Mustafa Kemal Atatürk, Nevruz Bayramının, Türklüğün en eski bayramlarından biri olduğunu biliyordu. Bu nedenle de o sıkıntılı günlerde halkın heyecanını arttıracak her türlü etkinliği yaparak, hem Nevruz’un bize ait olduğunu vurguluyor, hem de Nevruz şenlikleriyle halkın moralini yüksek tutmaya çalışıyordu. Halkın kendi içinde yaşattığı kültürel değerleri ne kadar önemsediğini gösteriyordu.
Türk kültüründe Nevruz doğuş, diriliş anlamına gelir. Aynı zamanda baharın başlangıcı sayılır ve bir takvim değişikliğini anlatır. Türk kültüründe Nevruzun bir adı da Ergenekon’dur. En eski Türk kaynaklarından itibaren böyle bir kültüre sahip olduğumuz anlaşılmaktadır. Türk tarihinin her döneminde Nevruz varlığını devam ettirmiştir. Cumhuriyetle birlikte yerleştirilmeye çalışılan ulus bilincine bağlı olarak özellikle Atatürk tarafından Nevruzun daha geniş katılımlı kutlanması teşvik edilmiştir.
Tabiatla baş başa yaşayan ve toprağı “dört ana unsur”dan sayan Türkün düşünce sisteminde Nevruz, doğuş, diriliş anlamına gelir. Türk dünyasının tamamında yaygın olarak kutlanan Nevruz törenleri bahara duyulan özlemi anlattığı kadar, bir takvim değişikliğini de ifade eder. Bu takvime göre yılların ve ayların adları, hayvan isimlerine bağlı olarak söylenmiş ve yeni yılın başlangıcı olarak 21 Mart esas alınmıştır.
Burada dikkati çeken husus, "baharın başladığı zaman"dır. Türkler, bu takvim değişikliğini "toprağın uyandığı gün" ile özdeşleştirmişler; “varoluş ve diriliş günü” şeklinde algılamışlardır. Böylece Nevruzu yaratılış felsefesi diyebileceğimiz manevî bir kimlikle donatmışlardır.
"Cumhuriyetin temeli yüksek Türk kültürüdür" diyen Atatürk’ün, Nevruz kutlamasına bizzat katılması, aslında onun çok zor bir yolda yürürken her şeyi ne kadar detaylı düşündüğünün de bir göstergesidir. Sadece askeri ve siyasi zaferler tek başlarına çok fazla bir şey ifade etmezler. Önemli olan, bu zaferleri kazanan milletlerin nasıl yaşadıkları, kendi milli kültürlerine ne kadar bağlı olduklarıdır. Kültürel zaferler ise ancak milletlerin kendi kültürlerini canlı tutmaları ile mümkündür. Kendi kültürünü terk eden milletler ise benimsedikleri yeni kültür içinde erimeye ve yok olmaya mahkûmdurlar. Bu duruma örnek olarak, Bulgar Türklerini, Hazar Türklerini, Avrupa Hun İmparatorluğunu, Mısır’da Memlük Türk Devletini gösterebiliriz.
İşte bu düşüncelerle Atatürk Nevruz kutlamalarına bizzat katılmış ve bu kadim Türk bayramının yaşamasına ne kadar önem verdiğini göstermiştir.
"Nevruz kutlamaları dolayısıyla 24 Mart 1921 tarihinde Azerbaycan Hükümet Başkanı Neriman Nerimanof, Mustafa Kemal Paşa’ya şöyle bir telgraf da göndermişti:
"Cenubi Kafkasya komiseri, Azerbaycan Serbest Harbiye Mektebi talebeleri, iki bölüklü Süvari askerleri ve Şoşa Muhafız Taburu askerleri, Türk milletinin büyük Nevruz bayramını tebrik ediyor ve biz ümit ediyoruz ki Azerbaycan İnkılap Ordusu, kahraman Türk ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyikinde bulunan Şark milletlerini yakında kurtarırlar. Yaşasın Şark inkılap başları Mustafa Kemal!
