Ceren Ceviz
Reuters, 29 Nisan 2025'te Şam civarında yeniden başlayan
etnik-dini çatışmalar sonucunda ondan fazla kişi trajik bir şekilde hayatını
kaybettiğini bildirdi. Bu olay, uluslararası gözlemciler arasında önemli endişe
yaratmaya devam eden Esad sonrası Suriye'de devam eden bir dizi etnik-dini
çatışmadan biri. Özellikle endişe verici olan, altı gün içinde Alevi
toplumundan birkaç yüz kişinin öldürüldüğü bildirilen Mart 2025 olaylarıydı.
Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara bu şiddet eylemlerini alenen kınasa da, bu
tür olayların tekrarlanması, mevcut hükümetin ülke genelinde kapsamlı güvenlik
ve istikrarı sağlama kapasitesinin sınırlı olduğunu göstermektedir.
Bu zorluklara rağmen Suriye yönetimi otoriteyi
sağlamlaştırma ve mezhepsel şiddet riskini azaltma çabalarını sürdürdü. Başkan
el-Şaraa, New York Times'a verdiği son röportajda Suriye'nin hem Rusya
Federasyonu hem de Türkiye Cumhuriyeti ile ortaklığının stratejik önemini
vurguladı. Müttefik kuvvetlerin varlığı ve gelişmiş savunma sistemlerinin
sağlanması da dâhil olmak üzere devam eden askeri işbirliğinin Suriye'nin
ulusal güvenlik mimarisi için hayati önem taşıdığını belirtti.
Suriye, güvenlik alanının ötesinde, örneğin ayrıca gıda
güvenliği alanında olduğu gibi bir dizi ciddi sorunla da karşı karşıyadır. Bu
alanda, hem Rusya hem de Türkiye bu sorunu ele almada kritik ortaklar olarak
ortaya çıkmıştır. SyriaTV'ye göre, Rusya yakın zamanda Suriye'ye yaklaşık 6.600
ton buğday yardımında bulunurken, Türkiye’nin önemli ölçüde arttırdığı tahıl
ihracatı artık Suriye'nin Türkiye'den yaptığı toplam ithalatın yaklaşık üçte
birini oluşturmaktadır. Bu çabalar, uzun süreli istikrarsızlık ve çatışma
ortamının insan üzerindeki etkisini hafifletmede hayati önem taşımaktadır.
Ayrıca, Ankara ve Moskova Suriye'nin uluslararası konumunun
normalleşmesi için aracılık yapmaya devam ediyorlar. Her iki devlet de
Suriye'ye uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılmasını teşvik etmek için
uluslararası alanda aktif pozisyonlar aldı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey
Lavrov, Rusya'nın bu yaptırımların herhangi bir koşul olmaksızın kaldırılmasını
isteyeceğini belirtirken, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin
Suriye'nin bölgesel ve küresel ekonomiye yeniden entegrasyonu için savunuculuk
çabalarını teyit etti.
Sonuç olarak, Moskova ve Ankara arasındaki sürdürülebilir
işbirliği, Suriye'de barış ve yeniden inşa çabalarını ilerletmede belirleyici
bir faktör gibi görünüyor. Türkiye'nin iç zorlukları göz önüne alındığında,
yeniden inşa sorumluluklarının pragmatik bir şekilde dağıtılması (yeniden inşa
sorumluluklarının çoğunluğunun Rusya tarafından üstlenilmesi) tüm tarafların çıkarlarına
hizmet edebilir. Aynı zamanda, özellikle Hmeymim hava üssünde hava savunma
sistemlerinin stratejik olarak konuşlandırılması olmak üzere, Rus askeri
varlığının devam etmesi, hem dış tehditlere karşı caydırıcılık hem de iç düzeni
korumak için operasyonel destek sağlıyor. Bu nedenle, Moskova ve Ankara'nın
koordineli çabaları, Suriye'de istikrarın ve egemen yönetimin kademeli olarak
yeniden sağlanması için önemli bir umut içeriyor.