Kızıldeniz’de İran petrol tankerine yapılan saldırıyı ve Barış Pınarı Harekatı’nı Tasnim Haber Ajansı Dış Haberler Müdürü Abbas Aslani Aydınlık için yorumladı.

ELİF İLHAMOĞLU

Suudi Arabistan’ın Cidde kenti açıklarında seyir halindeki İran’a ait petrol tankerinde patlamalar meydana geldi. İran, patlamaların saldırı sonucu olduğunu duyurdu.

İran devlet televizyonunun haberine göre, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Abbas Musevi, Sabiti adlı İran bayraklı petrol tankerinin Kızıldeniz’in doğusunda seyir halindeyken iki kez hedef alındığını söyledi.

Olayla ilgili ilk incelemelerin sonuçlandığını aktaran Musevi, “İran Ulusal Tanker Şirketi tarafından yapılan incelemeler, tankerin Kızıldeniz’in doğusundaki geçiş koridoru yakınlarındaki bir yerden iki kez hedef alındığını gösteriyor” dedi.

Tankerin hasar aldığını ancak mürettebatın zarar görmediğini dile getiren Musevi, “Bu tehlikeli eylemin detayları ve arkasındaki unsurlar hakkında inceleme sürüyor” ifadesini kullandı.

Musevi, patlamaların sebep olduğu petrol sızıntısına dair ise “Bölgede olaydan kaynaklanan şiddetli çevre kirliliğinin tüm sorumluluğu bu tehlikeli eylemin arkasındaki unsurlara aittir” diye konuştu.

Abbas%20Aslani
Abbas Aslani

KRİZ BÜYÜYEBİLİR

Suudi Arabistan’ın Cidde kenti açıklarında seyir halindeki İran bayraklı Sabiti adlı petrol tankerinde dün yerel saate göre 05.00 ile 05.20 arasında 2 ayrı patlama olmuştu. Patlamalar nedeniyle tankerdeki petrolün bir kısmı denize sızmıştı.

Abbas Aslani İran tankerine yapılan saldırıyı ve İran’ın tutumunu şöyle değerlendirdi:

“Saldırı ile ilgili soruşturma devam ediyor. Henüz kanıtlar net değil. Fakat durum sabit. Kanıtlar kesinleşmediği için olayın arkasında kimin olduğunu kesin bir şekilde söyleyemiyoruz. Fakat şunu söyleyebilirim ki saldırı Suudiler’den geldiyse bölgede tansiyon iyice yükselecektir. Hatta bu durum yeni krizlere de yol açabilir ve bu kriz kimsenin yararına olmaz. Kanıtların netleşmesi için bekliyoruz.

ZAMANLAMA MANİDAR

Saldırıya dair tartışılan diğer bir spakülasyon ise, saldırının Pakistan başbakanının yarın İran’a yapacağı ziyaret öncesinde meydana gelmesi. Çünkü Pakistan başbakanının ziyaretinin esas amacı İran ve Suudi Arabistan arasında arabulucuk yapmak ve Körfez’deki gerginliği azaltmak. Belki de bazıları İran ve Suudiler arasındaki sorunun çözülmesini istemiyor. Bu saldırı Suudi Arabistan’ın içinden de gelmiş olabilir, bölge dışındaki aktörlerden de. Bekleyip detayları görmeliyiz, birini suçlamak için henüz erken. Fakat bölgedeki krizi yükselten bir saldırı olduğu kesin. Saldırının, Pakistan başbakanının Tahran ve Riyad arasındaki ilişkileri düzeltme çalışmaları öncesi olması manidar.

HÜRMÜZ BARIŞ PLANI KRİZİ ÇÖZER

İran’ın hedeflediği Hürmüz Barış Planı Körfez’de süren gerginliği azaltabilecek ve krizleri çözebilecek bir plan. Plan, Körfez’e kıyısı olan 6 ülkeyi, İran’ı ve Irak’ı içeriyor. Bu ülkelerin barış, istikrar ve refah seviyesinin yükselmesi, karşılıklı dostane ilişkiler kurulması ve bölgede güvenliğin sağlanması için bir öneri sunuyor. Tabii bu öneri karşısında diğer ülkelerin geliştireceği tutum da önemli. Bölgede iletişimin geliştirilmesi gerekiyor. İran her fırsatta tansiyonu düşürmeye çalışıyor fakat bu son 6 ayda gerçekleşen üçüncü saldırı oldu. Bu bağlamda Suudilerin vereceği yanıt önemli. Diğer ülkelerin bunu kabul edip etmeyeceği bölgedeki durumu etkileyecek.”

‘ASTANA SÜRECİ İŞLESİN’

Aslani, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye operasyona gerekçe olarak güvenlik endişeleri olduğunu söyledi. Türkiye sınırındaki endişeleri konusunda ve bu endişelerin giderilmesi noktasında haklı. Fakat operasyonun Suriye hükümeti ile koordineli şekilde yürütülmesi çok daha iyi olur. En azından süreç, Suriye konusunda hali hazırda pek çok işbirliği yürütmüş olan Astana ülkeleri ile koordineli şekilde götürülmeli. Eğer bölge ülkeleri ile, özellikle de Suriye ile koordineli bir süreç yürürse, Suriye’de ortaya çıkabilecek herhangi bir yanlış anlaşılmanın önüne geçilebilir. Çünkü bölge ülkeleri bu operasyonun radikal örgütlere alan açabileceği konusunda endişeler taşıyor. Türkiye, bu yanlış anlaşılmaları önlemek için Astana ülkeleri ve Şam ile birlikte çalışmalıdır.