Latif Bolat, geçen hafta ABD Kongresi'nin basılmasıyla başlayan Washington ve diğer kentlerdeki olayları Aydınlık’a değerlendirdi. Aydınlık’ın eski ABD temsilcisi Bolat, aynı zamanda işi gereği 50 eyaleti, dere tepe en ücra kasabasından başkentlerine kadar birden fazla dolaşmış bir müzisyen. Bolat, ABD’deki üniversite ve aydın çevreleriyle yakın ilişkisinin yanısıra çeşitli festival ve etkinliklerde Amerikan halkının eğilimlerini de çok yakından gözlemleme imkânı buldu. Bolat, Trump’ın seçildiği 4 yıl önceki Başkanlık seçimleri sırasında da katıldığı bir turne dolayısıyla Amerikan halkının eğilimlerini ülkenin değişik yerlerinde görme imkânı yakaladı.
- ABD’de Kongre binasını basan topluluk, sınıfsal, etnik, kültürel açıdan ortak bir kesişime sahip mi? Yoksa birbirinden farklı kategorilerdeki grupların, birbirinden farklı motivasyonlarla harekete geçmesi mi söz konusu?
Son on senedir olan bitene dayanarak analiz etmek gerekirse, belirli ölçülerde farklı motivasyonu olan gruplar bile olsalar, ABD’nin içine düştüğü derin krizden etkilenen kesimlerin bir koalisyonu şeklinde olduğunu söyleyebiliriz. Aynen Türkiye’de olduğu gibi, bu tür eylem zamanlarında farklı kesimler bir araya gelip sorunların çözümünü isteyebiliyorlar. Gezi olaylarını hatırlayalım, farklı motivasyonla gelen o kadar çok grup vardı ki ortak amacın ne olduğunu dahi anlamamız seneler aldı.
ŞEHİRLİ REDNECKLER İLE KÖYLÜ REDNECKLER
- Eylemlere damga vurduğu söylenen Redneck adıyla anılan kesimin siyasi yönelimleri nedir?
Redneckler (ensesi kırmızı beyazlar olarak çeviri yapılabilir) için Amerika’nın Colomb tarafından keşfinden sonra Avrupa'dan giden beyazların devamı denilebilir. Bunlar ABD’nin ilk 200 senesinde oldukça önemli “önceliklere sahip olan”, “tercih edilen” nüfus kesimi sayılabilir. Bu döneme bakıldığında tüm Başkanların, hemen tüm siyasi karakterlerin, tüm bankacıların, finans kapital sahiplerinin veya yakın çalışma çevresinin hep bu kesimden geldiği görülür. Ama bu “önceliğe” sahip olamayan büyük bir beyaz kesim de mevcuttur. Tüm büyük şehirlerin varoşlarını dolduran, dağ başlarında veya Arizona çöllerinin ortasındaki köylerde yaşayan ve ABD’nin ekonomik gelişmesinin ortaya çıkardığı varlıktan payını alamamış “şanssız beyazlar” kesimi de denebilir bunlara. Görüldüğü gibi birbiri ile ilişkisi sanki hiç yokmuş gibi duran bu “şehirli redneck” ile “kırsaldaki redneck” kesiminin tarihi bir ilişkisi de bulunmaktadır. Çünkü bunlar ABD’nin kuruluşundan İç Savaşa, oradan emperyalizm dönemindeki dünya hegemonyasına kadar uzanan süreçte birbirinin parçasıydılar. Fakat kapitalist gelişme, merkezdeki Redneckleri en yükseklere çıkarırken, diğer Redneck kesim ise kitlesel olarak bu merkezden uzaklara itilerek yoksullaştılar. Çünkü Amerikan İç Savaşı dahil, Vietnam'da, Afganistan’da, Irak’ta ve hemen her yerde Amerikan askeri olarak militarizmin yükünü çeken, ölen, çıldıran ve savaştan döndüğünde işsizler ordusuna katılanlar da bu ikinci kategorideki Rednecklerdi. Bunu bir noktaya kadar hazmetti toplum, reklamlarla, arada bir verilen rüşvetlerle, göz boyayan kampanyalarla ve TVHollywood masalları ile.
