Ukrayna krizi sürerken Almanya’nın ABD ve NATO’ya karşı tutumu tartışılmaya devam ediyor. Kuzey Akım 2 hattının güvenliğine verdiği önem ve Ukrayna’ya asker göndermemekteki net tavrı, Almanya’yı Atlantik mutabakatından uzaklaştırıyor.

ŞAFAK ERDEM

Almanya’da hem yönetim hem de halk nezdinde ABD ve NATO’dan uzaklaşma eğilimi kuvvetleniyor. ABD Ukrayna’da savaş kışkırtıcılığına devam ederken Almanya hükümeti ve kamuoyu, Rusya’yla savaşmaya taraftar değil. Krizin başlangıcından itibaren Almanya, Ukrayna’da askeri bir çatışmaya dahil olmayacağını net bir şekilde ortaya koydu. Ayrıca Almanya, ülkenin enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 55’ini Rusya’dan karşılıyor. İki ülke arasındaki en önemli enerji arteri olan Kuzey Akım 2 boru hattını da etkileyecek bir Rusya yaptırımı konusunda Almanya, ABD’nin tavrına karşı çıkıyor.

Almanya’nın Ukrayna krizindeki tutumu, uzun zamandır devlet ve toplumda var olan ve yapısal eğilimlere yaslanan bir dinamikten besleniyor.

KUZEY AKIM 2’DE ALMANYA’NIN TAVRI ABD’DEN FARKLI

RusyaAlmanya arasındaki enerji koridoru Almanya’nın enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 55’ini karşılıyor. Almanya’nın hem sanayisi hem de halkının ısınma ihtiyacını karşılamak için Kuzey Akım 2’ye ne kadar önem verdiği biliniyor.

ABD Devlet Başkanı Joe Biden ile Almanya Başbakanı Olaf Scholz 7 Şubat’ta Washington’daki görüşme sonrası kameraların karşısına geçmişti. Biden’ın “Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması durumunda Kuzey Akım 2 gaz hattının kapatılacağını” söylediği açıklamada Scholz’un Biden’ın sert açıklamasının aksine bu konuya değinmemesi kamuoyunun dikkatini çekmişti. Bu durum Almanya ile ABD’nin konumlarındaki farklılığı açıkça ortaya koydu.

Almanya’nın enerji alanında yaşadığı sorunlar ekonomisini önemli ölçüde etkiliyor. Deutsche Welle’nin haberine göre Almanya'da ocak ayı enflasyonu yüzde 4,9 olarak açıklandı. Enerji fiyatlarının enflasyon üzerindeki baskısı devam ediyor. Artan enerji fiyatları, ocak ayında da enflasyonda en önemli etken oldu. Enerjide aralık ayında yüzde 18,3 olan fiyat artış oranı ocakta yüzde 20,5'e yükseldi. Araçlarda kullanılan yakıtlarda yüzde 24,8, akaryakıtta yüzde 51,9, doğal gazda yüzde 32,2 ve elektrikte yüzde 11,1'lik fiyat artışı gerçekleşti.

‘SCHOLZ VE MACRON, SCHRÖDER VE CHIRAC’IN İZİNDE’

Sputnik İngilizce servisinden Ekaterina Blinova’nın 9 Şubat’ta yayınlanan haberinde Birlik ve İlerleme (Solidarite & Progres) Hareketi Başkanı ve siyasi analist Karel Vereycken’in görüşlerine yer verildi. Vereycken, Scholz ve Macron’un izlediği politikaların Gerhard Schröder ve Jacques Chirac’ın bağımsızlıkçı çizgisiyle olan benzerliğine dikkat çekti.

Chirac ve Schröder, başbakanlık dönemlerinde ABD saldırganlığına tavır almış ve Avrupa’da Rusya’yla iyi ilişkiler geliştirmenin başını çekmişti. İki lider de ABD’nin 2003’te Irak işgaline karşı çıkmıştı.

