İstanbul'un kendi su kaynaklarının nüfusuna yetmediğini belirten hidroloji uzmanı Prof. Dr. İlhan Avcı, Trakya'nın da hakkı olan Istranca suyunu İstanbul'un kullandığına dikkat çekerek, mutlaka nüfusun azaltılması gerektiğini söyledi. Meteoroloji Mühendisi Prof. Dr. Sevinç Asilhan ise Ankara'daki toz fırtınasının küresel ısınmanın sinyali olduğunu belirtti.
Milliyet'in haberine göre İstanbul'un Ekümenopolis (Ucu Olmayan Şehir) olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İlhan Avcı, kentin su politika ve planlamalarının yıllarca ihmal edildiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İLERİ ARITMA GEREKİR"
"İnsanlar günü birlik yaşıyor. Haftalık gelişmelere göre plan yapılıyor. Marmara Bölgesi'ndeki su kaynakları Türkiye genelindeki kaynakların sadece yüzde 5'lik kısmını kapsıyor. İstanbul, bölgenin tüm su kaynaklarını emiyor. Trakya'nın hakkı olan Istranca suyu da kente veriliyor. 180 kilometre uzaktaki Melen suyu İstanbul'a taşınıyor.
Sessiz, sedasız Sakarya nehrinden su çekip, Melen boru hattına verdiler. Tüm arıtma tesisleri birinci kademe klasik arıtma dediğimiz tesislerdir. Ağır metal için ileri derece arıtma tesisi gerekir. Sakarya'dan aldığınız kirli suyu mevcut arıtma tesislerinden geçirip veremezsiniz. Ancak o dönem çaktırmadan bu yönteme başvuruldu. Toplumun bundan haberi yoktu. Şu an ne yazık ki, Sakarya'dan başka gidecek yerimiz yok.
En büyük fatura yine halka çıkartılacak. 2025'e kadar sürecek kuraklık ve susuzluk riski var. Terkos kritik seviyeye inmeden denizden su çekip arıttıktan sonra şebekeye verilebilir. Fiziksel gerçekleri masaya yatırıp çözüm üretmeliyiz. İstanbul'un genişlemesi sistemi bir yerde tıkıyor. İstanbul'u besleyen kaynaklar ve yağış rejimleri belli. Nüfus yoğunluğunun bir şekilde azaltılması gerekiyor."
*Sazlıdere
"SAĞLIK İÇİN RİSKLİ"
Prof. Dr. Avcı, Sakarya Havzası'na umut bağlayanlar olduğunu ifade ederken, şu uyarıları sıraladı: "Türkiye'de endüstriyel faaliyetin en yoğun olduğu havzalardan biri. Ankara, Eskişehir ve Sakarya illeri başta olmak üzere havzanın neredeyse tamamında birçok farklı sektörden sanayi kuruluşu faaliyet gösteriyor. Temmuz 2014'te devreye sokulan terfi istasyonu aracılığıyla Sakarya Nehri'nin suları Melenİstanbul basınçlı hattına alınıp Ömerli Barajı'na iletebilirler ancak halk sağlığı açısından çok riskli. Bu noktada İSKİ yetkililerinin Sakarya Nehrin'den su alınıp alınmadığı, alınıyorsa nasıl bir arıtma işlemlerinden geçirilerek halkın kullanımına sunulduğu konusunda bir açıklama yapması gerekir."
"KIŞ DÖNEMİ İÇİN UMUTLU DEĞİLİZ"
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevinç Asilhan ise şunları söyledi: "Ülkemizdeki bazı hava olayları bize 'kuraklık geliyor' diye işaret verdi. Bunlardan biri de Ankara'daki toz fırtınasıydı. İç Anadolu Bölgesi'nin kuruyan toprağı bizim üzerimize geri döndü. Ülkemizin farklı bölgelerinde kuraklık çoktan başladı. Doğu Karadeniz Bölgesi'nde bile kuraklık emareleri görür haldeyiz. İstanbul'da bulunan 10 barajdan 4'ünde ise doluluk oranı yüzde 20'nin altına indi. Yıllardır süregelen plansızlık krize dönüşmüş durumda. İstanbul'da yapılaşmanın neden olduğu ısı adası etkisi kar yağışlarını olumsuz etkiliyor.
"3 AYLIK SÜREÇ ÖNEMLİ"
Kar yağışı şehirleşmiş bölgelerde küresel ısınmayla yer değiştirdi. Kurak bildiğimiz bölgelerde artık taşkınlar, seller olmaya başladı. Önümüzdeki üç aylık süreç çok önemli. Şayet yağmur ve kar yağışları yeterli düzeyde gerçekleşmezse su krizi yaşarız. Pandemiden sonraki süreçte dünyanın en önemli gündem maddeleri arasında iklim ve su krizleri olacak. Kuraklık 2025'e kadar şiddetlenerek devam edecek ve İstanbul'da bu tablodan nasibini alacak.
Kış dönemi için de umutlu değiliz. Umarım yanılırız ancak kış dönemi de kurak geçecek. Ekstrem dediğimiz sel ve şiddetli yağışlar, yüzeyden akıp gidiyor. Taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini önümüzdeki dönemde daha net görmüş olacağız. Sorun bu aşamaya gelmeden önce tedbirlerin yıllar öncesinde alınmış olması gerekirdi. Önümüzdeki günlerde kısmi su kesintileri görebiliriz. Tüketim alışkanlıklarının mutlaka değişmesi gerekiyor. Su tüketimindeki hoyratlığa karşı ciddi uyarıların yapılması gerekir."