Ama özellikle son 20 senedeki, ekonominin Çin ve Avrasya’ya kayması sonucu ortaya çıkan krizde, bu kesim iyice aşağıya itildi ve bıçak kemiğe dayanmış oldu. Trump’ı ve onun ideolojisini ortaya çıkaran da garip bir şekilde bu gerçek oldu bence. Garip bir şekilde dedik, çünkü Trump gibi bir milyarderin önderliğinde bunun ortaya çıkması mutlaka derin analize ihtiyaç duyan bir şeydir. Ama sonuçta, bu kesim Trump’ın şahsında ve onun elindeki imkanlar sayesinde seslerini yükseltmek şansına sahip oldular. Ne Demokrat Parti’nin ve ne de Cumhuriyetçilerin merkezinde olanların tercihi bu kesim için hiç olmamıştı yüzyıl boyunca. İlk defa bu kesim, partilerden bağımsız bir şekilde varlık gösterme imkânı buldu ve bu daha bir başlangıç demek de yanlış olmasa gerek bizce.
DARBE Mİ SEÇİM Mİ
Cumhuriyetçi Parti taraftarlığından ayrı olarak Trumpçılık diye bir siyasi yönelimden söz etmek mümkün mü?
Elbette, yukarda da söylediğim gibi, geleneksel Cumhuriyetçi Parti, Demokrat Parti’nin silik bir kopyasıydı başından beri. Amerikan sistemi bu iki parti varlığını sistematik hale getirmişti ve 200 senedir gayet etkili şekilde ise yaramıştı bu. Her 8 senede bir, bir partinin iktidarına fırsat verilip, kitlelerin gazı alınarak ama genel durumda çok bir değişikliğe gitmeden onlarca sene geçirilmişti. Belki de ilk defa Cumhuriyetçilerin içinden daha radikal bir kesim çıkıp Trump’ı iktidara taşımış oldu 4 sene önce. Buna karşı da hem Demokratlar, hem Cumhuriyetçilerin içindeki Neoconlar birleşip Trump’ı iktidardan düşürdüler sonuçta. Trump’ın aldığı oy miktarına bakarsak, sanki bir darbe yapıldı da Trump düşürüldü gibi bir izlenim bile edinilebilir. Çünkü Trump gitmeliydi, her nasıl olursa olsun!
SOSYAL PATLAMA
- Bu eylemlerin arka planında ABD ekonomisindeki durum nasıl bir rol oynuyor?
ABD ekonomisi 1990’lardan bu yana fiziki olarak bir şey üretmeyen, daha çok finans kapital ve yüksek teknolojinin yönetimine bağlı bir ekonomi. ABD’nin sembolü olan LEVI’S kot pantolonlarının üretimi bile ABD dışına taşınmıştı 1980 sonlarında ve ben bizzat en son LEVI’S fabrikası olan San Francisco’daki greve şahit olmuştum. O zamanda bu yana Amerikan işçi sınıfı her seviyedeki işini Çin, Hint, Endonezya, Tayland, Vietnam gibi teknolojinin yüksek, işgücünün ise çok daha ucuz olduğu yerlere kaybetmiş oldu. Dolayısı ile, hem işsizlik hem de hayat pahalılığının bir araya geldiği son 20 senede bu Redneck denilen varoş ve kırsal Amerika’nın insanları patlama noktasına geldi.
DERİNLEŞEREK SÜRECEK
- Eylemlerin arka planındaki zemin dikkate alınacak olursa, farklı dönemlerde yeniden ortaya çıkacak eylemler mi öngörülebilir? Ya da tam tersine Amerikan sisteminin, bir şekilde bu duruma neden olan zemini ortadan kaldırması ya da kaldırmış görünmesiyle eylemlerin sönümlenmesi söz konusu olabilir mi?
