TBMM Adalet Komisyonu Başkan Vekili Yılmaz Tunç, HDP'nin terör örgütü ile bağını hiçbir zaman koparmadığını, HDP'li birçok milletvekilinin de davası olduğunu söyledi. HDP'nin terör örgütü PKK'yı her platformda savunduğunu belirten Tunç “PKK'ya, PYD'ye 'terör örgütü' demiyor' ifadelerini kullandı

AYDINLIK / ANKARA

TBMM Adalet Komisyonu Başkan Vekili ve Ak Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç HDP’li iki ismin milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili Aydınlık’a açıklamalarda bulundu. Tunç, önceki gün Meclis’te bir oylama yapılmadığına dikkat çekti. Yapılan işin, yargı kararının Meclis’te okunmasından ibaret olduğunu kaydeden Tunç, şöyle sürdürdü: "Dokunulmazlık kapsamında olmayan bir suçtan dolayı soruşturma yürütülebilir. Anayasa'nın 14. maddesi kapsamına giriyorsa dokunulmazlık zırhı yok. O soruşturmalar devam eder ve yargı kararı da Yargıtay'da kesinleşirse, bu yargı kararı herkesi bağlar. Yargı kararı Meclis’e geldiği zaman Meclis’te oylamaya tabii tutulmuyor, sadece bilgiye sunuluyor. Onlar diyor ki 'Siz bunu görmezden gelin, yargı kararını da buraya göndermeyin'. Böyle bir şey yok, böyle bir şey olamaz. Tamamen yargı ile alakalı bir husus var. HDP'li birçok milletvekilinin de davası var. İleriki süreçte yargı kararları nasıl şekillenecek bilemiyoruz şu anda."

'TERÖR ÖRGÜTÜNÜ DESTEKLİYORLAR'

HDP'nin terör örgütü ile bağını hiçbir zaman koparmadığını, zaten böyle bir niyetinin de olmadığını kaydeden Tunç, şöyle sürdürdü: "HDP, terör örgütü PKK/PYD'yi her platformda siyasi olarak savunuyor, PKK'ya, PYD'ye 'Terör örgütü' demiyor, demez de zaten. Dolayısıyla hem terörü destekleyeceksiniz, hem de 'Ben meşru siyaset yapıyorum' diyeceksiniz. Bu ikisi birbirine zıt. Dolayısıyla terör suçu Anayasa'nın 14. maddesi kapsamında dokunulmazlık dışında eğer siyasetçiler, milletvekilleri bu anlamda bir fiilde bulunurlarsa, terör suçu işlerlerse Anayasa'daki yaptırımla karşı karşıya kalırlar."

‘YARGITAY RE'SEN DE SORUŞTURMA AÇABİLİR’

Siyasi partilerin kapatılmasının Anayasa'ya göre mümkün olduğunu hatırlatan Tunç şunları söyledi: "Ama eskiye göre biraz daha zorlaştı. Burada Cumhurbaşkanımızın eskiden beri savunduğu düşünce şuydu: Suç işleyen milletvekilinin cezalandırılması, tüzel kişiliğin değil. Böyle bir görüşü vardı başından bu yana. Ama tabi HDP'nin şu anki eş başkanı Anayasa hukukçusu. Dolayısıyla terör ile arasındaki bağı koparmazlarsa bu tehlike her zaman var. Bu tartışma sürer gider. Onun için Anayasa hukukçusu eş başkanın kendisinden beklenen şudur: HDP'yi meşru zeminde tutması, terör ile arasına mesafe koyması, PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmesi. Bunları yapmıyorsa bu tür eleştirilerle karşı karşıya kalırlar her zaman. Kapatma işi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın işi. Ona bir şey diyemeyiz bu aşamada. Re'sen de soruşturma yapılabilir. Birilerinin başvurması gerekmiyor.

