ABD'nin sözde Rus hava savunma sistemlerini gerekçe göstererek Türkiye'yi 'düşman ülke' ilan etmesine karşı Ankara'nın verebileceği yanıtlar, CAATSA yaptırımlarından çok daha etkili olabilir.
TEVFİK KADAN

ABD Hazine Bakanlığı, Türkiye’ye Rus yapımı S400 hava savunma sistemleri aldığı gerekçesiyle uygulanacak CAATSA yaptırımlarını önceki gün duyurdu. CAATSA; "ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası" olarak biliniyor. Türkiye'nin de hasım, yani düşman ülke kategorisine sokulduğu bu yaptırımlar ilk kez bir NATO üyesine uygulanıyor. Türkiye dışında Rusya, İran ve Kore Demokratik Cumhuriyeti'nin de daha önce hedef alındığı CAATSA yaptırımları ile ülkelerin savunma sanayilerine darbe vurulmak isteniyor.

S400 ALAN TEK ÜLKE TÜRKİYE Mİ?

Türkiye dışında Rus hava savunma sistemleri alan ülkelere ise herhangi bir yaptırım şimdiye kadar uygulanmadı. Bugün dünyada 16 ülke S300'ü, 4 ülke ise S400'ü kullanıyor. S300 kullanan ülkelerden Yunanistan, Bulgaristan ve Slovakya NATO üyesi. Hatta Yunanistan, 28 Kasım'da sistemleri hangardan çıkararak Girit Adası'nda test etti. Üstelik tatbikata Almanya, Hollanda ve ABD'den de askeri personel katıldı.

S400 alan ülkeler ise Çin, Hindistan, Belarus ve Türkiye. Suudi Arabistan da 2017'de bu sistemleri almak üzere Moskova ile ön anlaşma imzaladı. Bu ülkeler dışında Katar, Cezayir, Fas, Mısır, Vietnam ve Irak'ın da sistemle ilgili görüşmeler yaptığı biliniyor.

HARAÇ VEREN YAPTIRIMDAN KURTULUYOR

Türkiye'ye yönelik yaptırımların ardından Hindistan medyasında çıkan haberlerde ise herhangi bir yaptırım beklenmediği değerlendiriliyor. Her ne kadar Hindistan'ın savunma sanayiindeki birinci ortağı Rusya olsa da, son yıllarda ABD'nin HintPasifik stratejisindeki en önemli partneri olan Hindistan için bir feragatname (Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası) hazırlığı yapılıyor. Yaptırımlardan muafiyet sağlayacak bu belgeden Hindistan'ın yanında Endonezya ve Vietnam'ın yararlanması bekleniyor. Hindistan'ı yaptırımlardan kurtaran ana etken ise Çin'e karşı aldığı pozisyon. Şu veriler bile Hindistan'ın ABD'ye ödediği haracı net şekilde gösteriyor:

  • 20102013 arasında Hindistan'ın silah ithalatındaki Rusya payı yüzde 74'ten yüzde 68'e düştü. ABD ve İsrail'in toplam payı ise yüzde 9'dan yüzde 19'a çıktı.
  • 2013 ve 2017 yılları arasında Rusya'nın payı yüzde 62'ye düşerken, ABD ve İsrail'in toplam payı yüzde 26'ya yükseldi.
  • Son 5 yılda ise ABD'nin Hindistan'a silah sevkıyatları yüzde 1470 oranında arttı. C17 Globemaster ve C130J nakliye uçakları, P8 (I) deniz keşif uçağı, M777 hafif obüs, seyir füzeleri ve Apache ve Chinook helikopteri dahil olmak üzere 15 milyar dolardan fazla silah anlaşması yapıldı. Böylece ABD'nin silah ithalatındaki payı sözleşme olarak yüzde 23, değer olarak yüzde 54'e yükseldi.
  • Son olarak Hindistan, ABD'li Lockheed Martin ile 126 adet F35A uçağı almak için görüşmelere başladı.

TÜRKİYE NASIL YANIT VEREBİLİR?

Önceki gün toplanan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu, ABD yaptırımlarına verilebilecek yanıtlar üzerinde değerlendirme yaptı. Toplantı sonrası bu yanıtın nasıl olabileceğine ilişkin ayrıntı verilmezken, Aydınlık, CAATSA sonrası Türkiye'nin atabileceği adımları çıkardı:

1) Kürecik radarı sökülmeli: 2012’de Malatya’nın Kürecik ilçesine kurulan ABD yapımı ANTPY2 radarı, İsrail’in balistik füze savunması için önem arz ediyor. 2 bin kilometrelik alanda her türlü hava aracını belli bir yüksekliğe ulaştığı anda tespit edebilen radar, bölgede İsrail’e fırlatılabilecek balistik füzeleri önleme amacıyla kurulmuştu. Radar nedeniyle, İran topraklarının batı sınırının Tahran’a kadar olan bölümü NATO’nun denetimine açılmıştı.

