Hangi birini sayayım; teröre destek mi, seyreltilmiş uranyum mu, kimyasal silahlar mı, teröristlere kimyasal silah verip çocukları katlettirmek bir de üstüne suçu düşmanına atmak mı, masum ülkeleri işgal edip, kadın çocuk demeden katletmek mi?
Uluslararası hukuku tanımamak, gözüne kestirdiğine terörle, ekonomik olarak veya darbe tezgahlayarak saldırmak, daha dünyada kimsede atom bombası yokken elindeki yeni yaptığını Japon sivillerin üzerine atmak mı?
Yoksa Vietnam’da köylerin kasabaların üzerine boşalttığı Monsanto yapımı oranj gazından mı söz etsek?
Ya da tüm dünyaya kakaladığı GDO’lu zehirli gıdalar mı mevzu bahis?
Irak’taki küçük kıza nasıl tecavüz edip öldürdüğünü bira içerken anlatan (twitter’de mevcut) bir asker soğukkanlılığıyla yaptı bunların hepsini.
Evet bildiniz, bir haydut devletten söz ediyorum.
Terörist de denebilir aslında.
PKK’ya verdiği silahlar, maddi yardımlar zaten ortalık yerde.
Filistinli çocukları acımadan katleden İsrail’in hamisi.
Yahut da 12 Eylül işkencehanelerinde ölen binlerce gencin dolaylı katili.
IŞİD ve Usame Bin Ladin’in biyolojik babası!
11 Eylül saldırıları öncesi dönemin CIA Başkanı Dubai’deki hastanede böbrek diyalizine giren Usame Bin Ladin ile ne görüştü?
Fransız gazeteciler anlatsın size.
Ya da “Kanlı Gina” lakaplı yeni CIA Başkanı Haspel söylesin.
GÜRCİSTAN’DA ŞARBON ÜRETEN PENTAGON LABORATUVARI
Amerikan emperyalizmi için tek değer onu yöneten finans mafyasının kazancıdır.
Bunun için de aklınıza ne gelirse, neyi silah olarak kullanabilirse onu kullanır.
Hollywood filmleri veya haber kanalları dahil.
Ben, çok söz edilmeyen bir başka yöntemi dikkatinize sunacağım.
Biyolojik savaşı.
Yenidoğanları sakatlayan Zika ve et yiyen Ebola virüslerinin patenti kimde bilin bakalım.
Amerikan hükümetinde o patent.
PekiZika’nın patenti kimin?
Rockefeller Vakfı’nın.
Afrika ve Brezilya’da patlak veren zika ve ebola salgınları, Çin ve Güney Doğu Asya’daki kuş ve domuz gribi virüsleri, hatta şarbon, veba, hepatit gibi diğer virüs ve mikroplar Pentagon’a bağlı laboratuvarlarda savaş unsuru olarak üretiliyor.
RICHARD LUGAR HALK SAĞLIĞI MERKEZİ?!
Bunu 16 Eylül 2018 tarihli yazımda şöyle anlatmıştım:
“Suriye’yi kendi tezgah ve kumpaslarıyla sürekli kimyasal silah kullanmakla suçlayan ABD’nin Gürcistan’da bir biyolojik silah tesisi olduğunu biliyor muydunuz?
Resmi adı, Richard Lugar Halk Sağlığı Araştırma Merkezi olan bu tesis, 2002’de ABD Ajanı Saakashvili dönemindeki anlaşmayla kuruldu.
Bu tesiste denek olarak kullanılan çok sayıda kişinin hepatit yüzünden öldüğü bizzat eski Devlet Güvenlik Bakanı İgorGiorgadze tarafından açıklandı.
Giorgadze, 2015 ve 2016’da bu tesiste deneylere katılan ve hepatit yüzünden ölen kişilerin listesini Moskova’daki basın toplantısında açıkladı.
Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı NikolayPatruşev de ABD’nin eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde buna benzer tesisler kurduğunu 2015’te açıklarken Richard Lugar Merkezi’ni özellikle örnek vermişti.
ABD’nin dünya genelinde 25 ülkede yasadışı biyolojik savaş tesisi bulunuyor.
