Çin Ulusal Televizyonu (CCTV)’nun kıdemli muhabiri Vivien Wang, Hong Kong’daki şiddet gösterilerine Beijing (Pekin)’in yaklaşımını Aydınlık için kaleme aldı:
Hong Kong, suçluların ülkelerine gönderilmesi için yapılan yasa değişikliği üzerine patlak veren ve barışçıl gösterilerle başlayıp, kör şiddete dönüşen bu yoğun protestolara Haziran ayından bu yana tanıklık etti. Çin’in Hong Kong Özel Yönetim Bölgesi (HKÖYB) Başkanı Carrie Lam, yönetimin şiddet eylemleri karşısında geri adım atmayacağını net bir şekilde açıkladı. Çin Merkezi Hükümeti de aynı tutumu alıyor. Her iki hükümet de dik dururken sakin ve ölçülü bir tavır sergiliyor.
HONG KONG POLİSİ GÜÇ KULLANMA KONUSUNDA DİKKATLİ
Yasa değişikliği karşıtlığı ile başlayan harekette kitlesel protestolar yaşandı. Aşırıcılar Harbour Cross Tüneli’ni kapattı, kamu tesislerini tahrip etti, devlet dairelerini ve emniyet şubelerini kuşattı. Farklı görüşler taşıyan Hong Kong vatandaşlarına saldırdı ve polisle çatışmaya girdi, hatta polislere tuzaklar kurdular. Sonucunda ise, Hong Kong’un toplumsal istikrarı büyük bir risk altına girdi.
Şiddetin giderek artmasına rağmen, kent polisi hala güç kullanma konusunda çok ölçülü davranıyor. Şu anki duruma tekrar bakacak olursak, protestoların ilk dönemlerinde, polisin yasadışı protestoları dağıtmak için katlanabilir coplar, biber gazı ve kalkanlardan oluşan savunma silahlarını kullandığını göreceğiz. Radikal protestocular tarafından etrafının sarıldığı bir polis memuru 30 Temmuz’da, Kwai Chung’ta savunma maksatlı bir uyarı ateşi açtı. Memur, öfkeli kalabalığın geri çekilmesinin hemen ardından silahını kılıfına koydu. 25 Ağustos’ta ise Tsuen Kwai Tsing’de bir yürüyüşte şiddet iyice arttı. Altı adet polis memuru, önlem olarak silahlarını çekti ve bir tanesi, havaya uyarı ateşi açtı. Hiç kimse vurulmadı. Tazyikli su araçları ilk defa, protestocular yerine barikatlara ve açıklık alanlara karşı, bölgeyi temizlemek için kullanıldı.
Bu tür örnekler, şiddetin artmasını önlemek için ölçülü bir savunma stratejisi uygulayan kent polisinin ne kadar profesyonel ve sakin olduğunu bizlere yansıtıyor. Çatışmalar başladıktan sonra, Hong Kong polisi halka açık etkinliklerde ise itiraz mektupları yayınlamaya devam ediyor ve kent sakinlerini görüşlerini akılcı bir şekilde ifade etmeye çağırıyor.
MERKEZİ HÜKÜMETİN POLİTİKASI YATIŞTIRICI
Hong Kong protestoları sırasında, Çin, Hong Kong üzerindeki egemenliğini ve egemenlik haklarının korunması konusundaki kararlılığını yineledi. Pek çok görüşe göre, Pekin dik bir duruş sergilerken, aslında tavrının yatıştırıcı olduğu görülmektedir.
Öncelikle, hareketin doğasını belirlemeye gelince, merkezi hükümet manevraya yer vermiyor. 7 Ağustos’ta, Hong Kong’un durumuna ilişkin bir sempozyum ortaklaşa bir şekilde Devlet Konseyi’nin Hong Kong ve Makao Ofisi ve HKÖYB’daki Halk Hükümeti İrtibat Ofisi tarafından gerçekleştirildi. Hong Kong ve Makao Ofisi müdürü Zhang Xiaoming, “Hong Kong’daki birçok insanın da belirttiği gibi, düzenlemeyasa değişikliği protestoları özünden farklılaştı ve ‘renkli devrim’ girişimine dönüştürülmek isteniyor; Hong Kong’un en acil ve baskın gelen görevi şiddeti durdurmak, kaosu sonlandırmak ve düzeni yeniden sağlamaktır” dedi. Bu ifade, Pekin’in, hareketi doğrudan siyasal kampanyalar yoluyla yapılmaya çalışılan bir rejim değişikliği ya da bir “renkli devrim” olarak da görmediğini ve Hong Kong’un bu huzursuzluğunu bir ayaklanma olarak da tanımlamadığını göstererek bir aralık payı bırakıyor.
İkincisi, Çin’in silahlı polis gücü şehre herhangi bir müdahalede bulunmadı ve Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun garnizonu katı bir şekilde müdahalesizlik tavrı sergiliyor. 12 Ağustos’ta, Çin Halk Silahlı Polis Gücü, Shenzhen’deki bir stadyumda zırhlı personel taşıyıcıları ve diğer araçlar ile, Hong Kong sokaklarındaki çatışmalarla benzer tarzda isyan senaryoları içeren bir tatbikat düzenlediği bildirildi. Her ne kadar birçok kişi bu tatbikatı Hong Kong’daki protestoculara karşı bir uyarı olarak yorumlasa da, bir ABD görevlisinin açıklamasına göre, Silahlı Kuvvetler, Hong Kong yakınlarında hiçbir hareketlenmede bulunmamıştır. ÇHKO’nun Hong Kong garnizonu, HKÖYB Temel Kanunu’na titizlikle uyuyor ve hiçbir zaman Hong Kong’un iç sorunlarına müdahale etmiyor.
HKÖYB hükümeti, protestolara sebep olan tartışmalı yasa değişikliğinin kaldırıldığını duyurduğunda, merkezi hükümet bu karara olan desteğini, anlayışını ve saygısını ifade etti. Hong Kong polisinin yaklaşımları, Pekin’den gelen açıklamalar ve şehre hiçbir asker gönderilmemesi gibi olgular göz önüne alındığında, hem HKÖYB hükümetinin hem de merkezi hükümetin Hong Kong’un yüksek seviyedeki özerkliğini sürdürmek için büyük bir ölçülülük gösterdiği ve çaba sarf ettiği sonucuna varabiliriz.
* İngilizceden çeviren: Eren Türker Tek