Libya’da Birleşmiş Milletler tarafından tanınan meşru Trablus Hükümeti, Yunanistan’ın Girit Adası’nın güneyinde başlattığı sismik araştırma faaliyetlerine sert tepki gösterdi

Atina Yönetimi, geçen günlerde Norveç’ten kiraladığı “Ramform Hyperion” adlı sismik araştırma gemisi ile Girit Adası’nın güneyinde üç boyutlu hidrokarbon araştırma faaliyetlerine başladı. Söz konusu sahadaki faaliyetlerin Yunan Helleniq Energy ile ABD’li ExxonMobil ortaklığında yürütüldüğü bildirildi.

Yunanistan Kalkınma Bakanı Kostas Skrekas da yaptığı açıklamada, sahanın çok büyük ümit vaat ettiğini, eğer şansları yaver giderse sadece Yunanistan'ın değil tüm Avrupa'nın enerji güvenliğini sağlayabileceklerini iddia etti. Ancak petrol piyasasının oyuncuları, test sondajının 2025 yılı sonunda yapılmasını öngörüyor.

TRABLUS’TAN ‘MEB’ NOTASI

Diğer yandan YunanABD ortaklığının Akdeniz’de giriştiği bu hukuksuz hidrokarbon araştırma faaliyeti, Libya’daki Abdülhamid Dibeybe hükümetinin tepkisini çekti. Atina’ya bir nota ile tepkisini ileten Trablus Hükümeti, çalışma yürütülen sahanın Libya’nın Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB) içinde kaldığını bildirdi. Notada, Yunanistan’ın bölgede çalışma yapma yetkisinin olmadığı belirtildi.

YENİ CEPHE Mİ AÇILIYOR?

Trablus’un bu sert tepkisi, Yunan basınında da geniş yer buldu. Protethema gazetesi, ilgili haberinde, “Libya'nın geçici hükümetinin Girit'in güneyinde yürütülen araştırmalara öfkeyle tepki vermesi, dış politikada yeni bir cephe açılma tehdidini beraberinde getiriyor.” değerlendirmesinde bulundu. Libya’nın tepkisinin arkasında Türkiye’nin olduğunu ileri süren gazete, esas tehdidin ise son zamanlarda Kahire Yönetimi’nin Trablus Hükümeti ile yakınlaşmasında yattığını kaydetti.

Protethema, çözüm olarak da, Mısır ve Yunanistan’ın Libya Hükümeti’ne baskı uygulamasını ve üç ülkenin deniz yetki alanı sınırlandırması için Uluslararası Adalet Divanı’na gitmesini önerdi.

ATİNA YİNE TEK TARAFLI DAVRANDI

Libya ile Yunanistan arasında deniz yetki alanlarını sınırlandırmaya ilişkin müzakereler 2004 yılında başlamıştı. Ancak Yunanistan, 2014'te Libya'daki siyasi karmaşadan yararlanarak tek taraflı bir hamleyle Girit Adası'nın güneyinde hidrokarbon ruhsat sahaları ilan etti.

Türkiye ve Libya arasında 27 Kasım 2019’da imzalanan Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma Mutabakat Muhtırası ise Yunanistan'ın hakkaniyete aykırı bu hamlesine yanıt vermiş oldu. Anlaşmayla birlikte, Yunanistan'ın mantığıyla yapılacak bir sınırlandırmaya kıyasla Libya, yaklaşık 36 bin kilometrekare deniz yetki alanı kazandı.

Atina ise TürkiyeLibya hattını kesmek amacıyla, bazı tezlerinden de feragat ederek 6 Ağustos 2020’de Kahire ile apar topar bir deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması imzaladı. Türk Dışişleri’nden bu anlaşmaya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadeler kullanılmıştı:

“Yunanistan ile Mısır arasında deniz sınırı bulunmamaktadır. Bugün imzalandığı açıklanan sözde deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması Türkiye için yok hükmündedir. Bu anlayışımız sahada ve masada ortaya konacaktır. Sözde sınırlandırılan alan, Birleşmiş Milletler’e de bildirilen Türk kıta sahanlığı içinde yer almaktadır. 2003 yılında GKRY ile imzaladığı anlaşma ile 11 bin 500 kilometrekareden vazgeçen Mısır, Yunanistan’la bugün imzaladığı bu sözde anlaşma ile de, yine deniz yetki alanı kaybına uğramaktadır. Bu anlaşmayla Libya’nın hakları da gaspedilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin, söz konusu alanda herhangi bir faaliyete izin vermeyeceği ve Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve Kıbrıs Türkleri’nin meşru hak ve çıkarlarını kararlılıkla savunmaya devam edeceği kuşkusuzdur.”