FÜSUN İKİKARDEŞ

Ankara Mamak’ta 2002 yılında kurulan ITC Entegre Katı Atık Sistemleri, 14 yıl içinde 14 tesis kurmuş, çevre kirlenmesini önlemek için tedbir almayı, geliştirmeyi düstur edinmiş, yüzde yüz yerli sermayeli bir şirket. Ülkemizde evsel katı atıktan üretilen enerjinin yüzde 30 kadarı ITC tesislerinden... Bünyesindeki 150’si beyaz yakalı olmak üzere bin 300 çalışanıyla 12 ilin çöplerini adam ediyor!

ITC İş Geliştirme Direktörü Ali Rıza Öner, şirketin faaliyetleri hakkında Aydınlık’a bilgi verdi.

Organikler çöpün yaklaşık yüzde 50’sine tekabül ediyor. Bu gıda atıklarından, varolan sistemi
Türkiye’ye uyarlayarak geliştirmiş olduğumuz biyometanizasyon yöntemiyle biyogaz elde ediyoruz.

DOĞAYI TEMİZLİYORUZ

Elektrik elektronik mühendisi olan Öner’in anlattıkları heyecan verici: “Doğayı temizliyoruz. Yaptığımız işle gurur duyuyoruz. Türkiye’de 14’e yakın tesisimiz var. 12 şehirdeyiz. Başta Ankara olmak üzere, Antalya, Adana, Aksaray, Eskişehir, Bursa, Elazığ, Bingöl, Yozgat, Samsun, Alanya’da entegre ve enerji üretim tesislerimiz var.

  • Entegre tesislerinizde ne işler yapıyorsunuz?

Belediye tarafından toplanan çöpler entegre tesislerimize geliyor. Önce ayrıştırıyoruz, plastik vs. En az 19 yıl olmak üzere 2030 veya 49 yıllık yapişlet modeliyle sözleşmeler yapıyoruz.

  • Özü nedir? Şehrin bütün çöpünü halletmeyi mi taahhüt ediyorsunuz?

Büyükşehir kanununa göre şehrin çöpünün bertarafı işi, aslında belediyede! Belediye bunu bir imtiyazla özel şirkete devrediyor. Büyükşehirlerde, şehirdeki çöpün toplanması ilçe belediyelerinin görevi. Büyükşehir belediyesi de bertarafından sorumlu. Uzaktaki ilçelerle ilgili olarak transfer istasyonları koyuyorlar. Buralardan, karışık toplanan çöpler, bizim tesisimize geliyor. Biz gelen çöpü ekonomiye ve doğaya tekrar kazandırmak için, özellikle plastik, kağıt, metal ambalajları ayıklıyoruz ve geri dönüşüm tesisine gönderiyoruz. Daha sonra karşımıza ikinci el ürün olarak çıkıyor.

İKİ TİP ÜRÜNDEN ELEKTRİĞE

  • Geri dönüşüm tesislerini de siz mi kuruyorsunuz?

Hayır, bizim dışımızda başka tesisler var ama biz de bu konuda yatırım planlıyoruz. Elimizdeki plastik, kağıt ve diğer ambalaj malzemelerini geri dönüşüm firmalarına veriyoruz.

Geriye bize iki tip ürün kalıyor: Organikler, yani gıda atıkları ile organik olmayan diğer ürünler.

  • O kadar atık içinde devede kulaktır herhalde…

Organikler çöpün yaklaşık yüzde 50’sine tekabül ediyor. Bu gıda atıklarından, varolan sistemi Türkiye’ye uyarlayarak geliştirmiş olduğumuz biyometanizasyon yöntemiyle biyogaz elde ediyoruz. Elde ettiğimiz biyogazı da gaz jeneratörlerinde kullanarak elektrik üretimi yapıyoruz.

  • Nerede kullanıyorsunuz bu elektriği?

Devlete satıyoruz. Ankara’da ürettiğimiz elektriği, şebekeye bağlı grid sistemiyle Türkiye’nin herhangi bir yerinde kullanabiliyorlar. Şu anda 14 tesisimizde yaklaşık, saatte 100 megavat elektrik üretiyoruz. 300350 bin hanenin elektrik ihtiyacını karşılıyor. Yeşil enerji!

  • Bütün bu işlerde ilgili bakanlıklarla koordinasyon nasıl sağlanıyor?

Çevre lisansını Çevre Bakanlığı’ndan, elektrik üretim lisansını EPDK’dan alıyoruz. Sadece belediyeden yakıt tedarik ettiğimizi düşünün. 203049 yıl sürekli malzeme geliyor, o malzemeyle bu işleri yapıyoruz.

