Türk savunma sanayisi küresel rakipleri tedirgin ederken geleceğin harp tarihinde büyük izler bırakıyor. Son dönemde dönemde elde edilen başarıları anlatan Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, önemli bilgiler verdi.
TRT Haber'in aktardığına göre Savunma Sanayii Başkanı Demir'in açıklamaları şöyle:
"DAHA ÇOK YOLUMUZ VAR, KOŞMAMIZ GEREKİYOR"
"Savunma sanayiinde pandemi sürecini gerçekten "durmak yok, yola devam" sloganımız çerçevesinde, tabii ki tedbirleri maksimum ölçüde alarak geçirmeye çalıştık ve projelerimizde pek aksama olmadı. Tabii mücbir şartlarla çalışma şartları, mesafe vesaire konularla ilgili belirli tedbirler alındı. Bu biraz yavaşlamaya sebep oldu ama mesai artırarak, vardiyaları değiştirerek falan bunu bence göğüsledik ve gördüğünüz gibi projelerimizde de durmadan teslimatlarımızı yapıyoruz.
Projemiz devam ediyor. Daha çok yolumuz var. Koşmamız gerekiyor. Yapacak çok işimiz var, yaptıklarımızın daha iyisini yapmak üzere sürekli olarak geleceğe bakmak durumundayız. Çok iyi yaptık demektense bundan daha iyisi yapacağız demek daha işimize geliyor.
"ELEKTRONİK HARPTE ÇOK ÖNEMLİ ÜRÜNLER SAHAYA VERMEYE BAŞLADIK"
Kabiliyetler önemli, çeşitli alanlar var. Mesela ülkemizin 3 sene önce kendi milli ve yerli yapımı bir hava savunma sistemi yoktu. Hava savunma sistemi deyince S400'ler falan gelecek akla ama hep söylediğimiz gibi hava savunma kademeli sistem. Bizim son dönemlerde devreye alınan Sungur, HisarA+, HisarO+'larla beraber ki HisarA ve O'lara biz artı dedik. Çünkü ilk başta talep edilen kabiliyetlerin ötesinde kabiliyetler ekleyerek verdik.
Genelde bir kabiliyet tanımlanır onu tutturmaya çalışırsınız. Biz onun ötesine geçerek teslimatları yaptık. Atmaca'nın karadan karaya olanını devreye almak üzereyiz, torpido çalışmalarına devam ediyoruz. Elektronik harp son zamanlarda özellikle harekat alanının çok önemli bir unsuru. Çeşitli karıştırmalar, ona karşı alınacak tedbirler ki İHA'larımızın bile operasyonlarında bugün çok önemli bir rol oynuyor. Elektronik harpte çok önemli ürünler sahaya vermeye başladık. Tabii denizcilik sektöründe yine sistemler var.
"ÇEŞİTLİ PROTOTİPLER GELİŞTİRİLMESİNE DEVAM EDİLİYOR"
İnsansız sistemler deyince biz sadece İHA'lardan bahsetmiyoruz. İnsansız sistemler diyoruz ki buna kara ve deniz araçları da dahil. O alanda çeşitli prototipler geliştirilmesine devam ediliyor. Bunların bir kısmı deneme safhasında, bir kısmı envantere girmek üzere. Bir de bazı ürünlerimizi değiştiriyoruz. Şimşek diye bir hedef dronumuz vardı. Onu bir değişiklikle seyir füzesi haline getirdik.
İHA ve SİHA'larımızdaki mühimmatın hem menzilini artırdık hem de çeşitlendirdik. Hem tahrip güçleri fazlalaştı hem mesafeleri fazlalaşmaya başladı.
Sahadan aldığımız geri bildirimlerle yaptığımız pratik çözümler var. Mermi yolu, el bombası kutusu, mayın dedektörü, EYP'ye karşı tedbirler gibi bir dizi alan var.
"S400 AYARINDA BİR SİSTEME DOĞRU YAVAŞ YAVAŞ GİDİYORUZ"
Hava savunma sistemi kademeli derken belirli menzillerde belirli tehditlere ve hedeflere karşı kullanımı söz konusu. Balistik füzelerin hangi mesafeden atıldığına bağlı olarak bir kademelendirme var. "Uçak mı, bir balistik füze mi, bir dron mu, bir insansız hava aracı mı?" gibi çeşitli tehditlerin karşılanmasına yönelik ve hangi mesafede karşılayacağınıza yönelik ürünleriniz var.
Kademelendirmede de, bir kademede kaçırdığınız bir tehdidin bir alt kademede önlenmesi gibi bir dizi var. O açıdan da bizim şu anda HisarA+, HisarO+ ile yaklaşık 20 kilometreye kadar bir önleme zarfımız oluştu. Siper'e giden yolda bir 70 ve 100 kilometre civarında bir önleme zarfımızı oluşturacağız. Ondan sonra Siper'de de inşallah onun üzerine çıkacağız. S400 ayarında bir sisteme doğru yavaş yavaş gidiyoruz. Hedef olarak biz 5 yıl koyduk önümüze. İnşallah 5 yılda bu kademeleri doldura doldura gideceğiz.
