Tepkiler üzerine televizyon kanallarından kaldırılan evlilik programları, Youtube üzerinden tekrar yayına başladı. Uzmanlar 'mahremiyetin ifşasına karşı ilgi'nin ciddi boyutlara ulaştığını vurguladı

SILA KEMAHLI

Tepkiler üzerine kaldırılan “evlilik programları”, Youtube üzerinden tekrar yayına başladı. 5 yıl aradan sonra Türkiye'nin gündemine sokulmaya çalışılan “evlilik programları” milyonlara, hiçbir denetim olmadan izletiliyor. Amacın “evlilik” olduğu söyleniyor ancak evlenecek adaylar “yarışmacı”. Her hafta seçilen birinciye 15 bin TL veriliyor. Türk toplumunun temeli “aile”nin değeri “para” ile ölçülebilir kılınmak isteniyor. Çarpık, saygısız ilişkiler; “yapma bebek” kadın, “kabadayı hareketli” erkek yarışmacılar daha nicesi... Sistemin bize dayatmak istediği ne varsa hepsi bu programda!

Tırnak içinde “gelin ve damat adayları”nın bulunduğu iki ayrı evde çekimler yapılıyor. Yarışmacıların buluştuğu bir de ortak alan var. Program yaklaşık 3 saatlik bölümlerden oluşuyor. Youtube'da yayınlanan programın bölümlerini izledik. İlk bölümde sunucu abartılı kıyafetler ve sözlerle açılışını yapıyor. “Kadınlar” ve “erkekler” evi adlı bölümleri tanıyor. Sıra yarışmacıların tanıtımında... Kısa videolarda yarışmacılar kendilerini anlatıyor. Yaşlar 2230 arasında değişiyor. Yarışmacılar arasında güzellik uzmanı, güvenlik görevlisi, hemşire, repçi olan da var... Programa gelen kadınların hemen hemen hepsi estetikli, bol makyaj ve abartılı kıyafetlerle ekran karşısındalar. En önemli özelliklerinden biri de Türkçe konuşurken araya İngilizce sözcükler serpiştirmek ve ağızlarını yaya yaya konuşmak.

PATRON KARISI OLAYIM YA!

İlk yarışmacı kendisini tanıttığı videosunda “erkek dediğin çirkin olmalı” ifadelerini kullanarak dans ediyor. Kendisine “talip” olacak kişide aradığı özelliği “maço olmalı, bana sözünü geçirmeli” olarak ifade ediyor. İkinci yarışmacı alıyor sözü... Saygılı, vicdanlı birisiyle evlenmek istediğini söylüyor, “parasız saadet” olmaz diyerek maddi durumu iyi olan yarışmacı adaylarına göz kırpıyor, “parasız erkeği sadece erkekler sever.” diyerek son noktayı koyuyor. Bu talebini gerekçelendirmeyi de unutmuyor: “Küçük yaştan beri çalıştığım için artık çalışmak istemiyorum ya! Patron karısı olayım.” Bir başkası “aynı evin içinde olunca karşıdaki kişinin iyi mi kötü mü olup olmadığını” anlayacağı kanaatinde. Bir diğeri, aşka inancı olmadığını söyleyerek kendisini ifade ediyor.

YANIMA YAKIŞACAK BİRİNİ ARIYORUM

Kameralar “erkekler evi”ne dönüyor. İlk yarışmacı “onu o olduğu için sevecek birini” arıyor, baba olmak istiyor. “Gerçek aşkı herkese göstereceğim” diyerek meydan okuyan bir başka yarışmacı da dış görünüşe verdiği önemi dile getiriyor. Bir eş aramadığını “yanıma yakışacak birini arıyor” diyerek ağzından kaçırıyor...

KIRMIZI ODA

Yarışma başlıyor... Evlerde sıradan bir gün gibi hareket ediliyor. Yarışmacıların bazı görevleri var. “Kırmızı oda” adayların buluşma noktası. Orada davet ettikleri adayı görebiliyorlar, sohbet ediyorlar. Yarışmacılardan birisi kocaman dolar işaretleriyle bezeli bir kolye takmış! İlerleyen dakikalarda erkeklerin kaldığı eve gelen bir kadın yarışmacıdan “erkek kokuyor buram buram” ifadelerini duyuyoruz.

