SETA’nın düzenlediği ‘PKK’nın çocuk savaşçıları’ panelinde çarpıcı rakamlar ortaya çıktı. 2000’lerden sonra dağa çıkarılan 19 bin 500 çocuk çatışmalarda öldü.

FÜSUN İKİKARDEŞ

Seta’nın düzenlediği “PKK’nın çocuk savaşçıları” konulu panel, İstanbul Eyüp’teki Seta konferans salonunda yapıldı. Ortaya konan rakamlar çarpıcıydı. Bizzat Murat Karayılan’ın itiraflarından 2000’lerden sonra tutulan kayıtlara kadar ortaya konan veriler şunu gösterdi: PKK, 20 bin çocuğu dağda savaşçıya dönüştürmüş, 19 bin 500’ü de ya iç çatışma ya güvenlik güçleriyle çatışma sonucu hayatını kaybetmiş.

Konuşmacılar arasında, Diyarbakır HDP il binası önünde 6 haftadır süren evlat nöbetindeki Aysel Bozkurt da vardı. Üç çocuk annesi Aysel Bozkurt, Diyarbakır Bağlar’da HDP il binasının yakınlarında PKK baskısını, etkisini neredeyse 40 yıldır yaşayan bir tanık.

YAZAR VE UZMANLAR

Diğer konuşmacılar ise Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi’nden Doç. Dr. Serhat Erkmen, Çankırı Karatekin Üniversitesi’nden Doç. Dr. Sezai Özçelik ve yazar Aytekin Yılmaz. İlk konuşmacı Erkmen, çocuk savaşçıların sadece Türkiye ve bölgede değil, dünyada da cazip bir kitle olduğuna dikkat çekti. Çünkü çocuk savaşçı ekonomik, çünkü iyi propoganda malzemesi. Erkmen, “Çocuklardan, zorla ya da bilinçli katılım var. Ergenlik döneminde gönüllü gidemez. Nereye gittiğini biliyor ama sonucunu bilmiyor. Zorla kaçırmalarda bir süre izleniyor. Kaçırıldıktan sonra suç işletiyorlar. Çocuklarda korku yaratıyorlar, örgütten ya da devletten...” dedi.

Doç.Dr. Özçelik, BM Güvenlik Konseyi’nin çocuk askerler konusunda raporlarına değindi. BM Güvenlik Konseyi PKK’nın suç işlediğini kabul ediyor, PKK/YPG’nin savaş suçundan dolayı BM tarafından yargılanmaları ve ceza almaları mümkün.

BAŞKA BİR ÜLKEYE UYANIYORUZ

Aytekin Yılmaz, ‘80 sonrası 10 yıl hapis yatmış bir aydın. Yılmaz, “Bu konularda yazan biri olarak aldığım riskleri bildiğim için Annelerin Diyarbakır’daki eylemi benim ezberimi bozdu. Diyarbakır’da çocuk PKK ile dağdaysa, forsundan geçilmez. Çok şaşırdım ve heyecanlandım. Çok haklı ve yerindedir. Belki bazıları kavuşamaz ama iklim değiştirdi” dedi. Yılmaz son 3 yıldır şehirlerde hiçbir terör olayı yaşanmadığına dikkat çekti ve şunları söyledi:

“Örgüt 1986 yılında mezraları basmış, tüfek tutabilecek tüm çocukları dağa çıkarmış, Murat Karayılan, 2010 yılında yazdığı ‘bir savaşın anatomisi’ kitabında söylüyor: ‘Zorunlu askere almak, halktan zorla para toplamak da olumsuz sonuç verdi...’ Askeri gücü 300 civarında. Her Kürt ailesi bir çocuğunu gerillaya verecek! 90’larda yoğun katılım başlıyor. Son 35 yıldır 20 bin çocuktan bir savaşçı ordu yaratılıyor.”

CEZAEVLERİNİ ÖRGÜTLER İŞLETİYORDU

Yılmaz, şöyle devam etti: “Bayrampaşa’da 10 yıl yattım. 2000 yılına kadar cezaevlerinin işletmesi PKK, THKPC, dersleri, kamp gibiydi. Silah da vardı. Koğuşta tabancalarla eğitim yapılıyordu. O tabancalar bir yıl sonra patladı. Örgüt içindeki anlaşmazlık sonucu infazlar yapıldı. On yıl içinde bu örgütler kendi iç anlaşmazlıklarından kaynaklı 40 kişiyi boğarak ya da demir sopalarla öldürdüler.

Oralarda yetişen çocuklar, 23 hapisanede örgütlerden 100 bin insan etkilendi, cinayetlere ortak edildiler.

İnsan hakları örgütleri, çocukların haklarını savunmadı, bir gün sorun etmedi. Ta ki, Diyarbakır Anneleri bu eyleme başlayıncaya kadar. Bu anneler, bu örgütleri teşhir ettiler, 35 yıldır 20 bin savaşçı yapılmış! Açığa çıkarttılar. 19 bin 500’ü yaşamıyor ama hiçbir insan hakkı örgütü ele almadı.”

