Selahattin Demirtaş’ın kitabından sahnelenen tiyatro oyununu, eşi Başak Demirtaş, Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu birlikte izlemişti. Cezaevi’nden Indepedent Türkçe’ye röportaj veren Selahattin Demirtaş, “Kadınlar cesur adımlar atıyorsa herkesin bundan sevinç duyması lazım” dedi. Chp ile HDP arasında yakınlaşmayla ilgili bir soruya da Demirtaş, “İnsanlar yan yana gelerek ortak çözümler üretmek istiyorlar” dedi.

Demirtaş’ın sorulara yanıtları şöyle…

Başak Demirtaş, Selvi Kılıçdaroğlu, Dilek İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu, sizin öykülerinizden hazırlanan oyunu birlikte izledi. Muhalefetteki aktörlerin eşlerinin bir araya gelmesi, size ya da topluma bir mesaj mı?

“Kadınların topluma verdikleri güçlü bir dayanışma mesajıdır bence. Toplumun bütün kesimleri diyalog, empati, yakınlaşma ve çözüm için yan yana gelmekten çekinmemeli. İnsanlar birbirlerinden ilelebet korkarak, çekinerek mi yaşasınlar?

Barış demek, barış istemek onurlu, erdemli bir tavırdır. Acıları kaşıyarak veya yarıştırarak toplumu sadece kamplara bölmüş olursunuz. Bizim özgürce, eşitçe, demokrasi içinde bir arada yaşamaya ihtiyacımız var. Kadınlar bu konuda cesur adımlar atıyorsa herkesin bundan sevinç ve mutluluk duyması lazım. Ben oradaki bütün kadınların toplumsal barış için güzel ve anlamlı bir şey yaptıklarını düşünüyor ve hepsine teşekkür ediyorum.” Başak Demirtaş, Dilek İmamoğlu ve Selvi Kılıçdaroğlu’yla ikinci kez bir araya geliyor. Sizin hapishaneye girmeniz, CHP ile HDP tabanında bir yakınlaşma sağlamış olabilir mi?

“İktidarın büyük hukuksuzlukla ve adaletsizlikle yürüttüğü akıl ve izan dışı uygulamalar, toplumun çok farklı kesimlerinde ağır mağduriyetlere yol açtı. On milyonlarca insan, uğradığı adaletsizliğin, yoksulluğun, zulmün acısını çekiyor. İnsanları birbirlerine yakınlaştıran şey bu ortak mağduriyetlerdir. İnsanlar yan yana gelerek ortak çözümler üretmek istiyorlar. Çünkü iktidar medya, yargı ve bürokrasi gücünü orantısız ve abartılı bir şekilde kullanıp bu mağdur insanları kesintisiz olarak ezmeye, ötekileştirmeye devam ediyor. Toplum da bu cendereden çıkabilmek, nefes alabilmek, geleceğini kurtarabilmek için daha fazla yan yana gelmek istiyor. Bu yakınlaşma, siyasetin tavanından önce tabanında gerçekleşiyor. Siyaset bunu geriden ve mecburiyetten takip ediyor. Yoksa birbirinden çok uzak gibi görünen toplumsal kesimler demokrasi ortak paydasında bir araya rahatlıkla geliyor zaten. Bizler de bu toplumsal gerçekliğe ve haklı beklentiye destek oluyoruz sadece.”