İbni Haldun, “Osmanlılar Akdeniz hakimiyetini öyle bir hale getirdiler ki, Batılı denizciler Akdeniz’de bir tahta parçası dahi yüzdüremez duruma geldiler” derken, sadece Osmanlı Devleti’nin gücünü değil, Akdeniz’in önemine de vurgulamıştı. Hakikaten Akdeniz hakimiyeti geçmişte ne kadar önemliyse günümüzde de o kadar, hatta belki çok daha fazla önem arzeder. (1)
LİBYA VE TÜRKİYE
Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakatla yeniden gündeme gelen Libya ile Türkiye ilişkilerinin esasında tarihi geçmişi yüzyıllara dayanır. Bir vesileyle yeniden yakınlaşan TürkiyeLibya ilişkileri, nasıl bugün Akdeniz’deki bazı ülkeleri rahatsız ettiyse yüzyıl önce Afrika’yı sömüren Batı dünyası, Osmanlı Devleti’nin Libya’daki varlığından rahatsızdı. Osmanlı döneminde Afrika basınında sömürgecilerle yerli Müslümanların çıkardığı gazeteler ve yazışmalar incelendiğinde geçmişten günümüze LibyaTürkiye münasebetleri çok daha iyi anlaşılır.
LİBYA NEDEN ÖNEMLİ?
Akdeniz’e kayda değer bir kıyısı bulunan Libya’nın resmî adı elCemâhîriyyetü’lArabiyyetü’lLîbiyyetü’şşa’biyyetü’liştirâkıyyetü’luzmâ yani Büyük Libya Arap Halk Sosyalist Cumhurlar İdaresi’dir. Libya, coğrafik sınırları itibariyle Afrika’nın dördüncü büyük ülkesidir. Stratejik konumundan ötürü Osmanlılar Libya için Afrika’nın Miftahı, yani anahtarıdır demiştir. (2)
Libya, henüz 8. yüzyılda İslamlaştığı için 1500’lü yılların başında İspanya işgaline uğradığı zaman Osmanlı Devleti’nin kayıtsız kalamayacağı bir coğrafya olarak addediliyordu. 1492 yılında Endülüs’ün düşmesiyle Katolik zulmünden kaçan Müslüman ve Yahudileri Kuzey Afrika’ya taşıyan Türk denizcileri binlerce göçmeni Fas, Cezayir, Libya ve Mısır’a taşımıştı. Osmanlı Devleti’nden gelen emirden anlaşıldığı üzere “...bindörtyüz doksaniki senesi ilkbaharında İspanya’dan tard olunup memalik’i şahanelerine iltica eden Musevilerin dünyanın her tarafında envaimezalime..” uğramış olmaları sebebiyle Endülüslü göçmenleresahip çıkılmıştı. Hatta Alman Filozof Frederik Engels’in Kuzey Afrika ile ilgili kaleme aldığı bir yazısında Turgut Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa’nın İspanya’daki Moros (Moor) Müslümanlarını kurtardığını kaydetmişti. (3)
LİBYA'DA OSMANLI HAKİMİYETİ
Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Habeşistan Beylerbeyliği döneminde Kuzey Afrika’da pekişen Osmanlı hakimiyet ile Libya ve Mısır’da yeni bir dönem başlamıştı. Trablusgarp’ta Kuloğlu olarak bilinen Türk kökenli Karamanlı hânedanı döneminde ise Libya’da Osmanlı idaresi haricinde bölgenin yerli halklarıyla akrabalıklar kurulmuştu. 1835 yılında Trablusgarp’ın yönetiminin tekrar doğrudan İstanbul’a bağlanmasıyla bölgeyi idare etmek maksadıyla havalinin idaresi itibarlı kumandanlara bırakılmıştı. Yüzyıllara dayanan bu köklü münasebetler sebebiyle LibyaOsmanlı ilişkileri başkent İstanbul’dan idare edilen bir Afrika ülkesinden daha çok bir Anadolu eyaleti gibi yakın ve aktif ilişkilere sahipti. (4)
1830 yılında Fransa’nın Cezayir’i ve 1882 yılında Mısır’ın İngilizler tarafından işgali, Batı emperyalistlerin iştahını kabartmıştı. Osmanlı Devleti’nin eski gücünü yitirdiğinin emarelerinin görüldüğü o dönemde İtalya da Libya’ya kafayı takmıştı. İtalya’nın Libya’yıresmen işgali her ne kadar yirminci yüzyılın başlarına tekabül etse de İtalya’nın çeşitli yollarla Libya’ya tacizleri hakkında Afrika basınındaki haberler 1880 yılına kadar eskiye gider.
