GARİP BALÇAK

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından Suriye’deki gelişmelerin masaya yatırılması için düzenlenen Uluslarası Suriye Konferansı'na, terör örgütü YPG’ye yakınlığıyla bilinen Amy Austin Holmes de katıldı.

CHP tarafından uluslararası düzeyde düzenlenen “Suriye’de Barışa Açılan KapıUluslararası Suriye Konferansı” yapıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da konferasın açılışında konuştu.

Türkiye’nin Suriye ile ortak tarihe ve kültürel bağlara sahip olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bir an önce dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerini yeniden kurmak isteyen bir siyasi partinin genel başkanı olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, CHP olarak bu konferansla Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkileri onarmak için, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana attıkları adımlara yenisini eklediklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, İdlib’deki gelişmelerin son derece kaygı verici olduğunu, İdlib’de El Kaide ve türevi örgütlere mensup, on binlerce teröristin Türkiye’ye sızma olasılıklarının ülkenin güven ve istikrarı için ciddi bir tehlike olduğunu ifade ederek, İdlib’deki gözlem noktalarındaki askerlerin can güvenliğinin herkesin ortak kaygısı olduğunu dile getirdi.

‘SINIR ÖTESİ OPERASYON HAKTIR’

“Türkiye’ye sığınan milyonlarca Suriyelinin durumu demokratik dünyayı düşündürmelidir” diyen Kılıçdaroğlu, “Türkiye çok uzun süredir terör örgütlerinin hedefi altındadır. Ülkemiz içinde teröre karşı sürdürülen mücadelenin, sınırlarımızın ötesinde sürmesi ise uluslararası anlaşmaların ve angajmanların sağladığı bir haktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlamak amacıyla Suriye toprakları üzerinde sürdürdüğü terörle mücadelenin meşruluğuna inanıyoruz. Ancak terörle mücadelenin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek ve doğrudan Şam yönetimiyle ilişki kurularak sürdürülmesinin en doğru yol olduğu inancındayız” dedi.

Holmes
Holmes'in Suriye'de terör örgütü PYD saflarında çok sayıda fotoğrafı var

Kılıçdaroğlu, Suriye sorunuyla ilgili çözüm önerilerini 5 maddede özetledi:

“Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğine ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız. ABD ve Rusya’nın çıkarları arasında savrulmamak için, toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlık, egemenlik ve iyi komşuluk ilişkileri ilkelerine dayanan, bütünlüklü ve uyumlu tek bir Suriye politikası izlemeliyiz. Suriye yönetimi başta olmak üzere, uluslararası hukuka ve ilişkilere dayalı, meşruluğu olan bütün aktörlerle, tıpkı burada olduğu gibi konuşarak diplomasiyi etkin kılmalıyız. Bugüne kadar, uluslararası hukuk ve meşruiyete aykırı bütün hamlelerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Suriye yeniden güvenli ülke olduktan sonra ülkemizdeki sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerini teşvik etmeli ve bu amaca uygun politikalar geliştirmeliyiz.”

‘ABD’NİN ÇEKİLMEMESİNİ ÖNERDİK’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz’ün yönettiği oturumda konuşan Amy Austin Holmes PKK/PYD’yi “barış gücü” olarak nitelendirdi. Oturumu yöneten Çeviköz’ün Austin’e yanıt vermemesi dikkat çekti.

Amerikan Kongresi tarafından kurulan ve federal bir düşünce kuruluşu olan ABD Barış Enstitüsü’nün (USIP) Suriye Çalışma Grubu (SÇG)’nda bulunan Amy Austın Holmes, konuşmasında SÇG’nin Suriye için ABD’ye yedi öneri sunduklarını söyledi. Holmes, “Bu önerilerin ilki ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesinin durdurulmasıydı” dedi. Bu geri çekilmeye karşı çıkmalarının nedenini Holmes, IŞİD’in henüz sona ermemiş olmasıyla açıkladı.

Holmes, Türkiye ile işbirliğinin yollarını da aradıklarını belirterek şu ifadeleri kullandı: “SÇG, Suriye’nin kuzeyine yapılacak bir harekatı desteklemiyor. Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyini istilasına karşı çalışılmalı. Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge ile ilgili ilk çalışmalardan yani 7 Ağustos’taki birlikte harekattan hemen sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tehdit açıklamaları yaptı. Bu açıklamalar çözüme katkı sağlamıyor. Benim düşüncem, güvenli bölge tartışmaları için çok fazla zaman harcadık. Zamanımızı daha önemli ve insani konulara ayırabilirdik.”