"SAVUNMA SANAYİİ İHRACATI TEK BAŞINA TİCARİ BİR OLAY DEĞİL"
Savunma sanayii ürünü ihracatı tek başına ticari bir olay değil. Ülkeler arası ilişki, jeopolitik durumu vs. bir dizi faktörü ilgilendiren bir olay. İhraç ettiğiniz her savunma sanayii ürününün ihraç izin belgesini almanız gerekiyor. Bu da Milli Savunma Bakanlığının uhdesinde olan bir izin. Ben şunu ihraç ediyorum deyip edemiyorsunuz. Hangi ülkeye ihraç ettiğinizi, hangi ürünü ihraç ettiğinizi söylemeniz gerekiyor, izin almanız gerekiyor. Bu izin süreci de ihraç edilebilirlik, o ülkeyle ilişkiler vb. şartların analiz edilmesi neticesinde olan bir şey.
İhraç ettiğiniz de tabii bu ilişki geliştirme yöntemi aslında. Geçmiş yıllarda bize istediğimiz bazı ürünlerin verilmediğine, verilen ürünlerin daha sonra lojistik desteğinde problem çıktığını düşünürseniz bu bağlayıcı bir unsur da oluşturuyor. O zaman bu ürünü ihraç ettiğiniz bir ülkeyle dostluk seviyenizi ve müttefiklik seviyenizi bir kademe öteye taşımış oluyorsunuz. Onun yanında Çeşitli teknoloji transferi gibi unsurlar masada olabiliyor.
Bu ülkesine göre, oluşan şartlara göre kendi içinde değerlendirilip ve hayata geçirilen unsurlar. Tabii bunun detayları var ülkesine göre, talep edilen şartlara göre. Ama önemli olan ürününüzü vermeniz, arkasında durmanız, işlerliğini sağlamanız ve tabii ki o ülkeyle ilişkilerinizin geliştirilmesi ki savunma sanayii ürünü ihracatı, ülkeler arası ilişkilerin geliştirilmesinde pozitif bir faktör oluyor.
"PROJE İSTER İSTEMEZ KENDİ İÇİNDE BİR EKOSİSTEM OLUŞTURUYOR"
Savunma sanayiinde model şöyle. İhtiyaç makamı, yani kullanıcılar, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı birimlerimiz, ihtiyacı bize bildirirler. Biz o ihtiyaç üzerine projeyi şekillendirip, ihalesini yapıp, Savunma Sanayii İcra Komitesine sunup projenin takibini ve teslimini yaparız. Kullanıcı makamın ne talep ettiği önemli. Ondan sonra da biz devreye giriyoruz ve projeyi yürütürken de projeyi yürütme sırasında çok önemli şekilde, teknoloji kazanımı, yerlilik ve millilik oranları ile ilgili hatta alt sanayi ve alt yükleniciyi geliştirmekle ilgili önemli kriterlerimiz var.
Bu kriterleri sözleşmeye derç ederek projeyi yürüttüğümüzde proje ister istemez kendi içinde bir ekosistem oluşturuyor. Bir teknoloji geliştirme parametresi oluşturuyor. HisarA+ ve HisarO+'da bahsettiğim gibi belki istenenin de bir adım ötesinde bir ürünü gerçekleştirmek için yola çıkılabiliyor. Bazen de istenen çok üst seviye bir şey olabiliyor. O belirli bir süre alacaksa ondan daha önce ama iş görecek bir ürünü hayata geçirmekle ilgili kullanıcı makamla anlaşıp yolculuğu kullanımla beraber yapmak, yani bir ürünü vermek oradan gelen geri bildirimlerle bir üst ürüne gitmek gibi bir yola geçebiliyoruz.
"AKINCI ŞU ANDA ENVANTERE GİRDİ AMA GELİŞMEYE DEVAM EDECEK"
Mesela TB2… TB2'de o kadar çok değişiklik yapıldı ki, ilk günkü TB2 ile şu andaki TB2 arasında büyük farklar var. Akıncı da aynı olacak. Akıncı şu anda envantere girdi ama gelişmeye devam edecek. Çeşitli mühimmat türleri kullanılacak, çeşitli motor türleri kullanılacak o da gelişmeye devam edecek. Savunma sanayiini itekleyen ve tetikleyen faktör, yerlilik ve millilik oranına önem verilmesi, çok sıkı bir takibin yapılması, teknoloji kazanımıyla ilgili önemli bir parametrenin devreye konulması, işlerin sanayiye yayılmasıyla ilgili çok önemli bir takibin yapılması.