Güney Afrika’nın misyoner gazetesi olarak bilinen The Christian Express, Mısır’ın İngilizler tarafından işgalinden sonra tam bir Haçlı zihniyetiyle Afrika’da Hristiyanlık propagandası yapmaya başlamıştı. Afrika’daki sömürgelerinde tüm kıtada misyonerlik, kapitalizm ve emperyalizm yoluyla gazetelerde propaganda ve algı oluşturmak, Büyük Britanya İmparatorluğu’nun yegane politikalarından birisiydi. Bu sebeple ortak düşman olarak gördüğü Osmanlı Devleti’nin Afrika’daki hakimiyetini sarsmak ve kendi sömürgeciliğini mübah kılmak için İtalya ve Fransa’nın Afrika’yı işgaline İngiltere tabiri caizse çanak tutmuştur. Zira İngiltere’ye göre Afrika’da Hristiyanlığın genişlemesi için İslam dünyasının itibar gösterdiği Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinin zayıflaması elzemdi.
AFRİKA BASININDA LİBYA'NIN İŞGALİ
The Christian Express,1889 yılında misyonerlik için Trablusgarp’a giden bir papazın bir müftüyle olan diyaloğuna yer vermişti. Gazete, Hristiyanlığın üstünlüğünü anlatan bir nutuk atarak bölgedeki cahil Yahudi ve Müslümanları etkilediğini yazmıştı. Şüphesiz ortak düşman gördükleri Osmanlı Devleti için aynı dine mensup İngiliz, Fransız ve İtalyanların Haçlı ittifakı oluşturdukları bu haberde aşikardır. (5)
1892 yılında Kuzey Afrika ülkeleri hakkında değerlendirme yapan Sierra Leon’da çıkan bir gazete yazısı, sömürgeciliğin kara yüzünü ortaya koyuyordu. Gazete haberinde Afrika’nın Libya, Mısır ve Cezayir gibi sadece Kuzey ülkeleri değil Batı sahillerinde İslam’a geçişlerin tehlike arz ettiği rapor edilmişti. (6)
Yine 1899 yılında İtalya’nın er geç Trablusgarp’a gireceği haberi, esasında İtalya’nın yıllar sonra işgal edeceği Libya’nın bir nevi kamuoyundaki nabız yoklaması olarak anlaşılabilir. (7)
Zimbabve’den yayın yapan The Rhodesia Herald gazetesi 1906 yılında Tripoli’de Türk ordusunun bölgede faal olduğunu kaydetmişti. (8)
28 Haziran 1906 yılında Lagos’da çıkan “sömürgecilik ve kıtasal demokrasi” üzerine yazılan bir köşe yazısında ise Almanya’nın Namibya’da ve İtalya’nın Tripoli’de gözü olduğunu açıkça beyan etmişti. (9)
İtalya, Libya’nın işgalinden hemen önce Afrika basınında Trablusgarp’da Kolera salgını olduğunu yaymıştı. Bu tür haberlere bakıldığında günümüzde Amerika’nın dahi aynı taktikle Irak ve Afganistan’a operasyon yaptığına şaşırmamak gerekir. Kamuoyunda o bölgeyi çeşitli yollarla itibarsızlaştırarak işgal etme, sömürgeciliğin belki en önemli politikalarından biridir. (10)
6 Ekim 1911 yılında Güney Afrika’dan yayınlanan bir gazete Trablusgarp’ın bombalandığını ve yerlilerin İtalyan askeri tarafından acımadan öldürüldüğünü haber etmişti. Haberde Türk bataryalarına rağmen İtalyan filosunun Trablusgarp’ın limanlarını bombaladığı kaydedilmişti. Aynı sayfada Cape Town Müslümanlarının İtalyan işgalini protesto etmelerine dair haber Osmanlı Hilafeti’nin hangi mecralara tesir ettiği hakkında önemli ipuçları vermektedir. (11) Aynı gazetenin 24 Ekim tarihli gazetesinde ise Osmanlı Devleti’nin Afrika’daki son toprağını savunduğunu yazıyordu. (12)
1911 yılının Ekim ayında Trablusgarp’daki Türk komutanların başarısız faaliyetlerinden ötürü görev değişikliği yaptığı haber edilmişti. Haberde Münir Paşa’nın yerine Naci Bey’in Trablusgarp’da görevlendirildiği haberine yer verilmişti. (13) 26 Nisan 1912 yılında The Rhodesia Herald gazetesi Aziz Bey’in yerine Eyüp Sabri Bey’in Trablusgarp’a başkomutan olarak atandığını haber etmişti. Habere göre Kahire’den gelen bir telgrafta Enver Paşa’nın bir önceki gün çatışmada öldüğü kaydedilmişti. Bu tür savaş propagandalarıyla İtalya’nın Libya’da asılsız haberlerle bölgede Osmanlı ordusunun itibarını sarsmak için birçok haber yaptığına şahit oluyoruz. (14) Aynı gazetenin 17 Mayıs tarihli sayısı Türk ve yerli Müslümanların Tobruk’da başarılı taarruzlarda bulunduklarını rapor etmişti. (15)
Trablusgarp’ın müdafasında Mustafa Kemal ve Enver Paşa gibi komutanların mücadeleleri de Türk tarihine geçmiş bir ehemmiyete sahip olup Kuzey Afrika’daki son Türk savunması olması bakımından da iki ülke arasındaki ilişkiler açısından önem taşır. Bu minvalde Mustafa Kemal Paşa’nın Trablusgarp’da savaşırken çekilen ve Libya Milli arşivinde bulunan resmi iki ülke arasındaki ilişkiler için çok manidardır.
