DEVA Partisi lideri Ali Babacan, S400 ler ile ilgili olarak, ‘’Caydırıcılığı kime? S400 leri satanlara karşı herhalde kullanmayacaksınız. NATO’ya karşı mı? Stratejik açıdan anlamı yok’’ demiş.

Bence Babacan’ın bu sözlerinin anlamı yok.

Neden mi?

Anlatayım.

Bu yazıyı yazmadan önce DEVA Partisi’nin programını açıp okudum. Baktım ki Türkiye’nin en az önemli konuları imiş gibi Güvenlik ve Savunma ile Dış Politika bölümlerine programın en sonunda yer verilmiş.

Güvenlik bölümünde sadece terör örgütlerinden, önleyici ve caydırıcı kolluk gücünden, çete, mafya gibi suç örgütlerinden, uyuşturucu ile mücadeleden, göçmen sorunundan, trafik kazalarından söz edilmiş.

Bir başka ifade ile Babacan ve partisi güvenlik kavramını, çoğu asayiş sorunlarından oluşan dar bir olgu olarak kabul etmiş.

Programın güvenlik bölümünü okuduğunuzda, Babacan’ın çağdaş güvenlik anlayışına uzak olduğunu; ayrıca, partide çağdaş güvenlik anlayışını kavrayan, partinin görüşlerine yansıtan uzmanlar olmadığını da kolayca görebilirsiniz.

Oysa, günümüzde güvenlik kavramı çok boyutludur ve ülkenin karadan, denizden, havadan, uzaydan ve siber ortamdan gelebilecek saldırılara hazırlıklı olmasını gerektirir.

Bu amaçla da öncelikle bu boyutlardan gelebilecek tehditlerin  karakterlerinin ve kaynaklarının tespiti; parti programında bunun mutlaka yerine getirilmesi gerekir.

Ayrıca, ilkim değişikliği, salgın hastalıklar, doğal afetler, ekonomik ve finansal saldırılar gibi klasik olmayan tehditler de bu kapsam içinde değerlendirilmelidir.

Önümüzdeki süreçte, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu uluslararası düzenin değişeceği, salgının bu değişimi hızlandıracağı, bu düzene uygun olarak kurulan ittifakların eskiyeceği, küresel güç mücadelesinin yeni tehditler ve fırsatlar ortaya çıkaracağı da çağdaş güvenlik anlayışı içinde dikkate alınmalıdır.

Özetle, Babacan’ın partisinin programının güvenlik bölümü, çağdaş güvenlik anlayışına göre alınacak tedbirleri açıklamaktan uzaktır ve sınıfta kalmıştır.

Çağdaş güvenlik anlayışından yoksun partinin liderliğini yapan Babacan’ın, güvenlik konusu olan S400 ler hakkında konuşması ise anlamsızdır.

Bu konuda fikir mütalaa edebilmesi için Babacan’ın öncelikle, içinde bulunduğumuz yeni jeopolitik süreçte, Türkiye’ye yönelik havadan gelebilecek potansiyel tehdit kaynaklarının hangi ülkeler olabileceğini çalışması gerekir.

Bir örnekle Doğu Akdeniz senaryosu üzerinde çalışalım:

Fransa’nın Yunanistan’ı desteklemek ve Türkiye’nin bu bölgede sismik araştırma yapmasını önlemek amacı ile konuşlandırdığı uçak gemisinden kaldırdığı savaş uçakları ile Oruç Reis gemisini taciz ettiğini düşünelim.

Aslında bu az, çok yaşanmış bir senaryodur. NATO üyesi Fransa ve Yunanistan bu senaryoda, Türkiye’ye karşı tehdit oluşturmuştur.

Bu tacizi caydırabilecek en güçlü silah sistemi ise S400 lerdir.

Senaryoyu derinleştirelim. Doğu Akdeniz’de ortam gerginleşmiştir. Türkiye ile Fransa’nın desteklediği Yunanistan arasında savaş ihtimali belirmiştir.

Bu savaşta, kullanabileceğimiz en etkili silah sistemi de yine S400 lerdir.

O  halde, bu tehditlerin devam ettiği süreçte, eğer siyasi irade oluşturulmuşsa, S400 lerin, tehdit oluşturan NATO üyesi ülkelere karşı caydırıcı amaçla veya doğrudan kullanılması potansiyeli vardır.

Nokta.

SON SÖZ:

Ali Babacan’ın öncelikle, parti programını, çağdaş güvenlik anlayışına göre yenilemesi, gerçekçi güvenlik vizyonu geliştirmesi gerekmektedir.

Nejat Eslen/veryansıntv