2013’te Çin Hava Kuvvetleri’nden Albay DaiXu, Amerikan ordusunun Çin’e karşı yeni bir kuş gribi saldırısı yaptığını ileri sürmüştü. Dai’ya göre Amerikan ordusu H7N9 isimli kuş gribi virüsünü Çin’e karşı biyolojik savaş unsuru olarak sahaya sürmüştü.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin bilgilerine sunulur.”
İşte bu tesis ile ilgili bir kadın gazeteci çok detaylı bir haber yaptı.
DilyanaGaytandhzieva isimli Bulgar asıllı kadın gazeteci Tiflis’e gitti ve bu tesisi yerinde araştırdı.
Lübnan’ın El Mayadeen Televizyonu’nda ve kendi blog sitesinde tüm belgeleriyle açıkladı.
Gaytandhzieva’nın haberine göre, Amerikalı diplomatlar bu tesise kan ve virüs örneklerini diplomatik dokunulmazlıklarından yararlanarak taşıyorlardı.
Zaten tesisteki “uzmanların” neredeyse hepsi diplomat olarak görünüyordu.
Bunun belgesini de çıkarmış Dilyana.
Bu tesiste hepatit, şarbon ve veba gibi salgın hastalıklar üzerinde çalışılıyordu.
Çevrede oturanlar tesisten geceleri havaya zehirli dumanların karıştığını ve pek çok kişinin bundan rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını anlattı.
Hatta tesiste çalışan 4 Filipinli’den ikisi bir gece ağızları köpürerek ölmüştü.
Gürcistan genelinde bu tesiste denek olarak kullanılan 100’den fazla kişinin de öldüğü belirtiliyordu.
Tesisi bir ay boyunca gece gündüz izleyen ve görüntüleyen, tesisteki sözde diplomat ve bölgedeki görgü tanıklarıyla konuşan Dilyana, gerçekten çok önemli bir araştırmacı gazetecilik başarısına imza atmıştı.
Ancak her nedense bu çok önemli haber ancak Zero Hedge gibi muhalif batılı haber sitelerinde kendine yer bulabilmişti.
SİVRİSİNEK DRONU PATENTİ
Dilyana’nın ortaya çıkardığı önemli belgelerden biri de Amerikalı uzmanlarca geliştirilen ve (aynı Zika ve Ebola virüsleri gibi) patenti alınan bir sivrisinek yayma dronu oldu.
Zehirli sivrisinekleri yayma dronu patentinin sahibi Amerikalı S. MillCalvert’in biyolojik savaş yöntemleriyle ilgili daha bunun gibi 42 patenti vardı.
Richard lugar tesisinde ayrıca Rusların rna örnekleri de toplanıyordu özel bir amaç için.
Hani Oktar Babuna’nın 2000’li yıllarda “kanserim ayağına” toplandığı Türk kan örnekleri gibi.
Bu tesiste yapılan özel araştırmalardan biri de Rusya’ya özgü şarbon (anthrax) geliştirilmesi üzerineydi.
Bu da akıllara daha geçen aylarda Türkiye’de gündeme gelen şarbon salgınını getiriyordu.
Acaba o şarbon da bu tesisten mi sızmıştı?
Burada butik yani ırka özel biyolojik savaş unsurları geliştiriliyordu besbelli ki.
AVRUPA DA KÖR VE SAĞIR KALDI
Soruşturmaları sırasında otel odasına da kimliği belirsiz kişilerce girilen Dilyana hanım, tüm bilgi, görüntü, kayıt ve belgelerini Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda sorgulamak istedi.
Amerikalı Sağlık Bakan Yardımcısı Robert Kadlec’in basın toplantısı sırasında Dilyana araştırdığı bu Richard Lugar merkezini sormak istedi ancak görevliler tarafından salonun dışına çıkarıldı.
Merak edenler için tüm bu haberin, bilgi ve görüntülerin olduğu linki burada paylaşıyorum:
https://www.zerohedge.com/news/20180916/usdiplomatsinvolvedtraffickinghumanbloodandpathogenssecretmilitaryprogram
Burada olan bitene bakacak olursak, sandığımızdan çok daha büyük bir saldırı tehlikesi altındayız.