Telefonlarından ulaştıkları Taha Akyol ve oğlu Ahmet Ertuğrul Akyol'u, "FETÖ operasyonuyla" korkutarak 10 bin dolar ile 320 bin liralarını alan, tutuklandıktan sonra parayı iade ederek etkin pişmanlıktan yararlanan 3 şüphelinin, "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 1 yıl 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, müştekiler gazeteci Taha Akyol ve oğlu Ahmet Ertuğrul Akyol'un 16 Eylül 2020 tarihinde dolandırıldıklarını beyan etmeleri üzerine tutuklu şüpheliler Engin Kaya, Ersin Deli ve Halil Beyret hakkında soruşturma başlatıldığı bilgisi verildi.
FETÖ'YE YÖNELİK BİR OPERASYONLA KORKUTTULAR
Müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol'un 16 Eylül'de ifadesine başvurulduğu kaydedilen iddianamede, Akyol'un dolandırıldığına ilişkin şu beyanına yer verildi:
"Babam Taha Akyol, telefondan bana emniyetle konuştuğunu belirterek, 'cumhuriyet savcılığından arayan kişilere yardımcı olmamı, istediklerini vermemi' söyledi. Daha sonra beni iki farklı numaralı telefondan arayan bir erkek şahıs, 'FETÖ terör örgütüne yönelik bir operasyon yaptıkları, hemen evden çıkarak dediklerini yapması, operasyonla ilgili delillerin kendisini gösterdiği, yardımcı olması halinde bu operasyonda suçlu durumundan kurtulacağı, örgüt üyelerinin Suriyeli ve çok tehlikeli oldukları, şahısları yakalamaya çok yaklaştıkları, örgütün kendi aralarındaki konuşmaları dinledikleri, hesabından 50.000 dolar çekmesi halinde örgüt üyelerinin deşifre olduklarını düşünerek kaçacakları, daha sonra görevli bir timin yanına geleceği ve operasyondan kimseye bahsetmemesi gerektiğini' söyledi.
'ŞİMDİ YANINA BİR KİŞİ GELECEK'
Beni sürekli oyaladıkları için telefonu kapatamadım. Bu sırada sürekli baskı yaparak beni korkuttular. Telefonla konuşarak gittiğim Şişli Hakkı Yeten Caddesi'nde bulunan bir bankadan 43.000 dolar karşılığı Türk lirasını alarak çıktım. Telefondaki şahsın yönlendirmesi üzerine taksiyle Şişli Etfal Hastanesi tarafına gittim ve Halaskargazi Caddesi'nde yürüdükten sonra bir ara sokağa girdim. Telefondaki şahıs, 'şimdi yanına bir kişi gelecek, onunla kesinlikle konuşma ve ona elinde bulunan poşeti ver' dedi. Yanıma gelen ve görsem tanıyabileceğim bir şahsın, 'bir saattir telefonla konuşuyoruz, operasyonu mahvedeceksin, ver şu poşeti ve hemen git buradan' demesi üzerine poşeti bu şahsa verdim. Telefondaki şahsın tenha bir yere geçerek, 'internet bankacılığından hesaplarımı kontrol etmemi' istemesi üzerine tüm hesaplarımın blokeli olduğunu gördüm. Devamında, 'en yakın bankaya gitmemi' istemesi üzerine Şişli'de bulunan bankanın Sıracevizler Şubesi'ne giderek blokenin kaldırılmasını talep ettim. Banka görevlisinin bu işlemin zaman alacağını söylemesi üzerine şubeden ayrıldım. Telefondaki şahsın, 'şubeye dönmemi ve paraları çekmemi' istemesi üzerine tekrar şubeye girdim. 'Paraların verilmesinin zaman alacağının' söylenmesi üzerine şube dışına çıkarak beklemeye başladım. Ve bu sırada polisler gelerek bana dolandırıldığımı söylediler."
İddianamede, şikayetçi olduğunu aktaran Akyol'un, 21 Eylül tarihli ifadesinde de, "olayın şokuyla verdiği parayı tam olarak hatırlayamadığı, hesabının bulunduğu bankadan aldığı dekontlarda olduğu gibi 10.000 ABD doları ile 320 bin 360 lirayı kendisini dolandıran şahıslara elden verdiği" beyanında bulunduğu dile getirildi.
'BİRBİRLERİNE SÜREKLİ 'SAVCIM, KOMİSERİM' DİYORLARDI'
Müşteki Taha Akyol'un da aynı günkü ifadesinde, "bilmediği bir telefon numarasından ev telefonunu arayan bir erkek şahsın bir dolandırıcılık şebekesinin kendisinin ve aile fertlerinin kimliklerini tespit ederek sahte telefon numaralarıyla internet bankacılığından dolandırıcılık yaptığını ve hesabını kontrol etmek için bankaya gitmesini söylediğini" beyan ettiği belirtilen iddianamede, daha sonra kendisinin ve eşinin kullandığı telefonları arayan şahısların, "Bu çok gizli FETÖ operasyonudur, hiç kimseye bahsetmeyin" dediklerini dile getirdiği anlatıldı.
