ABD’de başta cinayet olmak üzere suç oranlarında ciddi bir artış olduğu netlik kazanmaya başladı. Amerikan Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) açıkladığı suç raporundaki(1) verilere göre ülkede 2020 yılında işlenen cinayet oranları 100 binde 6,5’a yükselerek bir önce yıla göre yüzde 30 arttı. Bu artış bir yıl içindeki şiddet eğilimi rekorunun son 90 yıldaki de en yüksek seviyesi oldu. ABD’de bir yılda bu denli artan cinayet oranının normal olmadığı belirtiliyor.

SİYASİ KURUMLARA GÜVEN DÜŞÜYOR

Mises Enstitüsü’nden Ryan McMaken, euroasiareview için yaptığı değerlendirmede şunları belirtiyor:

“ABD’de bu deli kısa süreçte artan cinayet oranları 1940’lara gitmemiz lazım. Bu hiç normal değil, mevcut eğilim devam ederse ABD kendisini 1960’ların sonlarından ve 1970’lerin başlarından beri yaşanmamış cinayet artışını yaşarken bulabilir.

“Bununla birlikte, suçtaki eğilimlerin büyük ölçüde halkın rejim ve kurumlarının meşruiyetini nasıl gördüğü tarafından yönlendirildiğine dair ikna edici kanıtlar var. Kısacası teori, bir bölge sakinlerinin devlet kurumlarına saygı göstermediğinde ve devlet kurumlarının güvenliği sağlayabileceğine veya adaleti oldukça güvenilir bir şekilde yönetebileceğine inanmadığında suçun arttığı fikrine dayanır.

“Eğer ABD gerçekten de cinayette yükselme eğiliminin başlangıcındaysa, bu, birçok kişinin hâlihazırda olduğundan şüphelendiği şeyin daha fazla kanıtı olabilir: Amerikan siyasi kurumlarına olan güven düşüyor ve sonuç olarak özel suç ve sosyal düzensizlik korkusu artıyor.

SON ARTIŞ ENDİŞE VERİCİ

ABD’de cinayet oranlarının son yıllarda arttığına dikkat çeken McMaken, son 2020 yılından bu yana olan artışın ise oldukça endişe verici olduğunu söylüyor:

“2020’deki artışın boyutu oldukça büyük ve endişe verici. Yüzde artış olarak ölçülen 2020’deki artış, şimdiye kadar kaydedilen en büyük artıştır. Cinayetlerdeki eğilimleri açıklamaya yönelik birçok farklı teori vardır. Birçok insan doğal olarak mevcut dünya görüşlerini doğrulayanlara yönelir. Örneğin, bazı gruplar suçun nedenleri olarak ırk ayrımcılığını veya hükümetin ekonomi politikasını sorumlu tutabilir. Bazıları ekonomik eşitsizliği söylüyor. Diğerleri, belirli etnik grupların her zaman artan cinayetlerin arkasında olduğunu iddia etmek için ırk teorilerine dönebilir. Ve elbette, değişen cinayet oranlarının artışındaki en sevilen iddia, ateşli silahların varlığıdır.”

BOZULAN TOPLUM SÖZLEŞMESİ

McMaken, “Herkes gibi benim de bir teorim var” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Cinayetteki eğilimler büyük ölçüde halkın devlet kurumlarının meşruiyetine ilişkin görüşleri tarafından yönlendiriliyor. Halk, devlet kurumlarını barış, düzen ve bir nevi adaletin sağlanmasında etkisiz gördüğünde, şiddet daha da yaygınlaşıyor.

“Aynı zamanda, giderek artan sayıda Amerikalının alışılmadık derecede yüksek seviyelerde ateşli silahlar satın aldığını görüyoruz. Milyonlarca Amerikalı, seçim sonuçlarının manipüle edildiğine inanıyor. Diğerleri polisin ya kötü niyetli ya da en azından beceriksiz olduğuna inanıyor.

“Polis, sokağa çıkma yasağına uymayan yüzlerce işletmeyi kapattı, çocuğunu parkta oynatan anneleri tutukladı. Bu eylemlerin yalnızca devlet kurumlarına karşı ek şüphe ve kızgınlık ekeceğine inanmak için her türlü nedenimiz var. Birçoğu, hükümetin aşı emirlerinin hem ahlaki hem de yasal olarak gayri meşru olduğuna inanıyor.

“Bu, devlet kurumlarına güven ve saygıyla bakan bir toplum değil. Aksine, bu toplum, devlet kurumlarını adaletsizlik ve düzensizliğin kaynağı olarak gören bir toplumdur.”

Dipnot

(1) https://crimedataexplorer.app.cloud.gov/pages/home