ABD Başkanı Joe Biden, dünkü konuşmasında Atlantik Cephesi'nin çaresizliğini gözler önüne serdi. Biden, Ukrayna'nın NATO üyeliğine kabulüyle ilgili bir soruya, “Her ülkenin istediği örgüte katılma hakkı var. Ancak ben kısa vadede Ukrayna'nın şartları yerine getirip, NATO'ya katılabileceğini sanmıyorum.” dedi. Biden'ın bu sözleri, Ukrayna'nın NATO'ya yakın vadede alınmayacağının en güçlü sinyali olarak değerlendirildi. Rusya'yı dolarla tehdit eden Biden, “Rus bankaları dolarla mücadele edemeyecek.” ifadelerini kullandı. Biden, Putin'in geniş çaplı bir savaşa girişmek istemediğini, bu yüzden küçük bir alanı “işgal edeceğini” düşündüğünü söyledi. Böyle bir durumda Rusya'ya karşı ne yapılacağı konusunda NATO müttefikleri arasında uyum olmadığını da ekleyen Biden, “Bu küçük bir saldırı da olabilir ve ne yapıp ne yapmayacağımız konusundaki kavgamız sona erer.” diye konuştu. 

BEYAZ SARAY'DA PANİK

Biden'ın bu sözleri, Beyaz Saray'ın 'acil' koduyla bir açıklama yayınlamasına neden oldu. Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, Biden'ın sözlerini düzeltmek zorunda kalarak, ABD ve müttefiklerinin Rusya'ya karşı “katı, ciddi ve birleşik bir cevap vereceğini” ileri sürdü.

Ayrıca Biden'ın sözleri Ukrayna'da da soğuk duş etkisi yarattı. CNN'e konuşan bir Ukraynalı yetkili, Biden'ın "küçük bir saldırı" sözleriyle "Putin'e Ukrayna'ya girmesi için yeşil ışık yaktığını" kaydetti ve Kiev'in şaşkınlık içinde olduğunu vurguladı. Yetkili ilk kez Washington'dan böyle bir nüansa işaret eden açıklama duyduklarını söyledi. 

NATO GÜVENCE VEREMEDİ

Batı'nın Ukrayna'ya destek verme kapasitesinin sınırlı olduğunu geçen hafta NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de itiraf etmişti. “Rusya Ukrayna'ya saldırırsa bedeli ağır olur.” diyen Stoltenberg'e, “ağır bedelden kastının ne olduğu” sorulmuş ve Stoltenberg yanıt olarak; “Politik baskı, ekonomik yaptırım ve Ukrayna ordusunun kendine yeterli hale gelmesi için destek.” ifadelerini kullanmıştı. Stoltenberg de Ukrayna'nın NATO'ya alınacağına dair güvence veremezken, olası bir sıcak çatışma durumunda Kiev'in yalnız kalacağının sinaylini vermiş oldu.

MACRON: RUSYA'DAN BAĞIMSIZ DEĞİLİZ

Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ise Rusya'ya karşı çok daha temkinli bir tavır takındı. Macron, “Almanya ile Normandiya Formatı kapsamında Ukrayna'daki krize siyasi çözüm bulmaya çalışıyoruz.” diye konuştu. Macron, Rusya ile diyaloğun gerekli olduğunun altını çizerek, “Manipülasyonlara karşı dürüst ve talepkar bir diyalog olmalı.” dedi. Petrol ve gaz konusunda Rusya'ya karşı bağımsız olmadıklarını vurgulayan Macron, Almanya'nın da benzer bir yaklaşımda olduğunu kaydetti. 

ALMANYA: SİLAH VERMEYECEĞİZ

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock de gittiği Kiev’de, Ukraynalı mevkidaşı Dmitriy Kuleba ile ortak basın toplantısında, “Dış politika, net bir konumumuz olduğu anlamına geliyor. Birkaç ay önce söylenenler değişmedi. Bu, nereye gittiğime bağlı değil. Zira silah ihracat politikası göz önüne alındığında, Almanya Hükümeti'nin silah sevkiyatıyla ilgili duruşu biliniyor. Görüşmemiz sırasında bunu konuştuk.” ifadesini kullandı.

Baerbock, “Almanya’nın Ukrayna’nın güvenliğine katkısı oldukça geniş ve çok yönlü. Daha önce Ukrayna’ya desteğimiz, Ukraynalı askerlerin Almanya’da tedavisi şeklindeydi. Mobil askeri revirin kurulmasına yardım ettik. Bu krizin daha fazla tırmanmasını önlemek için her şey yapacağız, tüm diplomatik imkanlarımızı ve en etkili araçları kullanacağız.” dedi.

ABD'YE GÜVENENLER HEZİMET YAŞADI

Batı'nın Ukrayna'yı silahlandırıp Rusya'ya karşı kışkırtmasının yanında, sonuç değiştirici bir destek verme kapasitesinin olmadığı da liderlerin son açıklamalarıyla ortaya çıktı. Aslında benzer senaryolar son yıllarda sıklıkla gözlenmeye başladı. Barzani'nin bağımsızlık referandumu, Ermenistan'ın Karabağ'daki işgali, Eşref Gani'nin Afganistan'a çöküşü, Hafter ve Guiado'nun darbe girişimleri... Hepsi Batı'ya güvenip büyük birer hezimet yaşadı. Şimdi benzer bir son, Ukrayna ve Yunanistan için de görülüyor. Şapkalarını önlerine koyup düşünmenin tam zamanı!