2) İncirlik ABD kullanımına kapatılmalı: İncirlik'teki ABD Hava Kuvvetleri 39. Kanat Üssü, ABD'nin Batı Asya'daki işgallerinin komutakontrol merkezi durumda. Üste çok sayıda hava aracı ile 60 adet nükleer füze başlığı bulunuyor. Üssün 15 Temmuz darbe girişiminde de aktif olarak kullanıldığı değerlendiriliyor.

3) Diyarbakır'daki kaçak ABD üssü kapatılmalı: Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü içinde bulunan ABD üssü, gizli anlaşmalarla kuruldu. İçinde 300 adet ABD komandosu ile 3 adet Skorsky helikopter ve 30 milimetrelik toplarla donatılmış iki adet HC130 kargo uçağı bulunuyor. Sözde aramakurtarma faaliyetleri için kullanılan bu araçlar ile Suriye'de PKK/PYD'ye yönelik yardımların yapıldığı değerlendiriliyor.

4) PYD'nin sözde başkenti dağıtılmalı: ABD'nin kara gücüm dediği PKK/PYD, Türkiye'nin operasyonlarının ardından ana karargah olarak Ayn İsa'yı kullanmaya başlamıştı. Türkiye sınırından 37 kilometre güneyde bulunan kasaba; güneyde Rakka, doğuda Kamışlı, kuzeyde Ayn el Arap ve batıda Münbiç'i birbirine bağlayan yolların kesişme noktasında yer alıyor.

5) Rusya, Çin ve İran'la denizhava tatbikatı yapılmalı: CAATSA yaptırımlarına maruz kalan Türkiye, Rusya, Çin ve İran'ın katılacağı Doğu Akdeniz'de müşterek bir denizhava tatbikatı planlanmalı. Bu tatbikatta S400 aktif hale getirilerek F4 ve F16 gibi ABD menşeli uçaklarla test edilmeli.

6) F35'e alternatif konsorsiyum kurulmalı: Türkiye'nin F35 tecrübesi iyi değerlendirilerek Rusya ve Çin gibi müttefik ülkelerle müşterek beşinci nesil taarruz uçağı üretimi için konsorsiyum kurulmalı. Ortak üretim anlaşmaları imzalanmalı.

TÜRKİYE KENAR KUŞAK'TAN KALPGAH'A İTİLİYOR

Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, Aydınlık'a yaptığı değerlendirmede; “Türkiye Kenar Kuşak'taki görevini tamamlamıştır. Bu kararla Kenar Kuşak'tan Kalpgah'a itilmiştir. Bu Türkiye'nin geleceği açısından 21. yüzyılda jeopolitik olarak çok lehine bir gelişmedir” ifadelerini kullandı.

ABD yaptırımlarına karşı mevcut hükümetin 1975'teki hükümet kadar cesaretli davranması gerektiğini belirten Gürdeniz, “Yaptırımlara karşı mütekabiliyet esasıyla yanıt verilmesi gerekir. Türkiye İncirlik'teki nükleer silahların çekilmesini talep etmeli ve üssü ABD kullanımına geçici olarak kapatmalıdır” dedi.

1975'TE DİK DURDUK, GERİ ADIM ATTILAR!

Prof. Dr. Sencer İmer ise 1975'teki yaptırımları hatırlattı ve “Bugün de yaptırımlara karşı dik durmalıyız, üretimde yeni faaliyetlere girmeliyiz” dedi. İmer'in değerlendirmeleri şöyle:

"ABD'nin Türkiye'ye şu anki yaptırımı kısmen düşük seviyeli. Bunun bir ileri seviyesi ne olur? Mesela Türkiye Amerikan yapımı F16'ları kullandığı için bunun yedek parçalarının verilmemesi, bazı mühimmatların, bazı silahların verilmemesi olabilir. Buna karşı bizim de elimizde bazı kozlar olması lazım. Bizim uçaklarımızı uçuramayacak hale getirip Hava Kuvvetlerimizi zayıf duruma düşürecek halimiz yok. O yüzden bu parçaları bir yerden tedarik etmek zorundayız. 1975'te de olmuştu benzer bir ambargo, o zaman Kaddafi Türkiye'ye çok büyük destek vermişti. Hem uçaklar hem yedek parça konusunda… Uçak lastiği bile yapamıyorduk o dönem. Fakat Türkiye kararlılık gösterdiği için ABD 1979 senesinde bu ambargoyu kaldırmak zorunda kaldı. Bugün de yaptırımlara karşı dik durmalıyız, üretimde yeni faaliyetlere girmeliyiz. Yerli üretime öncelik vermeli ve alternatif ülkeler bulmalıyız."

