Türk makam müziğiyle popun en rafine bileşimleri arasında sayılan ‘disko’ müziğini segah makamıyla harmanladığı ‘Sultanı Yegah’ ve ‘Elde Var Hüzün’ gibi unutulmayan bestelere imza atan Ergüder Yoldaş, vefatının 5. yılında anılıyor.

Müzisyen, pop müzik bestecisi Yoldaş, 6 Haziran 1938'de, İzmir'de Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

İzmir İnönü Lisesinde okuyan usta sanatçı, Ankara Devlet Konservatuvarından mezun oldu.

Yoldaş, konservatuardan sonra 1963'te kendi kurduğu "Halikarnas Altılısı" grubuyla müzik hayatına başladı.

"Anadolu RüzgarıAynalar" ve "Geçti Dost KervanıKambur Felek" adlı 45'lik plaklarını çıkaran Yoldaş, uluslararası yarışmalarda birincilik ödülleri aldı.

19701980 döneminin önemli bestecilerinden biri olan Ergüder Yoldaş, aynı zamanda İstanbul Şehir Tiyatroları ve İstanbul Festivali direktörlüğü yaptı.

TÜRK POP MÜZİĞİNE ‘SULTANI YEGÂH’I’ KAZANDIRDI

Yoldaş, Türk pop müziğine 1981'de Attila İlhan'ın şiirini bestelediği "Sultanı Yegah"ı kazandırdı.

Eşi Nur Yoldaş'ın seslendirdiği bu şarkının yer aldığı 45'lik Türk popunda önemli bir yer aldı.

Bestelerinde doğubatı sentezini oluşturma yolunda ciddi çabalar ortaya koyan Ergüder Yoldaş, eşi Nur Yoldaş ile kurdukları Workshop Plakçılık'tan 1983'te yayınlanan "Elde Var Hüzün" isimli bir albüm yaptı.

İlk albümün devamı niteliğindeki albümde bu kez Attila İlhan'ın yanı sıra Nef'i ve Cahit Sıtkı Tarancı şiirlerinden de besteler yer aldı.

Müziğin bir gösteri sanatı olmadığını savunan usta sanatçı, 2007'de verdiği bir röportajda, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Müzik, yurdun gerçeklerini, insanını tanımakla ilgili bir şey. Aynı şekilde, bugünkü konservatuarların durumu da böyle. Onlar da yurdun gerçeklerini tanımaz ve buna uygun müfredatlar geliştirmez. Bunun için de opera bütün sene oturarak zaman geçirir. Senelerdir hiçbir şey yapmıyorlar. Devlet senfoni orkestraları her cumartesi sabahı konser verir. Kimse gitmez. Herkes oturuyor. Repertuar seçenler, hiçbir zaman insanları düşünmediler. Kendi eğitimleriyle ilgili olarak geliştirdikleri kavramlarla onlara yaklaşmaya çalıştılar. Ama bu geri tepti. İlgilenen olmadı. Şehirdekiler, varoşlardaki insanların arabeskine eğilim duydular. 'Bir Teselli Ver' mesela, Caddebostan'daki konser salonlarında çalınmaya başladı. Bu kültürdekiler Robert Koleji öğrencileriydi. Operayı, senfoniyi seçmediler. Çünkü kendilerini bir gösteri alanına çıkıyormuş gibi hazırlamışlardı. Müzik gösteri değildir, temaşa sanatı değildir. Müziğin insanla ilgisini koparttığın zaman neden ilgilenilsin?"

77 YAŞINDA HAYATINI KAYBETMİŞTİ

Nur Yoldaş'tan boşandıktan sonra uzun süre Büyükada'da münzevi bir yaşam süren Yoldaş, burada 12 yıl yaşadıktan sonra 2003'te İzmir'de kız kardeşinin yanına yerleşti.

Ergüder Yoldaş, 25 Ocak 2016'da İzmir'de zatürre teşhisiyle kaldırıldığı özel bir hastanenin yoğun bakım servisinde 77 yaşında hayatını kaybetti. Yoldaş'ın cenazesi İzmir'in Urla ilçesinde toprağa verildi.

Ergüder Yoldaş'ın müzikle yapmak istedikleri, fikrini yaşatmak isteyen müzisyenlere emanet

'ERGÜDER YOLDAŞ'IN MÜZİKLE YAPMAK İSTEDİKLERİ, FİKRİNİ YAŞATMAK İSTEYEN MÜZİSYENLERE EMANET'

Ergüder Yoldaş'ın vefatının ardından Nur Yoldaş, "Son derece üzgünüz. Çok ağır şeyler yaşadık. Her şeyden önce oğlumun babası, torunumun dedesi. Üzüntünün tarifi yok, kelimelerin bittiği anı yaşıyoruz." demişti.

"Eserlerinin bazıları kayda alındı, bazıları hala notalarda duruyor. Ömrümüz yettiğince onun eserlerini yaşatmaya çalışacağız." ifadelerini kullanan Yoldaş, "Geçmişte ölümüyle ilgili çıkan asılsız haberler hakkında telefonda konuşup gülüşürdük. Yanında yaşadığı kız kardeşi Ayça hanım, çok fazla emek sarf etti, çok ilgilendi. Arayanlardan, soranlardan, ilgilenenlerden Allah razı olsun." diye konuşmuştu.

Bestecinin oğlu Tunç Devrim Yoldaş ise "Son 6 aydır da alzaymır söz konusuydu. Yaklaşık 10 gün önce zatürre geri çekilince toparlar gibi oldu ama ileri alzaymır olduğu için beyin akciğerlere nefes alma emri gönderemedi, bunun sonucunda da öldü. Acımız büyük, çok üzgünüz. Türk müziği çok önemli bir kompozitörünü kaybetti. Ergüder Yoldaş'ın müzikle yapmak istedikleri, fikrini yaşatmak isteyen müzisyenlere emanet." ifadelerini kullanmıştı.