"TANK MOTORU ŞU ANDA TESTTE"
Motorun geliştirme süreci kadar onun olgunlaşma, kalifikasyon ve test süreci devam ediyor. Motorlarımız şu an test aşamasında. Tank motoru şu anda testte çalışıyor. İHA motorlarımız kullanılmaya başlandı, helikopter motorumuzun ilk prototipi çıktı. Motorlar konusunda bir seferberliğimiz var ama bir parantez açarak şunu söyleyeyim. Bu motorlar aslında klasik teknolojiye dayanıyor. Ancak geleceğin teknolojileri başka motorlara işaret ediyor. Bu alanın da boş kalmaması gerekiyor. Bu motorlar devre dışı kaldığında teknolojiler değiştiğinde bunun hazırlığının da yapıldığını belirtmek isterim.
"BUNLARIN ÜÇÜNDE DE ÖNEMLİ MESAFELER ALDIK"
Roket denilince bilinen 3 çeşit motor teknolojisi var. Bir katı yakıtlı motorlar, bir sıvı yakıtlı motorlar, bir de hibrit motorlar. Bunların üçünde de önemli mesafeler aldık. Roketsan hem katı yakıtlılarda hem de sıvı yakıtlı roketlerde önemli gelişmeler elde etti. Sistemleri devreye alıyor ve belirli menzillere erişmeye başladık.
DeltaV isimli Savunma Sanayii Başkanlığımızın kurduğu bir şirket de hibrit yakıtlı roket motorlarını çalışıyor. Orada da denemelerimiz başarılı gidiyor. Giderek performans artıyor. Yani bu üç alanda da devam ediyoruz. Tabii ki motorumuzun yerli motor olmasını bekliyoruz. Bunun kabiliyetini, kapasitesini giderek artıracağız.
750'yi aşkın projemiz var şu anda ki bu proje sayısı 60 civarındaydı 12 sene önce falan. Bütçesi ise 70 milyar doları aşkın.
"İNSANSIZ DENİZ ARAÇLARININ SÜRÜ HALİNDE OLANLARINI DEVREYE ALMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Deniz üstü insansız hava araçlarımız var, deniz altı için bunun çalışmaları var. İnsansız kara araçlarının çalışmaları var ki bunlar da çok çeşitli sınıflarda çok küçük araçlardan başlayıp 500 kilogram sınıfında çok hafifler, 1 ton 2 ton civarında orta sınıf. Şu anda prototipler yarıştırıldı, sahada kullananlar var, üzerine çeşitli silahlar entegre edilenler var. İnsansız deniz araçlarının sürü halinde olanlarını devreye almaya çalışıyoruz. Bunların denemeleri devam ediyor.
Bunların bir de tabii insansız hava araçlarının deniz platformunda konuşlanıp bir nevi uçak gemisi olarak çalışması ile ilgili de bir projemiz devam ediyor.
"GENÇLERİMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAKLA İLGİLİ HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALMALARI GEREKİYOR"
Gençlerle konuşmamda burada da tekrarlamış olayım. İki tane slogan kullanıyorum. Bunların birisi şu: Bir şey insan yapısıysa biz daha iyisini yaparız. Bu bir boş hamaset değil gerçekten buna inanırsak bunu yapabiliyoruz, yapabildiğimizi gösteriyoruz, göstereceğiz. İkincisi, hayallerimiz büyük olacak ama hayalperest olmayacağız. Hayalleri büyük olmak, uzun ufuklara bakmak anlamına geliyor. Oraya giden yolda da durarak, hayal kurarak ıslık çalarak gidilmez.
Onun gereğini yapmak, o hedefe ulaşmak için gerekli insan gücü, beyin gücü, ön çalışma, terleme, sistem kurma, eğitimi ona göre düzenleme gibi bir dizi faktörün de yerli yerinde olması lazım. En önemlisi de bu pozisyonlarda oturan kişilerin gençlerimizin önünü açmakla ilgili her türlü tedbiri almaları gerekiyor. Bize ulaşmaları gerekiyor.
Ulaşmaları için de ben buradan da söylemiş olayım. "vizyonergenc.com" diye bir sitemiz var. Bu Savunma Sanayi Başkanlığının kurduğu, gençlerimizin buluşma ortamı olmasını beklediğimiz, gerek iş başvuruları gerek staj başvuruları gerek proje önerileri ve proje grubu oluşturmak gibi faaliyetleri oluşturmalarını beklediğimiz, bir araya gelmelerini umduğumuz ve buradan bir sinerji oluşturmayı umduğumuz bir portal bu.
