Zorba dövmek istediğine önce omuz atarmış.
Amerikan derin devleti, yani askeri endüstriyel kompleks ile BigOil (Petrol Şirketleri) savaş peşinde.
Demokrasisi düşmüş vahşileşmiş Amerikan kapitalizmi, bir krizden daha insan kanı dökerek çıkmak niyetinde.
Son 2 gündeki gelişmeleri özetleyelim:
ABD, sözde olası bir İran saldırısına karşı CENTCOM sorumluluk bölgesindeki Katar'a 4 adet B52 stratejik bombardıman uçağı sevk etti.
Akdeniz'de ilerleyen USS Lincoln uçak gemisi ve muharebe grubu ise Basra Körfezi’ne gidiyor.
USS Abraham Lincoln Uçak Gemisi Taarruz grubunda, 7. Uçak Gemisi Hava Filosu, güdümlü füze kruvazörü ve 4 muhrip gemisi de var. (ABD’de Dr. Paul Craig Roberts gibi bazı araştırmacı yazarlar, John Bolton ve Savunma Bakan vekili Shanahan ile Neocon savaş lobisinin Trump’ı dışlayarak, Netanyahu, Selman ve Zayed ile İran’a saldırı kumpası kurduğunu ileri sürüyor. Venezuela’da Kukla Guaido’nun son seçimde aday olduğunu oysa aday değildi bile iddia edecek yalancılık düzeyindeki CNN, İran’ın Amerikan güçlerine saldıracağı yönünde kuvvetli istihbarat olduğu yalanını yayıyor.)
Trump da boş durmuyor, donanma yoldayken İran’a ek yaptırımlar ilan etti.
İran, buna karşılık 6+1 nükleer anlaşmasını askıya aldığını ve uranyum zenginleştirmeye başlayacağını açıkladı.
Bu esnada, Doğu Akdeniz’de Rumlar, bölgede donanmamız korumasında faaliyet gösteren Fatih sondaj gemimizin personeline uluslararası tutuklama emri çıkartmak için harekete geçti.
Türkiye’nin Mavi Vatan’daki egemenlik hakları doğrudan tehdit altında.
ABD ve AB de Rumlara destek verdi.
Hatta İdlib’de karşı cephelere düştüğümüz Rusya’nın Atina Büyükelçisi Andrey Maslov, isim vermeden Türkiye’yi eleştirdi ve “Doğu Akdeniz’de yükselen tansiyondan endişeliyiz. Her türlü ekonomik aktivite uluslararası hukuka uygun olmalı” dedi.
Bu arada Rum muhibbi KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı suspus, bu da yetmiyormuş gibi KKTC’de koalisyon hükümeti dağıldı.
Rusya’nın Suriye’deki Hmeyhim Üssü'ne yine saldırı düzenlendi.
Pompeo’nun El Kaide militanlarını korumak için Lavrov ile yaptığı 2 görüşmeye rağmen, Suriye ordusunun İdlib'e yönelik yoğun operasyonu başladı.
İddialara göre, TSK konvoyuna üçüncü defa taciz atışı yapıldı.
Tüm bunlar yaşanırken, Rusya Federasyonu, Rus ve Çin Dışişleri Bakanları’nın 13 Mayıs’ta Soçi’de bir araya gelerek, İranABD krizini masaya yatıracaklarını bildirdi. Wang Yi ile Sergey Lavrov’un, ayrıca Venezuela, Suriye, Afganistan ve Kuzey Kore konularını da ele alacakları belirtildi.
Yine devamındaki açıklamada 14 Mayıs’ta ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Soçi’de görüşecekleri açıklandı.
Ortam bir hayli gergin ve hareketli anlayacağınız.
DOĞU AKDENİZ VE İRAN BAĞLANTISI
ABD’nin hareket noktası elbette ki, İran’ın nükleer programıyla alakalı değil.
İran bölümü, Çin’i ve onun Kuşak ve Yol girişimini ilgilendiriyor.
Ancak Doğu Akdeniz denklemi biraz daha karmaşık.
İsterseniz enerji analisti ve jeopolitik uzmanı William Engdahl’a başvuralım bu konuda.
4 Mayıs tarihli “Ever More Complex EU Gas Pipeline Geopolitics” (Her Zamankinden Daha Karmaşık AB doğalgaz boru hattı jeopolitiği) başlıklı yazısı oldukça açıklayıcı:
“İsrail, Doğu Akdeniz gazını İtalya'ya ve AB'nin güney eyaletlerine taşımak için Kıbrıs ve Yunanistan ile birlikte dünyanın en uzun sualtı gaz boru hattını inşa etmeyi planlıyor. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo projeyi henüz onayladı. İsrail’in “East Med” (Doğu Akdeniz’in kısaltması) projesi, TürkRus doğal gaz boru hattı olan Türk Akımı ve muhtemel bir KatarİranSuriye boru hattına karşı mücadele edecek. Aynı zamanda Washington’un AB’ye bağımlılığını azaltmak için ABD’ye daha fazla ABD LNG gazı elde etme girişimi de İsrail’in East Med’iyle paralel.
İsrail'in Akdeniz’deki Leviathan Sahasındaki büyük gaz rezervlerini keşfetmesinden bu yana birkaç yıldan beri tartışılan proje, East Med Boru Hattı Projesi olarak biliniyor. Doğalgaz, İtalya'nın güneydoğu topuğundaki Otranto'daki terminaline ulaşmak için Kıbrıs, Girit ve Yunanistan üzerinden Leviathan'dan akacak. Planlar, Akdeniz'in üç kilometre derinliğinde 2 bin 100 kilometrelik bir boru hattını içeriyor. Beş yıllık inşaat süresiyle maliyet 7 milyar dolar olarak tahmin ediliyor.
