Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'nde 5 Temmuz 1993 tarihinde terör örgütü PKK tarafından 33 sivil vatandaşımızın şehit edildiği ve kayıtlara Başbağlar Katliamı olarak geçen katliamın acıları 27 yıl geçmesine rağmen dinmiyor. Katliamın tanıklarından Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar ve olayda kardeşini kaybeden Başbağlar Köyü Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya, katliam sırasında ve sonrasında başlarından geçenleri Aydınlık'a anlattılar. Olaydan sonra acılarına rağmen bunun bir AleviSünni çatışması yaratma girişimi olduğunu anladıklarını ve 27 yıldan beri sağduyularını hep koruduklarını, bu büyük oyuna hiçbir şekilde gelmediklerini belirten Akarpınar ve Dikkaya, Madımak katliamının ve Başbağlar Katliamının karanlık elinin aydınlığa kavuşmasını talep ettiklerini söylediler.
‘ORADAYDIM’ DEDİ AMA CEZA ALMADI
Mehmet Ali Dikkaya şöyle konuştu: "1998 yılında Başbağlar'la alakalı dosya kapatıldı ve hiçbir ceza alanı olmayan, faili meçhul bir katliam olarak kaldı. İki kişi ceza aldı ama bu konuyla alakalı değil başka olaylarla alakalı olarak ceza aldı. Hatta birisi 'Ben oradaydım’ demesine rağmen bu olayla ilgili ceza almadı. Beş yıllık bir mahkeme sürecinden sonra olay faili meçhul olarak kaldı ve dosya böyle onandı. Olayı yaşayanlarla bir yüzleştirme bile yapılmadı. Başbağlar Katliamı'yla ilgili hiçbir inceleme yapılmadı. 6 Temmuz’da olaydan 15 saat sonra gelen güvenlik güçlerimiz ve savcı, orada incelmelerde bulundu, cenazelere otopsi bile yapılmadı. Olay yerinden 500'den fazla kalaşnikof mermisi toplandı. Bunlara dahi bir inceleme yapılamadı. Aylarca evler yandı fakat bu yanan evlere hiçbir şekilde müdahale edilmedi. Olayda biri kadın, biri çocuk olmak üzere toplamda beş kişi yakılarak katledilmişti. Bunların cenazelerine hiç ulaşılamadı. İş makineleriyle çıkarmaya kalktılar. O yanan evler daha sonra dozerle dümdüz edildi. Okul, cami ve araçlar yakıldı. Öğretmen, imam, kadın, çocuk olmak üzere toplam 33 kişi katledildi."
'ALEVİSÜNNİ ÇATIŞMASI İSTENİYORDU'
"Bizim talebimiz Başbağlar'da ne olduğunun, 27 sene sonra da olsa hangi karanlık güçlerin bunu tezgahladığının, bu olayda rol alanların kimler olduğunun araştırılmasıdır. Ama hiçbir zaman araştırılmadı. 25 Nisan 2012 tarihinde TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonuna gittik ve Madımak Katliamında yaşamını yitiren Metin Altıok'un kızı Zeynep Altıok ile birlikte bilgi verdik, fakat buradan bir şey çıkmayacağını biliyorduk. Yerinde inceleme veyahut başka bir şey de zaten yapılmadı. Daha sonra 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’na talimat verilmişti. Orada da 2013 yılında altı buçuk saat dinlenmemize rağmen bu girişim de sonuçsuz kaldı. Dolayısıyla hem Madımak'ın, hem Başbağlar'ın iyi incelenmesi lazım. Buna sebebiyet verenler kimler? Ne amaçlanmak istendi? Bunların araştırılması lazım. Bizler bunun neden yapılamak istendiğini çok iyi biliyorduk. Burada bir Alevi Sünni çatışması çıkarmak isteniyordu. Tahriklere ve provokasyonlara rağmen bizler bu oyuna gelmedik. Bu oyunu da orada bozduk diye düşünüyorum."
'MADIMAK VE BAŞBAĞLAR KATLİAMI AYDINLATILSIN'
"Benim kardeşim de orada şehit oldu. Olaydan hemen sonra köye gittim. Şehitlerimizin definleri esnasında da oradaydım. Bizim o bölgede komşularımız da dahil hiç kimseyle sorunumuz yokken, günlük işlerimizle uğraşırken, bu terör örgütleri de, terör örgütleri diyorum çünkü bu olayda uluslararası terör örgütlerinin bile rol aldığını düşünüyorum, buraya gelerek masum köylüleri katlederek gittiler. Cenazelerin yanına da Madımak'a misilleme olduğunu yazan bildiriler gördük. Sonuç itibariyle kimseyle bir sorunu olmayan bir köy... Hatta köyde birçok kişinin Sivas olaylarını duymadığını biliyoruz. Köydeki insanların Sivas'ta yaşanan feci olayla bir ilişkisi olmamasına rağmen böyle bir şeyin Sivas Madımak olayıyla ilgili olabileceği iddiasını bir türlü anlamadık. Ama daha sonra anladık ki burada büyük bir oyun var. Sağduyulu bir biçimde süreci ilerletmeye çalıştık. Hâlâ da bu çizgide devam ediyoruz."
'DİRİ DİRİ YAKTILAR'
Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar ise katliamdan yaralı olarak kurtulan isimlerden. Akarpınar katliam anında yaşadıklarını şu ifadelerle aktardı: “Akşam namazında katledilenlerin büyük bir kısmı ile birlikte bizi camiden çıkardılar. Toplantı yapacaklarını bayanları da bir başka yere toplayacaklarını söylediler. Bizi topladıktan sonra orada örgüt propagandası yapmak istediler. Bizlere Dersim olaylarından tutup, en son Madımak'taki olaylarla ilgili propaganda yaptılar ve canınızı kurtarmak istiyorsanız bize tabi olacaksınız dediler. Teröristlerin bir kısmı da evleri kundaklamaya başladı. Bu sırada evde bulunan ikisi kadın ve çocuk toplam beş kişiyi diri diri yaktılar. Olayda toplamda 33 kişi şehit oldu, üç kişi de yaralandı. Yaralı olarak sağ kurtulanlardan birisi de bendim. Daha sonra okulumuzu, camimizi evlerimizi tamamen yaktılar, yıktılar, kullanılamaz bir hale getirdiler.
'KARANLIK ELLER ORTAYA ÇIKSIN'
"Olaydan sonra bunun, Alevi ve Sünnileri birbirine düşürmek için planlanmış bir oyun olduğunu anladık. O nedenle her zaman sağduyumuzu koruduk. Adli yönden bir arpa boyu yol ilerleyemedik. Olayın üzerinden 27 yıl geçmesine karşın hiçbir sonuç alınamadı ve katliam, faili meçhul olarak kaldı. Bizler bu olayın arkasındaki karanlık ellerin ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz."
İlgili haber: Emperyalizmin maşası PKK'nın katliamı!