ABD’nin en güçlü tarafı ordusu değil ama düşünsel anlamda çözüm üreten “Think Tank”leri yani “düşünce kuruluşları”dır bence. Hemen her önemli üniversitede bir Think Tank sürekli olarak bu tür konularda çözüm üretir durur. Bunun içinde Facebook, Twitter gibi sosyal medya çözümleri, Hollywood ve TV gibi kültürel medya araçları da dahildir. Eminim ki şu anda bile onlarda Think Tank’ler harıl harıl bu işlerin altından nasıl kalkılacağını tartışmakta ve en azından bir süre daha barışçıl bir ortam sağlanabileceği üzerine çalışmaktadır. Ama uzun dönemli bir çözüm bu şartlar altında ve bu politikalar ile mümkün görünmemekte. Hatta daha da derinleşerek süreceğini öngörmekteyim. Belki de bir dış saldırı tarzında bir olay ile, ülke içinde birlik için bir atılım olabilir. Mesela İran’a saldırı vs… Bildiğimiz gibi, bu yaklaşık 5 bin senelik bir oyundur ve Sümerlerden bu yana her iktidar uygulamıştır bunu, kolaylıkla ve oldukça da etkili olarak.
YUKARIDA DEVAM EDEN SAVAŞ
- 2008 krizinin ardından işlerini kaybeden beyaz yakalılar şimdi nerdeler, işlerine döndüler mi? Dönemeyenler bugünkü eylemlerde hangi safta?
O krizden sonra Amerikan ekonomisinin bel kemiğini oluşturan birçok sanayi kuruluşu emeğin ucuz, verginin az, ve üretimin kolay olduğu Asya’ya kaymıştı. Dolayısı ile o krizden etkilenen herkes için iş alanları daraldı, ücretler azaldı ve geniş kitleler darboğaza girdiler ekonomik açıdan. Hele de 19506070’lerdeki Amerikan Rüyası günlerini yasayan veya hatırlayanlar için mevcut durum hiç de kabul edilebilecek bir durum değildi. Ondan dolayı da sınıfsal tahlil yapan ve ona göre ittifaklar öneren bir siyasi önderliğin olmadığı ABD’de bu gibi kitleler Trump gibi bir milyarderin arkasına takılabildiler. Çünkü onun gecen seçim öncesi söylemleri oldukça rahatlatmaktaydı bu kitleleri. ABD kendi evinde düzeni sağlamalı, ABD dışındaki ellerini çekmeli, Rusya ve Çin ile sanki serbest piyasada rekabet eden iki şirketmiş gibi ilişki kurulmalı tarzındaki daha barışçı söylemler Amerikan sistemini sarstı ve Trump’ın başkanlığını ilk gününden itibaren Rusya Soruşturması adı altında yürütülen bir tehdit faaliyeti ile onun politikalarının tam tersine dönmesine sebep oldular, büyük ölçüde. Yani ABD’de yukarılarda büyük bir savaş vardı 4 senedir.
- Trump’ın karşısındaki Hillary Clinton’a destek veren Neoconlar Trump iktidarında nasıl bir rol oynadı? Biden’ın arkasına geçen Neoconlar bundan sonra nasıl bir rol oynayabilir?
Net olalım ki, Trump Neoconlardan değildi. Ve seçilmek için söz verdiği politikalar daha barışçı bir dünya vaat etmekteydi. Amerikan askeri varlığını azaltmak, Suriye dahil Ortadoğu’dan toptan çekilmek, ülkeyi kar eden bir şirket gibi yönetmek fikirleri oldukça yumuşak ve dünya hakimiyetini silahla elde tutmak olan Neoconlardan oldukça farklıydı. O nedenle de daha ilk günden Neoconlar Clinton’u seçtirememenin verdiği öfke ile Trump’ı Neoconlaştırmaya çalıştılar. Ve 4 sene böyle geçti. Dikkat edelim ki Ortadoğu’da bu 4 senedeki ABD politikaları nisbeten değişmeden kaldı. Yani büyük saldırılar ve atılımlar yapamadılar bu ikili yaklaşımdan dolayı. Elbette ki sistemdeki mevcut Neoconlar yine de alttan alta militarizmin gereklerini yapmayı da sürdürdüler.
EYALETLER ARASI ÇELİŞMELER
- ABD’de eyaletler arasında ayrılıkçılığın da yükseldiği bir döneme tanıklık ediyoruz. Hangi eyalet, hangi gerekçelerle ve hangi toplumsal/ekonomik motivasyonlarla ayrılıkçı eğilimleri gündeme getiriyor?