Talha Akyol'un, "şüphelilerin telefonu sürekli açık tutarak başka görüşmeler yapmasını ve yasal mercilere haber vermesini engellediklerini, aralarında birbirlerine sürekli olarak, 'savcım, komiserim' diye hitap ettiklerini" de beyan ettiği aktarılan iddianamede, bu kişilerin ayrıca, "FETÖ'nün telefonları dinledikleri, biriyle konuşması halinde operasyonun bozulacağı ve kendisinin sorumlu olacağını, bankaya gittiğinde hesaptaki paraları oğlu Ahmet Ertuğrul'un hesabına aktarmasını' söylediklerini" beyan ettiği de ifade edildi.
İddianamede, Taha Akyol'un şu beyanlarına yer verildi:
"Şüphelilere 'bunu yapamayacağımı' söyledim. Şüpheliler de bana, 'emniyetteyiz' dedi. 'Operasyona yardımcı olmak için oğlumla görüşmek istediğimi' söylemem üzerine, 'savcıyla görüşüp on dakika sonra dönecekleri' şeklinde cevap verdiler. On dakika sonra oğlum, 'baba ben iyiyim, bir şey yok' dedi. Şahısların, 'Bir bankanın Çağlayan şubesinde bulunan hesabında 1000 doları bırakarak oğlunun hesabına göndermesi' şeklindeki taleplerini reddettim. Telefondaki şahıslar, 'talimat ver, blokeyi kaldırsınlar, savcı seni bekliyor' dediler. Bu sırada Asayiş Şube Müdürlüğünden gelen görevlilerin olaya müdahale etmeleri üzerine, 'Çağlayan Adliyesine savcıya gideceğimi' söylemem üzerine bu şahıslar beni bir daha aramadılar. Bu kişilerden şikayetçiyim."
'ELLERİNDEKİ POŞETLE KAMERA AÇISINDAN ÇIKTILAR'
Görüntüler üzerinde yapılan araştırmada 16 Eylül'de müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol ile karşılaşan şahsın şüpheli Engin Kaya olduğunun, diğer şüpheli Ersin Deli'nin Engin Kaya'yı takip ettiği, Engin Kaya'nın elinde beyaz bir poşetle yürüdüğü ve beraber hareket ederek kamera açısından çıktıklarının tespit edildiği belirtilen iddianamede, 17 Eylül tarihli canlı teşhis tutanağına göre müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol'un, Engin Kaya isimli şahsı kesin olarak teşhis ettiği, şüphelilerden Halil Beyret'in üzerinde bulunan 1865 liranın şüpheli Engin'in üzerinde çıkan paralarla birbirlerinin devamı olacak şekilde seri numaralarına sahip olduğunun tespit edildiği belirtildi.
İddianamede ayrıca şüphelilerin telefonlarında yapılan incelemelerde, rehberde farklı numaralarla görüşmeler yapıldığı ve "ara, Şişli Etfal Hastane ve eleman no kirve" şeklinde mesajlar olduğunun görüldüğü, Engin Kaya'ya ait telefonda Whatsapp görüşmeleriyle farklı kişilere ait kimlik belgeleri ile çek fotoğraflarının görüldüğü kaydedildi.
PARAYI VERİNCE ŞİKAYETTEN VAZGEÇTİLER
Şüphelilerin ifadelerinde, "olayla herhangi bir ilgilerinin olmadığı ve o gün tesadüfen karşılaştıkları" şeklinde beyanlarda bulundukları aktarılan iddianamede, 21 Eylül'de şüphelilerden temin edilen 10.000 dolar ile 247 bin 400 liranın müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol'a teslim edildiği anlatıldı.
Şüpheliler Halil Beyret ve Ersin Deli'nin avukatlarının 13 Kasım'da savcılığa, müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol'un hesabına 73 bin liranın yatırıldığına ilişkin makbuz sureti sundukları aktarılan iddianamede, müşteki Ahmet Ertuğrul Akyol'un avukatı Erdal Kılbaşoğlu'nun da aynı gün sunduğu dilekçeyle uğranılan zarar karşılanmış olması nedeniyle şikayetten vazgeçtiklerini beyan ettiği dile getirildi.
İddianamede, şüphelilerin terör örgütü operasyonu yapıldığını belirtmek ve kendilerine savcı/komiser izlenimi vermek suretiyle müştekilerden para temin ettikleri ve birlikte suç işleme kastıyla hareket ederek "nitelikli dolandırıcılık" suçunu işlediklerinin anlaşıldığı belirtilirken, suçu teşekkül halinde işleyen şüphelilerin bu suçtan 4,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.
Suç zararının iadesi ve şikayetten vazgeçilmesi nedeniyle etkin pişmanlık hükümleri uygulanması gerektiği de kaydedilen iddianamede, şüpheliler hakkında 1 yıl 6 ay ile 5 yıl arasında değişen hapis istemi doğrultusunda yargılama yapılması talep edildi.
İddianamenin gönderildiği İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, iddianameyi kabul ederek, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına ve ilk duruşmanın 27 Ocak'ta yapılmasına karar verdi.