Malazgirt Zaferi'nin 949. yıl dönümü Malazgirt Milli Park Alanı'nda düzenlenen törenlerle kutlanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kutlama Programı'nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satırbaşları:

"Dün Ahlat'ta ecdadın mezarlarını ziyaretle başlayan ve gece geç saatlere kadar yoğun bir program icra ettik. Gençlik Kampımızın açılışını gerçekleştirdik. Ahlat'ta inşa ettiğimiz Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde bölge valilerimizle bir araya geldik. Akşam yemeğinde de misafirlerimizle, sanatçılarımız, öğrencilerimizle bir araya geldik ve hasbihal gerçekleştirdik. Fethin 949'uncu yıl kutlamaları kapsamında Van Gölü üzerinde yapılan ses ve ışık gösterilerini de takip ettik. Böylece dün geceyi tamamladık. Ahlat Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hem Malazgirt Zaferi'ne, hem Türkiye Cumhuriyetine emanet edeceğimiz bir eser olarak ortaya çıktı. Bugün de sizlerle birlikteyiz.

ALPARSLAN SİLUETİ

Tarım ve Orman Bakanlığı milli parkımızın bitişiğindeki alana traktörle Sultan Alparslan'ın büyük bir siluetini kazıdı. Geleceğe bıraktığımız her eseri, bıraktığımız kutlu bir mühür olarak görüyoruz. Tüm hayatlarını istismarla, yalanla geçirmiş olanlar eser ve hizmet siyasetinin manasını bilemez. Ecdadımız gece gündüz mücadele ederek, kanını ve canını feda ederek bu toprakları bize vatan olarak bırakmıştır. Biz de izlerinden gidiyoruz.

ANADOLU'NUN FETHİ

Malazgirt Zaferi de kendi kendine çıkmış değildir. Gerisinde azim, hazırlık ve kararlılık vardır. Anadolu akınları kısa sürede Sivas'a, Konya'ya, İzmir'e kadar ilerlemiştir. Çağrı Bey Türkistan'a dönüğünde Türkleri durdurabilecek bir güç olmadığını söylemiştir. Bizans İmparatoru büyük bir ordu hazırlayarak İstanbul'dan hareket etti. Malazgirt Kalesi'ni zapt ederek, halkı kılıçtan geçirdi. Sultan Alparslan bunun üzerine Ahlat'a geldi. Bizans İmparatoru'nun emrinde 200 bin kişilik ordu vardı, Alparslan'ın emrinde 4550 bin kişilik bir ordu bulunuyordu. İki ordu Malazgirt ovasında karşı karşıya geldi. Türklerin kadim ricattaarruz taktiğiyle kısa sürede Bizans ordusu bozguna uğratıldı. Türk ordusu büyük bir zafer kazanmıştı. Büyük zaferin ardından Anadolu'nun fethi gerçekleşti. Ege ve Marmara kıyılarına kadar ilerleyen ecdadımız bu toprakları vatan edindi. Bizim medeniyetimizde fethetmek yağmalamak, işgal etmek değildir. Ele geçirdiğiniz yerde zulme engel olamadıysanız, orayı fethettik diyemezsiniz.

Tarih fethettiğimiz bütün beldelerde güveni, hoşgörüyü, refahı hakim kılmak için verdiğimiz büyük mücadelelerin şahidir. Bugün de farklı medeniyet sembolleri bizim farklılarımızı zenginlik olarak gören, kadim anlayışımızın birer tezahürüdür. Biz de ecdadlarımızın izinden giderek, adaleti tesis ederek gelecek nesillere emanet etmenin gayreti içindeyiz.

Bizler milletçe kenetlendiğimiz dönemde büyük zaferler kazandık. 1071 yılında yaşananlara baktığımızda bu kaidenin bir tezahürünü görüyoruz. Boyların iskanını, arazinin intizamını sağlayan bu beylikler sosyal ve ekonomik hayatı kendi usullerince şekillendirdiler. Medreseler, köprüler, hanlar, camilerle Anadolu yepyeni bir çehreye büründü. Bizans ise Avrupa'ya çağrıda bulunarak yeni entrikalar peşine düştü. Avrupalıların dünyaya hükmetmek için Akdeniz'e hakim olmak, Akdeniz'e hakim olmak için de Anadolu'ya hakim olmak gibi bir düşünceleri vardı. Batılıları derinden sarsan bu hayal kırıklığı, Haçlı Seferleri'nin başlamasına sebep oldu. Şehirlerimiz, kasabalarımız harap oldu. Baskınlara, yağmalara, salgınlara direnmek zorunda kaldı. Hiçbir zaman zalime boyun eğmedik. Milletimize boyunduruk vuramadılar. Vatansız bırakmayı başaramadılar. Devletimizi yıkmaya muvaffak olamadılar.

YUNANİSTAN'A AKDENİZ TEPKİSİ

Bilindiği gibi Bizans'ın mirası Fatih Sultan Mehmed Han ile Osmanlı'ya geçmiştir. Bugün de buna layık olamayanların haksızlık, hukuksuzluk peşinde koşanların bunlardan ibret alamadıklarının resmidir. Şimdi Ege'de sahte kabadayılık peşinde koşması, mezarlıkta ıslık çalma psikolojisinin tezahüründen başka bir şey değildir. Korkunun ecele faydası yoktu. Türkiye Karadeniz'de, Ege'de ve Akdeniz'de hakkını alacaktır. Muhataplarını kendilerine çeki düzen vermeye davet ediyoruz. Türkiye'nin sabrı sınanacak bir ülke olmadığını herkesin görmesini istiyoruz. Yaparız diyorsak yaparız ve bedelini de öderiz. Bedel ödeme pahasına karşımıza çıkmak isteyen, buyursun gelsin. Yoksa çekilsinler önümüzden. Biz nasıl kimsenin toprağına, egemenliğine, çıkarına göz dikmiyorsak, kendimize ait olanlardan da asla taviz vermeyeceğiz. Türkiye'ye yönelik ameliyat yapma hevesleri kursaklarında kalanlar, aradıkları fırsatı bulamayacaklardır. Türkiye Akdeniz'de de Ege'de de Karadeniz'de de hakkı olanı alacaktır.  

KARADENİZ'DEKİ DOĞALGAZ KEŞFİ

Karadeniz'deki doğal kaynaktan elde edilecek her gelir, ülkemizin hedeflerine daha hızlı ulaşmasında kullanılacaktır. İnşallah yeni müjdelerle bu başarıyı çok daha ilerilere taşıyacağız