Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan, Soylu ile istifası öncesinde gerçekleştirdiği görüşmeyi yazdı. Hakan, Süleyman 'Soylu’nun istifası tiyatro muydu' başlıklı yazısında, izlenimlerini şöyle paylaştı:
Biraz izlenim... Biraz perde arkası... Biraz hüküm... Biraz analiz...
O malum kaotik cuma gecesi yaşanıp bitmişti. Saygısızca.
Ertesi gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu aradım.
*
İlk sözü şu oldu Soylu’nun:
“Eleştirileri aldım, kabul ettim... Hatta hakaretleri de...”
*
Telefon görüşmemizde edindiğim izlenimlerime göre...
Şöyle bir havası vardı Süleyman Soylu’nun:
Biraz serden geçmiş gibiydi.
Biraz “Ne olacaksa olsun” havasında gibiydi.
Biraz “Başa gelen çekilir” edasında gibiydi.
*
Bu arada...
Başka çevrelerin kendisine yüklenmesi neyse de AK Parti çevrelerinden gelen abartılı yüklenmelere biraz fazla içerlemiş gibiydi.
*
Ve hepsinden önemlisi...
Aşırı duygusaldı. Belli etmemeye çalışsa da böyleydi. Arka planında sitemin ağırlıklı olarak yer aldığı tuhaf bir duygusallık...
*
Fakat ne yalan söyleyeyim, böyle bir havada olduğunu fark etmeme rağmen işi istifaya kadar götürebileceğini tahmin etmedim, edemedim.
*
İstifa haberini duyar duymaz ilk tepkim şu oldu:
“Bu iş Cumhurbaşkanı’ndan döner.”
*
Neden böyle düşündüm?
Çünkü cumartesi günü kendisiyle yaptığım o telefon görüşmesinden edindiğim izlenimlere dayanarak...
İstifa kararıyla ilgili olarak iki hüküm vardı zihnimde:
*
HÜKÜM BİR: Bu karar, önü arkası pek hesap edilmeden alınmış bir karardır.
*
HÜKÜM İKİ: Bu kararın alınmasında rol oynayan en esaslı faktör duygudur.
*
Bu biçimde alınmış bir istifa kararının...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hiçbir duygusallığa meydan vermeden oluşturmaya çalıştığı sağduyu duvarına çarpıp geri dönmesi kaçınılmazdı.
*
Bu konunun arkasında ısrarla “komplo”, “oyun”, “danışıklı dövüş”, “bityeniği” arayanlara Freud’dan gelsin:
“Bir puro, bazen sadece bir purodur.”
*
“Tiyatro” kelimesine gelince...
*
Tiyatro sanatına özellikle son dönemlerde ısınmaya başlasam da...
Onlarca insanımızı kaybettiğimiz o alçak 15 Temmuz girişimi için “Tiyatro bu tiyatro... Bildiğin tiyatro canım...” diye dudak büküldüğü günden beri...
Bu tür siyasi olaylarla ilgili olarak “tiyatro” kelimesinin kullanılmasından nefret ediyorum. Aşırı nefret hem de!