BOL AĞLAMA VE KAVGA

Kadın adaylar farklı kıyafetlerle podyum yürüyüşü yapıyor, erkek adaylar tarafından kıyafetleri yorumlanıyor oylanıyor birinci seçiliyor. Yarışmacılar kendilerini de bilen insanlar belli ki; “x kişinin derdi eş değil, para” gibi tanımlamalar da yapıyorlar. Adaylar birbirileri için her türlü değişikliğe de var olduğunu dile getiriyor. Kadın yarışmalardan biri “gerekirse” dekolte giymeyi bırakacağını hatta “kapanacağını” söylüyor. Bölümler kavga, gürültü, kıskançlıklarla devam ediyor... Aile travmalarının anlatılması, bol ağlamalar da oluyor. Her bölüm benzer manzaralar izliyoruz, izlettiriliyor...

YENİ GERÇEKLİK ALGISI OLUŞTURULMAK İSTENİYOR

Kişilerin 'buradayız' deme yollarından Sosyolog Özge Yaren Enç, ilişkilerin “yarış” haline getirilmesine dikkat çekti. İzleyenlerin programların içeriğiyle “yeni bir gerçeklik algısı”na dahil edilmek istendiğini belirten Enç, yarışmacılara yorumlar yapmanın 'buradayız' deme yollarından olduğunu bildirdi. Enç, programa ilişkin gözlemlerini şöyle anlattı:

“Yarışmacılar kendilerine uygun 'eş adayı' arayan kadın ve erkekler. Belli 'kriterler' sunuyorlar. Bu kriterlere bakıldığında Türk gençliğinin sürüklenmek istendiği noktayı apaçık görebiliyoruz. Hepsi aynı torna tezgahından çıkmış gibi olan bu genç 'yarışmacılar' bir hayat arkadaşı 'aramaktan' ziyade kendilerine 'sponsor' arıyor gibiler...

MERAK KAŞINIYOR

“Kadınların genel istekleri 'zengin erkek' bulmakken, erkekler ise isteği 'güzel kadın profili'. Sistemin insanları adete tepeden bir gözle izlediği, bedenlerin ve ruhların teşhir edildiği, dostlukların sahteleştiği bu program insanların kültürel benliklerinde ciddi dezanformeler yaratıyor. İzleyiciye panoptik bir gözlem seçeneği sunuyor. 'Biri bizi gözetliyor' evinde olduğu gibi insanların normal şartlarda en mahrem olarak gördüğü şeylerden birini açıkça ekrana yansıtıyor. Sistem de bu anlamda izleyicinin merakını sürekli kaşıyor. Yani başkalarının hayatlarını gözetlemekten mutluluk duyuran bir sistem oluştuğu için de bu kadar izleniyor.”

KARŞIKLIKLI ÇIKAR

“Kullanım ve doyum yaklaşımında belirtildiği üzere bu programların bu denli fazla izlenmesinin altında karşılıklı bir çıkar yatıyor. Arztalep meselesi gibi düşünebileceğimiz bu durumda izleyiciler belli bir doyum elde etmek adına bu tür programları 'tüketiyor'. İzleyicinin bir nevi gereksinimlerini karşılayan programlar insanları birkaç saatliğine gündelik hayattan kopararak 'şov devam etmeli' dedirtiyor.

YENİ GERÇEKLİK ALGISI OLUŞTURULUYOR

“Özellikle 'gerçek hayattan alınmış' gibi kurgulanan programlar seyircide 'burada yaşananlar tamamen gerçek' hissi yarattığı için daha da ilgi çekici hale geliyor. İzleyenlere göre 'bizim gibi, sıradan vatandaş' olarak algılanan aktörlerin olaylara verdiği tepkiler yeni bir gerçeklik algısı oluşturuyor. İzleyici yaşananların bir simülasyon olduğunu unutup ekrandakilerle arasında samimi bir bağ yaratıyor.

KİŞİLERİN 'BURADAYIZ' DEME YOLLARINDAN

“Sennett'in söylediği gibi bu tür programlar bir 'mahremiyet tiranlıgı' yaratıyor. Gündelik hayatta belki de suskun kalan gruplar bu tür programlardaki yarışmacılara yorumlar yaparak bir nevi 'buradayız' diyor.”

 

NEDEN MİLYONLARCA İZLENİYOR?

