şey, Viktor Orban'ın 2010 yılından bu yana derinlemesine geliştirdiği, işlevsel ve demokratik olarak onaylanmış bir siyasi stratejiyi uygulamaya koyması ve geçen haziran seçimlerinden sonra Orban önderliğinde Avrupa Parlamentosu’nda kurulan siyasi grubunun bugün Parlamento’daki en büyük 3. grup olmasıdır.
‘BATI BLOĞU, ESKİ İMPARATORLUKLARIN İFLAS ETMİŞ BİRLİĞİDİR’
“Batı bloğunda büyüme yok, ilerleme yok, gelecek yok” diyen Orban, Macaristan'ın yeniden bu bloğun içine çekilmeye çalışıldığını da sözlerine ekledi. Orban ayrıca “kendimizi ve konumumuzu savunmak için mücadele edeceğiz” dedi. Batı bloğuyla ilgili sorun nedir? Macaristan hem ekonomik hem de siyasi olarak kendisini neye karşı savunmaya çalışıyor?
Tarihte bir an için geriye dönecek olursak, Batı bloğu, modern zamanların başlangıcından bu yana üstünlüklerini sürdüren çeşitli imparatorlukların (Portekiz, İspanyol, Fransız, Alman, İngiliz imparatorlukları...) iflas etmiş birliğidir. Birkaç on yıldır ivme kaybetmekte olan bu topluluk şimdi “Küresel Güney” ile rekabet halindedir. Batı, 1970’lerin başında dünyanın demografik kışa giren ilk bölgesi olmuştu.
MACARİSTAN, BATI’NIN DÜŞÜŞÜNÜ PAYLAŞMAK İSTEMİYOR
Avrupa'nın küresel ekonomideki payı, iki dünya savaşının yol açtığı “Avrupa’nın intiharı” olarak isimlendirilen süreçten bu yana sürekli azalmaktadır. Dolayısıyla bir düşüş yörüngesindeyiz. Ancak Macaristan modern zamanlarda Batılı ulusların yaşadığı patlamayı yaşamadı ve mevcut düşüşle bir dayanışma duygusu hissetmiyor. Budapeşte şimdi Macaristan'ı Batı dışında görülen dinamizme bağlamayı amaçlıyor. Elbette Macaristan Avrupa'da denize kıyısı olmayan bir ülke ve yapısal olarak AB'ye bağımlı. Mesele Avrupalı komşularıyla bağlarını geliştirmek ve derinleştirmek ama onlarla yetinmemek. Bu nedenle Macaristan, ulusal çıkarlarına zarar veren emperyal bir politikaya karşı kendini savunmaya çalışıyor.
TERSİNE ÇEVRİLMİŞ ‘MARCO POLO ETKİSİ’
Sayın Orban, AB ile Çin arasında bir “ekonomik Soğuk Savaş”a kesinlikle karşı olduklarını ifade etti. Bu konuda ne söylenebilir? AB ne istiyor ve Macaristan'ı farklı kılan nedir?
Çok kutupluluk dünyanın bölgeselleşmesi anlamına gelmektedir. Bu çerçevede Macaristan “güçlü uluslardan oluşan güçlü bir Avrupa” görmek istemektedir. Macaristan'ın Avrupa'nın toplam gücüne katkısı ulusal azmine bağlıdır. Macaristan Avrupa'nın çıkmaz sokağı olmak değil, doğudaki ortaklarıyla arasında bir köprü görevi görmek istiyor. Batı Avrupa ile Macaristan arasında bir çıkar ayrılığı var. Gerçekten de 2008 mali krizinin ardından Çin'in Avrupa'ya yaptığı devasa yatırım, tersine çevrilmiş bir “Marco Polo etkisi”ne benzemektedir.
Başka bir deyişle, doğrudan yabancı yatırım akışı teknoloji transferine yol açmaktadır. Başlıca Avrupa ülkeleri artık aynı ileri teknolojilerle donatılmış Çinli ekonomik oyuncularla doğrudan rekabet halindedir. Bu tehlike karşısında AB kendi çıkarlarını gözetmek zorundadır. Ancak Macaristan'ın ekonomisi büyük Batılı ülkelerinkine benzemiyor. Macaristan 1990'dan bu yana Batı'dan büyük miktarda yatırım almıştır. Bu nedenle Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri bazen “yabancı sermayeli ülkeler” olarak anılmaktadır. Macaristan'ın çıkarı, ortaklıkları ve bağımlılıkları dengelemek için yatırımlarını mümkün olduğunca çeşitlendirmektir. Bu bağlamda Macaristan son yıllarda Güney Kore ve Çin'den gelen büyük yatırımları memnuniyetle karşılamıştır ve daha uzun vadeli bir strateji gütmektedir. Amaç, şu anda otomotiv sektöründe olduğu gibi Batılı ve Asyalı ekonomik aktörleri Macaristan'da ağırlamak ve onları bir araya getirmektir. Yüksek katma değerli mamul malların üretim zincirindeki bu belirleyici konum, ekonomik getiri ve siyasi hareket alanı açısından avantajlar sağlamaktadır.
