*****
İZMİRMİDİLLİ DEPREM SAĞANAĞI
Prof. Dr. Övgün A. Ercan, Jeofizik Y. Mühendisi
I Şubat 2021, sarsıntılarıyla İzmir, Dikili, Ayvalık, Kuşadası’nı etkileyen ürpertici, M4,1 gibi küçükten başlayıp, M5,2’ye veren orta büyüklükteki peş peşe 7 depremle, ile bunlar arasına sığışmış M4,0’den küçük yüzlerce depremcik sağanağıyla başladı. Bu sağanak, 30 Ekim 2020’de SisamKuşadası’nda olan M7,0 büyüklüğündeki depremin korkusunu İzmirlilere yeniden anımsattı. 78 km uzaktaki Sisam depreminin sarsıntıları, Meles Irmağı çatal ağzında kurulu Bayraklı’da 17 dikintiyi yıkmış, 118 canı almıştı.
Midilli’nin Polihnitos iç denizi önünde depremler şöyle başladı, sonra da sürdü;
1 Şubat 2021, 08.03 M4,1, 9km, 09.00 M4,7, 11km, 09.34, M4,0, 4km, 11.35, M5,2, 12km, 12.42, M3,8, 16.10, M16.10, M4,7, 23.46, M4,7 olmak üzere 7 tane acaba arkasından daha büyük deprem gelecek mi korkusu salan küçük deprem. Depremler; sayışım(matematik), özük(fizik), kamık(kimya), dirimbilim(biyoloji) gibi tanımlı ana bilim değildir. Deprem, bir doğanın yaklaşık 30 km kalınlığındaki yer kabuğunun gevrek ilk 1015 km üst kesiminde gerginlik biriktirme ile sarsıntılı, kırılmalı bir boşaltma işlemi olup içinde birçok belirsizlikler ile bilinmezlikler içerir. O nedenle, sağanağın arkasından büyük bir deprem gelebilir de, gelmeyebilir de. Ancak gerçek olan bir durum vardır ki, gergin olmayan yerde sarsıntı olmaz.
Demek ki, Karaburun ile Midilli arasında bir gerginlik birikimi var. Bu gerginlik yerkabuğunda küçük çatırtılar, küçük kırıklar yaparak kırılıyor, ancak tek, büyük bir boşalmayı, kabuğun kırılmaya karşı gösterdiği direnci yenecek gücü yok. Ancak, yükleniyor. Peki bu yüklenme nereden geliyor? Anadolu’nun Manisa, İzmir, bölgesinin güneybatı Ege’ye doğru yürümesinden. Bu yüklenme, emmebasma tulumba gibi sürekli sürecek, bunun sonucunda bu kesimde sürekli depremler olacak. Bu önlenemez gerçek.
2017 öncesinde, “MidilliKaraburunFoça üçgeninde M6,9M7,2 arasında bir deprem bekliyorum” derken, 2017’de bugün küçük depremlerin olduğu odakta M6,3 büyüklüğünde bir büyük deprem korkutucu biçimde İzmir’i sarstı ancak yıkıcı olmadı. Ne var ki, gelen her sarsıntı Demirtaş(betonarme) yapılarda, yapaytaşda(betonda) çatlakçıklar oluşturacağı gibi beton ile çelik donatının kavramasını ayırır. Yapıyı eskiye oranla daha güçsüz yapar. Bu nedenle, gerek 2017 Midilli, gerekse 2020 Sisam depremlerinin sarsıntılarını gören yapılar ile yer, eskiye oranla güç yitimine uğramışlardır. İzmir'deki evler 30 Ekim öncesi sağlamlığında değil artık...Yerin de, yapılarında dayanma gücü düştü....Özellikle Karşıyaka, Çiğli, Menemen, Bayraklı, Bornova ovalarında olan evler, artık depreme çok duyarlı. Bundan böyle, gelecekte deprem M7,0'dan küçük olsa bile yıkılma eşik değerine gelen birçok yapıyı göçertebilir. 2017 Midilli depreminde boşalmayan, M6,5 ile M6,9 dolayında bir gerginliğin eninde sonunda boşalacağını bekliyorum. Ne zaman? Bunu bilmiyorum. Kaldı ki, çözüm benim işim değil, Valilik ile AFAD'ın sorumluluğu
Oluşan deprem sağanağından sonra, Midilli'den büyük bir deprem her an gelebilirdi...Bunu kaç kişi biliyor acaba? O nedenle, durumu uygun olanlar yazlıklarında kalsınlar ya da gitsinler, olmayanlar sağlam yerde, sağlam evleri olan arkadaşlarında konaklasınlar diye önerdim. Bu öneriye uyarak birçok kişi geceyi dışarıda, aracı olanlar araçlarında geçirdiler. Kimse de M5,1'lik depremden sonra 3 milyonluk İzmir'e çadır dağıtamaz. Herkesi mutlu edecek, "Olmaz bir şey yahu" demek çok kolay, ancak sorumluluğu çok büyük.
