Türkiye Diyarbakır’daki annelerin nöbetine kilitlendi. Çocuğunu PKK’nın elinden kurtarmak ve onları dağa kaçıran HDP’den hesap sormak için tek bir annenin başlattığı eylemde aile sayısı bugün 20’yi aştı. Annelerin eylemi yurt çapında da büyük destek görürken, eylemin HDP önünde yapılmasından rahatsızlık duyanlar da var. CHP’nin ittifak ortağı HDP’ye toz konmasın isteyen yazarlar, annelerin eylemini bir hükümet operasyonu gibi sunarak, eyleme itibar kaybettirmeye çalışıyor.
Bunlardan biri de Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay. “Anneleri çok seviyoruz” diye başlayıp “ama” ile devam eden cümleler, Balbay’ın olaya bakışındaki niyeti gösteriyor.
İşte Balbay’ın “Anaları bölmeyin” başlıklı yazısının satırbaşları şöyle:
“(…) Bir kez daha altını çizelim; evladını arayan annelerin acısını kimse tarif edemez.
Diyarbakır’da Hacire Ananın feryadıyla başlayan bu eylemin terörle mücadelede, terör örgütünü geriletmede önemli bir ivme olarak görüldüğü anlaşılıyor. Dün bakanın ziyareti, Erdoğan’ın onların destan yazdığını vurgulayıp sanatçıları bu konuda da klip yapmaya çağırması, bunu yapmadıkları için onları ikiyüzlü ilan etmesi, işin şeklini değiştiriyor. Diyarbakır annelerinin karşısına Cumartesi Anneleri’nin konması, “Anaları da mı bölüyorsunuz” sorusunu sorduruyor.
O annelerin acısı üzerinden bir siyaset üretme havası esiyor. İktidarın genel uygulamalarını eleştiren herkese, “Önce anneleri destekle, desteklemezsen sen de terör örgütünden yanasın” mesajı veriliyor.
İktidarın kendinden olmayan herkesi terör örgütü yanlısı ilan etmesi olağanlaştı, ama ne olur bunu anaların acısı üzerinden yapmayın.
Soğukkanlılıkla baktığımızda tablo şu:
Evlatları dağa kaçırılan anneler, bunun sorumlusu olarak gördükleri partinin il başkanlığı önünde eylem yapıyor. Çocuklarının bir an önce kendilerine teslim edilmesini istiyor.
Burada devlet nerede?
Diyarbakır Valisi ve kayyım Belediye Başkanı Hasan Basri Güzeloğlu, ailelerin gereksinimlerini karşılıyor, kumanya dağıtıyor.
Bu tabloda devletin görevi bu mu?
Ola ki şöyle bir gelişme olsa; “Çocuklarınızı size teslim ediyoruz, şu gün şurada törenle verelim” deseler?
Devlet tören düzenlemekten sorumlu mu olacak?
Bu gelişmeleri dışarıdan izleyen biri, “Anlaşılan burada iki otorite var, biri ötekinden isteklerde bulunuyor” demez mi?
Bu soruları, Türkiye haritasına eşsiz bir tablo gibi bakarken, temel sorunlarını barış içinde çözmüş bir ülke özlemiyle sorduğumuzu vurgulamak isterim…”
veryansintv