SILA Şentürk, katil zanlısı ile sosyal medyada tanıştı. H.C.G.’nin 10 ayrı suç kaydı vardı. Sanal dünyada gerçekler kolayca gizlenebiliyor. Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan İnal ile sanal arkadaşlıklara mercek tuttuk.

ÖZLEM KONUR USTA

Giresun’da vahşice öldürülen Sıla Şentürk, katil zanlısı H.C.G ile sosyal medyada tanışıp arkadaş oldu. Emniyet kaynaklarına göre H.C.G’nin 10 ayrı suç kaydı vardı. Sıla Şentürk, tehlikeli biriyle arkadaşlık ettiğinin farkında mıydı, bilmiyoruz. Bildiğimiz şu, sanal dünyada gerçekler kolayca gizlenebilir. Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan İnal ile sanal arkadaşlıklara mercek tuttuk. İnal, “Sosyal medya psikopatolojik kişiler için elverişli bir ortam sağlar. Bu kişiler buralarda çok dolaşırlar. Çocukların küçük yaştan itibaren eğitim ve ideallere yönlendirilmesi sanal değil gerçek arkadaşlıklarla sosyalleşmeleri onları tehlikeden korur” dedi.

SANAL DÜNYADA EMEKSİZ İLETİŞİM

  • Genç nüfus, sanal arkadaşlıkları neden önemsiyor?

Sosyal ortamlar, sanal dünyaya göre daha büyük zorluklar içeriyor. İnsanlarla iletişim kurmak, bir gruba girmek, kabul görmek kendini iyi sunabilmek bütün bunlar bir takım becerilere sahip olmayı, özgüveni gerektiriyor. Hepimizin sosyal çevresi bellidir. Okulda işte belli sayıda insanla temas kurmak için çaba harcarız. Bu emek isteyen bir iştir. Sosyal medya ise çok daha zahmetsiz ve kısa sürede ciddi sayıda kişiye ulaşma imkanı sunuyor. Özellikle öngörüleri gelişmemiş, hayat beklentisi, kişilik yapısı oturmamış genç gruba, sosyal medyanın yarattığı bu imkanlar cazip geliyor.  Karşı taraftaki kişi ile ilgili çok hızlı öngörü geliştiriyor.  Sosyal medya, yanlış yargılarla hareket edilebilecek riskli bir ortam. Karşınızdaki kişinin psikopatolojik sorunları olabilir. Ki bu insanlar bu tür mecralarda çok dolaşırlar. Çünkü bu mecralar onlar için elverişli bir ortam sağlar. Burada, istismar edebilecekleri, aldatıp kandırabilecekleri kişilere ulaşabilme imkanı bulurlar. Gündelik yaşantıda insanları kandırabilmeniz biraz daha zor ama sanal ortamda av bulmak daha kolay. Bir tarafta öngörüleri gelişmemiş bir grup diğer tarafta ise istismar eğilim bir grup var. Burada mutlaka mağdurlar olacaktır.

GERÇEKLE SANAL ARASINDAKİ FARK 

Sosyal medya günümüzün en önemli ve gelişen sorunlarından biri. Pandemi ile daha fazla hayatımıza girdi. İnsanlar sosyalleşecek ortamlara gidemediler. İnsan yalnız yaşayamaz. Ergen grup için akranları ile birlikte olmak çok önemli. Bireyselleşiyor ve kendi kişiliğini akranları içinde bulabiliyor. Sağlıklı yollarla bu imkanı yakalayamadığında sanal ortamda sosyalleşecektir. Birlikte çalıştığımız gençlere de bunu söylüyoruz. Gerçek arkadaşının kim olduğunu bilebilirsin, annesini babasını tanıyorsun, mesleklerini biliyorsun, okulda yanında oturuyor, mahallede komşun. Ama internetten tanıştığın sanal arkadaşının bu tür bilgilerine sahip değilsin. Kim olduğunu o sana ne kadar anlatıyorsa o kadar biliyorsun. Gerçek bilgiler sunmuyor olabilir. Ergenlik dönemindeki gençlerin, sanal ve gerçek arkadaşı ayırt etmelerini sağlamak gerekiyor. Bazıları ‘Biz kamerayı açıp konuşuyoruz, yüzünü tanıyorum’ diyor. Yüzünü görebilirsiniz ama gerçek bilgilerine nasıl ulaşacaksınız?