  • İki ürün dediniz…

Gazı ürettikten sonra katı fermente ürün ve sıvı fermente ürün elde ediyoruz. Eğer çöpler karışık değil de sadece organik gıdalar toplanmış olsa, bunun çıktısı, katı ve sıvı fermente ürün olarak tarıma tekrar kazandırılır. Çıkan bu ürünleri doğal gübre olarak düşünebilirsiniz. Ama katı tarafını kullanamıyoruz, çünkü içinde başka maddeler de var! Şimdi lisanslarımızı tamamlamak üzereyiz. Belediyelerle sosyal sorumluluk, sosyal farkındalık yaratmak için çalışmalara başladık. Belediyelere vereceğiz, onlar da çiftçilere ücretsiz olarak fermente ürünü verecekler. Tek başına bir gübre değil. Ancak kullanılan gübrenin etkinliğini artırarak topraklarımızı organik açısından zenginleştirecek. Hızlı bir şekilde tepkimeye girerek bitkinin daha hızlı büyümesini sağlayacak.

KARBON AYAK İZİNE DÜŞMAN

  • Bunlar büyük hacimli işler… Bilimsel olarak iddialı, kapsam olarak da geniş. Nasıl bir yol izliyorsunuz?

Tabii öyle... Sıvı fermente ürün ile ilgili pilot çalışmamızı başlattık. Üniversitede bir hocamızla çalışıyoruz. Çiftçilerimizin doğru uygulama yapabilmesi için bir reçete ve eğitim programı hazırlıyor. Bu ürünlerin çok dikkatli kullanılması gerekiyor. Biz öncelikli olarak organik atıkların içinden metan gazını alıyoruz, karbondioksite çeviriyoruz. Yani oluşan metan gazı, gaz motorunda yakılıp elektrik üreterek egzozundan karbondioksit çıkıyor ki karbondioksit metana göre 40 kez daha azaltılmış zarar veriyor böylece karbon ayak izini de azaltmış oluyoruz. Çevreye de fayda sağlıyoruz , düşünün zararlı olan bir şeyi yararlı hale getirip yenilenebilir elektrik üretirken, oluşan gazın doğaya verdiği zararı minimize ediyoruz.

Doğaya birinci katkımız, çöpü düzgün şekilde bertaraf etmek! İkincisi çıkan metan gazını karbondioksite çeviriyoruz. Biz onu kullanmamış olsak atmosfere gidecekti. Bunun yerine elektriğe çeviriyoruz ve çok faydalı bir iş yapıyoruz! Bir diğer faydamız da sıvı fermente ürünü tarımda kullanarak verimi artırıyoruz. Yine, jeneratörden çıkan 400 derece sıcaklıktaki egzoz gazını ısıya çeviriyoruz. Seralarda sebze meyve üretebiliyoruz. Ankara’da ve Eskişehir’de iki seramız var. Domates, biber, patlıcan, hatta orkide yetiştiriyoruz.

‘Yurt dışına açılmak için bilgi ve deneyime sahibiz’
  • Ne kadarlık bir üretimden bahsediyoruz?

Ankara’daki sebze üretimimiz yıllık 50 ton. Çok büyük rakam değil ama bizim için bir farkındalık. Enerji verimli bir tesis olmaya çalışıyoruz. Bunu yüzde 85 seviyelerine yaklaştırdık. Ayrıca Ankara’daki tesisimizde doku kültürü laboratuvarımız var.

  • Nasıl yani? Çöpten nerelere geldik…

Siz bize bir bitkiyi veriyorsunuz, yaprağından size milyonlarca fide, tohum üretebiliyoruz. Mesela orkide! Pahalı ve bizde üretilmeyen bir çiçek. Türkiye’de tek orkide üreten tesisiz. Ya da patates tohumu! Yediğiniz cipslerin tohumları buralarda üretiliyor.

  • Bir de eğitim faaliyetiniz var.

Yine Ankara’daki tesislerimizde Milli Eğitim Bakanlığıyla yaptığımız protokole uygun olarak çocuklara eğitim veriyoruz. Çöpün doğaya verdiği zararı çocuklara anlattığımız zaman, çocuklar anne babalarını uyarıyorlar ve atık miktarını azaltıyorlar. Bilinçli, çevreye duyarlı oluyorlar. Ana okullarından öğrencileri de tesislerimizde ağırlıyoruz.

YÜZDE YÜZ TÜRK SERMAYELİ

  • Bıraksalar 81 ilin çöp derdini çözer misiniz? Alt yapınız buna elverişli mi?

Hallederiz! Yurtdışından da tesislerimize ilgi çok. Afrika ülkelerinden talep var. Hem çevresel hem elektrik sorunları var hem de tarımla ilgili problemleri... Bizim kurduğumuz sistemle onların dertlerinin bir kısmına faydamız olur. Deneyimlerimizi yurt dışına taşır durumdayız.

  • Yabancı ortağınız var mı?

Şu an yok. Başında vardı. İlk sahipleri yabancılardı, İsviçreliydi, onlardan devraldık. Şu an yüzde yüz Türk sermayeli bir şirketiz. Ortak arama gibi bir durumumuz yok. Yurtdışına büyüme hedefimiz var. Yabancı bir ortağa ihtiyaç duymadan, dünyanın herhangi bir ülkesine iş yapabilme kabiliyetine ve finansmanına sahibiz.

