Erdoğan ile Putin görüşmesi öncesi Türkiye, ABD’nin organize ettiği ‘Ukrayna krizi masasında’ Rusya karşıtı bildirgeye imza attı… Fener Rum Patriği Bartholomeos ‘ekümenik’ sıfatıyla konuştu, aynı masadaki Türk Dışişleri yalnızca izledi. Türkiye’nin egemenliği ihlal edildi

İsviçre’deki Ukrayna Konferansı’na Fener Rum Patriği Bartholomeos “ekümenik” sıfatıyla katıldı. Üstelik Patrik bu sıfat ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile aynı masaya oturtuldu. Rusya karşıtı aynı bildiriye imzalar atıldı. O masada böylece Lozan ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası çiğnendi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Putin ile kritik bir görüşme yapması beklenirken Atlantik cephesinden önemli bir hamle geldi. ABD’nin planlaması ile İsviçre’de sözde Ukrayna zirvesi yapıldı. Zirve sonrası yayımlanan bildiriye yalnızca ABD yörüngesindeki ülkeler destek verdi. Türkiye de bildiriyi imzaladı. Çok sayıda ülkenin katıldığı ama desteklemediği, fiyasko ile sonuçlanan “Ukrayna Konferansı” Ankara için vahim bir tabloyu da ortaya çıkardı.

Konferansa Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümenik” sıfatıyla katıldığı ortaya çıktı. Masada Fener Rum Patriği Bartholomeos’un önünde ekümeniklik bayrağı ve isimliği vardı… Rusya karşıtı bildiriye imza veren Patrik zirvede bir de konuşma yaptı.

Aydınlık’a konuşan Doç. Dr. Mehmet Perinçek önce toplantının genel amacını değerlendirdi, sonra Türkiye üzerine niyetleri yorumladı. Perinçek şunları söyledi:

“Bir sorunu çözmek için bir toplantı düzenleniyorsa bunun amaca uygunluğunu gösteren esas olgu sorunun her iki tarafının da toplantıda yer almasıdır. Rusya’nın bu toplantıya katılmamış olması bu toplantıyı düzenleyenlerin bu sorunu çözmek amacı taşımadığını, doğrudan Rusya’ya düşmanlık amacıyla hareket ettiklerini ve Ukrayna’yı Rusya üzerine daha fazla sürme hedefinde olduklarını göstermektedir.”

TÜRKİYE’Yİ DE KUŞATMA PLANI

Fener Rum Patriği Bartholomeos’un toplantıya katılmasının sadece Rusya değil Türkiye’yi kuşatma planının bir parçası olduğunu söyleyen Perinçek, “Batı Ukrayna meselesini Türkiye ile Rusya’nın arasını açmak için de kullanmaktadır.” dedi. Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın görüşmesi öncesi zirvenin yapıldığına vurguladı. Perinçek, “Görüşme öncesi Rusya düşmanı bir toplantıya katılmak, buluşmayı sabote etmektir.” görüşünü dile getirdi.

ZİRVENİN 5 SONUCU

Doç. Dr. Mehmet Perinçek, zirveye katılmayan ya da bildiriye imza atmayan ülkelere dikkat çekti:

“Çin, Hindistan, Suudi Arabistan, BAE... Dünya nüfusunun çoğunluğu bu toplantıda temsil edilmedi. Dünya ekonomisinin de en önemli güçleri bu toplantının karşısında yer aldı. Türkiye BRICS’e girme iddiasını taşırken bu niyetini açıklamışken BRICS ülkeleri bu toplantıda ya yer almamış ya da bildirgeyi imzalamamıştır. Bu ülkeler Ukrayna meselesinde Batı’nın oyununu görmekte ve tavır almaktadır. Türkiye ise kafası başka ayakları başka bir yerdedir.” Perinçek, Türkiye’nin bu toplantıda bulunmasının 5 sonucunu şöyle sıraladı:

Lozan’a ve Türkiye’nin egemenliğine aykırı tavırlara boyun eğmek.

