Biden'in 1915 olaylarına ''soykırım'' olarak ifade etmesi Türkiye'de birçok kesimden tepkiye sebep oldu. Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük, Biden'ın kararının ardından Türkiye'nin Rusya ve Çin'den yeni silahlar almasını önerdi.
Cem Küçük'ün yazısı şu şekilde:
“Türkiye’nin dostu kalmadı. Herkes bize düşman. ABD ile aramız niye böyle gergin? Batı’da bizi savunan tek bir ülke kalmadı...”
Son üç dört senedir bu sözlerden o kadar çok duyduk ki. Muhalefet dış politikada ülkemizin iflas ettiğine dair onlarca açıklama yaptı. Dertleri Türkiye’nin çıkarlarını korumak değil. AK Parti ve Erdoğan’a nasıl saldırırız, onun derdindeler.
Biden’ın sözde soykırımı kabul etmesinden sonra muhalefet bu defa hükûmeti niye ABD’ye meydan okumuyorsunuz diye eleştirdi. İpleri iyice gerelim dedi. Hatta örnek olarak da 1975’te Demirel'in ABD üslerini kapatmasını örnek verdiler.
Hâlbuki diplomatik ve dış politikadaki akıllı hamlelerle Türkiye ABD’ye gerekenleri söyledi. Suriye’de çatışma başladığında Tayyip Erdoğan 2013 yılında, “Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kurdurmayacağız” diye açıklama yapmıştı. Hatta Twitter’da bu açıklaması hâlâ duruyor.
ABD’nin YPG’ye onlarca silah vermesine defalarca tepki göstermişti. 15 Temmuz’da “iki tarafa sükûnet tavsiye eden ABD’ye de” gerekenler fazlaca izah edilmişti...
Türkiye’nin istekleri ve şikâyetleri görmezden gelinince en akıllı cevap olarak S400 alınmıştı Rusya’dan. Hava savunma sistemini ABD vermeyince akıllı bir hamleyle Ruslardan alındı. ABD’ye bundan daha iyi tepki verilebilir mi? Zaten Biden ve ekibini delirten de S400 alınmasıydı.
Türkiye bu hamleyle ABD ve NATO’ya, “Siz kimsiniz?” demiş oldu. Yetmedi, Doğu Akdeniz’de biz de gaz aradık. Yunan ve Rumlar ararken iyi, biz ararken kötü öyle mi? Suriye’de ayrı bir PKK/YGP devleti kurdurmayacağız açıklaması yapıldı.
Libya’da Hafter yenilgiye uğratıldı. Batı, Rusya ve BAE’ye rağmen Libya’da bugün Türkiye var. Libya’dan aşağısı Afrika’ya açılım demek. Orayı kontrol ettiğinizde Afrika’ya da açılabilirsiniz demek. Fransa’nın her gün ağlaması, sızlanması bundan. Mısır’la uzun zamandır gerginlik bundandı.
Türkiye ABD ve Batı’ya yapacağı her şeyi zaten yaptı. Dış politikada diplomatik hamlelerle gereken cevap verildi. Türkiye bu hamlelerine devam edecektir.
1975’te yapılan üslerin kapatılması işin en kolay kısmıdır. Esas zor olan ABD’yi dış politikada rasyonel adımlarla zor durumda bırakmaktır. Türkiye ABD’nin her dediğini yapsaydı zaten işi kolaydı. Ya da bu maruz kaldıkları asla olmazdı. Türkiye kişilikli davrandığı için Batı ile arası gergin. Ama sonuna kadar haklıyız.
Dağlık Karabağ’da Ermenistan’ın yenilgiye uğratılması da Batı’nın canını sıkmıştır. İHA, SİHA’lar bu bölgede işin rengini değiştirmiştir.
ABD’yi kudurtan S400 olduğuna göre o zaman Türkiye, Rusya ve Çin’den yeni silahlar alabilir. Mesela Rusya’dan uçak alabiliriz. Çin’den başka silahlar tedarik edilebilir. Hatta ortak üretim bile yapılabilir.
Biz Batı’nın ve ABD’nin sallabaşı değiliz. Çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yapalım. Yapıyoruz da. Silah ve diğer askerî araçlar temininde Rusya ve Çin’e yönelebiliriz. Sonra ABD istediği kadar bağırıp çağırsın. Biz en zor olanı yaptık son 10 senede. Batı’nın değil kendi çıkarlarımızı koruduk. Mısır’da Mursi’yi desteklemek, Libya’da Sarrac’dan yana olmak, Mavi Vatan’ı savunmak vb. Türkiye bugün 1415 ülkede etkindik. Katar’ı Araplara yedirmemiştir. Askerî olarak gereken desteği vermiştir.
Zaten bunları yapınca Batı’ya gereken mesaj da verilmiş fazlasıyla oluyor.