KORKMAYIN BİRLİK OLMAYA GELİN

Amcasının oğlu Süleyman, 30 Ağustos’ta PKK tarafından kaçırıldı. “Başlarım sizin Kürdistan davanıza! Diyarbakır’da genç bırakmadınız” diye HDP kapısına dayanan Aysel Bozkurt şu çağrıyı yaptı:

Biz hiçbir annenin ağlamasını istemiyoruz. Biz kanla beslenmek istemiyoruz. Bizi böyle yaşamaya mahkum ettiler. Buna karşı çıkıyoruz. O yüzden HDP kapısındayız. Evet, hakarete uğruyoruz, tehdit ediliyoruz ama herşeyin bir zorluğu bir ilki vardır. Örgüt, bize ‘çocukla beraber mezara gireceksin’ diyor. Bütün anneler sırt sırta verelim, buna dur diyelim. Türkün Kürtten, Kürdün Türkten başka dostu yoktur!

Hepimizin elinde kardeş kanı var. Nereye kadar? Biz kardeşiz. Bu coğrafya bizim. Bu bayraktaki kırmızıda hepimizin kanı var. Atalarımız bize ne için verdi bu bayrağı? Birbirimizi kıralım diye mi? Birlikte yükseltelim diye mi? Bu bayrak hepimizin.

Çocuklarımızın eline molotof verdiler, polisin üstüne sürdüler. Hiç acımadılar, hiç vicdanları yok. Korkmayın, sadece kan dökülmesin istiyoruz. Feryadımız bu yöndedir. Hiçbir anne, çocuğunun devlete silah sıkmasını istemez. Son 3 yıldır Diyarbakırımız sükunet içindedir. Feryadımız barış ve kardeşliktir. Örgüt bizim üzerimizden siyaset yapmasın. Kamuoyundan ve annelerden, herkesten destek istiyoruz.

’KENDİ ÇOCUKLARINA KEMAN BİZİMKİLERE SİLAH VERİYORLAR’

Terör örgütü PKK tarafından, 14 yaşındayken kaçırılan oğlu Tuncay için Diyarbakır HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan Şevket Bingöl, “Kendi çocuklarının eline keman, bizim çocuklarımızın eline silah veriyorlar” dedi.

Çocukları PKK tarafından dağa kaçırılan ailelerin HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde başlattıkları evlat nöbeti 43 günü geride bıraktı. Eyleme İstanbul Arnavutköy’den katılan ŞevketFatma Bingöl çiftinin çocukları da lise eğitimine devam ederken 2014 yılında kaçırıldı. Baba Şevket Bingöl, 14 yaşındayken “Bana iş buldular, işe gidiyorum” diyerek, evden çıkan Tuncay’ın peşinden Diyarbakır’ın Lice ilçesi kırsalına gitti. Tüm çabalarına rağmen oğlunu bulamayan baba Bingöl, 13 Eylül günü HDP il binası önündeki oturma eylemine katıldı.

Oğlunun HDP Arnavutköy ilçe teşkilatı tarafından kaçırılıp, Diyarbakır İl Başkanlığı’na getirildiğini söyleyen baba Bingöl, şunları anlattı: “Oğlum, Diyarbakır’a getirildikten sonra Kandil’e götürüldü. Onu aramak için çok uğraştım. Lice’deki kamplara gittim. Bana oğlumun olmadığını söylediler. İstanbul’a döndüğümde ise Arnavutköy ilçe teşkilatındakiler, oğlumun Suriye’nin Kobani kentinde olduğunu söylediler. İki yıl sonra bir gece telefon geldi. Kendini ‘doktor’ diye tanıtan biri, oğlumla birlikte Irak’ın Şengal bölgesinde olduğunu söyledi.”

‘TÜRKİYE’Yİ KARIŞTIRMAK İSTİYORLAR’

Oğlunun kaçırılmasından HDP’yi sorumlu tutan baba Bingöl, şöyle söyledi: “Ölü mü, sağ mı bilmiyoruz. HDP’liler savaş olmasını istemediklerini söylüyorlar. Savaşı istemiyorsanız bu çocukları neden kaçırdınız? Türk askerini öldürmek için kaçırdınız. Demek ki siz Türkiye’yi karıştırmak istiyorsunuz. KürtTürk davası diyor. Bizim böyle bir sorunumuz yok. Hepimiz bu bayrağın altında yaşıyoruz. Madem ki KürtTürk davası diyorsun, o zaman gel yanımda otur, hakkımı ara. ‘Kürtleri savunuyoruz’ diyerek, Kürt çocuklarını öldürüyorlar. Kendi çocuklarının eline keman, bizim çocuklarımızın eline de silah veriyor. Biz bugün sadece kendi çocuklarımız için değil, 81 milyon insan için buradayız. Her zaman devletimizin yanındayız.”

‘BARIŞ PINARI HAREKATI’NA KATILMAYA HAZIRIM’

Bingöl, Barış Pınarı Harekatı’na destek verdiğini de kaydederek, operasyona katılmak istediğini söyledi. Oğlu Tuncay’a teslim olması için çağrıda bulunan baba, “Oğlumun devlete teslim olmasını istiyorum. Her zaman onun yanında olacağım. Türk devleti merhametli bir devlettir” dedi.

Barış Pınarı Harekatı’nı desteklediğini de belirten Baba, “Ben de harekata katılmaya hazırım, canımı seve seve feda ederim. Bugün benim oğlumu götürdüler, yarın başkasının oğlunu götürürler. Analar, babalar artık ağlamasın. 40 yıldır çocukları toprağa gömüyorlar. Artık gömecek toprak kalmadı” diye konuştu.


Aydınlık