Wall Street Journal'a röportaj veren ABD Başkanı Donald Trump, ilk kez gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinin sorumluluğunu Veliaht Prens Muhammed bin Selman'a yükledi. Riyad’da işleri Prens’in yönettiğini kabul eden Trump, Muhammed bin Selman’ın olayla ilgili olarak 'alt kademedeki yetkililerin işi' demesine inanmak istediğini ifade etti.

Trump, "Prens olaya dahil olabilir mi?" sorusuna "Şu aşamada işleri genelde Prens yürütüyor. Eğer birisi olacaksa, o olabilir" yanıtını verdi. İngiliz The Times gazetesinin bugünkü başyazısının başlığı, 'Baş belası Prens' oldu. Makalede, Prens Muhammed'in jeopolitik bir krize dönüşme riski olan hikayenin merkezindeki isimlerden biri haline geldiği vurgulanıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın istihbarat ve güvenlik birimlerinin ellerinde cinayetin planlı olduğuna dair kanıtların bulunduğu sözlerini hatırlatan gazete, başyazısına şöyle devam etti:

"Prens Muhammed'in cinayetin veya örtbas çabalarının bir parçası olması ihtimali Batılı hükümetler için bir ikilem yarattı. Çünkü Prens Muhammed ile ilişkilerine büyük yatırımlar yapmışlardı. Trump yönetimi de ona karmaşık bir bölgedeki hayati bir müttefik olarak bakıyor. Batılı hükümetler onun Suudi ekonomisini modernize etme ve katı toplumsal kuralları gevşetme çabalarını sevinçle karşılarken ülke içindeki baskılarını, Katar'a ambargo ve Yemen'de savaşı da içeren dengesiz dış politikasını görmezden gelmişlerdi.

prensvetrumpsiyasetcafe.jpeg

Bazıları bu yumuşak tutumun Prensi cesaretlendirerek Kaşıkçı cinayetine zemin hazırladığından endişeleniyor.Bu kriz Suudi Arabistan ile Batı arasındaki ilişkileri istikrarsızlaştırma riski taşıyor.Bu ilişki, silah satışının da ötesine geçen; güçlü kurumsal bağlantılar, ortak güvenlik, ekonomi ve ticaret çıkarlarını da içeren çok boyutlu bir ittifak.Trump'ın içgüdüsü Kaşıkçı cinayetine göz yummak olsa bile Kongre ona izin vermez.Rusya'nın eski ajan Sergey Skripal'e yönelik suikast girişimine karşı uluslararası toplumun desteğini arayan İngiltere de özellikle acı verici bir pozisyonda.

Batılı hükümetler bu cinayete gerekli tepkiyi göstermezse bu her yerdeki otoriter rejimlere artık Batı'nın uluslararası normların uygulanmasını dayatmayacağına dair çok güçlü bir mesaj vermek anlamına gelir.Batı bu noktaya kadar diplomatik baskının bu krizi çözebileceğini umdu.Fakat Riyad her ne kadar sonunda cinayeti kabul etse de verdiği tepkinin omurgasını meydan okuma oluşturuyor.Batılı hükümetlerin Suudi hükümetini cezalandırmak için diplomatik ilişkilerin seviyesini düşürmekten bireylere yaptırım uygulamaya kadar atabileceği her adım, bu ülkelere de zarar verme ihtimali taşıyor, özellikle Suudi Arabistan bunlara karşılık vermeye karar verirse.Gerçek şu ki, krizden en az zararla çıkmanın yolu Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın veliahtlıktan ayrılması olur."

KADERİ TÜRKİYE'NİN ELİNDE!

İngiliz The Guardian gazetesi de, Veliaht Prens Muhammed'in kaderinin Türkiye'nin elinde olduğunu yazdı.

Diplomasi editörü Patrick Wintour'un imzasını taşıyan analizde "Erdoğan dünkü konuşmasında sadece kesinleşen kanıtlar üzerinden konulacağını söyledi. Fakat Erdoğan'ın yönelttiği, Kaşıkçı'nın bedenine ne olduğu veya Suudi Arabistan'ın İstanbul'daki yerli işbirlikçisinin kim olduğu gibi sorular tam da Kral Selman'dan oğluna sormasını istediği sorulardı" denildi.trumpveveliahtsuudiprenssiyasetcafe.jpeg

Wintour şunları yazdı: "İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt'ın Erdoğan'ın cinayetin önceden planlı olduğuna dair sözlerini vurgulaması anlamlıydı. Hunt otokrasilerin istikrarsız olduğunu söyleyerek İngiltere'nin bu hikayeden sonucunda hedeflediği reformlara işaret etti.

İç politikada hiçbir şey İngiltere'nin bu istikamette bir politika izlemesine engel değil. Suudilerin en yakın dostları olan Muhafazakar partideki Sir Nicholas Somaes gibi isimler Veliaht Prensi çoktan terk etti, bu korkunç suçun emrinin en tepeden verilmiş olması gerektiğini söyledi.Bazı AB ülkeleri silah satışını durdurmak istese de Suudi Arabistan'a en fazla silah satan ülkeler olan İngiltere ve ABD buna direnmekte kararlı ve bunun yerine bireylere yaptırım talep ediyor.Sonunda muhtemelen Veliaht Prensin kaderini belirleyecek kişi Erdoğan ve araştırmacılarının ortaya koyacağı kanıtlar olacak. Dünkü konuşma belki de daha yalnızca açılış salvosuydu."

İngiltere merkezli Intependent internet sitesinin ünlü Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn ise, Suudi Arabistan'ın cinayete dair getirmeye çalıştığı her açıklamanın Türkiye tarafından anında boşa çıkarıldığını vurguladı.Cockburn analizinde, "Kaşıkçı'nın son anlarına dair bir ses kaydının olduğu neredeyse kesin ve bu yayınlanacak" dedi:

cemalkasikcisiyasetcafetrump.jpeg

"Ne olursa olsun, Suudi Arabistan'ın Veliaht Prens Muhammed döneminde son üç yıldır süren agresif, küstah ve felakete meyilli dış politikası önümüzdeki dönemde gücünü yitirecek....Trump için hassas bir an. Kaşıkçı meselesi ara seçimleri etkilemeyebilir ama ABD'nin dünyadaki konumunu etkileyecek.ABD'nin bölgedeki ana müttefiki Suudi Arabistan'dı ama bu stratejinin başı belada. Suudi Arabistan petrolü ve parası yüzünden önemli bir bölgesel aktör olmaya devam edecek ama prestiji ve etkisi onarılamaz şekilde hasar gördü.Eğer Veliaht Prens buradan sağ çıkarsa ABD'nin daha fazla etkisine girecek ve geçmişte olduğu gibi bağımsız kararlar alma gücü sınırlanacak.Bugünlerde ise tek yapabilecek şey Ankara'dan gelecek haberleri ve bilgileri takip etmek."