ABD federal devleti zaten bir devletler topluluğu halindedir. En son Hawaii’nin biraz da zorlayarak federal devlete katıldığı bir gerçektir. Ve bu tür federalizmin ne kadar fonksiyonsuz olduğunu, bir senelik Kovid 19 salgını sırasında tekrar tekrar yaşadık. Bundan çok daha önceleri Texas ve California ayrılıp bağımsız hale gelmek için faaliyetlerde bulunmuşlardı. Ama bu çabalar bir sonuç vermemişti. Daha birkaç sene önce, Texas’ın Cumhuriyetçi Valisi, “Eğer Texas halkı ayrılmak isterse ben de evet derim” türünden konuşmuştu. Yani bu büyük bir ihtimal olarak ortada durmaktadır. Çünkü her bir ayrı bir devlet kadar büyük ekonomi ve nüfusa sahip olan Texas, California, Washington, Florida, New York gibi eyaletlerin insanları, kendilerinden alınan yüksek vergilerin New Mexico, Lousiana, Nebraska gibi daha çok tarıma dayalı ve yoksul eyaletlerin gelir kaynağı olmasından rahatsızdırlar uzunca bir süredir. Bu rahatsızlık daha da artacaktır ekonomik kriz dönemlerinde.
YENİ BİR MİLLİYETÇİMUHAFAZAKAR HAREKET
- ABD hakim sınıfları arasındaki bölünmenin nedeni nedir? Finans, bilişim ve medya kesimi ile sanayi/tarım üreticileri arasında bir saflaşma olduğu söylenebilir mi? ABD'nin iki partili sistemi değişir mi?
Bence asıl saflaşma İngiliz İmparatorluğu’nun son günlerindeki duruma bakarak daha iyi anlaşılır. Bazı İngiliz hakim sınıf kesimi imparatorluğun artık sonuna geldiklerinin farkına varıp, her şeyi kaybetmek yerine durumu kurtarmayı ve küçülerek İngiltere’nin varlığını devam ettirmeyi savundular. (Bu kesim ABD’de Trump ve etrafındakiler sayılabilir) Bir başka, daha militarist kesim ise eski imparatorluk geleneğinin sürdürülmesini savunarak savaşlara yol açtılar. (Bunlar da ABD’deki Neoconlara denk düşer). Hayat bu savaşların sonucunda birinci kesimin İngiltere’yi mevcut durumuna getirmesine sebep oldu. Militaristler o savaşı kaybettiler ama İngiliz devleti içinde varlıklarını sürdürerek ABD’nin kuklası olarak İngiltere’yi Tony Blair’in yaptığı gibi savaşlarda ve emperyalist maceralarda hala kullanabildiler.
İki partili sistemin değişmesi için o kadar fazla teşebbüs oldu seneler içinde. Ama 200 küsür yıldır oluşturulan bu iki parti sistemini yıkıp yenisini kurmak mümkün olamadı bir türlü. Bunun yerine, geniş kitleler seçimlere gitmeme tercihini kullandı. En yüksek seçime katılım oranının olduğu ve Barack Obama’nın seçildiği seçimlerde seçime katılma oranı yüzde 36 idi. Ve hatta şunu da belirtmek gerek ki Amerikan seçimleri 200 senedir salı günü yapılır. Böylece çalışan insanların seçime katılmamasına uğraşılıyor sanki. Bu sistem bile değiştirilememektedir. Trump’ın Cumhuriyetçiler içinden çıkardığı bu yeni politik hareket belki de MilliyetçiMuhafazakar yeni bir oluşum bile yaratabilir.
AMERİKAN SOLCULARI BIDENCI
- Amerikan solcuları kimin tarafında?
