Sabahattin İsmail yazdı
KKTC ‘de 11 Ekim’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor.
AKINCI’NIN DESTEKÇİSİ ABD, AB, RUM YÖNETİMİ VE AKEL
Seçimde yeniden aday olan şimdiki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Toplumcu Demokrasi Partisi ve Türkiye KKTC karşıtı radikal uç sol tarafından destekleniyor. Bunların toplam oyu yüzde 10 civarında. Akıncı’nın seçimi kazanması için 2015’de olduğu gibi soldaki Cumhuriyetçi Türk Partisi’nden (CTP) ve milliyetçisağ partilerin seçmenlerinden de oy alması gerekiyor. Görüşmelerde korkunç tavizler veren Akıncı, ABD, AB, BM, Rum Yönetimi ve Güney’deki Rum Komünist Partisi AKEL tarafından destekleniyor.
ERHÜRMAN AB’YE GİRMEYİ VE TÜRKİYE’DEN UZAKLAŞMAYI SAVUNUYOR
Soldaki ikinci aday ise yüzde 1820 arası oya sahip olan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman...
Bu iki aday, 50 yıldır devam eden ve bir sonuç üretmeyen Annan Planı benzeri bir plan temelinde Rum tarafıyla bir federasyon kurulmasını savunuyor. Zaten 2004’de yapılan Annan Planına da destek vermişlerdi. Bu iki aday Türkiye ile mesafeli ilişkiler olmasını savunuyorlar ve kendi ifadeleriyle “çözümsüzlüğün sürmesi halinde KKTC’nin Türkiye’nin bir alt yönetimi haline geleceğini” iddia ediyorlar. Federal devlet çatısı altında Türkiye’nin bulunmadığı bir AB’ye girerek Türkiye’den uzaklaşmayı savunuyorlar. Federasyonu, Türkiye’den uzaklaşmanın bir yolu olarak görüyorlar.
ERSİN TATAR’IN SÖZLERİ İLE EYLEMİ FARKLI
Halkın Partisi’nin çekilmesiyle iktidardan düşen koalisyon hükümetinin yüzde 40 oya sahip Ulusal Birlik Partisi (UBP) kanadının Başkanı ve Başbakan olan Ersin Tatar, partisinin adayıdır. Tatar, demeçlerinde Türkiye ve KKTC yanlısı görünmesine rağmen sahibi olduğu televizyonda yıllardır, Türkiye’ye “işgalci”, KKTC ‘ye “sahte” diye saldıran Rum yanlısı kişilerin program yapmasına imkân yaratıyor. Federasyonu ve Rum tezlerini savunan Türkiye ve KKTC karşıtı Rum sevici medyaya devlet bütçesinden katkı yapıyor. Bu medyanın Türkiye ve KKTC aleyhine yaptığı yayınlara hükümet ve Başbakan olarak seyirci kalıyor. Hükümet Türkiye ve KKTC karşıtı Rumcu sendikalara teslim olmuş durumda. Onların paralel devlet olarak hareket etmelerine göz yumuyor, fırsat veriyor. AKEL adlı Rum Komünist partisinin KKTC’de yürüttüğü 5. Kol faaliyetlerini görmezden geliyor. Başbakan Tatar tüm eleştirilere karşın bu tavrını sürdürüyor.
Geçmişte, EOKA liderlerinden Matsis’i ve 50 yıldır Rum devletine hizmet eden, Güney’de Rum devletinin korumasında yaşayan bir vatan hainini televizyonunda programa çıkararak Türkiye’ye, KKTC’ye ve efsanevi direniş örgütümüz Türk Mukavemet Teşkilatı TMT’ye saldırmalarına dahi fırsat vermiştir.
Federasyona karşı olduğunu söylemesine karşın, federasyonculardan da oy alırım hesabıyla seçim bildirgesinde federasyon görüşmelerine devam edeceğini ama başka seçeneklerin de görüşülmesi gerektiğini söylüyor.
Türkiye’nin Kıbrıs ile bağının koparılması ve garantörlüğün son bulması anlamına gelen Türkiye’nin bulunmadığı AB’ye girilmesini savunuyor “AB çatısı altında iki devleti” savunuyor ki, bu 5 yıl içinde KKTC’nin AB içinde asimile olması, demografik, ekonomik, kültürel, toprak mülkiyeti açısından erimesi anlamına geliyor.
