21 Mart 1913 tarihinde Bursa’da doğan Sabiha GÖKÇEN, altı çocuklu bir ailenin altıncı çocuğudur.
Babası Mustafa İzzet Bey, annesi Hayriye Hanımdır. Kardeşleri, şehit ağabeyi teğmen Şefik, ablası Nazime, ağabeyi Neşet Dikmen, ablaları Nafia Dikmen ve Saime Berksun’dur. Şimdi hiç biri hayatta değildir.
Edirne vilayeti başkâtipliği görevinde bulunan babasının emekli olmasıyla, aile Bursa’ya yerleşmiştir.
Kurtuluş Savaşı yıllarında ilkokula başlayan Sabiha GÖKÇEN, önce babası Mustafa İzzet Bey’i daha sonra da annesi Hayriye Hanımı kaybetmiş, ağabeyi ve ablaları ile birlikte yaşamıştır.
1925 yılında Bursa’yı ziyaret eden Atatürk, Sabiha GÖKÇEN’i manevi evlat edinmiş ve birlikte Ankara’ya gelmişlerdir.
Ankara’da Çankaya Köşkü bahçesi içerisinde bulunan ilkokula, Atatürk’ün diğer menevi evlatları Zehra, Rukiye ve köşke yakın oturan Atatürk’ün arkadaşları ve köşkte görevli yaverlerin çocuklarıyla birlikte devam etmiştir.
İlkokulun bitimini takiben, Atatürk, manevi evlatları Sabiha ve Zehra’yı Arnavutköy Amerikan Kolejine, Rukiye’yi de Damdösiyona, öğrenimlerini sürdürmek üzere göndermiştir.
Bir yıl süre ile Arnavulköy Amerikan Kolejine devam eden GÖKÇEN, boğaz havasının sert olması nedeni ile, Üsküdar Amerikan Kız Kolejine geçer.
Bir müddet sonra hastalanan GÖKÇEN’İ tedavi için, Atatürk Viyana’ya gönderir. Tedavi sonrası yurda dönen Sabiha GÖKÇEN öğrenimine, Çankaya Köşkü’nde özel öğretmenler nezaretinde devam eder.
Atatürk'ün Manevi Kızları birarada. Sırasıyla Rukiye, Sabiha Gökçen, Afet ve Zehra görülmektedir.
1933 yılında Atatürk, hem tedavi olması ve hem de dil öğrenmesi için GÖKÇEN’İ Paris’e gönderir. Daha sonra yurda dönen Sabiha GÖKÇEN’in yaşantısı Atatürk’le beraber devam eder.
1934 yılında soyadı kanununun çıkmasıyla Atatürk, Sabiha’ya GÖKÇEN soyadını verir. (O tarihte Sabiha GÖKÇEN havacı değildi.)
1935 yılında, Türk Hava Kurumu tarafından Atatürük’ün emri ile ilk sivil havacılık okulu açılır. Bu açılışa Atatürk, Sabiha GÖKÇEN’İ de birlikte götürür. Atatürk bu okula TÜRKKUŞU ismini verir ve okula ilk kız öğrenci olarak Sabiha GÖKÇEN’i kaydettirir. Planör eğitiminin ardından (A) ve (B) brövelerini alan Sabiha GÖKÇEN, yüksek planörcülük eğitimi yapmak ve planör öğretmenliği için Türk Hava Kurumu tarafından yedi erkek öğrenci ile birlikte Sovyetler Birliği’ndeki planörcülük yüksek okuluna gönderilir. Bu okuldan da mezun olan GÖKÇEN, öğretmenlik diploması ile yurda döner.
1936 yılında, yine Atatürk tarafından, Eskişehir Askeri Hava Okulu’na özel olarak gönderilir. Bu okulda bir buçuk yıl eğitim gören GÖKÇEN, askeri pilot olarak PEKİYİ ile mezun olur (Diploma numarası 372’dir). Böylece SABİHA GÖKÇEN DÜNYANIN İLK KADIN SAVAŞ PİLOTU olma şerefini de kazanır.
Eskişehir Tayyare Alay ikinci Bölüğü’nde bir süre görev yapan GÖKÇEN mevcut av ve bombardıman uçaklarıyla solo uçuşlar da yapar. Yirmiiki tip uçakla uçuşlar yapmış olup, bunlara Türkkuşu uçakları da dahildir.
1937 yılında Trakya ve Ege Manevralarına ve Birinci Tayyare Alayı İkinci Bölüğü ile de Dersim Harekâtı’na katılan Sabiha GÖKÇEN, Türk Hava Kurumu’nun BİR NUMARALI MURASSA MADALYASI ile taltif edilmiştir. Bu madalyayı İsmet İNÖNÜ, Sabiha GÖKÇEN’in göğsüne takmıştır.