ÜÇ T HAZIRLIKLARI

“Temiz Çevre, Temiz Enerji ve Temiz Tarım platformu kuruyoruz. Çevreyi nasıl temiz tutarız! Temiz enerji! Çöp gazından, yenilenebilir ve yerli kaynakları kullanmayı hedefleyecek bir platform! Tarımdan sonra da dördüncü T olarak ‘temiz toplum’ doğal olarak ortaya çıkacaktır. Bakanlıklarla, valiliklerle görüşüyoruz, kanun yapıcılara da yol gösterici olmasını umuyoruz. Tüzük aşamasındayız.”

ÇÖPÜ KAYNAĞINDA AYRIŞTIRMAK

“Bir sürü kutular var, organik, ambalaj, kağıt ayrı… Bunların nereye gittiği çok önemli. Ayrı bertaraf tesislerine götürmek gerekiyor. Bunun için de çoklu toplama sisteminin olması lazım. Kaynağında ayrı toplanacak, ayrı yerlere gidecek. Ama bu da tartışmalı, çünkü bir maliyeti var. Düşünün mahallede bir yerine üç kamyon dolaşacak. Üç ayrı kamyon yakıt tüketecek! Ekonomiye ve doğaya ayrı bir zararı var. Daha az maliyetli bir yol olarak bizim önerimiz organik ve organik olmayanların ayrı toplanmasıdır. Avrupa da bu uygulamaya, avantaj mı dezavantaj mı diye bakıyor.”

ÇÖPÜN ÇÖPÜNÜ BİLE KULLANIRIZ

ITC çalışanlarından biyolog Nur Kayahan, heyecanla şirketinin işlevini şöyle özetliyor:

“Şehrin çöpleri bize gelir, biz bunları işleriz ve elektrik enerjisine çeviririz. En geniş ifadeyle atık sektörü ve enerji sektörünün iç içe geçmiş olduğu proseslere sahibiz. Entegre tesislerin getirdiği yan faaliyetler de var. İlk olarak biyobozunur atığı ayırıyoruz. Mutfak artıkları ayrışır, fermente edilir, oluşan metan gazından elektrik enerjisi elde edilir. Geriye kalan geri dönüşüme gidecek malzemeler ayrışır, geri dönüşüm firmalarına gönderilir. Bir de üçüncü tip malzeme kalır, biz buna ‘bakiye atık’ deriz. Çöpün çöpü dediğimiz, geri dönüşemeyen kısım. Bu da atıktan türetilmiş yakıt olarak, genelde fabrikaların alternatif yakıt arayışına bir çözüm olur. Çöpten geriye bir şey kalmayıncaya kadar devam eder… Doğaya zarar vermeyecek noktaya kadar bu bertarafı sağlamak zorundayız.”

ITC, 2008 yılından bu yana da ambalaj atıklarını toplama ve ayrıştırma konusunda faaliyete girdi. Çöp ithalatında yeni rejimi destekleyen ITC yönetiminden şu vurgu yapılıyor: Sanayide, her üründe yüzde 25’inin geri dönüştürülebilir olma şartı var. Bu da bizim gibi petrol üretmeyen ülkeler için petrokimya ürünlere ihtiyaç var, demek. Çöp ithalatındaki malzemeyle belediyenin topladığı atığı karıştırmamak gerek.

KURUCUSU EFSANE İSİM

“En eski tesisimiz 14 yıl önce Ankara’da Mamak’ta kuruldu. Yönetim Kurulu Başkanımız Ali Kantur bey, Tepe Holding’in CEO’suydu, Bilkent Üniversitesi’nin de kurucusu. Türkiye’de birçok ilklere imza atan bir iş insanı. Emekli olduktan sonra çok aktif iş hayatı istememiş. ITC’yi daha önce alan bir grup varmış, istedikleri gibi işletememişler. Ali Bey ile tesadüfen bir uçak yolculuğunda karşılaşıyorlar. Ali Bey, yapişletdevret modelini Türkiye’de ilk uygulayan yönetici. TAV’da Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmış… Tecrübelerini konuşurlarken diğer taraftan teklif geliyor. Öyle bir iş modeliyle sıfırdan başlayarak bugün Türkiye’nin kendi alanında lider firması haline geldi. Türkiye’de bu işi yapan en büyük şirket biziz.

Ali Kantur, profesyonel görevinden ayrıldıktan sonra beş yıl gibi kısa sürede Türkiye’nin Çöpçüler Kralı unvanının sahibi oldu.

BÜYÜKLÜĞÜN PARAMETRELERİ

Büyüklüğün parametreleri var. Birincisi elektrik üretimi, saatte 100 megavat. İkincisi günde 16 bin 500 ton çöp işliyoruz. Türkiye’de bir kişi bir günde yaklaşık 1 kilo çöp üretiyor. Bunun 500 gramı organik yemek atığıdır. Diğer yarısı da plastik, kağıt, kıyafet, metal vs diye gider. 16 bin 5 yüz ton, yaklaşık 16,5 milyon insana tekabül ediyor. İstanbul haricinde 5’i büyükşehir olmak üzere 12 tesiste bunu yapıyoruz.

Aydınlık