Geçmişte bir İngiliz gazetesine verdiği demeçte ise çözüm olması halinde yüzde 6 toprak tavizi vermeye hazır olduğunu da söylemiş ve halktan çok sert tepki almıştı. Özetle kafası çok karışık, çelişkili tavırlar ve söylemler içinde, yaptıkları ile söyledikleri birbirini tutmuyor. Kıbrıs konusuna tam hâkim değil. Buna karşın UBP’ye oy veren kesim ağırlıkla federasyona karşı, Anavatanın garantörlüğünü ve iki bağımsız devlete dayalı bir anlaşmayı savunuyor.
ÖZERSAY FEDERAL BİR DEVLET YERİNE İŞBİRLİĞİ İSTİYOR
Diğer iddialı aday hükümet ortağı Halkın Partisi’nin eski başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı eski müzakereci Prof. Kudret Özersay’dır.
Özersay 2015 seçimlerinde de aday olmuş ve yüzde 20 civarında oy almıştı. Özersay görüşmeleri sürdürmek için adaylar arasında en deneyimli kişidir. Rumlarla bir federasyon olmayacağına inanıyor. O nedenle önce ortaklığa dayalı bir çözüm yerine işbirliğine dayalı bir çözümü savunuyor. Yani iki devletin ortak federal bir devlet kurmak yerine enerji vb. konularda işbirliği yapmasını savunuyor.
ARIKLI TÜRKİYE’SİZ BİR ÇÖZÜM DÜŞÜNMÜYOR
Diğer aday Yeniden Doğuş Partisi Başkanı Erhan Arıklı’dır. Genel seçimde yüzde 8 civarında oy alan YDP, ağırlıkla 1975’ten sonra adaya gelip vatandaş olan, yaşamlarını KKTC‘de kuran TC kökenli vatandaşların destek verdiği bir partidir. Federasyon görüşmelerine ve federal çözüme karşı olan Arıklı, KKTC‘nin bağımsızegemen bir devlet olarak yaşatılmasını savunuyor. Türkiyesiz bir AB’ye girilmesine karşı çıkıyor.
DENKTAŞ BAŞKA BİR SEÇENEK ARIYOR
Yüzde 7 civarında oya sahip Demokrat Parti’nin eski genel başkanı Serdar Denktaş da iddialı bir aday olarak ortaya çıkmıştır. Seçime bağımsız aday olarak girmiştir. Serdar Denktaş da federasyon arayışlarının denendiğini ama sonuç alınamadığını, dolayısıyla KKTC‘yi temel alan başka seçeneklerin de denenmesi gerektiğini savunuyor.
KONFEDERASYON GÜNDEMDE
Türkiye, Crans Montana sürecinin çökmesinin ardından bundan sonra egemen eşitliğe dayalı bir çözümü savunduğunu açıkladı. Bu konfederasyon anlamına geliyor. Yani iki bağımsız egemen devlet bir araya gelip konfederal bir üst çatı oluşturacak. Federasyon siyasi eşitliğe sahip ayrı egemenliği olmayan iki toplumun, konfederasyon ise ayrılma hakkına sahip iki bağımsız egemen devletin oluşturduğu bir üst birliktir.
Bu, bizim için federasyona göre daha üst bir aşamadır. Ancak bence bu da mümkün değildir. Çünkü Rum tarafı “kendi vatandaşı küçük bir azınlık veya işgalcilerden arta kalan 400 yıllık misafir ” olarak gördüğü Kıbrıs Türk Halkı ve Devletimiz KKTC ile iki egemen devlet temelinde bir ortaklığı asla kabul etmez. “İki toplum temelinde siyasal eşitliğe dayalı” bir federal ortaklığı kabul etmeyen Rum tarafı bunu hiç kabul etmez.
Akıncı ve Tufan Erhürman ise tek seçeneğin federasyon olduğunu ve konfederasyonun gündeme getirilmesinin yanlış olduğunu savunurken, diğer adaylar egemen eşitliğe dayalı bir çözümün de masada olmasını savunuyor.
ANLAŞMALI AYRILIK VEYA ÖZERK DEVLET STATÜSÜ
Rumlar konfederasyonu kabul etmeyeceği için boşuna zaman kaybetmek gereksiz.