Uzmanlar, evlilik programlarının şu an televizyonların gündüz kuşağı programlarında yayınlananlardan farklı olmadığını söylüyor. Teşhirciliğe ve röntgenciliğe olan ilgilinin sosyal medya ile artışına dikkat çekiyor. Kriminal programlardan sıkılan toplumun daha hafif programları tercih edişinin de etken olabileceğini söyleyen uzmanlar “mahremiyetinin ifşasına karşı ilgi”nin artışının ciddi boyutlara ulaştığını vurguluyor. Sistemin talebi programlarla yerine getiriliyor...

ŞİDDET İÇERİKLİ YAYINLAR

Evliliğin tüketim nesnesi haline getirilmek istendiğini vurgulayan İnönü Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vehbi Bayhan, Youtube üzerinden milyonların “evlilik programı” izlemesinin nedenlerini şöyle sıraladı: Kriminal programlardan sıkılan toplum kaçış arıyor, mahremiyetinin ifşasına karşı artan ilgi...

İnönü Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Vehbi Bayhan, reyting kaygısına dikkat çekti. Türkiye'deki bir günlük TV programlarının içeriğini anımsatan Bayhan, televizyon kanallarında kriminal konulu; şiddet, aldatma, ensest vb ilişkileri içeren programlar olduğunu söyledi. Bu programların yerini akşama doğru yemek konululara bıraktığını; olumsuz, eleştiren, psikolojik şiddet uygulayan katılımcıların bu programlarda yer aldığını belirtti. Bayhan, akşam haberlerinde de kadına yönelik şiddet başta olmak üzere şiddet içerikli yayınlar yapıldığını söyledi.

BİLİNÇALTINA YERLEŞEN ROL MODELLER

Haber sonrası, televizyonun en fazla izlendiği saatlerde birbirine benzeyen olay örgüsü olan dizilerin seyirciye izletildiğini kaydeden Bayhan, “Tarihi dizilerde birbirlerini sürekli kesip biçen şiddet görüntüleri. Psikiyatrik gerçek vakalardan yola çıkılarak yazılmış romanlardan uyarlanan psikolojik temalı diziler... Fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik şiddet, istismar konuları...” İçeriklerdeki olayların izleyen tarafından normalleştirilmeye başlandığına dikkat çeken Bayhan, şöyle sürdürdü:

“Bu program içerikleri izleyenlerin bilinçaltına yerleşiyor ve olaylar kanıksanıyor, normalleştiriliyor. Zamanı gelince bireyler farkına varmadan bilinç altına yerleştirdikleri rol modelleri uyguluyorlar. Benim yaptığım ve dünyanın diğer ülkelerinde yapılan kadına yönelik şiddet araştırmalarında ortaya çıkan sonuç; küçükken evde izlediği veya medyada izlediği şiddeti bilinçaltına yerleştiren bireylerin, erişkin olup aile kurdukları da aynısını eşlerine ve çocuklarına uyguladıkları yönünde.

EVLİLİĞİ TÜKETİM NESNESİNE DÖNÜŞTÜRÜYORLAR

“Bu programlar da evlilik programları da sabun köpüğü denilen 'tüketim odaklı' programlar. Programlara katılanlar reyting için rol yapıyorlar. Evliliği metalaştıran ve tüketim nesnesine dönüştüren programlar... Kendilerini TV veya sosyal medyada sergileyerek popüler olma amacındaki bireyler programlara katılıyor. Andy Warhol zamanında 'herkes bir gün on beş dakikalığına meşhur olacak' demişti. O zamanları yaşıyoruz.

TEŞHİRCİLİK VE RÖNTGENCİLİK

“Sosyal medya da zaten kendimizi sürekli teşhir ediyoruz. Bir taraftan teşhircilik, diğer taraftan röntgencilik (stalking) yapıyoruz. Sosyolojideki son teorilerden Gözetim Toplumu (The Surveillance Society) sosyal medyada deneyimliyoruz.

MAHREMİYET İFŞASINA İLGİ

“Evlilik programının YouTube izlenme rekoru kırmasının bir nedeni TV'deki kriminal programlardan sıkılan ve paranoid olan toplumun daha hafif programa kaçışı olarak yorumlanabilir. Bir diğer nedeni insanların mahremiyetinin ifşasına karşı ilgi. Artık günümüzde mahremiyetin yok olmasını yaşıyoruz. Evlilik programları ilgisi bireyin psikolojik olarak yapısında da olsa ikili ilişkilere dahil oluyor. Topluma ne verirsen onu alırsın.” Aydınlık