NATO, ORTA AVRUPA’YI SAVAŞ ALANINA ÇEVİREBİLİR
Sayın Orban, Macaristan'ın AB dönem başkanlığı sırasındaki çabaları sonucunda Brezilya ve Çin'in öncülüğünde kurulan Barışın Dostları grubuna dikkat çekti. Bu grubun önemi nedir? Macaristan uluslararası düzenin şekillenmesinde nasıl bir rol oynuyor?
AB'nin yakın çevresinde dramatik bir kutuplaşma ve yoğunlaşan çatışmalar söz konusudur: Ukrayna ve Orta Doğu. Büyük çaplı bir savaş ufukta görünmektedir. NATO'nun izlediği şahin çizgi Orta Avrupa'yı bir savaş alanına dönüştürebilir ve Polonya ile Baltık ülkelerinin tutumu en kötüsünün henüz gelmediğini gösteriyor.
Macaristan ise bölgesel istikrara doğru ilerlemek ve ardından yeni bir savunma mimarisi yoluyla gerilimleri azaltmak istiyor. Savaş sadece birkaç silah tüccarının işine yarar, barış ise çoğunluğun çıkarınadır. Macaristan'ın rolü, üye devletlerin büyük çoğunluğunun köle gibi uyum göstermesi karşısında Avrupa'nın barıştan yana sesini duyurmaktır. İlk adım geçtiğimiz temmuz ayında Macaristan'ın AB dönem başkanlığının başlangıcında, Viktor Orban'ın Ukrayna, Rusya, Çin ve ABD'yi kapsayan diplomatik turuyla atılmıştır. İkinci aşama ise ABD seçimlerinin sonucuna bağlı olacaktır.
Avrupa Parlamentosu’nda, Viktor Orban ve Ursula von der Leyen arasında tansiyonun yükseldiği görüldü. Bu gerilim ile ilgili ne söylemek istersiniz?
Macaristan, bildiğiniz gibi altı aydır AB Dönem Başkanlığı görevini yürütüyor. Başbakan Orban, Avrupa Parlamentosu’nda Dönem Başkanı olarak Macaristan’ın planlarını ve önceliklerini sundu. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Macaristan dönem başkanlığının öncelikleri hakkında yapıcı bir şekilde fikir alışverişinde bulunmak yerine Başbakan Orban’a sözlü olarak saldırmayı tercih etti.
Ursula von der Leyen, Macaristan dönem başkanlığının önceliği hakkında yapıcı bir şekilde fikir alışverişinde bulunmak yerine kendisine saldırdı. Orban da cevap olarak, konuşmasında herhangi bir sorun ya da çatışma ortaya koymadığını, çünkü konuşmasının partilerle ilgili bir tartışma değil, AB'nin çıkarları için yapıcı bir fikir alışverişi olduğunu söyledi. Dürüst olmak gerekirse çok seviyesiz bir şekilde saldırdılar. Burada ilginç bir politik evrim söz konusu. Yapıcı ve kıtanın çıkarlarına yönelik uzun vadeli bakış açısı Orban'ın sağ kanadında yoğunlaşırken; daha çok medyatik, kısa vadeli ve parodik bir saldırı da sol kanat diye isimlendirilen kesimlerden geldi.
Orban ile von der Leyen arasında tansiyon yükseldi
Avrupa Parlamentosu’nda 9 Ekim’de yapılan toplantı oldukça hararetli geçti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen konuşmasını, Macaristan Başbakanı ve AB Dönem Başkanı Viktor Orban’ı suçlamak üzerine yoğunlaştırdı. Cevaben konuşan Orban, önemli vurgularda bulundu. Orban, şunları ifade etti:
KOMİSYON, ‘VATANSEVERLERE’ SALDIRMA ARACINA DÖNÜŞTÜ
“Tarihsel olarak Avrupa Komisyonu görevi “sözleşmenin savunucu” olmak olan, tarafsız bir organdı. Partiler arasındaki tartışmalara karışmaz, yasal işleyişi idare ederdi. Şimdi mevcut Başkan’ın bu dinamiği değiştirdiğini görüyorum. Komisyon’u yasaları savunma aracından, politik bir silaha dönüştürdü. Bu silahla da Avrupalı vatanseveleri (Avrupa için Vatanseveler Grubu) hedef alıyor.”