“Siyasi partilerin kapatılması çözüm değil. Çok parti kapatıldı. Bugünkü HDP geçmişte bir sürü isim aldı. Önemli olan bu siyasi partiye mensup milletvekilinin teröre bulaşmaması. Tüzel kişiliğin kapatılması çözüm olmuyor. Ama milletvekilliğinin düşmesi yargı ile alakalı. Eğer mahkumiyet kararı kesinleşirse zaten milletvekilliği düşüyor.”

EMEKLİ HAKİM GÜLTEKİN: TERÖRE BULAŞMIŞ PARTİ KAPATILIR

CNN Türk'te Başak Şengül'ün sunduğu Akıl Çemberi programına katılan eski hakim, hukukçu Ruşen Gültekin HDP'nin kapatılması ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek'in "HDP kapatılmalıdır" sözlerinden sonra bu konu ile ilgili yasal maddeleri de gündeme getiren Gültekin HDP’nin kapatılması gerektiğini şu sözlerle savundu:

“Dünyanın hiçbir yerinde devletin bütünlüğüne aykırı bir parti olamaz. Bu bizim anayasamızın 68. maddesinde de yazıyor ve dünyadaki tüm demokratik anayasalarda yazar. Devlet kendini koruyacak tedbirler alır. Siyasi partiler devleti yıkmak için değil, devleti yönetmek için kurulurlar. Eğer bir siyasi parti 'Ben bu devleti yıkacağım, bir parça toprağını alıp başkasına katacağım' diyen, ucu dışarıda olan emperyalist güçlerle işbirliğine giriyorsa, bu tespit ediliyorsa, bununla ilgili kapatma davası açmamak sorunların en tepesindeki noktadır. Bugün 2010 değişikliğinden sonra siyasi parti kapatılsa bile milletvekillikleri düşmüyor yani bağımsız milletvekili olarak mecliste kalıyorlar. Bu da yanlıştır.”

'ONLARIN ÇOCUKLARI ÖZEL OKULLARDA!'

Diyarbakır annelerinin, dağa kaçırılan çocuklarına kavuşma ümidiyle HDP İl Başkanlığı binası önündeki evlat nöbeti sürüyor.

279'uncu güne giren eyleme 15 yaşında kaçırılan oğlu Baran için gelen anne Solmaz Övünç, evladını almadan gitmeyeceğini belirtti: “HDP benim çocuğumu nasıl götürdüyse öyle getirsin. Çocuklarımızı dağa gönderiyorlar, kendi çocuklarını özel okullarda okutuyorlar. Benim ciğerimin parçasını söküp götürdüler. Evlatları dağa kaçırılan annelerin hepsi buraya gelsin. Bizim dayanacak gücümüz kalmadı. Ramazanda, bayramda, hastalıkta burada çocuğumu kurtarmak için oturmaya devam ettim. Bütün Türkiye’ye sesleniyorum. Bize destek olsunlar.”

SADULLAH ERGİN'E GÖRE ÇİFTE STANDART!

Eski Adalet Bakanı ve DEVA Partisi Genel Sekreteri Sadullah Ergin, CHP’li Enis Berberoğlu ile HDP’li Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın vekilliklerinin düşürülmesi ile ilgili kararın siyasi olduğunu söyledi.

Yazılı açıklama yapan Ergin, vekiller hakkındaki mahkumiyet kararlarının uzunca bir süre bekletildiğini belirtti. Meclis Başkanlığının tarafsız olması gerektiğini dile getiren Ergin, geçmişte mahkumiyet kararları Başkanlık Divanı’nda okunmayan, milletvekilliği düşürülmeyen pek çok örnek olduğunu savundu.

Ergin, üç ismin vekilliğinin düşürülmesini çifte standart olarak yorumladı: “Egemenlik yetkisini kullandığı oy marifetiyle milletvekillerine devreden seçmenin iradesi bu keyfi tasarruflarla bertaraf edilmiştir. Çifte standart ortaya koyan bu uygulamalar kabul edilemez.”