GÜNEY AFRİKA MÜSLÜMANLARININ LİBYA'NIN İŞGALİNE KARŞI TUTUMU
Kıtanın bir diğer ucunda olmasına rağmen Libya’nın İtalyanlar tarafından işgali, Güney Afrika Müslümanları tarafındanbüyük bir merak ve dikkatle takip edilmişti. Durban şehrinde yayınlanan Indian Opinion gazetesi, Güney Afrika’da yayınlanan diğer gazetelerin aksine Osmanlı Devleti’ni Libya’daki İtalyan işgaline karşı destekliyordu.
1912 yılının Mart ayında yayınlanan gazete haberinde Güney Afrika Müslümanları bir taraftan İtalyan işgalini şiddetle protesto ederken diğer yandan Osmanlı ordusuna para topluyordu. 17 Şubat 1912 yılında Trablusgarp’da savaşan ve şehit düşen askerlerin ailelerine bağış toplanmış ve Konsolos Yohannes Bey’e teslim edilmişti. (16)
Güney Afrika’nın Maritsburg şehrinde Trablusgarp’da savaşan Türk askerler için toplanan bağışlar Başkonsolos Yohannes Bey tarafından teslim alınmıştı. (17)
Hilal’i Ahmer Cemiyeti’nin Güney Afrika şubesi sorumlusu olan Osman Ahmed Efendi ve Osmanlı Devleti’nin Güney Afrika Başkonsolosu Yohannes Bey’in nezaretinde toplanılan bağışların Trablusgarp’a gönderileceği kaydedilmişti. (18)
Mozambik’te Portekizce yayın yapan O Africano gazetesi 1915 yılında İtalya’nın Tripoli’de başarısız olduğunu ve halkın isyan ettiğini not etmişti. (19)
Birinci Cihan Harbi’nde yayınlanan başka bir haberde ise Trablusgarp’da İtalyan işgaline karşı çıkan bir isyanın Almanlar ve Türkler tarafından organize edildiğini rapor etmişti. (20)
Libya halkı esasında Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesinden sonra da pes etmedi. İtalyan işgalinden sonra kurulan Libya Devleti’nde de önemli makamlara Osmanlı kökenli Kuloğlu ailesinden kimselerin Kral I. İdrîs tarafından getirildiği bilinmektedir. Kral İdris’in bağımsızlık savaşındaki arkadaşlarından Cemâleddin Başağa ve ilk Başbakan Sâdullah Koloğlu bunların başında gelmekte olup ülkenin yeniden teşekkülünde önemli görevler üstlendiler.Libya’da İtalyanlara karşı yürütülen direniş hareketinin önderi Ömer Muhtar, İtalyanlar tarafından esir edilmişti. İtalyanların ellerine düşen Ömer Muhtar’dan hayatı karşılığında bütün mücahitlerin teslim olmasını istenmişti. Ancak Ömer Muhtar, İtalyanların bu isteğini kesin bir dille reddetti.
