‘Bir memleket, kağıdını kendi yapmadığı zaman ulusal kültürünü yabancı lütfuna bağlar.’ SEKA dergisinin 9. sayısının kapağında Atatürk’ün bu sözleri yer alıyordu. O derginin Yazı İşleri Müdürü Yalçın Arslan, SEKA’daki yıllarını Aydınlık’a anlattı.

FÜSUN İKİKARDEŞ

Yalçın Arslan ile Aydınlık kağıt sıkıntısı nedeniyle yayınına 3 gün ara verdiğinde tanıştık. Önce eposta ile sonra telefonda... ‘İthal kağıtla milli basın olmaz’ çıkışımızı duymuştu. Arslan, SEKA ailesindendi. Kendisinin 24 yıllık emeğinden başka babası da SEKA’ya 16 yaşında girmiş, 42 yıl çalışmış bir mürettip ustasıymış... Yalçın Arslan’la, SEKA günlerini konuştuk, arşivinden paha biçilmez seçkiler paylaştık, dünden bugüne ve bugünden yarına derslerle dolu anılara tanık olduk.

SEKA POSTASI’NDAN SEKA DERGİSİ’NE

SEKA’da hangi dönemde, hangi görevde çalıştınız?

1980’de, 12 Eylül’den iki gün önce işe girdim, 2004 yılında, özelleştirme nedeniyle ayrıldım. 19 yıl SEKA Dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğünü yaptım, ayrıldığımda Özel Kalem Müdürüydüm. İlk girişimde, Naci Girginsoy ‘un yanında “Basın Uzmanı” olarak işe başladım. Yanına girmek isteyen çok kişi vardı, sınavla girdim. Girginsoy, Varlık Dergisi’nde köşe yazısı yazardı, yayımlanmış kitapları vardı, SEKA’da basın müşaviri olarak çalışıyordu. Naci bey bizim için bir ekoldü. Ben işe girdim, ne yazık ki 2 yıl sonra 57 yaşındayken vefat etti. Naci Bey, 21 Haziran 1956 tarihinde SEKA Postası’nı çıkartmış, vefatına kadar devam ettirmiştir. 4 yapraklı tabloid gazete olarak 15 günde bir SEKA Matbaasında basılarak yayımlanıyordu. İçerdiği sektör ile ilgili bilgilerin yanısıra nişan, düğün, ölüm gibi personel olayları haberleri ile aidiyet duygusunu da pekiştiriyordu. 12 Eylül’de tüm yayınlar gibi kapatıldı ama özel yazı yazıldı, SEKA Postası’nın çok önemli bir kağıt camiasına hitap ettiği, sadece kağıtçılıkla ilgili bilgileri sunduğu gerekçeleriyle tekrar yayınlanmasına izin verildi.

SEKA Dergisi, Genel Müdür onayıyla baskıya gider, SEKA çalışanları arasında aidiyet duygusu ve dil birliği sağlardı.

SEKA’NIN DOĞUM GÜNÜNDE ÇIKTI

Dergi nasıl bir yayındı? Hangi ihtiyacı karşılıyordu?

SEKA Dergisi, Naci Girginsoy’un bir vasiyetiydi ve iki ayda bir çıkıyordu. SEKA’nın 9 müessesesi vardı, tüm çalışanlara, sektörle ilgili kişi ve kuruluşlara dağıtılıyordu. Önemli bir halkla ilişkiler aracıydı. 14 Ağustos 1984’te ilk sayısı çıktı. Neden 14 Ağustos? Cumhuriyetin milli sanayi hamlesinin öncüsü, milli kağıdın basıldığı, SEKA’nın temelinin atıldığı tarih 14 Ağustos 1934’tür. Derginin çıkışı, SEKA’nın doğumgününe denk getirildi.

DERGİYİ MİLLİYET BASTI

Kağıdı herhalde SEKA temin ediyordu, peki nerede basılıyordu?

Milliyet ve Hürriyet’le görüştük, “Biz size katkı veririz” dediler. Kağıdı biz göndereceğiz, siz basar mısınız, dedik. Milliyet gazetesi, uzun bir dönem hiçbir ücret almadan matbaayı bize açtı, teknik destek verdi. Filme almak, filmden kalıba alma, baskı, paketleme vb. Bütün teknik aşamaları yaptılar. Matbaada basılan dergilerin 4 bin adetini işletmelerimizin çalışanlarına dağıtılmak üzere araçlarımıza yüklüyorduk. Bin adedi de posta ile abonelerimize gönderiliyordu. Ulaşım, posta giderlerini biz karşılıyorduk. Bir süre sonra Hürriyet Ofset de ‘basarım’ dedi, Hürriyet de ayni katkıyı vererek, basmaya başladı.

100 TÜRÜN ÜZERİNDE KAĞIT ÜRETİRDİ

SEKA’nın 9 tesisinde aynı kağıt mı üretildi?