Neriman Nerimanof
Azerbaycan Hükümet Başkanı
Mustafa Kemal Atatürk, Nevruz Bayramının, Türklüğün en eski bayramlarından biri olduğunu biliyordu. Bu nedenle de o sıkıntılı günlerde halkın heyecanını arttıracak her türlü etkinliği yaparak, hem Nevruz’un bize ait olduğunu vurguluyor, hem de Nevruz şenlikleriyle halkın moralini yüksek tutmaya çalışıyordu. Halkın kendi içinde yaşattığı kültürel değerleri ne kadar önemsediğini gösteriyordu.
Türk kültüründe Nevruz doğuş, diriliş anlamına gelir. Aynı zamanda baharın başlangıcı sayılır ve bir takvim değişikliğini anlatır. Türk kültüründe Nevruzun bir adı da Ergenekon’dur. En eski Türk kaynaklarından itibaren böyle bir kültüre sahip olduğumuz anlaşılmaktadır. Türk tarihinin her döneminde Nevruz varlığını devam ettirmiştir. Cumhuriyetle birlikte yerleştirilmeye çalışılan ulus bilincine bağlı olarak özellikle Atatürk tarafından Nevruzun daha geniş katılımlı kutlanması teşvik edilmiştir.
Tabiatla baş başa yaşayan ve toprağı “dört ana unsur”dan sayan Türkün düşünce sisteminde Nevruz, doğuş, diriliş anlamına gelir. Türk dünyasının tamamında yaygın olarak kutlanan Nevruz törenleri bahara duyulan özlemi anlattığı kadar, bir takvim değişikliğini de ifade eder. Bu takvime göre yılların ve ayların adları, hayvan isimlerine bağlı olarak söylenmiş ve yeni yılın başlangıcı olarak 21 Mart esas alınmıştır.
Burada dikkati çeken husus, "baharın başladığı zaman"dır. Türkler, bu takvim değişikliğini "toprağın uyandığı gün" ile özdeşleştirmişler; “varoluş ve diriliş günü” şeklinde algılamışlardır. Böylece Nevruzu yaratılış felsefesi diyebileceğimiz manevî bir kimlikle donatmışlardır.
"Cumhuriyetin temeli yüksek Türk kültürüdür" diyen Atatürk’ün, Nevruz kutlamasına bizzat katılması, aslında onun çok zor bir yolda yürürken her şeyi ne kadar detaylı düşündüğünün de bir göstergesidir. Sadece askeri ve siyasi zaferler tek başlarına çok fazla bir şey ifade etmezler. Önemli olan, bu zaferleri kazanan milletlerin nasıl yaşadıkları, kendi milli kültürlerine ne kadar bağlı olduklarıdır. Kültürel zaferler ise ancak milletlerin kendi kültürlerini canlı tutmaları ile mümkündür. Kendi kültürünü terk eden milletler ise benimsedikleri yeni kültür içinde erimeye ve yok olmaya mahkûmdurlar. Bu duruma örnek olarak, Bulgar Türklerini, Hazar Türklerini, Avrupa Hun İmparatorluğunu, Mısır’da Memlük Türk Devletini gösterebiliriz.
İşte bu düşüncelerle Atatürk Nevruz kutlamalarına bizzat katılmış ve bu kadim Türk bayramının yaşamasına ne kadar önem verdiğini göstermiştir.
"Nevruz kutlamaları dolayısıyla 24 Mart 1921 tarihinde Azerbaycan Hükümet Başkanı Neriman Nerimanof, Mustafa Kemal Paşa’ya şöyle bir telgraf da göndermişti:
"Cenubi Kafkasya komiseri, Azerbaycan Serbest Harbiye Mektebi talebeleri, iki bölüklü Süvari askerleri ve Şoşa Muhafız Taburu askerleri, Türk milletinin büyük Nevruz bayramını tebrik ediyor ve biz ümit ediyoruz ki Azerbaycan İnkılap Ordusu, kahraman Türk ordusu ile beraber Garp emperyalizmi tazyikinde bulunan Şark milletlerini yakında kurtarırlar. Yaşasın Şark inkılap başları Mustafa Kemal!

Neriman Nerimanof
Azerbaycan Hükümet Başkanı