Türkiye Barolar Birliği’nin yeni yönetimi Avrupa hukukunu Türk hukukunun üstüne koyan bir bildiri yayınladı.
Türkiye Barolar Birliği yeni yönetimi 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde İnsan Hakları Bildirisi yayınladı. Bildiride terör tutuklusu Selahattin Demirtaş ve Sorosçu Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını isteyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uyulması istendi:
Evrensel Bildirge; insanların zamana, mekâna, dine, dile, milliyete, ırka, etnik kökene, cinsiyete, cinsel yönelime bağlı olmaksızın ve hepsinden önemlisi devletlerin tanımasından bağımsız şekilde, evrensel ve doğal haklara sahip olduğu düşüncesi ile hazırlandı.
Başta AİHM olmak üzere insan hakları mekanizmalarının kararlarının bağlayıcılığının ''ama''sız ve ''fakat''sız kabulü, Türkiye Barolar Birliği’nin insan haklarının evrenselliği ilkesinin hayata geçirilmesi için olmazsa olmaz olarak gördüğü hedeflerdir.
Hukukçulardan bildiriye tepki gecikmedi. Eski Meclis Başkanvekili Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Hasan Korkmazcan, Türkiye Barolar Birliği’nin yeni yönetimine önemli uyarılar yaptı:
İlk adım olarak ''evrensel insan hakları ve hukukun üstünlüğü'' kavramlarının yerli yerinde kullanılması, bu kavramları emperyalist amaçlarının silahı haline getiren odaklarla bilinçli bir mücadeleye girilmesi gerekmektedir. Milli devletleri güçsüzleştirmek, etkisizleştirmek ve boyunduruk altına almak için ''hak ve hukuk'' kavramlarının ardında yürütülen yeni mandacılığın yıkıcı sonuçlarına bütün dünya halkları tanıktır.
Türkiye Barolar Birliği milletimizin insanlık adına yürüteceği bu mücadelede öncü güçlerimizden biri olmalıdır. Yargı kapitülasyonlarının geri dönüşü uygulamalarından olan anayasanın 90. maddesinin değiştirilmesine öncülük etmelidir. Terörle bütünlüğümüzü, uyuşturucu ve cinsiyetsizleştirme kampanyaları ile aile değerlerimizi hedef alanları ''amasız fakatsız'' kınamalıdır. AİHM kararları, Anayasanın 90. maddesine rağmen, Türk yargı kurumlarının ve yönetiminin infaz sürecindeki seçeneklerini yok sayamaz. Bu tek taraflı yorum yanlışından da TBB yönetiminin biran önce vazgeçmesi hukuki bir zorunluluktur.
Konya Barosu'na bağlı avukatlarından Birlikte İleri Hareketi Başkanı Latif Cem Baran da AİHM’in kararlarının temelinde hukukilik değil siyasilik olduğunu söyledi:
Türkiye'nin aleyhine seri halde kararlar çıkıyor. Bu da Türkiye'nin geleceğini, gelişmişliğini önlemek için o kurumlar üzerinde yapılmış bir operasyondur. Gerçekten hukuki karar verselerdi elbette evrensel hukuka biz de inanırdık. Barolar Birliği'nin yaptığı açıklamaya katılmıyorum. Bu olay üzerinden hükümeti sıkıştıracağım derken Türkiye'yi zor durumda bırakıyorlar.