16 Haziran 1938 tarihinde Balkan devletlerinin davetlisi olarak, bir askeri uçakla tek başına Balkan Dostluk Turuna çıkan Sabiha GÖKÇEN, beş gün süren bu tur esnasında İstanbul’dan hareketle önce Atina’yı daha sonra da sırasıyla Selanik, Belgrad ve Bükreş şehirlerini ziyaret etmiştir. İndiği her yerde askeri törenle karşılanan Sabiha GÖKÇEN’e Belgrad’da bir dostluk nişanı olarak Yugoslav Ordusu’nun en büyük nişanı olan Beyaz Kartal nişanı ve beratı, Yugoslav Genelkurmay Başkanı tarafından verilmiştir.
1938 yılında Türk Hava Kurumu, Türkkuşu Uçuş Okulu’na Başöğretmen olarak atanmış ve bu görevini aralıksız 1954 yılına kadar sürdürmüştür. Üç dönem Türk Hava Kurumu Genel idare Kurulu Üyeliği yapan GÖKÇEN, 1964 yılına kadar uçmaya devam etmiştir.
1940 yılında pilot yüzbaşı Kemal ile evlenen GÖKÇEN 1943 yılında eşini kaybetmiştir.
19531959 yılları arasında iki defa davetli olarak Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmiştir.
14 Mart 1990 yılında davetli olarak Hindistan’a gitmiştir.
“Atatürk’ün İzinde Bir Ömür Böyle Geçti” isimli kitabı, Atatürk’ün 100. doğum günü anısına Türk Hava Kurumu tarafından yayınlanmıştır.
ALDIĞI ÖDÜLLER
1. Türk Hava Kurumu’nun bir numaralı MURASSA MADALYASI (beratı ile)
2. Yugoslav ordusunun en büyük nişanı olan BEYAZ KARTAL nişanı (Beş numaralı nişan beratı ile) ve ORDU BRÖVESİ
3. Romanya ordusu havacılık brövesi
4. Trakya ve Ege Manevralarından dolayı verilen HATIRA MADALYALAR
5. Türk Kadınının seçme ve seçilme hakkının 50. yılında TBMM’deki törende verilen mesleklerinde öncü kadınlar plaketi
6. Selçuk Üniversitesi’nin fahri doktorluk payesi
7. Türk Hava Kurumu tarafından 1989 tarihinde verilen ALTAN MADALYA
8. 1981 yılında ULUSLARARASI HAVACILIK FEDERASYONU’nun, havacılığın tüm dallarında üstün basan gösteren havacılara verdiği FAI ALTIN MADALYASI (Berlin’de verildi)
9. Ayrıca ordu, çeşitli dernekler ve kuruluşların vermiş olduğu yirmisekiz adet plaket
SOSYAL ÇALIŞMALARI
1. Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği ŞEREF BAŞKANLIĞI
2. Yaşlıları Koruma Derneği ONUR ÜYELİĞİ
3. Kız İzciler Derneği ONUR BAŞKANLIĞI
4. Kemalist Atılım Derneği üyeliği
5. Göz Bankası üyeliği
6. TürkKore Kadınları Derneği üyeliği
7. TürkJapon Kadınları Demeği üyeliği
8. Anıtkabir Derneği üyeliği
9. NINETYNINES, INC derneği üyeliği
(1925’Ii yıllarda (99) bayan pilot tarafından ABD’de kurulan bu dernek bugün uluslararası kimliğe sahiptir ve binlerce üyesi vardır.)
10. Atatürkçü Düşünce Demeği ONUR ÜYELİĞİ
1958 yılı Amerika’ya ikinci davet edilişinde Miami’deki havacılık toplantısına giden ve bu toplantıyı müteakip Washington’a geçen Sabiha GÖKÇEN, Hava Ateşemiz Alb. Burhan GÖKSEL ailesinin misafiri olduğu günlerde ABD Hava Kuvvetleri’nin, bir Pazar günü ANDRWS HAVA Üssü’ne davet edilen ve şerefine yapılan bu toplantıda Amerika’nın değerli havacılarını tanımak ve onlarla beraber geçirdiği samimi anların mutluluğunu yaşamıştır.
Burhan Göksel
Kaynak: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 32, Cilt: XI, Temmuz 1995
Sabiha Gökçen’in Balkan Turu
Atatürk’ün davetlisi olan yabancı konuklar, bir sohbet sırasında Sabiha Gökçen’den uçağı ile bir Balkan turu yapmasını, başkentlerine gelerek kendilerinin konuğu olmalarını isterler. Bu davete hem Atatürk, hem de Sabiha Gökçen olumlu cevap vererek, teşekkür ederler. Yalnız Sabiha Gökçen, böyle bir tur için hazırlanması gerektiğini bildirerek bir aylık süre ister.