Kuzey Akım 2 projesinin mimarlarından olan Schröder geçen sene “Kuzey Akım 2’nin yeni nesil enerji sağlamayı hedeflediğini ve boru hattı nedeniyle Rusya’ya yönelik saldırıların Almanya'daki çoğu insanın görüşüyle örtüşmediğini” söylemişti. Aralık 2019’da Scholz, ABD’nin Rusya’nın Kuzey Akım 2 boru hattına yaptırım uygulanması için çıkardığı yasayı açıkça eleştirmiş ve “bu tip yaptırımların Almanya ve Avrupa’nın iç işlerine müdahale anlamına geldiğini ve egemenliğe aykırı olduğunu” ifade etmişti.

Vereycken, Schröder ile Scholz’un bağına ilişkin “Scholz’un Sosyal Demokrat Parti’nin lideri olmasının Gerhard Schröder’in seçimi olduğu unutulmamalı.” dedi. Scholz’un ABD ve NATO’ya karşı tavırların gençlik yıllarına dayandığını belirten Vereycken şunları ifade diyor: “Scholz genç bir sosyalist olduğu 1984 yılında ABD’nin Batı Almanya’ya füze yerleştirmesini kınamış ve NATO’dan ayrılma çağrısı yapmıştı.”

ALMAN HALKINDA ABDNATO KARŞITI EĞİLİMLER GÜÇLÜ

Alman hükümetinin ABD ve NATO’nun beklentilerini karşılamayan tavrı, Almanya’nın nesnel ekonomik ihtiyaçlarıyla beraber bir halk tabanına dayanıyor. Alman kamuoyunda “dünyanın Amerikanlaştırılması” olarak adlandırılan sürece siyasi ve kültürel bir muhalefetin uzun süredir olduğu biliniyor. Bu durum, tüm dünyada sosyalsiyasal eğilimleri araştıran saygın bir kurum olan PEW Araştırma Merkezi’nin çalışmalarına da yansımış durumda.

PEW anketlerinden çıkan sonuçları beş madde halinde sunuyoruz:

1 NATO hakkında olumlu fikirler düşüşte


PEW’in 20072019 arasını kapsayan araştırmasında NATO hakkında olumlu fikre sahip olan Almanların oranı aradaki 12 yılda yüzde 73’ten yüzde 57’ye düşmüş durumda.

 2 Almanlar Rusya ile çatışmak istemiyor

Almanlar ve Amerikalılar Rusya karşısında alınması gereken tavır konusunda da oldukça farklı tavra sahipler. “Eğer Rusya NATO üyesi olan komşu ülkelerden biriyle ciddi bir askeri çatışmaya girerse o ülkeyi korumak için askeri güç kullanılmalı mı?” sorusuna Amerikalıların yüzde 60’ı evet yanıtını verirken bu oran Almanlarda yalnızca yüzde 34.

3 ABD üslerine verdikleri önem Amerikalılardan çok daha az

Almanya’daki ABD askeri üslerinin Almanya’nın güvenliği için ne ölçüde önemli olduğuna ilişkin de Amerikalılar ile Almanlar arasında ciddi bir fark göze çarpıyor. Soruya “çok önemli” diye yanıt veren Amerikalıların oranı %56 iken Almanlarda bu oran %15.

4 Genç Almanlar ABD’den daha uzak

Almanya’daki ABD askeri üslerinin Almanya’nın güvenliği için ne ölçüde önemli olduğu noktasında genç ve yaşlı Almanlar arasında da dikkate değer bir fark söz konusu. 50 yaşın üzerindeki Almanlar ABD üslerini yüzde 60 oranında önemli görürken 1829 yaş arası Almanlarda bu oran %33’e kadar düşüyor. Genç Almanların yüzde 62’si ABD üslerinin önem arz etmediği görüşünde.

5 Almanlar ABDAlmanya ilişkilerine olumsuz bakıyor

Amerikalılar ABDAlmanya ilişkilerinin oldukça iyi olduğunu düşünürken Almanlar bu görüşü paylaşmıyor. Amerikalıların yaklaşık yüzde 70’i ikili ilişkiler için olumlu görüş bildirirken Almanların yaklaşık yüzde 65’i olumsuz görüş bildirdi.

AYDINLIK