Amerika’da solun varlığı o kadar tartışmalı ki kimin tarafında olduğunu bilmenin bile önemi o kadar bulunmamakta. Hemen her seçimde Demokratların içinden biraz daha ehveni şer bir aday bulup onu desteklerler ve her defasında da bu aday seçilemez, aynen son seçimde Bernie Sanders durumunda olduğu gibi. Bu kesim için en azılı Neo Con Hilary Clinton bile “solcu” biri sayılır. Yani kısacası Amerikan solunda derinlik ve gelişmişlik sorunu yaşanır hep. Mesela karşılaştığımız solcuların hemen hepsi Türkiye’de PKK destekçisidirler (Noam Chomsky’nin PKK tahlillerini hatırlayın). The New York Times gazetesinin analizleri ve tahlilleri onların solculuğunun kaynağıdır genellikle. Aynı çevre ile günler boyu Amerika'nın Irak’a saldırısını tartışabilirsiniz ve aynı New York Times ağzı ile saldırının haklılığını savunurlar. Maalesef bu en gelişmiş Solcu kesimde bile böyledir. Dolayısı ile Amerikan solcuları bu son durumda en antiTrumpçı ve en Bidenci olarak karşımıza çıkarlar. Tartışmalarda nasıl oluyor da Colin Powell, Rumsfeld, John McCain gibi en azılı Neoconların Biden’i desteklediklerini sorduğumuzda elbette bir cevapları da bulunmamakta. Çünkü büyük bir tahlil yeteneksizliği mevcut. Bunu Türkiye’deki bizim genel solcu kesimdeki yüzeysellikle de karşılaştırıp anlamak mümkündür.
KARŞIT GRUPLAR ORTAK ÇIKARLAR
- Black lives matters eylemlerine katılanlarla, Kongre binasını basan eylemciler birbirine karşıt gruplar mı? Karşıt gruplar ise kim neyi savunuyor? Bu iki farklı eyleme katılanlar arasında sınıfsal farklılık ya da ortaklıktan söz etmek mümkün mü?
Evet kesinlikle bu iki kesim şu anda iki karşı uçtalar. İşin ilginci ekonomik ve sınıfsal anlamda bu iki kesimin beraber mücadele edip haklarını almaları gerekir. Çünkü bir tarafta “beyaz Redneck” yığınlar öteki tarafa siyahi ve Latino kitleler. Ortak özellikleri ise ekonomik anlamda ikisinin de en aşağılarda yer alıyor olmaları. Ama sistem çok akıllı bir şekilde tarihi farklılıkları ve ayrılıkları kullanıp aslında beraber olması gereken bu iki kesimi birbirine düşürmüş durumdadır. Ve bir araya gelmesi hemen hemen imkânsız hale de getirilmişlerdir.
Her iki eylem içinde de olan ortak motivasyona sahip gruplar ya da kesimler var mı?
Aslında fiili anlamda her iki tarafın da istediği ortak: Ekonomiden adaletli pay almak, iş güvencesi, sağlık hizmeti gibi temel ihtiyaçları elde edebilmek. Bu gibi temel konularda isteklerinin tam da aynı olduğunu söylemek mümkün. Ama gerek tarihi farklılıklar gerekse ırk ve renk konusundaki önyargıların tekrar tekrar gündeme getirilmesi nedeni ile bir araya gelmeleri imkansız hale de getirilmişlerdir.
Trump’ı seçimlerde işbaşına getiren halk kesimleri sınıfsal olarak nasıl tahlil edilebilir?
Bunlar ABD ekonomisinden uzun süredir pay alamayan, marjinalleştirilmiş, sürekli işlerini kaybeden ve şehrin en kötü mahallelerine taşınmak zorunda bırakılan, sağlık hizmeti bile sağlanamayan kesimler. Ama bu ekonomik taleplerin içine göçmen düşmanlığı, siyahi düşmanlığı gibi, tipik böl ve yönet taktiklerinin de yerleştirildiği, aslında bu sınıfa çok hizmet de etmeyen unsurlar da var. Buradaki göçmen düşmanlığını Türkiyemizdeki Suriyelilere karşı hemen herkesin takındığı “gitsinler ya da gelmesinler” düşüncesi ile açıklayabiliriz. Bizim Suriyeli göçmenlerimiz onlar için Meksikalı veya diğer ülkelerden gelenler oluyor. Dolayısı ile bunu anlamak da biraz kolay aslında.
Aydınlık