"BİZ BU KAPILARI AÇMAKLA GÖREVLİYİZ"
Ön açmak gerekiyor. Yani ön açalım ben yeterli diyorum. Yeter ki ön tıkamayalım. Gençlerimizin hevesini kıracak, onlar kapıyı çaldığında geri dönmek zorunda kalan insan psikolojisine sokmamak çok önemli. Kapılar ardına kadar açık. Her türlü ortamda onları bekliyoruz. Biz bu kapıları açmakla görevliyiz.
Uçak gemisi dense bugün yaparız. Yani yapmakla ilgili bir sorunumuz yok. Anadolu gemimizi yaptık, onun daha ötesine ihtiyaç olursa yapılabilir. Mühim olan ihtiyacın belirlenmesi. Tecrübe de önemli. Mesela Milli Muharip Uçak projesi diyelim. Jet uçağı yapmamış bir ülkeyiz. Bir Hürkuş yaptık, Hürjet'i deniyoruz, ondan sonra Milli Muharip Uçak'a geçiyoruz. Bu oldukça iddialı yani. Tecrübe biriktirmemişsiniz. Tüm uçak mühendislerine kapımız açık. Yeter ki onlar yeteneklerini gösterebilsinler. Milli Muharip Uçak gibi 5'inci nesil çok iddialı bir projeye girdik.
"DAHA İYİ SİHA'YI NASIL YAPARIZ BUNUN PEŞİNDEYİZ"
SİHA'ları kullandık ama hasımlarımız SİHA'larımızın kabiliyeti ile ilgili belirli bir doneye sahip oldular. Burada durursak yakalanırız. Daha iyi SİHA'yı nasıl yaparız bunun peşindeyiz. Burada duramazsınız. Mutlaka yeni teknolojilere kafa yormanız lazım. Harekat ortamında durdurulamaz iletişimi kesilemez olmanız lazım.
"BİZ ŞU ANDA YOLA ÇIKTIK, YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ"
Bizimle iş birliği yapmak isteyen, bizim şartlarımızla tabii, ülkelerle ilgili konuşulur, görüşülür. Ama falanca ülkeyi veya filanca iş birliğini bekleyecek durumda değiliz. Biz şu anda yola çıktık, yolumuza devam ediyoruz. Tasarım işlemlerimiz devam ediyor. Hatta bazı parçaların imalatına dahi başladık. Ortaklık olarak da dost ve müttefik ülkelerden bu programlara ortak olmak isteyen varsa kapımızın açık olduğunu söyledik. Bunların hiçbirisini bekleyecek durumda değiliz.
"BURASI BİR VİTRİN"
Birçok ülkelerden delegeler gelmişti. Yaklaşık 40 küsur delege ile görüştüm. Hepsinin söyledikleri Türkiye'nin nereden nereye geldiğini burada görüyoruz. Burası bir vitrin. Tabii ki harekatlarda Türk savunma sanayiinin ürünlerinin performansı belli bir farkındalık sağladı burası da çok önemli. Bu portföyünüzü göstermiş oluyorsunuz. Orada çok çeşitli ürünleri görünce Türkiye'nin artık bir küresel güç olma yönünde ilerlediğinin en güzel kanıtı oldu. Bu da o heyetler tarafından bize defalarca dillendirildi.
Bunun ihracatla tetiklenmesi gerekiyor. Bunun sürdürülebilir olmamız için çok geniş bir hacme erişmemizi sağlaması gerekiyor. Ama savunma sanayii bahsettiğim gibi sadece bir ticari olay değil, bu tür vitrinler, bu tür algı oluşumları da önemli.
"BİZ BURADA DURURSAK YAKALANIRIZ"Önümüzde gidilecek çok mesafe var derken çeşitli menzillerde SİHA'lar, hassasiyetin artırılması, elektronik harp… Şöyle diyelim elektronik harple ilgili. Burada bir kaçma kovalama var. İHA'larda mesela şu anda bile bizim SİHA'larımızı kullandık ama hasımlarımız SİHA'larımızın kabiliyetleri ve kullanış şekilleri ile ilgili belli donelere sahip oldu. Biz burada durursak yakalanırız. Elektronik ortamda iletişimimizi kesintisiz nasıl devam ettiririz, GPS sisteminin olmadığı bir ortamda konumumuzu nasıl buluruz ki bununla ilgili teknolojileri hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bunların hepsini düşünüyoruz çünkü burada duramazsınız. Mutlaka yeni teknolojilere kafa yormanız lazım. Kabiliyet olarak harekat ortamında durdurulamaz olmanız lazım, iletişiminizin kesilemez olması lazım, hasım hedeflere ulaşmayı noktasal yapabilmeniz lazım. Bunları mümkün kılacak her türlü teknolojik çalışmayı da yapıyoruz diyelim.
Milli Muharip Uçak'ı heyecanla bekliyorum. Ayrıca insansız jet savaş uçağımızı heyecanla bekliyorum. Bir de uzaya çıkacak roketimizi heyecanla bekliyorum."