Ömer Muhtar, mahkemenin hükmüne karkı, “Hüküm ve karar yalnız Allah’ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliği yoktur. Biz Allah’ın kullarıyız ve sonunda O’na döneceğiz” demişti. Bunun üzerine Ömer Muhtar kurulan göstermelik bir mahkeme tarafından 1931 yılında idama mahkum edildi. (21)
BAĞIMSIZLIK YOLUNDA LİBYA
Libya, bağımsızlığını elde edene kadar büyük sıkıntılarla yüzleşti. Osmanlı Devleti’nin çekildiği topraklarda huzurun artık geri gelmeyeceğini bilen Libyalılar İtalyan işgaline karşı sürekli isyan halindeydiler. İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere ordusunun Yeni Zelanda ve Güney Afrika birliklerini Trablusgarp’da Almanlar’a karşı hazır tuttuğuna dair Güney Afrika Milli arşivinde ilginç belgeler vardır. (22)
Güney Afrika arşivinde bulunan başka belgelerde ise İngiliz ordusunun Libya’ya girdiği rapor edilmişti. Yine Tobruk’da bulunan İngiliz ordusunun içinde 20 bin kadarının hapishaneden savaşa getirilen tutukluların olduğu bilgisine yer verilmişti. (23) 1951 yılında nihayet bağımsızlığını kazanan Libya’nın ilk Başbakanı ise Libya kökenli Osmanlı ailelerinden olan ve Türkiye’de Arap Kaymakam olarak bilinen Sadullah Koloğlu’dur. Bu tarihten günümüze kadar Libya Türkiye ilişkileri eski münasebetlerden ötürü müspet şekilde gelişme göstermiştir. Son zamanlarda haber konusu olan Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakatın önemi bu tarihi ilişkiler gözönüne alındığında belki daha iyi anlaşılmış olacaktır.
halim.gencoglu@uct.ac.za
NOTLAR
[1]Ibn Khaldun, Franz Rosenthal 2015: Muqaddime, s. 756, London.
[2] Kavas, Ahmet. 2011. OsmanlıAfrika Iliskileri. Cagaloglu, İstanbul: Kitabevi.
[3] Marx, Karl, and Friedrich Engels. 1975. Karl Marx, Frederick Engels: s. 62, Cilt 18, [Collected Works. London: Lawrence & Wishart.
[4] Orhonlu, Cengiz. 1996. Osmanlı Imparatorlugunun Guney Siyaseti : Habes Eyaleti. S. 46, Türk Tarih Kurumu Yayınlarından. Vii Dizi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basimevi
[5]The Christian Expres, 1 Mayıs 1889, “A visit to Tripoli, in Barbary” s. 70, Güney Afrika
[6]Sierra Loen Times, 20 Ağustos 1892 “The West African İmbroglio” s. 1 Lagos
[7]The Journay, 26 April 1899, “Italy and Tripoli” s. 3 Johannesburg
[8]The Rhodesia Herald, 10 Ağustos 1906, “Trauble in Tripoli” s. 5, Salisbury.
[9]The Lagos Weekly Record, 28 Haziran 1906, “Colonialism and Continental Democracy” s. 3 Lagos
[10]The Rhodesia Herald, 14 October 1910, “Cholera outbreak in Tripolia” s. 18, Salisbury
[11]The Mafeking Mail and Protectorate Guardian, 6 Ekim 1911, “The Bombardment of Tripoli” s. 3 Güney Afrika
[12]The Mafeking Mail and Protectorate Guardian, 24 Ekim 1911, “The North African Dispute” s. 2 Güney Afrika
[13]The Rhodesia Herald, 20 Ekim 1911, “In Tripoli Turkish Leader Deposed” s. 21, Salisbury
[14]The Rhodesia Herald, 26 Nisan 1912, “Italians still active” s. 22, Salisbury
[15]The Rhodesia Herald, 17 Mayıs 1912, “Turcoİtalian War” s. 25, Salisbury
[16]Indian Opinion, 17 Şubat 1912, “Item of İnterest” s. 8, Durban
[17]Indian Opinion, 2 Mart 1912, “Res Cresent Funds” s. 79, Durban
[18]Indian Opinion, 23 Mart 1912, “ItaloTurkish War” s. 100, Durban
[19]Lourenço Margues, 8 de Maiode 1915, “Pera İtalia” s.. 2 Maputo
[20]The Nyasaland Times, 15 Şubat 1917, “Rebellion in Tripoli” s. 3, Blantyre
[21]Gencoglu Halim. 2018. Güney Afrika’da Zaman Ve Meka?n : Ümit Burnu’nun Umudu Osmanlılar. 1. Baskı. Libra Kitap, 242. Tarih; 229. Osmanbey, I?stanbul: Libra Kitapc?ılık ve Yayıncılık.
[22]Güney Afrika Milli Arşivi, B/E368/PA1 World War Two: North African Campaign (19401943).
[23]Güney Afrika Milli Arşivi, B/E527/PA1 World War Two: North African Campaign (19401943). 1942
Aydınlık