YENİ KRİZ HATLARI
East Med, tüm Orta Doğu’daki yeni jeopolitik fay hatları kompleksinin bir parçasıdır. Jerusalem Post'un tabiriyle “Arap dünyası ile Yahudi Devleti arasındaki ilişkideki değişimin temelini oluşturan gizli bir köşe taşı” olarak adlandırdığı projeye BAE’nin hali hazırda 100 milyon dolar yatırım yapmış olması dikkat çekiyor. ABD’nin 2017’de İran’ın bölgedeki etkisine karşı, İsrail istihbaratı ile desteklenen Suudi Arabistan ve diğer Körfez Arap ülkeleriyle “Arap NATO” oluşturma önerisinin de bununla ilgisi var. Bugün bir Arap NATO'su hakkında çok az şey söyleniyor, ancak Netanyahu’nun İsrail’iyle Sünni Müslüman Arap ülkeleri arasındaki bağlar güçlü.
Erdoğan’ın Türkiyesi bölgesel bir oyuncu olarak, önerilen İsrail hattından kesinlikle memnun değil. İsrail 2 yıl önce East Med'i önerdiğinde, Erdoğan hızla Gazprom’un Türk Akımı ile İsrail’le rekabet edecek bir anlaşma imzalamak için Rusya’ya yöneldi. Son aylarda Erdoğan, Suudi Arabistan ve İsrail ile gerginlikler arttıkça, Müslüman Kardeşler’e ev sahipliği yapan İran ve özellikle Katar’a yaklaştı. Sünni ve Şii çatışması jeopolitik güce ve boru hatlarının kontrol savaşına yenik düştü.
2017 yazında, Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez Arapları, Katar aleyhinde “teröre destek” bahanesiyle ambargo ilan etti. Aslında gerçekte bu hamle, Katar ile İran arasında Basra Körfezi'ndeki dünyanın en büyük doğal gaz alanını paylaşan boru hattı müzakerelerini kesmeyi amaçlıyordu. Bölgenin kuzeyi Katar’da “Kuzey Alan” olarak adlandırılır ve dünyada çıkarılması en ucuz doğalgaza sahip. Buna bitişik bölüm ise İran’a ait Güney Pars sahası ve o da büyük rezervlere sahip.
Suriye'deki Esad ve İran karşıtı terörist grupları finanse eden Katar, bu dönemde Suriye’den Türkiye’ye devasa AB gaz pazarına boru hattı açmaya çalışırken, Rusya’nın 2015 sonlarında Suriye savaşına kararlı bir şekilde girmesinin ardından, tarafları değiştirdi. Katar, kendi ve İran gazını pazara sokmak için, İran ve Esad ve Erdoğan ile birlikte çalışarak daha fazla kazanabileceğini fark etti. Katar ve Suudiler arasındaki keskin dönüşün asıl nedeni buydu. Suudilerin ambargaso esnasında hem İran'ın hem de Türkiye'nin Katar'ın yardımına gelmesi bunun kanıtıdır.
RUSYA’NIN TÜRK AKIMI
Rekabetçi çıkarların jeopolitik kokteyline ek olarak, RusyaTürkiye doğal gaz boru hattının Karadeniz kesimleri 2018'in sonunda tamamlandı ve 2019'da başlayacak yıllık 31.5 milyar metreküp doğal gaz AB pazarları için uygun. Türk Akımı, Kuzey Akımı gibi, Rus gazının düşman Ukrayna boru hattı güzergahlarından bağımsız olarak AB'ye girmesine izin veriyor. Rus gazı Türkiye'deki Kıyıköy terminalinden, AB üyesi Bulgaristan veya Yunanistan'a, ya da her ikisine de gidebilir.
AB üyesi olmayan Sırbistan, Rus doğal gazını Avrupa'ya taşımak için Türk Akımı boru hattı bölümünün inşaatına yeni başladı. Sırp Dışişleri Bakanı İvica Daciç geçtiğimiz günlerde Moskova’da, Sırbistan’ın doğalgaz boru hattı inşa etme planlarının Bulgaristan’a bağlı olmadığını söyledi. Türk Akımı, Rus gazını Bulgaristan, Sırbistan ve Macaristan üzerinden taşıyacak. Brüksel çok memnun görünmüyor.
Suudi Arabistan ve BAE ile daha yakın bir dostluk içinde olan ve Washington’un desteğini alarak, bir Fransız şirketi olan Edison’un bir iştiraki olan IGI Poseidon’la çalışan İsrail; Katar, İran ve Türkiye’nin yanı sıra, bir başka rakip seçenek sunmasıyla birlikte Rusya'ya da karşı. Türkiye, kendi ve KKTC sahalarında petrol ve doğal gaz için sondaj tehdidinde bulunurken, Lübnan’ın da İsrail boru hattının Kıbrıs’a yönelik denizaşırı sahiplik iddialarına itiraz ettiği belirtiliyor. Ve ExxonMobil kısa süre önce Türkiye ile Yunanistan, Rum Kesimi ve AB arasındaki tartışmalı denizaşırı Kıbrıs sularında büyük bir gaz keşfi yaptığını açıkladı.
Doğu Akdeniz'deki gelecekteki jeopolitik enerji çatışmalarının önceden programlandığını görmek için bir kristal topa gerek yok. Bu bölgeyi izlemek yeterli…”
Aydınlık