'İÇ CEPHEYİ SAĞLAM TUTALIM'

"Yaptırımlara karşı elimizdeki en büyük kozumuz ABD'nin Türkiye'deki üsleri. Bunu masaya yatırabiliriz. 1975 senesinde o zamanki hükümet üsleri kapatmıştı. Dolayısıyla ABD ile masaya oturup bu yaptırımları kaldır ya da daha ileri götürme, yoksa üsleri kapatırız dememiz lazım. Bunu diyebilmemiz için de Türkiye'nin iç cephesini kuvvetli tutması lazım. İç cephede muhalefet ve iktidar farkı olmaksızın tek vücut hareket etmek lazım. Bu Atatürk'ün koyduğu en önemli prensiptir. Dün parlamentoda olan partilerin birlikte karar almış olmaları sevindiricidir. HDP'yi buna katmıyorum çünkü HDP'yi Türkiye'nin partisi olarak görmüyorum. Çünkü PKK ile beraber hareket eden, dış güçlerle işbirliği yapan ve toprak bütünlüğümüze, egemenliğimize karşı koyan bir parti olarak görüyorum. Parlamentoda olmalarını da anlayamıyorum. Bunun yanında parlamentoda temsil edilmeyen partilerin de birlikte hareket etmelerini, ortak bir deklarasyon yayınlamalarını beklerim. Çünkü bunu yapmadıkları takdirde Biden'a ümit verebilirler."

'DİPLOMATİK ATAK YAPALIM'

"Tek yapmak istedikleri Türkiye'yi diz çökerterek Rusya'yı kuşatmak. Yunanistan'ı da bu işe katmaya çalışıyorlar. AB'yi de bize karşı kışkırtıyorlar. AB Zirvesi'nden istedikleri karar çıkmadı ama mart ayında bunun peşini bırakmayacaklar. Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın sözleri dikkat çekiciydi. Dedi ki; "Türkiye'yi AB ve NATO'da çok fazla sıkıştırmayın. Aksi takdirde Türkiye'nin Rusya ve Çin'e yaklaşmasını hızlandırırsınız, bu da çıkarımıza olmaz" Amerika bunu ne kadar dinleyecek göreceğiz.

Amerika şu anda Türkiye'yi sınıyor. Türkiye'nin dik durması lazım. Çatlak ses Türkiye'den çıkmaması lazım. Rusya ve Çin'le işbirliklerini daha fazla artırmak lazım. Bölge ülkeleriyle daha yakın işbirliğine girmek lazım. Ayrıca Amerikan iç kamuoyunu da aydınlatmamız lazım. Türkiye güvenlik açısından Amerika ve NATO'ya güvenmemektedir. Her türlü tehditle karşı karşıya olduğunu düşünmektedir. Buna karşı tedbirler almak zorundadır. Amerikan halkının bunu bilmesi gerekir. Bu şahin kanat dediğimiz kanadı etkisiz kılmaya çalışmamız lazım. Bu da önemli bir diplomatik ataktır."

SSB İŞTİRAKİ STM'DEN KARARLILIK SESİ YÜKSELDİ

Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ (STM) Genel Müdürü Özgür Güleryüz, ABD yönetiminin, S400 hava savunma sistemi almasından dolayı Türkiye'ye uygulamayı kararlaştırdığı CAATSA (ABD'nin Düşmanlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası) yaptırımlara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Kararın bir süredir beklendiğini belirten Güleryüz, Türkiye'nin ulusal güvenlik konusunda dışa bağımlı olduğu noktalarda karşılaşabileceği zorlukları ortaya koyması bakımından bunun önem taşıdığını söyledi. Güleryüz, alınan kararın, benzer zorlukları yaşamamak adına “savunma sanayisinde tam bağımsızlık” hedefiyle ilerleyen Türkiye'nin, söz konusu niyet ve kararlılığıyla çok doğru yolda olduğunu gösterdiğini dile getirdi.

'ÇABALARIMIZI PERÇİNLEYECEK'

Özgür Güleryüz, şunları kaydetti:

“Söz konusu kararın, karada, denizde ve havada gücü ve caydırıcılığı giderek artan ülkemizde, savunma kabiliyetlerini güçlendirmek gayesiyle kenetlenmiş sektörümüzün, bu yöndeki çabasını daha da perçinleyeceğine inancım tam. Güçlenerek çıkacağımız bu süreçte STM olarak, ekosistemimizle ve artan iş birliklerimizle, faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda ülkemizin tam bağımsızlığı için yol almayı, ulusal güvenliğimizin sağlanması noktasında atılacak adımlara tümüyle destek vermeyi, üstlendiğimiz görev ve sorumluluklarımızla Türkiye'nin global güç dengelerinde elini daha da güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Savunma Sanayii Başkanlığımız (SSB) öncülüğünde, Cumhurbaşkanlığımızın savunma sanayimiz için çizdiği 2023 vizyonuna, üstlendiğimiz kritik rollerle katkı sunmaya devam edeceğiz.”

Aydınlık