İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Yağız Üresin, Kovid19’a yönelik ilaç konusunda Türkiye’den de umut vaad eden çalışmalar olduğunu söyledi. Üresin, “Birkaç ay içinde dünyadan tedavi için bir sürü seçenek çıkacak. Türkiye’den de birkaç seçenek çıkabileceğini düşünüyorum” dedi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca önceki gün basın toplantısında Türkiye’nin dünyadan farklı olarak ilaçları erken dönemde uygulayarak başarı kazandığını söyledi. Prof. Dr. Ali Yağız Üresin, Türkiye’de kullanılan ilaçları ve içeriklerini anlattı.
İKİ İLAÇ İKİ COĞRAFYA
Virüsün, bakteri gibi canlı bir yapıya sahip olmadığı için öldürmeye yönelik ilaçlar olmadığını belirten Üresin şöyle konuştu: “Virüs hücreye girip orada çoğalarak, kendi bilgisini aktarıyor. Virüsün hücrede çoğalmasını engelleyecek ilaçlar var. Bunlar antiviraller ve zaten kullanılan hazır ilaçlar. Piyasada ya da piyasaya yakın oldukları için hızla Kovid19 tedavisi için de konumlandırılabildiler. Bunların içinde daha önce kuş gribinde kullanılan bir ilaç var, AİDSHIV tedavisinde kullanılan ikili ilaç var. SARS için geliştirilmiş ülkemize de Çin’den gelen Favipiravir var. Kovid19’u kısmen yavaşlatmaları bekleniyor. Bir de sıtma ilacı olan hidrosiklorikin var. Bu da virüsün hücre içinde çoğalmasını engelleyen bir ilaç. Ayrıca da hastalık ilerleyip virüs akciğeri tuttuğunda, bağışıklık tepkisi çok fazla ve yıkıcı oluyor. Aşırı bağışıklık yanıtını baskılamak için de tedaviler uygulanıyor. Sağlık Bakanlığı’nın Bilim Kurulu ile birlikte oluşturduğu protokol, dünyada başka yerlerdeki uygulamalara da az çok benziyor. Batı'dan farklı olarak biz Çin ve Japonya kökenli antivirali kullanıyoruz. ABD ve Almanya’da ise Amerikan firmasının remdesivir adlı ilacı kullanılıyor. Remdesivir bu endikasyonda ruhsatsız. Favipiravir tamamen ruhsatsız. Bunları kullanmak Sağlık Bakanlığı’nın yetki ve sorumlulukları içinde. İki ilaç da virüse etki ettikleri yer açısından birbirine çok benziyor. Bakanlık, bu ilacı getirmekle doğru olanı yaptı. Uluslararası protokollere benzer çalışmalar yürütülüyor ama bir yandan da deneyseller. Amaç hastalığın seyrini yavaşlatmak.”
‘ABD’NİN EYALETİ DEĞİLİZ’
Çin’den gelen favipiravir adlı ilacın Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (Food and Drug AdministrationFDA) tarafından onaylı olmaması bazı çevrelerce eleştirildi. Üresin, bunun bilimsel hiçbir geçerliliği olmadığını söyledi: “Biz, ABD’nin bir eyaleti değiliz. Sağlık Bakanlığı ve Türkiye’nin sağlık sistemi bağımsız. Kendisine gelen verilere göre karar verir. FDA onayı arayanlar hiç klinik çalışma yapmamış, ilaç geliştirmeyi bilmeyen insanlardır. Siz Türkiye’de ilaç geliştirip piyasaya çıkarırsanız ABD de Türkiye’de onayı var mı diye bakar. Kural, çıktığı ülkenin sağlık otoritesince onaylı olmasıdır. İşin komik tarafı remdesivirin de FDA onayı yok.”
‘BATI’NIN KENDİNE GÜVENİ SARSILDI’
Dünyada ilaçları ve yeni tedavi yollarını yakından takip eden Ali Yağız Üresin’e “ABD, ilaç ve aşıda da hakimiyeti kaybetmeye mi başlıyor” diye sorduk. Üresin yanıtladı: “Umarım olur. Batı’nın her zamanki hakimiyeti ve kendine güveni sarsıldı. İlk defa Batı bir belayı dışarıya satamadı ellerinde patladı. Yaşadığımız güvensizlik de buna dayanıyor. Batı üzerinden güven edinme alışkanlığımızla ilişkili bir durum. Bu ilaçların çoğu ebolada denenmiş, ancak bir başarı, bilgi yok. Çünkü ebola Afrika’da ve siyahlarda olan bir hastalık. Firmalar çok fazla yatırım yapmamış. Kovid19’da öyle değil, herkes yüzlerce ilaç deniyor. ABD kendi sistemi nedeniyle salgını iyi yönetemedi. Sosyal tıbbın önemini anladık. Burada, biz Cumhuriyetin başından beri gelen geleneğin faydasını görüyoruz. ABD sarsıldı ancak FDA falan gerekli değil demek de doğru değil.”
‘İLACI SIFIRDAN GELİŞTİRMEK SÖZ KONUSU DEĞİL’
Prof. Dr. Ali Yağız Üresin ekibi ile Kovid19’a karşı etkili olabilecek iki çalışmaya başlamak üzere. Üresin Türkiye’deki ve dünyadaki araştırmaları da değerlendirdi: “Aşı konusunda Çin ve ABD insan çalışmalarında ikinci aşamaya geçti. Hızlı aşı geliştirme teknolojisi var. Sonbahara bitmesi planlanıyor. Fakat denemelerde başarısız olma ihtimali de var. 1520 çalışma söz konusu, bunlardan biri elbet başarılı olacak. İlaçta doğrudan bu virüsü hedefleyen net bir çalışma yok. Mevcut ilaçları farklı şekilde konumlandıran 400 klinik çalışma var. 10'u Türkiye'den… Aşı ve ilaçla ilgili çalışmalar için altyapı olması gerekiyor. Bunun alt yapısı bizde var diyemeyiz ama dünyada artık bu işler çok merkezli ilerliyor. Laboratuvar çalışması bir yerde, klinik araştırması başka yerde olabiliyor. Bizde de bu tür takım çalışmaları içinde yer alma gelişti. Bilgi birikimi ve teknolojimiz yeterli düzeyde. Klinik çalışmaları geliştirecek altyapımız da var. Türkiye’de de bu çalışmalar var ve yapabiliriz de… Birkaç ay içinde dünyadan tedavi için bir sürü seçenek çıkacak. Türkiye’den de birkaç seçeneğin çıkabileceğini kestiriyorum. Ama şunu da bilelim, dünyada da ilacı sıfırdan geliştirmek söz konusu değil. Mevcut ilaçları yeniden konumlandıran ya da hücreyi hedefleyen yollar olabilir. Yepyeni bir ilaç için uzun bir klinik araştırma süresi gerekiyor. Bu, kısa sürede mümkün değil. Aşıda yurtdışı ile rekabet edip oradan önce geliştirme imkanı olmayabilir ama aşıyla ilgili altyapı kurulmasını önemsiyorum. Salgından sonra da umarım daha ülkenin ihtiyaçlarına yönelik hedefli ve başarıya daha yakın çalışmalar olur ve onlar desteklenir.”
Aydınlık