Rusya’ya düşmanlık yapmak.

Türk Rus ilişkilerine darbe vurmak.

Batı’nın Rusya’yı kuşatırken Türkiye’yi kuşatma planlarına hükümetin kendi eliyle alet olması.

BRICS’e girme sürecine darbe vurulması.

DİPLOMATİK TEPKİ VERİLMELİ

Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erdem İlker Mutlu, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin diplomatik tepki vermesi gerektiğini söyledi. Mutlu, “Patrikhane, eğer Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kendini devletin egemen yetkisinden bağımsız bir egemen olarak tanıtıyorsa böyle bir temsile diplomatik tepki verilmelidir.” dedi.

YUNAN BAŞBAKANLA GÖRÜŞTÜ

Öte yandan zirvede Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ve İstanbul Fener Rum Patriği Bartholomeos bir araya geldi. Görüşmede Miçotakis'in Türkiye’deki Rum azınlık konuları ile ilgili olarak önümüzdeki dönemde İstanbul’u ziyaret etme planı olduğu belirtildi.

 

‘EKÜMENİK’ SIFATIYLA TEŞEKKÜR

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski sosyal medya hesabından Fener Rum Patriğine teşekkür etti. Zelenski şu ifadeleri kullandı:

“Küresel Barış Zirvesi bildirisine katıldığı için Ekümenik Patrikhane'ye teşekkür ediyorum. Belge hala imzaya açık ve daha fazla ülkenin ve uluslararası örgütün buna katılacağından eminim. Dünyayı, BM Şartı ve uluslararası hukuka dayanan Ukrayna için adil barış hedefi etrafında toplamak için çalışmaya devam ediyoruz. Ukrayna ve tüm Ukraynalılar, duaları ve ülkemize ve halkımıza gösterdiği sürekli ilgiden dolayı Kutsal Bartholomew I'e minnettarız.”

 

BAĞIMSIZ TÜRK ORTODOKS PATRİKHANESİ’NDEN TEPKİ

Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Selçuk Erenerol da bir açıklama yaparak Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliğine yönelik suç işlendiğini ifade etti. Erenerol’un açıklaması şöyle:

"Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen İsviçre’de bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın yanında, hiçbir tüzel kişiliği olmaksızın yalnızca Fatih Kaymakamlığı’na bağlı bir azınlık kilisesi olan Fener Rum Kilisesi Başpapazı Bartholomeos’un Ekümenik Patrik sıfatıyla gözlemci olması ve Barış Konferansı’nda kabul edilen karara imza atması hukukumuzca suç teşkil etmektedir. Rusya ve Ukrayna arasında çıkan savaşın müsebbiplerinden Fener Rum Kilisesi, kurumlarımız eliyle suç işlemeye devam ederek Batı’nın Türkiye Cumhuriyeti üzerinde kurduğu planları hayata geçirmesine de olanak sağlamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine ve devrimlerine açılmış bu topyekün savaş devam ederken bölünmez bütünlüğü, ulusal egemenliği, Atatürk ilke ve inkılaplarını koruması gereken kurumlarımız bu mücadelede bulundukları saf ile Türk ulusunun geleceğini büyük bir bilinmezliğe sürüklemektedir. Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 5603K sayılı ilamında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, TCK’ya ve Lozan Görüşmeleri’ne yapılan atıflarla Fener Rum Kilisesi’nin işlediği suçlar belirtilmiş olup, Ekümenik sıfatını kullanamayacağına ve başka kurumlara müdahale edemeyeceğine hükmedilmiştir. Anayasa’nın 10. maddesinde gösterilen eşitlik ilkesine aykırı davranan Fener Rum Kilisesi ve Başpapaz Bartholomeos, yurtiçinde veya yurtdışında bulunan hiçbir kuruma karışamaz ve üstünlük elde edemez.”