Sabiha Gökçen gerçekleştirdiği bu turu şöyle anlatır: Amerika’dan yeni alınan Volti tipi askerî uçaklarla ve getirilen Amerikalı uzman pilot Jack ile, hemen çalışmalara başladım. Uçağın özelliklerini öğrendikten sonra, yurt içinde bazı uçuşlar yaptım. Güzel bir havada yarım Türkiye turu yapmak üzere İstanbul’dan hareket ettim. İlk olarak Köyceğiz’e, oradan Tuz gölüne ve sırasıyla Ankara’ya, Zonguldak üzerinden de İstanbul’a dönerek, havada yarım Türkiye turunu beş buçuk saatte tamamladım. Artık Balkan turu için hazırdım. Fakat Atatürk, hastalığı nedeniyle her geçen gün biraz daha çöküyor ve yatağa bağlanıyordu. Bu yüzden hayatımda ilk defa Gazi Paşa’ya yalan söyleyerek, bu tur için hazır olmadığımı özür dileyerek bildirdim. Gezimi ertelemek için ileri sürdüğüm özürün gerçek nedenini hemen sezinleyip:
“Hastalığım süresince benden ayrılmak istemediğini biliyorum. Ama seni davet edenlere verdiğin sözü unutma. İnsanlar sözlerinde durdukları sürece saygınlık kazanırlar. Bir kere söz verdik. Türk sözünden dönmez. Sen görevini yaparken, ben de hastalığımı yenmeye çalışacağım ve dönüşünü bekliyeceğim” dedi.
16 Haziran 1938 günü, Atatürk’ün isteği üzerine, tek başıma Balkan turuna başladım. İlk ziyaret yerim Atina olacaktı. Veda için yanına gittiğimde:
“Birkaç saat sonra senin Balkan turuna çıktığını ve Türk kadınını göklerde şerefle temsil ettiğini dünya radyoları yayınlayacaklar. Gittiğin yerlerde gazeteciler seninle konuşma yapacak ve fotoğraflarını çekecekler. Sordukları her soruya açıkça cevap ver. Barışçı bir ülkenin kızı olduğunu, yurtta ve dünyada barışı arzu ettiğini, her Türk gibi bunu gönülden istediğini söylemeyi unutma.”
"Sizi mahcup etmeyeceğim Paşam. Türk kadınlarını şerefli üniformam ile Türklüğe lâyık bir şekilde temsil etmek için elimden geleni yapacağım” diyerek elini öpüp veda ederken benden, Selânik’e gidip doğduğu evi de görmemi ve dönüşte kendisine anlatmamı istedi.
Uçağımla havalandıktan sonra, Savarona’nın üstünden uçarak ona gök yüzünden de veda ettim.
İlk ziyaret yerim Atina idi. Rotamı çizerek yola koyuldum. Tam saatinde Atina’ya vardım. Beni alanda meraklı bir kalabalık ve büyük elçimiz Ruşen Eşref Ünaydın karşıladı. Hava alanında askerî törenle karşılandım. Millî Mars’ımız çalınırken, elimde olmadan sevinç göz yaşları döktüğümü anımsıyorum. Gece verilen şölende Selânik’e de giderek Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret etmek istediğimi söyledim. Sabahleyin Selânik’e uçtum. Selânik’e ayak bastığımda kendimi yurdumda hisseder gibi oldum. Adeta Atatürk’ün varlığını ve nefesini yanımda hisseder gibiydim.
Balkan turunu tamamlayarak, Bükreş’ten İstanbul’a hareket ettim. Türkiye toprakları üzerinde uçarken, dünyada bundan daha güzel bir yurt parçası olamayacağını düşünüyordum. Yeşilköy Hava Alanı’na inince beni bekleyen kalabalığı selâmlayarak, doğruca Savarona’ya gittim. Atatürk kamarasında istirahat ediyordu. Beni güçlükle kucaklayarak: Gökçen, döndüğüne sevindim. Başarınla beni nasıl memnun ettiğini bir bilsen” dedi. Daha sonra, Selanik’te neler yaptığımı ve doğduğu evi görüp görmediğimi sordu. Gazi Paşa’ya izlenimlerimi uzun uzun anlattım. Doğduğu evdeki izlenimlerimi anlatırken, gözleri doldu ve:
“Güzel Selanik” diyerek özlemini dile getirdi.
Muhterem Erenli
Kaynak: ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 4, Cilt: II, Kasım 1985