Avusturya Hükümeti gösterilerde ve camilerde sıklıkla gözlenen Müslüman Kardeşler’e ait ‘Rabia İşareti’ ve ülkücülerin ‘Bozkurt İşareti’ni yasaklamaya hazırlanıyor.

Sağ popülist Avusturya Halk Partisi'nin (ÖVP) lideri ve Başbakan Sebastian Kurz, aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi lideri (FPÖ) ve Başbakan Yardımcısı Heinz Christian Strache, İçişleri Bakanı Herber Kickl (FPÖ) söz konusu düzenleme ile özgürlükçü ve liberal demokrasiyi korumayı amaçladıklarını bildirdiler.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyareti esnasında da “Rabia işareti” yapması Alman medyasında eleştiri oklarının hedefine oturmuştu. Avusturya’nın radikal örgütlere ve ideolojilere ait söz konusu işaretleri yasaklama hamlesi ile birlikte “Rabia İşareti” yeniden gündeme geldi.

Peki Mart’tan sonra hayata geçmesi beklenen bu yasak ne anlama geliyor?

Türkiye ve göç uzmanı, sosyal bilimci ve Hamburg Protestan Üniversitesi öğretim görevlilerinden Dr. Yaşar Aydın Avusturya’nın aşırı sağcı koalisyon hükümetinin radikal İslam’la mücadele çerçevesinde öne sürdüğü yasağı değerlendirdi.

Dr. Aydın planlanan “Rabia” ve “Bozkurt” işaretlerinin yasaklanmasını “işgüzarlık” ve “popülist” bir adım olarak niteledi.

Dr. Aydın’ın değerlendirmesinden satır başları şöyle:

'YASAK, MAĞDUR EDEBİYATINA FIRSAT VERİR'

“Söz konusu yasağın bir şey getireceğini düşünmüyorum. Sembol politikası olarak görüyorum. Bu hamle, onların eline ‘mağdur edebiyatı’ fırsatı vermekten öteye gitmez. Ayrıca kim nerede hangi işareti yapıyor, nasıl kontrol edeceksiniz? Evet tepkiyi anlıyoruz. Nihayetinde Müslüman Kardeşler’in işareti. Ancak Hitler selamı gibi bir şey değil. Bu tarz adımlarla İslam üzerinden politika yapılıyor. Tehlikeli bir hamle olabileceğini düşünüyorum.

'MHP’Lİ SİYASETÇİ AVUSTURYA’DA BOZKURT İŞARET YAPINCA NE OLACAK?'

Bununla birlikte, bugün pek yapmıyor ama MHP liderinin de kullandığı bir işaret ‘Bozkurt’ işareti.  Yani Türkiye’de legal bir partinin sembolü. MHP’li bir siyasetçi Avusturya’ya gelse ve bu işareti yapsa ne olacak? Yasaklamaktan çok ‘insanlar niçin bu işaretlere rağbet ediyorlar’ bunu araştırmak, ortaya çıkarmak gerekiyor. Cami dernekleri le diyaloğa girseler daha somut ve kalıcı çözümler çıkarabilirler. Diğer türlüsü insanları daha çok radikal İslam’ın kucağına itebilir. Abartılı eleştiriler, yasaklar ters teper. Avusturya’daki bu adımı ‘İşgüzarlık’ olarak görüyorum.

'SOSYAL DEMOKRATLAR DİKKATLİ OLMALI'

Diğer taraftan Avusturya koalisyon hükümetinin bu yasak girişimini Avrupa’da yükselen sağ popülist hareketin yansıması olarak görmek lazım. Bu nedenle Avrupa’daki sol kesim, sosyal demokrat kesim de yasağa destek verip vermeyeceğini iyi tartmalı. Nihayetinde ırkçılığı besleyebilir. Irkçılar ‘sağcı mısın, solcu musun, dindar mısın ateist misin’ diye sormuyor. Çok dikkatli olmak gerekiyor.

AFD, DEMOKRATİK KONSENSÜSÜ YERLE BİR ETTİ

Avrupa’da ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ilişkin genel bir eğilim var. Almanya da gerçekten ciddi bir sorunla karşı karşıya. Ülkede eskiden demokratik bir konsensüs vardı. Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) bunu yerle bir etti. Almanya’da AfD çok güçlendi ve ikinci büyük parti konumuna geldi. Bunun bir nedeni de küreselleşme. Küreselliğin olumsuz taraflarını görmeye başladı Almanya. Küreselleşme ile birlikte gelen dezavantajlara, olumsuzluklara karşı tepki de var.

'ALMANLARIN ULUSAL KİMLİĞİNİN HAFİFE ALINMASI IRKÇILARI GÜÇLENDİRDİ'

Ayrıca Almanya’da kimlik konusu var. Almanya’da ulusal aidiyet zaman zaman ihmal edildi. Almanya ulusal kimliği, hafifsendi, Almanlığa olumlu bir atıfta bulunmak ise çok eleştirilen bir şey haline geldi. Merkez partilerin de sağa kayması muhafazakar sağpopülizme meyilli seçmenin merkezde tutulması güçleşti. Mülteci sorununun da bu kaygıları kaşıması söz konusu tabii.

'OTORİTERLİK DEYİNCE İLK AKLA GELEN İSİM ERDOĞAN'

Cihatçılığın verdiği zarar var. İslam dünyasında IŞİD gibi faşizan yaklaşımlar mevcut. Kısaca uluslararası faktörler, Ortadoğu’da cihatçı akımların yükselişi, mülteci krizi, ulusal kimliği hafife alma ve “Erdoğan” faktörü diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da da aşırı sağa kaymada etkili oldu.  Erdoğan Almanya iç politikasında popüler bir aktör haline geldi. Belirli kesimlerce ‘Avrupa’nın karşısındaki adam’, bütün kötülüklerin kaynağı olarak gösteriliyor. Avrupa’da Putin, Trump unutuldu. Otoriterlik deyince ilk akla gelen en popüler isim Erdoğan oldu.

Buradaki Türkiye toplumu da çok parçalı. Diğer taraftan Almanya’daki bazı cami derneklerini biz de eleştiriyoruz. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor ki şu an İslam karşıtlığı prim yapıyor. Tehlikenin farkındayız. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya ziyaretinde kendisini karşılayanlara ‘Rabia’ işareti yaptı. Olaya diplomatik açıdan bakarsak yapmaması daha iyi olurdu. Eylemcilerin arasında da ‘Bozkurt’ işaretleri yapanlar oldu

Ancak çok da abartmanın da anlamı yok. Gerilim sarmalının hiç kimseye faydası yok.