 

RUHBAN OKULU TALEBİ DE DİLE GETİRİLDİ

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı canlı yayında 50 yılı aşkın süredir kapalı olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasını yeniden gündeme getirmişti. Tekin, “Kişisel olarak okulun açık olmasını arzu ederim. Olayın iki boyut var bir tanesi siyasal boyutu. Kişisel olarak okulun açık olmasını arzu ederim. Bize düşen şey bu konudaki kararımızı verdiğimizde Sayın Cumhurbaşkanımız hangi yöntemlerle çalışabiliriz araştırmasını istemişti. Orada bir lise açık. Bu bir ruhban okulu olarak faaliyet verebilmesi açısından kendi çalışmamızı yapıyoruz. Alınacak karara göre atılacak adımları belirledik" diye konuşmuştu.
Heybeliada Ruhban Okulu, 1844 yılında din adamı yetiştirmek amacıyla kurulmuş ancak Fener Rum Patrikhanesi'nin devlet denetimine girmeye karşı çıkması üzerine 1971'de kapatılmıştı.

 

‘EKÜMENİK’ SIFATI KULLANILAMAZ!

Lozan Barış Antlaşması'nın azınlıklarla ilgili hükümleri incelendiğinde azınlıklara özel bir imtiyaz verilmediği görülür. Türk uyruğundan sayılan gayrimüslimlerin kanun ve hukuk düzeni önünde eşitliği esas alınmıştır. Azınlıklar meselesi Lozan Konferansı'nda ciddi, tartışmalı geçmiştir. Azınlıkların Türk kanunlarına tabii olduğu, hiçbir ayrıcalıklarının olamayacağı ve Türk Milli Hükümeti'nin korunmasının yeterli olduğu kayda alındı.

Antlaşmanın 42. maddesi ile gayrimüslim azınlıklar yararına olarak kabul edilen şahsi haklar ile aile hakları, Medeni Kanunumuzun yürürlüğe girmesi ile önem ve anlamını yitirmiştir. Böylece Patrikhanelerin dünya işlerinde ve azınlıkların şahsi muamelelerinde hiçbir yetkileri kalmamıştır. Lord Curzon'un 13 maddelik teklifi İsmet Paşa tarafından reddedildi. Antlaşmanın maddelerinde, Birinci Meclis’in en çok tepki gösterdiği noktalardan biri, “Batı Trakya Türklerinin Yunanlıların eline bırakılması ve Patrikhane’nin İstanbul’da kalmasının kabul edilmesi” olmuştur.

Lozan Antlaşmasının “Azınlıkların Korunması” başlığı altındaki maddelerinde, Rum Patrikhanesi ne ismen, ne de özel bir şekilde zikredilerek yer almıştı. Söz konusu maddeler, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının din ve ibadet hürriyetleri, din ve ibadet yerleri ile ilgilidir. Ortodoks Patrikliğinin bir dini kurum olarak Antlaşmada herhangi bir teminat ve koruma altına sokulmamıştır…

NATO SÜRECİYLE AŞINDIRILMAYA ÇALIŞILDI

Cumhuriyeti kuranlar da bu durumu göz önüne alarak Lozan’da emperyalistlerin bastırmasına direndiler ve Antlaşmada onların tekrar hortlamasını sağlayacak ifadelere yer vermediler. Fener Rum Kilisesi, İstanbul Fatih ilçesi sınırları içinde bulunduğu için idari işlerde muhatabı olarak Fatih Kaymakamlığı öngörüldü.

Buna da titizlikle uygulandı. 1952 yılında NATO’ya girdikten sonra ABD baskısıyla Fener Rum Kilisesi’ne “Patriklik” statüsü verilmesi konusunda baskı ve tertipler gerçekleştirildi. Türk diplomasisi buna da azami ölçüde dikkat ederek Lozan’ı deldirmemeye çalıştı. ABD’nin son yıllarda önemli bir çabası da Fener Rum Kilisesine “Ekümenik” hava vererek yanına Ukrayna’yı da alıp, Rusya’ya karşı din üzerinden baskı yapmak. Bu girişimlerden Rusya da rahatsız.