Çok şükür ki, olasılığı olan büyük deprem olmadı.
Düşünebiliyor musunuz, ya olsaydı? Şu anda göçük altından canlı kurtarıyor olacaktık.
Asıl önemli olan, İzmir'in beslenmesini sağlayacak 1. sınıf tarım alanlarının, Meles ile Gediz Çatalağızlarının yapılaşmaya açan Ankara Merkezi Hükümeti ile Yerel Yönetimleridir. Sorun, öncelikle yapıları diken yükleniciler değil, o bölgeye yapılaşma izni veren kamu kuruluşlarıdır. Gündem tutması gereken, gerçek önemli konu bu olmalıdır.
Yukarıda değindiğim gibi; KaraburunMidilli arasında boşalmayan bir gerginlik var. Eninde sonunda boşalacak. Beklenen deprem, M6,5'dan büyük bir boşalmayla sonuçlanabilir. İzmir'deki evlerin de yıkılma eşik değeri M6,5'dur.
Yer ile yapılar yorgun. Beni çok korkutuyor. Bir jeofizik mühendisi olarak, konuları halk ya da bir sıvaka(siyasetçi) gözüyle bakamam. İzmir'in uzun süreli yerleşim alanları; Yamanlar, Bayraklı ile Bornova Tepeleri, Manisa yolu, Yeşildere, Buca, Şirinyer, Hatay, Eşrefpaşa, Göztepe, Balçova ile Narlıdere sırtları olsaydı. Bugünlerde yaşanan deprem korkusu hiç yaşanmaz, Bayraklı'da da 118 kişi ölmezdi. Bu yoğun yapılaşmanın olduğu tarım alanları boşaltılmadıkça, ekim, dikim alanları aslına dönmedikçe, İzmir'de deprem korkusu ile ölümleri ne yazık ki kalıcı olarak sürer. Bunu orta erimli sorun olarak tüm bu ile bundan sonra gelecek Büyükşehir Belediyeleri göz önünde bulundurmalı.
Deprem sağanağı geçse bile, İzmir, Dikili, Bergama, Ayvalık, erginleşmesini bekleyen bir Midilli depreminin soluğunun sıcaklığını sürekli boynunda duyacaktır, duymalıdır. Bu sakıncaya göre, halkı ürkütüp, korkutmadan, dağlara, tepelere doğru yerleşim alanlarını alımlı kılacak, toplumsal donatıları oluşturulmuş, çekim gücü olan uzun ile orta erimli, kentsel dönüşümü tasarlamalıdır, halkı bu yönde güdülemelidir.
İster istemez durumu iyi olan evgiller, gösterdiğim yerlerden arsa ile ev alarak oralara doğru yerleşimlerini kaydırdılar. Sorun, bu tür yatırım olanakları olmayan yoksul kesim. Onların derdine çare olmak için toplumcu devlet yapılanması gerekir. O da yok….
2 Şubat 2021