Ergenekon ve Balyoz kumpasları sürecinde, Batıcı ve liberal isimler “Topraktan silah fışkırıyor” nidalarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alıyordu.

Devran döndü.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’nin ABD başta olmak üzere Batı kampıyla ilişkileri geriledi.

Türkiye ve NATO karşılıklı olarak ilişkileri sorgulamaya başladı.

Türkiye, Rusya ve İran’la ilişkilerini derinleştiren bir yola girdi.

Batıcı ve liberaller etkilerini kaybettiler, esameleri okunmaz oldu.

Artık gündemde FETÖ’cülerin TSK’ya karşı sahte delil üretmek için toprağa gömdüğü silahlar değil, NATO’nun İncirlik Üssü’ndeki sığınaklara sakladığı nükleer bombalar var.

ABD ve NATO karşıtı gazetelerin, “Topraktan nükleer bomba fışkırıyor” başlığını atması yakındır.

BATI BASINININ TÜRKİYE’DE NÜKLEER KORKUSU

İncirlik Üssü’nde konuşlu nükleer silahlar konusunu incelediğimizde, 15 Temmuz’dan itibaren Batı basınının ısrarla konuyu gündemde tuttuğu görülüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nükleer silaha sahip olmamamız kabul edilemez anlamına gelen açıklaması ve Barış Pınarı Harekâtı sonrası ise nükleer konulu haberlerde büyük bir artış yaşandı.

Nükleer bombardımanı New York Times, “ABD’nin nükleer bombaları Türkiye’de rehine” haberiyle başlatıyor.

Bu haber sonrası ABD Başkanı Donald Trump, “Türkiye’deki Amerikan nükleer silahlarının güvenliğinden eminim” açıklaması yapmak zorunda kalırken, İncirlik Üssü’nde nükleer silahlar bulunduğunu da kabul etmiş oldu.

Hemen sonrasında ABD’deki istihbarat örgütlerinin sesi olarak kabul edilen Foreign Policy Dergisi, 1 Kasım tarihli nüshasında “Türkiye uzun senelerden bu yana nükleer rüyalar görüyor” başlığıyla bir haber yayımlayarak koroya dahil oldu.

ABD Dışişleri’ne ait 26 Eylül 1966 yılına ait bir bilgilendirme yazısına dayandırılan haber, o dönemde TSK’nın General Refik Tulga ve Fizik Profesörü Ömer İnönü’nün de içinde bulunduğu bir grup kurarak, nükleer bomba geliştirmek için çalışmalar gerçekleştirdiği iddiasını içeriyordu.

ABD Avrupa Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nda komutan yardımcısı olarak görev yapmış olan Amerikalı General Chuck Wal ise geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Türkiye’de artan antiAmerikancılık ve Erdoğan’ın Rusya’ya yakınlaşma arzusu dikkate alındığında, nükleer silahların yerini ivedikle değiştirmek zorundayız. Bir seçenek İtalya’daki Aviano Hava Üssü’dür” ifadelerini kullandı.

Ve son olarak The Economist dergisi 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğraması esnasında ve sonrasında ABD’nin İncirlik Üssü’nde bulunan nükleer silahları Türkiye’den kaçırma yönünde planlar yaptığına dair bir haber yayımladı.

Haberleri bir araya topladığımızda Batı’da bir kesimin ısrarla Türkiye’de bulunan Amerikan nükleer bombalarını ve İncirlik’in durumunu gündemde tuttuğunu görüyoruz.

'NÜKLEER BOMBALAR İSRAİL’İN GÜVENLİĞİ İÇİN'

Söz konusu gelişmeleri, İncirlik Üssü’nde bulunan nükleer bombaları Türkiye’de ilk defa gündeme getiren, bir dönem Washington’da askeri ateşe olarak da görev yapmış olan (E) Hava Pilot Tümgeneral Sayın Beyazıt Karataş’a sordum.

Sayın Karataş, nükleer silahların kimi basın organlarının iddia ettiği şekilde Kürecik’te değil, İncirlik Üssü’de bulunduğunu belirterek söze başladı.

Nükleer silahların birinci hedefinin Rusya değil İran olduğunu belirten Beyazıt Karataş, “ABD’nin planları içinde İncirlik’te bulunan nükleer silahlar, İran’a karşı caydırıcılık, mesafe ve zaman açısından ideal” değerlendirmesinde bulundu.

15 Temmuz’dan bu yana Batı basınının İncirlik’te bulunan nükleer bombaları gündeme taşımasının altında Türkiye ve aynı zamanda Trump yönetimine baskı uygulamak olduğunu ifade eden Beyazıt Karataş, nükleer bombaların statüsü ve kuvvetleriyle ilgili de önemli bilgiler paylaştı.

Türkiye’nin 1975’te İncirlik Üssü’nü kapattığını fakat bu süreçte dahi nükleer bombaların kullanımıyla ilgili NATO’yla yapılan anlaşmaların sürdüğünü hatırlatan Karataş, bugün İncirlik’te bulunan bombalarla ilgili konsept değişikliğine gidildiğini belirtti.

Yeryüzünün yaklaşık 500 metre üstünde patlayan nükleer bombaların, yerin altında patlama kapasitesine sahip, deprem etkisi yaratan üst modellerle değiştirildiğini ifade eden Karataş, yeni tip bombalarla İran’ın yeraltında bulunan nükleer sığınaklarının hedef alınmasının amaçlandığını ifade etti.

Beyazıt Karataş, İncirlik’te gerçekleştirilen modernizasyon çalışmasıyla, nükleer bombaların yeraltında bulunan sığınaklara alındığını belirtirken, işlemlerin tamamının 2021’de tamamlanacağını da ekledi.

NÜKLEER BOMBALAR NEDEN GÜNDEMDE?

Basında esen hava ve Sayın Beyazıt Karataş’ın paylaştığı bilgileri bir arada değerlendirdiğimizde ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor:

1. Batı basınında İncirlik Üssü’nde bulunan nükleer bombalarla çıkan haberlerin hedefi, Türkiye’nin girişebileceği nükleer adımların önünü almak ve aynı zamanda Trump yönetimini Türkiye’ye karşı daha sert önlemler almaya sevk etmek.

2. Türk basınının konuyu işlemesinin altında ise antiamerikancı yükseliş, İncirlik’in kapatılması yönünde fikirleri seslendirmek ve Türkiye’nin nükleer bomba sahibi olması fikrini güçlendirmek yatıyor.

3. ABD, İncirlik Üssü’ne alternatif aradığının sinyallerini veriyor. (Diplomatik kaynaklarda ABD’nin İncirlik Üssü’nden 6 ay içinde çekilme ihtimalinin olduğu bilgisini paylaşıyor)

4. Başlangıçta “Sovyet tehlikesine karşı” İncirlik’e yerleştirilen nükleer bombalar, bugün İsrail’in, İran’a karşı güvenliğini sağlama görevi görüyor.

Türkiye,70 yıllık NATO taşını kaldırmaya uğraşıyor.

Taşın altından, Gladio’lar, işbirlikçiler, katliamlar ve son olarak nükleer bombalar çıkmaya devam edeceğe benziyor.

Deprem devam ediyor.

Atlantik ve Türkiye arasında kırılan her yeni fay, eskinin saklılarını meydana çıkarıyor.

İşin ilginç yanı Türkiye’yle beraber dünyada da nükleer bombalar ve nükleer savaş ihtimali gündemde.

Önümüzdeki yazılarda bu konuya da değineceğiz.


Aydınlık