SINIRLAR KORUR

  • Aileler burada çocuklarının ufku gelişsin, özgüvenli olsun diye özgür bırakmakla kısıtlamak arasında bocalıyor gibi… Çizgi nerede çekilmeli?

Aileler, çocukları ile iletişimi iyi tutmalı. Onlarla birlikte girdiği mecralara girip çıkmalı. Çocuğunuza internette komşu olun yaklaşımı benimsenmeli. Uzaktan takip etmek gerekiyor. Oto kontrol ve dürtüsellik sorunu olan çocuklar daha yakından takip edilmeli. Çocuklarının bu tür mecralara girip çıkarken evde herkesin bulunduğu ortamda ekran ve bilgisayar kullanmalarını sağlamalılar. Yalnız kaldığında biraz da otokontrolü zayıf bir çocuksa sorun yaşayabilir. Bunları yaparken de ilişkiyi bozmadan, gereklerini anlatarak çocukla konuşulmalı. “Değerli arkadaşlarınla konuşabilirsin, whatsapp ya da sosyal mecralar iletişim için kolaylık sağlıyor olabilir. Ama tanımadığın hiçbir bilgimiz olmayan insanlarla iletişiminin sınırlı olmasını istiyorum” denilmeli. Burada sınır ve kurallar getirilebilir. Çocukların korunması için sınırların da olması gerekiyor.

EVLİLİK BİR ÇEŞİT KAÇIŞ GİBİ

  • Ergenlik döneminde evlilik fikri normal midir? Ergenlerin aklından “evleneyim, çocuklarım olsun” hayalleri geçer mi?

Sağlıklı bir ergenlik sürecinden bahsediyorsak bir çocuk, 16 yaşında evlenmeyi düşünmez. Geleceğe yönelik hedefleri vardır, çizgisini bulacak, mesleğini bulacak, ekonomik bağımsızlığını elde edecek. Bütün bunlardan sonra evlilik fikrine ulaşacak.  Bunları yapamadığı için de kendine kolay bir çözüm bulmaya çalışıyor olabilir. Evlenip evinin kadını olmak bizim toplumsal olarak kızlarımızı görmek istediğimiz bir nokta değil. Bizler kadınlarımız güçlü olsun, ekonomik bağımsızlığı olsun istiyoruz. 16 yaşındaki bir birey çocuktur ve onun korunmaya ihtiyacı vardır, evlenmeleri yasaktır.  Okula gittiğinde bulunduğu ortam, aldığı eğitim ve ileriye dönük ideal geliştirebilecek bir alt yapıdan gelmesi önemli. Burada Milli Eğitim Bakanlığına rol düşüyor. Bunları yapmayı başarırsak çocuklarımıza kendilerini tanıma ve geliştirme fırsatı verirsek erken evlilik yoluna daha az gideceklerdir.

Eğitimde bütün çocukları bir potaya atıyor ve sınavdan geçiriyoruz. İçlerinde üstün başarılı olanlar bir yerlere geliyor. Öğrenme, dikkat bozukluğu, kapasite ve beceri sorunu olanlar kategorize edilmiyor. Bu gruplara eğitim olanakları sağlanmalı. Herkesin üniversiteye gitmesi gerekmiyor. Sanayide ara eleman sıkıntısı var. Meslek liseleri güçlendirilmeli. Bir eğitim reformu ile çocuklar daha ilköğretimden yetenek, kapasite ve eğilimlerine göre tanınarak yönlendirilmeli. Daha küçük yaşlarda kendilerini bulmaları bir amaç geliştirmeleri, o yolda yürümeleri onları riskli ortamlardan da koruyacaktır.

Aydınlık