Kemal Kılıçdaroğlu Ak Parti'den maaş aldığını iddia ettiği bazı trollerin isimlerini ilan etti. Trol, bilindiği üzere kendi ismini gizleyerek, başka bir isimle ya da bir rumuzla sosyal medya paylaşımı yapan kişileri tanımlamak üzere kullanılıyor.

Maalesef sosyal medya bunlarla dolu. Sadece Ak Parti'nin değil, bütün partilerin böyle bir örgütlenmesi var. Örneğin Ak Partili trolleri ifşa ettiğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Twitter'daki takipçilerinin yüzde 50'ye yakını sahte (bot) hesap. Bunlar biliyorsunuz trolün de trolü. Aslında olmayan, robot ya da bot hesaplar. Düğmeyle çalışıyor, aynı şeyleri yazıyorlar. Tabii bu "hizmet" de bedava değil. Parayla robot takipçi alıyorsunuz. Sizi paylaşıyorlar.

SÖVME ÖZGÜRLÜĞÜ

Bir insan neden kendi adıyla paylaşım yapmak yerine sahte bir isim ve kendisine ait olmayan bir fotoğraf kullanmayı tercih eder? Ya da kendisini robotların takip etmesini ister? Bunu başından beri anlayamıyorum. Sahte isimli hesaplar o kadar çok sövüyor ki. Bir gün dayanamayıp ısrarla "onu bırak da şuna cevap ver bakalım" diye taciz eden bir sahte hesaba, "adınızı bahşederseniz cevap veririm, yoksa sizi neden muhatap alayım" diye yanıt verdim. Bana "ülkede demokrasi mi var, adımızı verelim de hapse mi atılalım" diye yanıt verdi. Biraz bakındım, küfürden iftiradan başka bir şey yazmayan bir hesap. Yani rahtaça sövebilmek için adını gizliyor. 

SOSYAL MEDYA BAŞKA BİR DÜNYA MI?

Bazen insanın neler neler yazası geliyor. Ama gerçek kişiler olduğumuz için kendimizi frenliyoruz. Çünkü toplumsal varlıklarız ve yerleşik asgari ahlâk ve nezaket kurallarına uymamız gerekiyor. Çünkü gerçek yaşamda söyleyemeyeceğimiz şeyleri "sosyal medya" denen alanda da söyleyemeyeceğimizi biliyoruz. Yani aslında "sosyal medya" denen yerin, "gerçek dünya" denen yerden ayrı, müstakil bir kimliği olmadığını düşünüyoruz. 

Bazı küfredenler hakkında suç duyurularında bulunuyoruz. İş uzlaştırma bürosuna gidince bu kişilerin kim olduğunu öğreniyoruz. Halim selim, bazısı asosyal, kimisi ürkek insanlar, "kimse beni bulamaz" özgüveniyle canavara dönüşüyor. Gerçekle yüzleşince özür diliyorlar tabii. 

BAŞKA TÜRLÜSÜ DE MÜMKÜN

Bütün bu "trolbot" mekanizmasının dışında kalan tek parti, Vatan Partisi. 3 Haziran 2020'de örgütlerine gönderdiği "Sosyal Medyada Parti Disiplini" başlıklı 20 maddelik genelgede ilgili bölümler şöyle:

◾Sosyal Medyada gerçek isim ve kimliklerimiz kullanılmalıdır. Vatan Partili sahte isimle haberleşmez. Bu bir karakter ve ahlâk konusudur. Açıklamalarımızı açık kimliğimizle yapmamız geleneksel halk ahlâkının ve Parti ahlâkının gereğidir.

◾Sahte isimlerle açılmış olan anonim hesaplara itibar edilmemelidir. Vatan Partisi bütün çalışmalarında şeffaflığı esas alır. Kaynağı gizlenen bilgiye güvenmeyelim.

◾Sosyal medyadan yayılmaya çalışılan yoz kültüre karşı mücadele etmeliyiz. Paylaşımlarımızda hakaret etmemeli, argo veya uygunsuz bir dil kullanmamalıyız. Emekçi ahlâkına uygun, toplumumuzun değerlerine bağlı bir üslup benimsemeliyiz. Sosyal medyada ne yazık ki çok olumsuz bir ortam oluştu. Adeta pankreas minderi gibi görülüyor. Isırmak, kırmak, üstünde tepinmek hepsi serbest. Sosyal medyaya girerken, insanlar hırlaşmaya zorlanıyor. Vatan Partili, sosyal medyaya nezaketiyle ve terbiyesiyle girer. Hakaret ve terbiyesizliğe hakaret ve terbiyesizlikle karşılık vermez.

◾Tartışmalarda küçümseyici ve düşmanca bir dil kullanılmamalı, tartışmalar atışmaya ve kavgaya çevrilmemelidir. Gülmek veya çeşitli jestlerle ve mimiklerle aşağılamak gibi bilimsel ve ciddi olmayan tartışma yöntemlerinden uzak durulmalıdır. Muhataplara ve siyasi rakiplerle hitaba dikkat edilmelidir. Kazanıcı ve eğitici olmak esastır. En önemlisi bizi dinleyen halkı kazanmaktır. Sosyal medyada ve televizyonlarda muhatap olarak karşımızda tartıştığımız insanları değil, halkı almalıyız. Türk Milletini ikna etmek, onu bilgilendirmek esastır.

HAKİKİ TROLLER 

Tabii bir de gerçek ismiyle trol gibi davrananlar var. Ki onların durumu ahlâken daha sıkıntılı. Mesela Ekrem İmamoğlu'nun Büyük Britanya elçisiyle balıkçıdaki gizli buluşmasını saklamak için çırpınan koca koca vekiller, 'bağımsız ve tarafsız' gazeteciler vb. "Ne balıkçısı, iftira, başkanımız sahada, başkanımız yapmaz öyle şey, başkanımız şöyle, başkanımız böyle..." diye alenen yalan söyleyen meşhur kimseler... Onların varlığı ve tavırları, kraldan çok kralcılıkları, Kılıçdaroğlu'nun isimlerini verdiği 35 sahte hesaptan daha beter bir konu değil mi? Gerçi yalan ve manipülasyonu siyaset yöntemi olarak benimsemiş birine bunu sormamız da anlamsız.


Utku Reyhan 

Aydınlık