Suriye’de PKK/PYD’nin ana omurgasını oluşturduğu SDG’nin özellikle IŞİD’e karşı başarılı olduğunu söyleyen Holmes, PKK ile Türkiye’nin barış görüşmelerinin de başlaması gerektiğini savundu. Holmes, SDG’nin sadece Kürtlerden oluşmadığını birçok etnik grubu kapsayıp zamanla daha kapsayıcı olabileceğini de ileri sürdü. SDG’nin üst düzey kadrosunun 5060 kişilik kısmının Araplardan oluştuğunu söyleyen Holmes, “SDG içerisinde Süryaniler, Hristiyanlar, Ezidiler ve Türkmenler de var. SDG’yi Kürt bir oluşum olarak tanımlayamayız” dedi.

Holmes%2C%20Suriye
Holmes, Suriye'de terör örgütü PYD saflarında

‘ABD SORUN YARATIYOR’

Panelin bir diğer konuşmacısı Tahran Allameh Tabataba’i Üniversitesi’nde görevli Dr. Gholam Ali Chegini Zadeh, Suriye’de çözüme yönelik mikro bakış açılarının faydalı olduğunu fakat yetersiz olduğunu söyledi. Bölgede iki temel tehdit olduğunu belirten Zadeh, “Bölgede güvenlik anlayışı sadece askeri düzeyde görülüyor. Müzakerelere önem vermiyoruz. Politika bölgede geniş bir anlam ifade etmiyor. Güvenliği farklılıkların bir arada bulunabileceği bir çerçevede düşünmeliyiz” dedi.

ABD’nin Suriye’deki müdahalelerine de değinen Zadeh, şu ifadeleri kullanıldı: “2012’de ABD’deki bir konferansta ABD’nin Orta Doğu’daki faliyetlerinin nedeni sordum. Çünkü bu faaliyetlerin neden yalnızca ABD’nin güvenliği ya da bölgede çözüme katkı sağlamak olduğunu düşünmüyorum. Peki bunun nedeni ne? ABD’nin Suriye’de ve bölgedeki müdahalelerinin hiçbiri çözüm getirmiyor aksine sorun yaratıyor.” Astana sürecine ilişkin Zadeh, “Astana iyi fakat kısıtlı bir süreç bu sürecin genişletilmesi lazım” dedi. Zadeh, aynı zamanda Türkiye’nin Şam ile temasta ne kadar hızlı davranırsa o kadar karlı çıkacağını da belirtti.

‘ASTANA UMUT OLDU’

TürkiyeRusya ilişkileri uzmanı Ivan Starodubtsev da Türkiye, Rusya ve İran’ın birlikte yürüttüğü Astana sürecinin bir umut olduğunu, sürecin bir dönüm noktası olarak oyunun sonu değil başlangıcı olduğunu belirtti. İnsanları bir araya getirmenin oldukça zor olduğunu belirten Starodubtsev şu ifadeleri kullandı: “Astana, Suriye’de çözümün bir parçası. Fakat burada önemli olan anayasal bir düzenlenmenin desteklenmesi. Rusya, Astana’yı büyütmek istiyor. Bunun bir adımı olarak önümüzdeki süreçte Tahran’da bir toplantı olacak.”

‘ESAD DİKTATÖR MÜDÜR? EVET ÖYLEDİR’

Eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin de konferansın öğleden önceki ayağında konuştu.

Çetin, politikada başlangıçta bir hata yapıldığı zaman bunun düzeltilemez olduğunu ileri sürdü.

Hükümetin, Tunus, Mısır ve Libya’yı göz önüne alındığını ve Esad’ın da diğer ülke liderleri gibi hemen gideceğini düşündüğünü gitmeyince de sıkıntının baş gösterdiğini ekledi. Çetin şu ifadeleri kullandı: “Suriye’de karışıklıklar baş gösterince 100 bin kişilik bir göç dalgası beklendi. Bu tahmin Suriye’de iç savaşın Esad’ın kısa sürede devrilip yerine yeni bir hükümetin geleceği düşünülerek yapıldı. Esad gitmeyince, Esad’a karşı olan silahlı örgütler müsamaha gösterildi onlara karşı esnek davranıldı. Burada yapılan önemli hatalardan biri sadece Esad’ın gitmesine yönelik politikalar. Esad diktatör müdür? Evet öyledir. Esad gitmeli midir? Gitmelidir. Fakat bunu Suriye halkı yapmalıdır başka bir ülke değil. Esad gidince yerine bir seçenek de sunulmalıdır. Esad’a yönelik bir seçenek de sunulmadı. Gidenlere bakın ne oldu.” Çetin, Suriye’de çözümü şu ifadelerle değerlendirdi: “Çözüm vakit kaybetmeden Esad ile temas kurmaktan geçiyor. Sadece Suriye ile de değil, Mısır ve İsrail ile de Büyükelçilik düzeyinde ilişkiler kurulmalı. Bu konu Doğu Akdeniz için de geçerli. Bakın orada GKRY diplomatik ilişkilerle kendisine yasak bir zemin hazırlıyor. Biz oraya sonucunun ne olacağını bilmeden gemiler yollayarak yetiniyoruz. Bu böyle olmaz diplomatik ilişkiler gerekli.”


Aydınlık