O nedenle Rumlara anlaşmalı ayrılık önerilmeli.
Kanımca en doğru çözüm Çek ve Slovakların yaptığı gibi “ANLAŞMALI AYRILIK” temelinde bir anlaşma yapmaktır. Rumların bazı taleplerini karşılayarak onları buna zorlamak, KKTC‘nin bağımsız egemen bir devlet olarak 3. ülkeler tarafından da tanınmasını sağlamak ve Anavatan Türkiye ile birlikte yolumuza devam etmek milli çıkarlarımıza uygun en akılcı yoldur. KKTC’nin sonsuza dek yaşatılması milli hedef olmalıdır.
Eğer anlaşmalı ayrılık ve KKTC‘nin 3. ülkeler tarafından da tanınması mümkün olmazsa, geçmişte rahmetli Bülent Ecevit ‘in önerdiği gibi Türkiye ve KKTC arasında, ÖZERK DEVLET ANLAŞMASI yapılmalıdır. Buna göre dünyada birçok örneği Görüldüğü gibi KKTC, Dışişleri ve savunmada Türkiye‘ye bağlı, içte özerk bir devlet olarak yoluna devam edecektir. Türkiye, KKTC ‘de deniz ve hava üsleri kuracaktır.
BM, ABD, AB ve Rum tarafının KKTC’nin tanınmasını kabul etmeyecekleri göz önünde tutulursa, KKTC‘yi ve halkımızı belirsizlikten kurtaracak, Türkiye‘nin güvenliğine de hizmet edecek ve Mavi Vatan konseptine en uygun formül budur.
FEDERASYONCULAR KAZANIRSA
Bu tür yeni seçeneklere karşı olan Akıncı veya Tufan Erhürman’ın seçimi kazanması halinde, federasyon görüşmelerine kalınan yerden devam etmek isteyeceklerdir. Bu ise KKTC iç siyasetinde ve Anavatan Türkiye ile ilişkilerde büyük çatışmalara neden olacaktır. HALKIN çoğunluğu federasyon görüşmeleri ile 50 yıl daha kaybedilmesine karşıdır. Buna rağmen federasyoncular kazanırsa bunun nedeni federasyon karşıtlarının 5 aday ile seçime katılmaları ve oyları egoları nedeniyle bölmeleri olacaktır.
Bunun önüne geçmek için federasyon karşıtlarının ortak tek aday ile seçime girmesi uzun süre tartışıldı. Bu görüşün fikir babalarından biriydim. Bu amaçla birçok arkadaşım ve birçok örgütle birlikte çok uğraştık. Ancak Ersin Tatar ve UBP’nin buna karşı çıkarak “en büyük parti biziz, diğer partiler aday çıkarmasın, bizi desteklesinler“ demesi sonucu bu gerçekleşmedi.
KKTC’yi savunanların bu bölünmüşlüğü ve kendi aralarında yaptıkları kavga, federasyoncuların yüzde 35 civarında bir oyu olmasına karşın seçimi kazanmaları ihtimalini yaratıyor.
Türkiye hükümeti ise yeni dönemde federasyon görüşmek ve kendi teslimiyetçi ideolojisine göre birçok tavizler veren, birçok emrivakiler yapan Akıncı ile birlikte çalışmak istemediği için bu riske karşı UBP adayına destek veriyor.
Bu ise diğer 10 adayın ve UBP dışındaki tüm partilerin tepkisine neden oluyor, Türkiye’yi savunanlara hiç olmaması gereken bir kırılma yaşanıyor. Maraş konusu dâhil son bir ay içinde Türkiye’nin desteğiyle yapılan her şeyin Tatar’a seçim kazandırmak amaca yönelik olduğu belirtilerek eleştiriliyor. Bu durumun UBPHP koalisyonunun bozulmasına neden olduğu biliniyor.
Seçim sonrası hükümet düşecek, büyük bir olasılıkla tüm partilerin katılımıyla bir erken seçim hükümeti kurulacak ve ocak ayında erken seçime gidilecek.
11 Ekim’de hiçbir aday oyların yarısından bir fazlasını alamayacağı için 18 Ekim’de en çok oy alan iki aday arasında ikinci tur yapılacaktır. O turda da sonucu ittifaklar belirleyecektir.