İlk günden 9 müessese açılmadı, beş yıllık kalkınma planlarıyla, çeşitlendirildi. SEKA’nın yıllık 577.500 ton üretim kapasitesi vardı ve 100 türden fazla kağıt üretiyordu. Bu arada, kağıt sektörünün en önemli noktası, özel sektör de gelişti, irili ufaklı 30’a yakın tesis kurdular. Onlarla beraber Türkiye’de yaklaşık 1 milyon tona yakın kağıt üretiliyordu. Türkiye’nin kağıt tüketimi 2000’li yılların başında, yıllık ortalama 2 milyon tondu. Bugün, özel sektörün artan üretimine karşın tüketim de arttığından sanırım makas açıldı. Özelleştirilen fabrikalardan hala kağıt üreten Dalaman ve Çaycuma kaldı, diğerleri kapatıldı.

TİRAJA GÖRE KAĞIT VERİRDİ

Reklamdan sonra devam ediyor 

Türk basını sadece SEKA’dan mı kağıt alırdı?

Türkiye’de gazete kağıdını sadece SEKA üretirdi. Biri Balıkesir, diğeri de Giresun/Aksu’daki müesselerimizdi. Özel sektör gazete kağıdı üretmiyordu. Balıkesir 100 bin tonun üzerinde, Aksu da 85 bin ton kapasiteliydi. Arada bir de İzmit’teki entegre tesiste de ihtiyaca göre gazete kağıdı üretiliyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin milli kağıdını üreten SEKA, 2005 yılına kadar yıllık yaklaşık 300 bin ton gazete kağıdı üretiyordu.

Fiyat ya da sübvansiyon anlamında devlet desteği var mıydı?

Gazete kağıdı, devlet tarafından sübvanse edilir ve maliyetinin altında bir fiyatla satılırdı. Bu, basının kamu hizmeti vermesi ve 4. kuvvet olması görüşünün bir sonucuydu. Bir bobinin maliyeti 3 liraysa, gazeteleri korumak amacıyla daha düşük bir fiyatla verilirdi. Basın İlan Kurumu verilerine göre, gazete kağıdı tahsis edilirdi. “Matbaam var, gazete/dergi çıkaracağım,bana 10 ton kağıt ver” diyen herkese istediği verilmezdi.

KAĞIT: MEDENİYET HAMURU

“İlk deneme Türk kağıdı, 18 Nisan 1936’da makineden çıktı. Kağıtçılar o günü, Kağıtçılık Günü olarak kutluyordu. Fabrikanın temeli atıldıktan 2 yıl sonra Almanların da desteğiyle fabrika kuruluyor ve ilk Türk Deneme Kağıdı üretiliyordu. Bu ilk deneme kağıdı ile, Hakimiyeti Milliye’nin 19 Mayıs 1936 ek’i basılıyor ve Falih Rıfkı ile Cemal Kutay birlikte Atatürk’ün yanına gidiyorlar. Baskı, Mustafa Kemal’e sunuluyor. Mustafa Kemal ek’i alıyor, ‘Yerli kağıt mı?’ diye soruyor, ‘evet’ diyorlar. İnceliyor ve ‘Medeniyet Hamuru’ diyor.

ATATÜRK’ÜN ETKİLENDİĞİ KİTAP

Yalçın Arslan, tarihçi Cemal Kutay’dan aktardı: “Atatürk’ün, Hasan Cemil Çamlıbel’e Almanca’dan çevirttiği ‘Kağıt Tarihindeki Türk Hakikatleri’nin ilhamı ile konuyu şahsen ele almasında, 1928 senesinde yayınlanan, Kağıt Mühendisi, Kimyager Mehmed Ali imzasını taşıyan ‘Selüloz ve Kağıt’ başlıklı araştırma kitabı da büyük etken olmuştur. Rahmetli Celal Bayar anlatır ki; Atatürk, mevzunun ele alındığı Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık ederken, elinde bu kitap varmış. Kitabın ilk sayfalarının ara başlığı şudur: Selüloz sanayiinde müstehlik (yoğaltan) değil, müstahsil (üreten) olmalıyız. Ve anlaşılmıştır ki, Milli Kağıt gerçek istiklalin, fikir hürriyetinin, kültür haysiyetinin olduğunca milli savunmanın da temel varlıklarından birisidir.”

GELİŞMESİNİ ‘KALKINMA PLANLARI’NA BORÇLU

“SEKA’nın diğer müşterileri ambalaj sanayi, kırtasiye, kitap yayıncıları, kuşe kağıt kullanıcıları, TCDD, DMO’ydu. Anımsarsanız, kullandığımız kalın karton tren biletlerinin kağıtları SEKA üretimiydi. Devlet Malzeme Ofisi, birinci müşteriydi, devletin bütün kırtasiye ve baskı işlerini yapardı. Aklınıza gelen herkes SEKA’nın müşterisiydi. SEKA’nın gelişimi, Devletimizin, 1961’de kurulan DPT’nın 5 yıllık kalkınma planları doğrultusunda olmuş ve yıllar içinde büyüyerek gelişmesini sürdürmüştür.”

Yalçın Arslan’ın kaleminden “Kağıdın Başkenti İzmit’te” yazı dizisi, yarından itibaren Aydınlık’ta

İzmit’te saat ayarları SEKA borusu ile yapılırdı.

Atatürk kağıt için “Medeniyeti hamuru” demişti.

SEKA’nın kadın kürek takımı, caz orkestrası ve Cumhuriyet kültürü.