Diyanet İşler Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın 'Şeker Bayramı diye bir bayram yoktur' sözleri tartışma yarattı. Prof. Dr. Kemal Üçüncü, 'Şeker Bayramı' ifadesinin tarihini Aydınlık.com.tr'ye anlattı.

Diyanet İşler Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, sosyal medya hesabından yayınladığı bir mesajında, “Ramazan Bayramı'nın Şeker Bayramı diye ifade edilmesi yanlıştır. Şeker Bayramı diye bir bayram yoktur. Bu bayram, Ramazan Bayramı'dır ve bir ibadettir. Böyle bir ifade Ramazan'ın kutsiyetine hafiflik getiriyor. Bu şekilde kullananlar bundan vazgeçsinler” ifadelerini kullandı. Erbaş'ın uyarısının ardından sosyal medyada tartışma başladı. Aydınlık.com.tr, 'Şeker Bayramı' kavramının nasıl ortaya çıktığını araştırdı. Prof. Dr. Kemal Üçüncü, tartışmaya ilişkin şunları söyledi:

“Şeker Bayramı, Ramazan Bayramı'na alternatif ideolojik bir kullanım değildir.19. yüzyıldan itibaren İstanbul kent kültüründe, Türk folklorunda ve geleneğinde mevcuttur. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçen bir deyim ve uygulamadır. Bu bayram çerçevesinde şeker ve tatlı ikramı halen çok yaygındır. Ramazan Bayramı da Türk kültürüne ait bir adlandırmadır. Bunlar kültürümüzün zenginliği ve desenleridir.

ŞEKER, ŞÜKÜR MÜ?

Zannedildiği gibi; şükür ve şeker kelimelerinin Arap harfli Türkçede aynı harflerle yazılması ve buna bağlı bir yanlış okuma değildir.

Sözlü gelenek kültüründe bu adlandırma vardır. Sözlü kültür, yazıya bağlı olarak aktarılmaz.

Sayın Erbaş Türkolog değildir, ilahiyatçıdır. Bu tür değerlendirmelerde Türk kültür tarihini bilen uzmanlara danışması yerinde olur. Zira çok hassas bir kurumu temsil ediyorlar. Bu tür konuları polemik konusu haline gertirmek, milli birlik ve beraberliğimize zarar verir. Osmanlı döneminde basılan Şemseddin Sami Bey'in Kamusı Türki isimli sözlüğüne bakarsa, Şeker Bayramı var mı yok mu öğrenirler. Kamusı Türki’de ‘bayram’ kelimesinin karşısında şunlar yazar: “Bir dinde mübarek addolunan gün, Şeker Bayramı.”

%20%C5%9Eemseddin%20Sami%20K%C3%A2mus%C4%B1%20T%C3%BCrki
Şemseddin Sami Kâmusı Türki