UKRAYNA CEPHESİNDE KAYBEDİYORUZ
“Ukrayna konusunu madem açtınız, o halde konuşalım. AngloSakson basının ortaya koyduğu üzere, eğer kazanmak istiyorsak, önce kaybetmenin eşiğinde olduğumuzu itiraf edecek cesareti göstermemiz gerekiyor. Gerçeklik şudur, Ukrayna cephesinde kaybediyoruz. Siz ise bu olmamış gibi davranıyorsunuz. Eğer kazanmak istiyorsak, çökmüş olan mevcut strateji değiştirilmelidir. Sorun savaş sahasında çözülemez. Bu yüzden barışı sağlamak için çalışmalıyız. Aksi takdirde hepimiz kaybedeceğiz.”
BRÜKSEL’DEN DEMOKRASİ DERSİ ALMAYACAĞIZ
“‘Farklılıklar içinde birlik’ prensibinin savunuyoruz. Bir şeylere karşı çıktığımızda bize sesimizi kısmamızın söylendiği bir birlik tarzını asla kabul etmeyeceğiz. AB, çoğunlukla ya da Komisyon Başkanı’yla uyuşmayanların susmaları gereken bir yer değildir. Vatanseveler grubunun milletvekillerini Avrupa Parlamentosu’ndaki idari pozisyonlardan mahrum bırakıyorsunuz. Bir de bize demokrasi dersi mi vermeye çalışıyorsunuz? Bu kabul edilemez.
YOLSUZLUK SİCİLİ KABARIK BİR KURUMDAYIZ
Macaristan ekonomisinin zor durumda olduğunu söylüyorsunuz. Buna rağmen ekonomimiz hala AB ortalamasının iki katı oranda büyüyor. Macaristan’ı yolsuzlukla ilgili suçluyorsunuz. İsterseniz burada daha kişisel bir tartışmaya girebiliriz. Yolsuzluk konusunda hatırı sayılır bir deneyime sahip bir kurumdayız, değil mi? Bu kurum gerçekten herhangi bir üye devlete yolsuzluk konusunda ders vermek istiyor mu?
RUSYA İLE TİCARET POLİTİKASI İKİ YÜZLÜ
Ekonomik ilişkiler konusuna gelirsek, Macaristan şeffaf bir dış ticaret politikası izliyor. Peki sizin ülkeleriniz ne yapıyor? Çoğunuz, Rusya ile ticareti yaptırımları delerek Asya ülkeleri üzerinden sürdürüyorsunuz. İzninizle bazı sayıları paylaşayım. Avrupa Birliği’nin belirli Asya ülkelerine ihracatı savaş başladıktan sonra aylık bir milyar dolar artmış. Nedenini merak ediyorum. Enerji konusunu da açtınız. Savaşın başlamasından bu yana Batılı ülkeler 8,5 milyar dolarlık Rus petrolünü Türkiye ve Hindistan üzerinden ithal ettiler. Bu, iki yüzlülüktür. 2023’te Batılı ülkeler Rus ham petrolüne yaptıkları ödemeleri önceki yıla göre yüzde 44 artırdı.
TürkAkım’ın önemi artıyor
Macaristan ile Rus doğal gaz şirketi Gazprom arasında, ülkeye gönderilen Rus gazının artırılmasına ilişkin mutabakat zaptı imzalandı. Gazprom'dan yapılan açıklamada, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjjarto ile şirketin başkanı Aleksey Miller'in görüştü. Görüşmede gaz tedariki ve gaz sektöründe işbirliğinin geliştirilmesine yönelik beklentiler ele alındı, "Macaristan'a Rus doğal gazının sevkiyatının artırılması olasılığına ilişkin mutabakat zaptı imzalandı." ifadesi kullanıldı. Ukrayna ile Rusya arasında 31 Aralık’ta sona erecek olan gaz sevkiyatı anlaşmasının, yeniden imzalanması beklenmiyor. Bu açıdan ilgili ülkeler yeni arayışlara girdi. Macaristan ile Rusya arasındaki söz konusu gaz sevkiyatı kapsamında Türk Akım doğal gaz boru hattının da kullanılması ihtimali bulunuyor.
Öte yandan, Macaristan Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto, St. Petersburg Uluslararası Gaz Forumu'nda “Gaz Piyasası 2024: Yeni Dünya Düzeni Ana Hatları” konferansında konuştu. Szijjarto Rus gazını Karadeniz üzerinden Türkiye'ye taşıyan TürkAkım boru hattının Avrupa'nın Ukrayna üzerinden pompalanan gazda beklenen kayıpla başa çıkmasına yardımcı olabileceğini ve halihazırda Ukrayna üzerinden gelen Rus gazının kesilmesinin Macaristan'a zarar vermeyeceğini zira ülkenin Rus gazını TürkAkım boru hattı üzerinden aldığını söyledi.